BARCELONA
Kış mevsiminin en Akdeniz rotalarından Katalan rüyası Barcelona.
Tarihi, mimarisi, sıcaklığı, dansları, sokakları ile İspanya.
Kasım-Aralık aylarında İspanyolların çok sayıda tatili olması nedeniyle dünyanın birçok köşesine seferler düzenlenir, bu seferlerin dönüşleri nedeniyle de bu dönemde çok uygun turlarla İspanya’ya gidebilirsiniz.
Bu Akdeniz ülkesinde; Madrid ve Barcelona tamamen birbirinden farklı İspanyol kentleri.
Madrid’i hep daha sakin, tarihi, siyasi ve Goya tabloları gibi hissederken Barcelona tam bir Akdeniz Ateşi.
Hareketli… Flamenco gibi bir yaşam… Her an her şey olabilir... Sakin ve tutkuyla başlayan dans ateşli ve kavgacı bir ritme bürünebilir. Bakışlar keskinleşip, bıçaklar çekilebilir. Ama sonra yine tutkulu esmer ince belli bol fırfırlı kırmızı bir elbiseli bir İspanyol hatunu olarak kendinizi sokaklarda ‘Oley’ diye bağırırken bulabilirsiniz.
Barcelona Özgürdür…
Özgür bir Katalan ülkesi olmak için mücadele eden bir ruhtur.
Özgürlüğü ve özgürlüğünün altını sanatla çizen ve ayrı bir dünya olduklarını kanıtlamak için savaşan İspanya’nın özerk köşesi…
Tıpkı Paris gibi bir Açıkhava müzesi keyfi alırsınız gezerken… Tavsiyem tamamen kaybolarak dolaşmanız… Harita ya da telefon ya da yer yön kaygısı olmadan. Çünkü ancak o zaman Barcelona’nın tadına varırsınız ve hiç beklemediğiniz rotalara ulaşabilirsiniz. Hemen her yerden farklı bir mimari eser, müze, sanat eseri, sokak pazarı, dans atölyesi ya da boğa güreşi çıkabilir karşınıza.
Turist olarak başladığınız her Barcelona tatili kendinizi İspanyol hissettiğiniz bir maceraya dönüşebilir.
Barcelona’ya ilk gittiğimde daha çok boğa güreşleri ve Flamenco, La Rambla ve Kolomb modunda olduğum için hızlı bir Gaudi turum olmuştu. Sonrasında ise her gidişimde Gaudi’nin bir eserine uzunca bir gün ayırarak, keyifle dolaştım.
Gaudi; tasarım ve mimaride gerçek bir deha. Cesaret isteyen ulaşılması zor dalgalı formların ustası. Çok dindar ve tam bir Katalan savunucusu.
Casa Mila benim en sevdiğim eseri. İlk karşılaştığımızda tam sokağın o köşesinde başımı kaldırdım ve çocukken hayalini kurduğum. ’Neden Olmasın’ dediğim yuvarlak evi gördüm.
Tamamen masalın gerçeğe dönüşmesiydi. Bütün evler kare ya da dikdörtgen olmamalıydı. Daire ve yuvarlak evler yok muydu? Sorularımın cevabı tam karşımdaydı. Hayal edip tasarladığı dönemin estetik anlayışına uymadığı için halk tarafından La Pedrera (Taş Ocağı) diye adlandırılan muhteşem ev.
Barselona’nın en meşhur binalarından biri olan bu yapı, La Sagrada Familia’ya 20 dakikalık yürüyüş mesafesinde, Passeig de Gracia ile Carrer de Provença’nın kesişiminde yer alıyor. En yakın metro istasyonları ise Diagonal ve Passeig de Gracia.
Fotoğraf çekebilmek için önünde uzun kuyruklar oluşan Casa Mila’nın inşasına 1905 yılında başlanmıştır. Şehrin ileri gelen zenginlerinden Pere Mila ve ailesi Antoni Gaudi ile anlaşarak kendilerine bir apartman tasarlamasını istemiş, Gaudi 20. yüzyılın en farklı mimarisine imza atarak çalışmasını 1912’de tamamlamıştır.
İçeride tamamen kültürlü ve üst düzey bir İspanyol ailesine konuk oluyorsunuz. Yemek odaları, giysi odaları, enfes, En etkileyici bölüm çatı ve çocuk odaları bana göre. Çocukların oyuncakları hala orayı canlı kılan bir ayrıntı.
Dökme demir balkonları yapının ihtişamını gözler önüne sererken adeta heykeli andıran ilginç bacalarla süslü çatısı da görülmeye değer. Art Nouveau’nun İspanyol yorumu olan modernista akımının öncüsü olan yapı beş katlı bir bina. 1984 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne eklenen bina, tasarımı ile sonsuzluk işaretini andırıyor.
Sergiler ve konferansların da düzenlendiği Casa Mila’nın çatısında ünlü mimarın çizim ve projelerinin sergilendiği Gaudi Müzesi bulunuyor. Binanın çatısı aynı zamanda panaromik Barselona manzarasına sahip, özellikle gün batımına yakın saatlerde gelirseniz nefis fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.
Gaudi’nin yine çarpıcı bir diğer eseri Park Güell.
Barcelona’lı aristokratlar için tasarlanmış bir simge. Gaudi’nin kendi evi de burada. Yine kıvrımlı taş kolonlar,yerel tuğla ve taşların kullanıldığı strüktüel bir seçim..
Terasta kullandığı renkli mozaikler, seramik parçaları eşsiz.
Tabii ki Park Güell’in birçok yerinde Katalan rasyonalizmini simgeleyen motifler ve dini semboller mevcut.
Diğer bir olağanüstü eser La Sagrada Familia.
La Sagrada Familia (Kutsal Aile), İspanya’nın Barselona şehrinde bulunan ve modern mimarinin öncülerinden sayılan Antoni Gaudi’nin 1883 yılında devraldığı fakat 1926 yılında bir tramvayın altında kalarak ölmesi sonucu yarım kalan bir bazilikadır. Yapımı halen devam etmektedir.
Paris’teki Louvre Müzesi gibi sadece yüzeysel tur için yaklaşık 3-4 gün ayırmanız gereken 100 yılın üzerinde süredir inşası süren La Sagrada Familia bitmiyor bitemiyor.
Her detay, ince işçilik, her motifteki dinsel ve mitolojik simgeleri incelerken günler geçiyor. Hayran oluyorsunuz. Tarihte yapımı tamamlanmadan restore edilen tek yapı.
Birçok bölümden oluşuyor. Her bir bölüm Hristiyanlığın önemli olay ve öğretilerinin mimari olarak canlandırılması gibi. Tamamlandığında 18 kulesi olacak. 12’si havariler,4 tanesi müjdeciler, biri Meryem Ana, en yüksek olanı ise Hz. İsa’yı temsil edecek. Ancak şu an 8 kule var.
Gaudi’nin kendi mezarı da burada bulunuyor.
Ve benim için en büyülü mekan. Salvador Dali’nin evi. Dahiliğine ve deliliğine hayran olduğum çağının çok üstünde, sürreal kişilik. Her halini her yönünü çok severim. Dolayısıyla Barcelona benim için sadece Dali. Figueres sokaklarını dolaşırken sanki daha önce burada yaşamışım gibi hissediyorum. Büyüdüğüm küçük kasabaya çok benziyor. Sakin, sessiz sokaklar, kocaman bir güneş ve çok sıcak çöl atmosferi.
Dali’nin ölünceye kadar yaşadığı, tüm yaratımlarını gerçekleştirdiği, büyük aşkı Gala ile yaşadığı ev. Tamamen dahi beynine uygun olarak evin içinde sizi bir sürü oyun bekliyor. Ve her oyunun sonunda hep o kazanıyor.
11 Mayıs 1942’de doğduğunda onu ölen ağabeyinin yerine koyan ve 10 yaşına kadar onun varlığını bile farketmeyen bir ailesi var.
Sonrasında Sürrealizmin dâhisi dünyayı etkisi altına alıyor.
Aynı zamanda ‘marketing’ olayını ilk keşfedenlerden biri.
O yüzden oldukça zengin yaşamış nadir sanatçılardan. Figueres’te eve ulaşınca tabii ki sizi öncelikle devasa yumurtaları karşılıyor. Bahçede içine para atınca yağmur yağan bir otomobil. Tasarladığı oldukça pahalı mücevherler ve her köşede Gala’ya ait tablolar. Tabloların hepsinde 3 boyutlu oyunlar içerisindesiniz. Beyniniz tamamen onun verdiği, gösterdiği masallara odaklı dolaşıyorsunuz ama aynı zamanda hayal dünyanız sonsuzluğa açılıyor. İstanbul’dan aldığı ayakkabı sandığı yatak odasında..
Son olarak en alt katta mezarının önünde yine onun bir mimari oyunuyla eğilmek durumunda kalıyorsunuz. Bu size evden çıkmadan önce oynadığı son oyun. J
Yine Barcelona’da beni en çok etkileyen Monserrat Manastırı. Oldukça zor bir şekilde tırmandığınız dağın tepesinde 880 yılında çocukların meleklerin sesini duyduğunu söylemesiyle ortaya çıkan Kutsal Mağara daha sonra bir manastıra dönüştürülmüş durumda.
Arap ve Ermeni izlerini de hissettiğiniz manastır 1947’de Black Madonna kutlamasıyla daha da popülerlik kazanmış.
Beni büyüleyen tepedeki manastırdan gördüğünüz sonsuz manzara ve manastırın akustiği..Neredeyse her saat ayin ve koroya denk gelebiliyorsunuz.
Ve Picasso Müzesi.
Kübizmin önde gelen temsilcilerinden Picasso 13.500 resim,100 binden fazla baskı ve 300 heykelle en çok üreten sanatçılardandır.
Barcelona’daki bu müzenin açılışında bizzat kendisi bulunmuştur. Dünyaya çok farklı açılardan bakan yine çağının çok ötesinde bir ressam. Müze şehrin en merkezi noktasında sizi Picasso dünyasında kaybeden bir sihir gibi.

Son nokta da; uğramadan geçemeyeceğiniz Barcelona Stadı. Camp Nou. İçeri girdiğiniz an tüm Barça maçlarını, totemlerini, enfes golleri, tezahüratları duyar gibi oluyorsunuz. Tamamen takımın atmosferini hissettiğiniz bir mabed gibi.
Hadi bir güzellik yapıp kışa Barcelona’da girelim J
Tarih boyunca çok sayıda uygarlığın uğradığı, göç ettiği, kültürel dokusuna katkıda bulunduğu Akdeniz şehri Barcelona; ritmik havasıyla sizi içine çeken bir roman gibi. Sokaklarda kaybolarak yürümek en güzeli.
Tıpkı Flamenco da olduğu gibi aşk, kavga, tutku, ateş, acı ve temas her an bir köşede karşınıza çıkacak emin olun.


  Diğer Tüm Yazılar