Antikalara Dokunduğumuzda Geçmişe Dokunuyor Gibi Hissediyoruz

Antikalara Dokunduğumuzda Geçmişe Dokunuyor Gibi Hissediyoruz Antikalara Dokunduğumuzda Geçmişe Dokunuyor Gibi Hissediyoruz

Meltem-Burçin Bendegül çifti ortak tutkuları olan antika merakını Klass’a anlattı...

Airport Outlet Center’in Genel Müdürü Burçin Bendegül ile kısa süre önce nikah masasına oturduğu güzel eşi Meltem Bendegül şu sıralar evliliklerinin tadını çıkarıyorlar. Hayatı dolu dolu yaşamayı, yeni yerler keşfetmeyi çok seven mutlu çift ayrıca tam bir antika tutkunu. Her ikisinin de özel zevki olan antikalar çiftin evlerinin dekorasyonundan işlerine kadar hayatlarının her alanına yansıyor. öyle ki Bendegül çifti önümüzdeki dönemde antika Kütahya porselen koleksiyonunu bir sergiyle beğeniye sunmayı düşünüyor. Geçmişin izlerini taşıyan parçaları biriktirmekten hoşlanan çiftin antikalarla ilgili projeleri bunlarla da sınırlı kalmıyor. Yakın zamanda bir dizi önemli projeyi hayata geçirmeye hazırlanan Meltem-Burçin Bendegül çifti mutlu evliliklerini, antikalara olan tutkusunu ve yeni projelerini Klass’a anlattı.

 

Röportaj ve Fotoğraflar: Uğur Atun

 

Meltem Bendegül: “Eşimle ikimizin de ortak tutkusu olan antikalar üzerine farklı projelerimiz var. Bundan sonra Burçin ile birlikte keyif aldığımız konular üzerine çalışmalar yapacağız. Bu çalışmalar sergi, müze veya sanat danışmanlığı gibi çeşitli anlarda olabilir.”

 

Burçin Bendegül: “Herkesin bildiği gibi benim bir kahve koleksiyonum var. Şu anda evimizde yaklaşık 190 parçalık bir Kütahya porselen koleksiyonumuz bulunuyor. İleride bu koleksiyonumuzu bir sergiyle sanatseverlerin ve antika tutkunlarının beğenisine sunmayı düşünüyoruz.”

 

Mutlu birlikteliğinizi kısa süre önce görkemli bir törenle nikah masasına taşıdınız. Peki, bu mutlu evliliğin temelleri nasıl atıldı? Nerede ve nasıl tanıştınız?

B.B.: Eşim Meltem Hanım ile 2013 yılında düzenlenen Perakende Günleri’nde ortak arkadaşlarımızın vasıtasıyla tanıştık. Daha sonra birbirimizi daha yakından tanımaya karar verdik. İlişkimiz önce arkadaşlığa, daha sonra ise aşka ve evliliğe kadar gitti. 17 Ekim 2015’te de evlenerek mutlu birlikteliğimizi taçlandırdık.

 

Peki, evlendikten sonra hayatınızda nasıl bir değişim oldu?

M.B.: Eşimle antika başta olmak üzere o kadar çok ortak tutkumuz var ki evlendikten sonra hayatımızda pek önemli bir değişiklik olmadı. Hatta profesyonel iş yaşantımızda bile işlerimizin kesiştiği noktalar vardı. Evlendikten sonra iş hayatımda bir sayfayı kapatıp yeni bir sayfa açtım. Daha önce Wow İstanbul Hotels&Convention Center’ın Halkla İlişkiler Müdürüydüm. Evlendikten sonra işimden ayrıldım. Şu anda ise eşimle ikimizin de ortak tutkusu olan antikalar üzerine faklı projelerimiz var. Eşimin ayrıca temellerini daha önce attığı hobimiz olan antika tutkusu üzerine kurulu bir televizyon programı projesi vardı. Bu proje üzerinde yoğunlaşmayı düşünüyorum. Bu bakımdan evliliğimizle birlikte hobimiz olan antika tutkusunu işe dönüştüreceğimiz adımlar attık. Bu konuda eşim de bana çok yardımcı oldu. Bundan sonra Burçin ile birlikte keyif aldığımız konular üzerine çalışmalar yapacağız. Bu çalışmalar sergi, müze veya sanat danışmanlığı gibi çeşitli alanlarda olabilir.

 

“ANTİKA TUTKUMUZ DOLAYISIYLA DüNYANIN FARKLI KENTLERİNE SEYAHAT EDİYORUZ”

İkinizin de antikalara çok büyük merakı var. Peki, bu merakınız nereden geliyor? Ayrıca bu alanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz projelerinizi sizden dinleyebilir miyiz?

M.B.: Antikalara olan merakım çocukluktan geliyor. Küçükken babamın çakmağını, anneannemin evindeki bazı objeleri alır saklardım. O dönemden elimde bazı antika parçalar var. Ayrıca Mimar Sinan Güzel Sanatlar üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümü mezunuyum. Bugüne kadar kendi alanımda bir işte çalışmamama rağmen bu bölüme hep tutkuyla bağlı kaldım. Eğitimimle antikalara ve tasarıma olan merakımı harmanlayarak ileride bir tasarım atölyesi açmayı planlıyoruz. Balat’ta açmayı düşündüğümüz atölyemizin altyapı çalışmalarıyla ilgileniyoruz. Sanat atölyesi için Mimar Sinan Güzel Sanatlar öğrencileriyle iletişime geçtik. Bunun yanı sıra eşimin daha önce hazırlıklarını yaptığı “Modern Hurdacılar” adlı dizi projesini hayata geçirmek için çalışacağım.

B.B.: Antika tutkumuz dolayısıyla dünyanın farklı kentlerine seyahat ediyoruz. Yakın zamanda Frankfurt’a gittik. Sağanak yağmur altında bitpazarında sergilenen eşyaları inceledik. Avrupa’nın çok çeşitli şehirlerinde kurulan bitpazarlarına antika tutkunları büyük ilgi gösteriyor. Biz de Balat bölgesinde haftanın bir günü bu tarz bitpazarını hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Herkesin bildiği gibi benim bir de kahve koleksiyonum var. Bunu genişletiyoruz. Eşimle birlikte eski Kütahya porselenleri üzerine bir koleksiyona başladık. Şu anda evimizde yaklaşık 190 parçalık bir Kütahya porselen koleksiyonumuz bulunuyor. Bu koleksiyonumuzda daha çok içerisinde ayet yazan parçaları biriktirmeye gayret ediyoruz. Bunların dışında nargile, maşrapa ve Kütahya’nın renkli fincanları gibi parçaları da koleksiyonumuza ekliyoruz. 1970’li yılların Kütahya porselen ustalarının çoğu bugün hayatta olmadığı için o dönemin boyaları artık kullanılmıyor ve işçiliklerde de fark var. Bu açıdan koleksiyonumuza o döneme ait parçaları eklemeye önem veriyoruz. Koleksiyonumuza ayrıca Kütahya porselenden yapılmış bibloları ve hayvan figürlerini de ekliyoruz. İleride Kütahya porselen koleksiyonumuzu bir sergiyle sanatseverlerin ve antika tutkunlarının beğenisine sunmayı düşünüyoruz.

 

Hem sizin hem de eşiniz Meltem Hanım’ın antikalara olan merakı evinizin dekorasyonuna nasıl yansıdı?

B.B.: Evlenmeden önce hem evimde hem de ofisimde antika parçaları sergiliyordum. Bunu evlendikten sonra da devam ettirdim. Bazı arkadaşlarımız evimizin ve ofisimizin antika parçalarla müze gibi dolu olmasından sıkılıp sıkılmadığımızı soruyorlar. Ama ikimiz de bundan büyük keyif aldığımız için tabii ki bu durumdan sıkılmıyoruz.

M.B.: Hayatımızın her alanını kaplayan antikalara evimizde de yer verdik. Satın aldığımız antika parçalardan fonksiyonel objeler yaratarak bunları evimizin dekorasyonunda kullanıyoruz.

 

“ANTİKALARA DOKUNDUĞUMUZDA GEçMİŞE DOKUNUYOR GİBİ HİSSEDİYORUZ”

Antika parçaların başrol oynadığı bir evde yaşamak, bitpazarlarında vakit geçirmek size ne gibi duygular hissettiriyor?

M.B.: Antikaların maddi değerinden çok verdiği manevi haz bizim için daha önemli. Antikalara dokunduğumuzda geçmişe dokunuyor gibi hissediyoruz. Bundan öyle keyif alıyoruz ki balayımızda bile Paris’teki Saint-Ouen adlı bitpazarına gittik. Hatta yıldönümümüzde de beni bitpazarına götürmeyi düşünüyor. :)

 

Ortak tutkunuz ve hobiniz olan antikalar dışında başka ne gibi uğraşlarınız vardır?

M.B.: Ben bu aralar terrariumlara merak sardım. Kendimce ufak terrarium çalışmalarım var. Evimizin bir köşesini atölye olarak kullanıyoruz. Eşim de bazı antika parçalar üzerinde değişiklik yaparak fonksiyonel birtakım dekoratif obje meydana getiriyor. Hatta bir keresinde antika bir bavuldan çok hoş bir dolap yapmıştı.

 

Antika tutkunu bir çift olarak boş zamanlarınızda bitpazarlarını ve antika dükkanlarını ziyaret etmekten hoşlandığınızı belirttiniz. Peki, birlikteyken başka neler yapmaktan keyif alırsınız?

B.B.: İstanbul dünyanın en pahalı ve yaşaması en zor şehirlerinden bir tanesi. Bu zorlukta trafik problemi büyük rol oynuyor. Bu yüzden şehir içinde bir şeyler yapmaktansa yurt dışına çıkarak farklı ve yeni yerler görmeyi, yeni tatlar keşfetmeyi tercih ediyoruz.

M.B.: Dünya üzerinde hiçbir ülke İstanbul gibi insanı büyüleyen bir güzelliğe sahip değil. Ancak İstanbul trafiğinde kaybedeceğimiz zamanı yurt dışında değerlendiriyoruz. Bunun dışında evimizde vakit geçirmeyi de çok seviyoruz. Eğer İstanbul’da vakit geçireceksek sabah erken saatlerde evden çıkıyoruz. öğleden sonra 1 gibi evde oluyoruz.

 

Yurt dışında gezip gördüğünüz ülkelerden sizi en çok hangisi etkiledi?

B.B.: Bugüne kadar yurt dışında gezdiğimiz yerlerden Bosna ve İtalya’dan çok etkilendik. Seyahat ettiğimiz ülkelerde turist gibi gezmiyoruz. Daha çok yerel halkın gittiği yerleri tercih ediyoruz. örneğin; Roma’da semt pazarına gittik. çünkü yurt dışındaki insanların yaşayış biçimlerini gözlemlemek çok hoşumuza gidiyor. Roma seyahatimizde şehrin biraz dışında kalan Trastevere denilen semte gitmiştik. Asmalımescit’teki gece hayatına benzer bir eğlence anlayışının hakim olduğu semtte İtalyanların yaşantısını ve yeme-içme kültürünü çok daha iyi görme şansımız oldu. Bunun dışında Milano’daki Pasticceria Confetteria Cova’yı lezzetli sorbeleri için sıklıkla ziyaret ediyoruz.

 

“öNüMüZDEKİ DöNEMDE SİCİLYA’YA GİTMEYİ PLANLIYORUZ”

önümüzdeki dönemde yurt dışı tatil rotanızda başka hangi lokasyonlar var?

M.B.: önümüzdeki dönemde Sicilya’ya gitmeyi planlıyoruz. Oradan da Katanya’ya ve Palermo’ya geçmeyi düşünüyoruz.

B.B.: Geçtiğimiz aylarda fuar için şirketle birlikte Cannes’e gitmiştik. Oraları da çok beğendim. Cenova’dan araba kiralayarak Nice, Monte Carlo, Cannes ve Marsilya üzerinden Türkiye’ye geri dönmeyi istiyoruz.

 

Genellikle yurt dışında vakit geçirmekten hoşlanıyorsunuz. Peki, Türkiye’nin hangi şehirlerini görmeyi isterdiniz?

B.B.: Daha önce Mardin’e gitmiştim. Oranın doğasından, mimarisinden çok etkilenmiştim. Eşime anlattığımda o da Mardin’e gitmeyi çok istediğini söyledi. Dolayısıyla bir gün Meltem ile birlikte Mardin’e gitmeyi düşünüyoruz.

M.B.: Hayata geçirmeyi planladığımız sanat atölyesiyle ilgili Türkiye’de mini bir tura çıkmayı planlıyoruz. çünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar üniversitesi öğrencileriyle birlikte unutulmaya yüz tutmuş Anadolu’daki Türk el sanatlarını canlandırmaya yönelik çalışmalarımız olacak.

 

Son olarak birbirinizin gözünde nasıl bir eş olduğunuzu sizden dinleyebilir miyiz?

B.B.: Eşim çok iyi niyetli birisidir. Bir kova kadını olan eşim çok sıcakkanlıdır. Onda şeytan tüyü vardır; kendisini herkese sevdirir. Eşimi ailem de çok sevdi ve sahiplendi. Hatta benden çok Meltem’i düşünüyorlar. Bu da benim çok hoşuma gidiyor. Bir de güzel yemek yapabilseydi çok iyi olurdu. Ancak her güzelin bir kusuru vardır. Varsın eşimin kusuru da bu olsun. :)

M.B.: Burçin mutfakta o kadar iyi ki tabii ben biraz bu konuda yetersiz kalabiliyorum. Ayrıca ben sebze ağırlıklı beslendiğim için damak tatlarımızın pek de uyduğunu söyleyemem. Eşim o kadar güzel yemek yapıyor ki ben mutfakta aşçı yamağı gibi oluyorum. Dolayısıyla yemek konusunda kendimi geliştiremiyorum. Ama eşim beni her konuda desteklediği ve motive ettiği için bu konuda da kendimi kısa sürede geliştirmeyi düşünüyorum. Ayrıca Burçin’in yaratıcı tarafı çok gelişmiştir. Bu yaratıcılığını mutfakta fazlasıyla kullanır. Kendi yemek tariflerini kendi oluşturur. Hiçbir yerde göremeyeceğiniz tatları bir araya getirerek muhteşem lezzetlere imza atar. Bunun yanı sıra eşim yengeç burcudur. Burcunun belirgin özelliği olan müşfik tarafını görebilirsiniz. Bana ve çevresine karşı çok şefkatlidir.