Başarılı İş Kadını Aydan Gömügen Başarı Sırlarını Klass’a Anlattı

Başarılı İş Kadını Aydan Gömügen Başarı Sırlarını Klass’a Anlattı Başarılı İş Kadını Aydan Gömügen Başarı Sırlarını Klass’a Anlattı

Hayatın koşuşturması içerisinde her şeyi çok fazla kafaya takmamak gerektiğini düşünüyorum...

Kare Anaokulu’nun sahibi ünlü iş kadını Aydan Gömügen iş dünyasındaki başarılarının yanı sıra renkli sosyal yaşamıyla, özenli ve şık giyimiyle de büyük beğeni topluyor. Yaşamın her anını keyifli bir şekilde geçirmeyi prensip edinmiş olan Gömügen, sık sık yaptığı yurt dışı gezileriyle hem yeni yerler görüyor hem de çok farklı deneyimler elde ediyor. Hayatı böylesine dolu dolu yaşayan ünlü iş kadını, yaşadığı anlara olduğu kadar görünümüne de çok önem veriyor. Bunun için yerli ve yabancı tasarımcıların koleksiyonlarından beğendiği kıyafetleri gardırobuna ekleyen Gömügen, en son trendleri yakından takip ederek moda parçalarını kendi stiliyle buluşturuyor. Her zaman anı yaşamak gerektiğini dile getiren Aydan Gömügen iş dışındaki yaşamını, modaya olan ilgisini ve 2016 yılından beklentilerini Klass’a anlattı.

 

“Moda, benim için insanın kendine yakışanı giymesidir. Bu açıdan hayatım boyunca hep kendime yakışan kıyafetleri tercih ettim. En son trendleri yakından takip ettim ve moda olan parçaları kendi stilime uydurdum.”

 

“Bugüne kadar 100 ülkeyi görme fırsatım oldu. Yakın zamanda gerçekleştirdiğim Küba seyahatimde çok değişik deneyimler elde ettim.”

 

“Hayat felsefeme göre hayat üç günden ibaret. Dün geldi, geçti. Gelecek meçhul. Kaldı bir gün. O da bugün. Dolayısıyla anı yaşamak gerektiğine inanıyorum.”

 

“Hayatını eğitime adamış biri olarak her zaman şartları zorlayarak yeni ve farklı şeyler yapmaya özen gösterdim. Kendi yaş gruplarından daha üst seviyedeki bilgilerle donanmak isteyen çocuklar için bir çocuk üniversitesini hizmete açmayı çok istiyorum.”

 

Aydan Hanım, Kare Anaokulu ile eğitim dünyasında başarılı işlere imza atan bir iş kadınısınız. Aynı zamanda şık ve alımlı moda parçalarına yatırım yapmayı seven birisiniz. Modaya olan bakış açınızı bizimle kısaca paylaşır mısınız?

Moda, benim için insanın kendine yakışanı giymesidir. Bu açıdan hayatım boyunca hep kendime yakışan kıyafetleri tercih ettim. En son trendleri yakından takip ettim ve moda olan parçaları kendi stilime uydurdum. İnsanların kusurlarını ön plana çıkaracak kıyafetleri, abiye elbiseleri giymelerini doğru bulmuyorum. Bu açıdan kişinin kıyafet tercihlerini vücudunu tanıyarak yapması gerektiğini düşünüyorum. Ben de hem günlük yaşantım hem de katıldığım davetler için kıyafet seçimlerimi bu doğrultuda yaptım. Yakın zamanda Osmanlı motiflerinin hakim olduğu birkaç parçayı satın alarak gardırobuma ekledim. Osmanlı motiflerine ilgi duymamda son zamanlarda Balkan ülkelerine yaptığım seyahatlerin etkisinin olduğunu söyleyebilirim.

 

“CHANEL VE YVES SAINT LAURENT TASARIMLARINI TARZIMLA çOK öRTüŞTüRüYORUM”

Kıyafet seçimlerinizi hangi tasarımcıların koleksiyonlarından yapıyorsunuz?

Hem Türk hem de yabancı tasarımcıların beğendiğim kıyafetlerini satın alıyorum. Yıllardır Burberry ve Brooks Brothers gibi önemli İngiliz markalarının tasarımlarını kullanıyorum. Fransız terbiyesiyle yetişmiş bir kişi olarak Fransız tasarımcılara da ayrı bir ilgim var. Bu açıdan Chanel ve Yves Saint Laurent tasarımlarını tarzımla çok örtüştürüyorum. Türk tasarımcılardan ise yakından tanıdığım Ayşe Deniz Yeğin’in ve Cengiz Abazoğlu’nun imza attığı kıyafetleri tercih ediyorum. Ancak spor, abiye ve her iki tarzın birleştiği kıyafetler tasarlayan Ayşe Deniz Yeğin’i daha çok tercih ettiğimi söyleyebilirim. Gençlerin önünü açmaya özen gösteren biri olarak Ayşe Deniz Yeğin’in kişinin vücut hatlarına göre tasarladığı özel dikim kıyafetler şu sıralar gözdelerim arasında.

 

Peki, tarzınızı nasıl yorumlarsınız?

Gündüz giyilen bir kıyafeti ufak birkaç değişikle gece de kullanmayı seviyorum. çünkü boşu boşuna kıyafet değiştirmek bana zamanı öldürmek gibi geliyor. Tabii çok önemli bir davete katılacaksam geceye uygun özel bir kıyafet tercih ediyorum.

 

“YAKLAŞIK 200 ADET GöZLüĞüM VAR”

Sizin gözlüklere ve saatlere düşkün olduğunuzu, hatta hatırı sayılır bir koleksiyonunuzun olduğunu biliyoruz. Gözlük ve saat dışında başka hangi aksesuarları kullanmayı seviyorsunuz?

Gözlük ve saatlere olan ilgimin yanı sıra her kadın gibi ayakkabılara ve çantalara da çok büyük yatırım yapıyorum. Şu anda yaklaşık 200 adet gözlüğüm var. Koleksiyonuma her zaman son model gözlükleri ekliyorum. Kimsede olmayan modelleri kullanmayı seviyorum. Beğendiğim bir modeli başkasının kullandığını görünce o modelden vazgeçiyorum. Şu sıralar gece de kullanılabilen gösterişli gözlük modellerine merak sardım. Bu tarz gözlüklerden de koleksiyonuma eklediklerim oluyor.

 

Peki, ayakkabı tercihlerinizi en çok hangi markalardan yapıyorsunuz? Hangi tarz ayakkabılarla şıklığınızı tamamlıyorsunuz?

Louis Vuitton ve Burberry marka ayakkabıları kullanmayı seviyorum. Her iki markanın modellerinin de tarzıma çok uyduğunu düşünüyorum. Stiletto ya da spor fark etmez her zaman sınırlı sayıda üretilen modelleri satın alıyorum. Gözlükte olduğu gibi ayakkabı ve kıyafet konusunda da herkesle aynı modelleri kullanmayı sevmiyorum. çünkü kendimi çok özel hissediyorum.

 

“BUGüNE KADAR 100 üLKEYİ GöRME FIRSATIM OLDU”

Moda konusundaki ilginizin yanı sıra sık sık yaptığınız yurt dışı seyahatleriniz de oldukça dikkat çekiyor. Bugüne kadar kaç ülkeyi ziyaret ettiniz? Gezip gördüğünüz ülkelerden sizi çok hangisi etkiledi?

Bugüne kadar 100 ülkeyi görme fırsatım oldu. Tarihi dokusunu, doğal güzelliklerini beğendiğim ülkelere genellikle birkaç kez seyahat ediyorum. Bugüne kadar en çok Maldivler’den ve Bosna Hersek’ten çok etkilendim. Türk kültürünün yaşatıldığı bir Balkan ülkesi olan Bosna Hersek aynı zamanda bir Avrupa ülkesi. Acıların yer aldığı bir tarihe sahip Bosna Hersek ile Türkiye’yi birbirine çok yakın buluyorum. Maldivler’in ise sakin ve huzurlu atmosferini çok seviyorum. Yoğun bir çalışma hayatım olduğu için Maldivler’de dinleniyor ve huzur buluyorum. Bunların dışında yakın zamanda gerçekleştirdiğim Küba seyahatimde çok değişik deneyimler elde ettim. Amerika’ya kafa tutan Küba beni çok etkiledi. Küçücük şeylerden mutlu olabilenlerin ülkesi Küba’da her noktada müziğin ritmine kendini kaptırıp dans eden insanlara rastlamak mümkün. Her akşam düzenlenen halk konserlerine cüzi fiyatlarla giriş yapabiliyorsunuz. Küba halkının yoğun talep gösterdiği bu konserlerde yer bulmak çok zor olsa da şansıma ön sıralardan yer bulabilmiş ve keyifli bir şekilde konseri dinleyip dans ederek eğlenmiştim. Fakir ama mutlu insanların yaşadığı Küba’da halk teknolojiyle yeni yeni tanışıyor. Evlerde internet olmamasına rağmen Küba sokaklarında internet bulunuyor. Dolayısıyla akşam olduğunda çoğu kişi telefonunu, laptopunu alarak sokaklara çıkıp dünyayla bağlantı kurmaya çalışıyor. İçinde bulundukları durumdan zerre kadar şikayetçi değiller, fakirliklerinden utanmıyorlar. Her zaman ve her koşulda mutlu olabilmeyi başarıyorlar. çünkü anı yaşıyorlar.

 

Kendi hayat felsefenizle karşılaştırdığınızda Küba halkının hayatı bu şekilde yaşamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hayat felsefeme göre hayat üç günden ibaret. Dün geldi, geçti. Gelecek meçhul. Kaldı bir gün. O da bugün. Dolayısıyla anı yaşamak gerektiğine inanıyorum. Kübalıların da her zaman hayatın tadını çıkaran tavırlarını çok beğeniyorum. Ben de aynı şekilde yaşıyorum. Gecenin bir vakti canımın istediği yere gidebiliyorum. Canım sıkıldığında çekip gidebilme imkanım var. Böylece ruhumu dinlendirebiliyorum. Hayatın koşuşturması içerisinde her şeyi çok fazla kafaya takmamak gerektiğini düşünüyorum. çünkü hayat çok kısa ve göz açıp kapayıncaya kadar bitiyor.

 

Peki, Küba dışında başka hangi ülkeler sizi etkiledi?

Küba dışında ayrıca bizim gibi geleneklerine çok bağlı olan Bali’den de çok etkilenmiştim. Bali halkının kibarlığı çok hoşuma gitmişti. Bir de ufak tefek bir halkı olan Singapur’da çok katlı yüksek binaların olması çok ilgimi çekmişti. Genellikle yüksek binalarda çalışan Singapur halkı yaşam alanları için nehir kenarlarındaki tek katlı evleri tercih ediyor. Bu durum bana ilginç gelmişti.

 

Dünya üzerinde gezdiğiniz diğer ülkelerde Küba halkı gibi mutlu insanlarla karşılaştınız mı?

Hayır, Küba gibi mutlu insanların yaşadığı ikinci bir ülkeyi henüz görmedim. Ancak şunu söyleyebilirim; İsviçre çok düzenli ve otokontrol sistemi çok gelişmiş bir ülke. Günlük hayatta herhangi bir yanlış yaptığınızda hemen çevrenizdekiler tarafından uyarılıyorsunuz. ülkede herkes kanunlara harfi harfine uyuyor. Bu açıdan halk refah içinde yaşıyor.

 

“DüNYANIN öBüR UCU DENİLEN GüNEY KUTBU’NDAKİ SON YERLEŞİM YERİ USHUAIA VE EL CALAFATE’YE GİTTİM”

Bugüne kadar 100 ülkeyi gezip görünce tabii hepsini saymak imkansız oluyor. Ancak sizin için en sıra dışı ülke hangisiydi? Hangi ülkenin yaşam tarzı ve kültürel aktiviteleri sizi daha çok etkiledi?

Tango gecelerinin düzenlendiği Arjantin’de sadece bu dansa özgü kafeler var. Yemekten sonra bu kafelerde dileyenler tango gösterilerini izleyebiliyor. Bu açıdan Arjantin’de çok eğlenmiştim. Ayrıca dünyanın öbür ucu denilen Güney Kutbu’ndaki son yerleşim yeri Ushuaia ve El Calafate’ye gittim. El Calafate’de Perito Moreno buzulundan parçaların koparak okyanusa karıştığına şahit oldum. Yılda iki ya da üç kez gerçekleşen bu olay sonrasında etraf masmavi bir bulutla kaplanıyor ve tablo gibi bir görüntü gözler önüne seriliyor. Buzulun kopma anında gemiler bölgeye yaklaştırılmıyor. Dileyenler sadece teras gibi yüksekte konumlanan bir bölgeden bu doğa olayını izleyebiliyor. Ayrıca Arjantin’in güney bölgesi Patagonia’yı görme fırsatım oldu. Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus’u ayıran yerde bir tarafta sıcak diğer tarafta soğuk rüzgarlar esiyor. Bu doğa olayından da çok etkilenmiştim.

 

Bundan sonra başka hangi ülkeleri görmeyi hedefliyorsunuz?

Bugüne kadar Orta Avrupa’yı ve Kuzey ülkelerini görme fırsatım olmadı. Oralara giderek fiyortları görmeyi çok istiyorum. Ayrıca Güney Afrika’da Safari yapmayı çok arzu ediyorum. Daha önce Dubai’de Safari yapmıştım. Ancak Güney Afrika’nın vahşi ormanlarında Safari yapmanın çok daha farklı bir deneyim olacağını düşünüyorum. çünkü çılgın şeyleri yapmayı seviyorum. örneğin Tayland’da ve İsviçre’de paraşüt yaptım. Hiç denenmeyen şeyleri yapmayı çok seviyorum. Bu aralar pilotluk eğitimi almayı düşünüyorum.

 

“ADRENALİ YüKSEK AKTİVİTELERLE YAŞAMDAN DEĞİŞİK TATLAR ALIYORUM”

Peki, bu adrenalin tutkusu nereden geliyor?

Uzun yıllar boyunca çok çalıştım. Hayat zamanla beni yorunca ben de bu tarz farklı ve adrenali yüksek aktivitelerle yaşamdan değişik tatlar alıyorum.

 

365 günün neredeyse 200 gününü İstanbul dışında geçiriyorsunuz. Kızınız Yılsenin ve yakın çevreniz bu duruma ne diyor?

Yılsenin üniversite öğrencisi olduğu için her seyahatimde yanımda olamıyor. Ancak hafta sonları fırsat buldukça anne-kız kaçamak yapıyor ve keyifli zamanlar geçiriyoruz. Bazen arkadaşlarım beni bulmakta zorlanıyor. Benimle görüşmek isteyenlerden “İstanbul’da mısınız?” sorusunu çok duyuyorum. İşimi belli bir düzene koydum. Sahibi olduğum Kare Anaokulu’nda başarılı yöneticilerimiz sayesinde bütün işler sorunsuz bir şekilde işliyor. Bu açıdan gözüm arkada değil. Ayrıca yardımcılarım sayesinde hayat benim için daha kolay.

 

“çOCUK üNİVERSİTESİ KURMAYI HEDEFLİYORUM”

Bir eğitimci olarak çocukların özgüveni yüksek ve başarılı bireyler olması için miniklerin eğitimini Kare Anaokulu bünyesinde kaliteli bir eğitimle gerçekleştiriyorsunuz. çocukların parlak bir geleceğe sahip olması için daha farklı ne gibi çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Hayatını eğitime adamış biri olarak her zaman şartları zorlayarak yeni ve farklı şeyler yapmaya özen gösterdim. önceden hep bir üniversite kurmak istiyordum. Şimdi ise bir çocuk üniversitesi kurmayı hedefliyorum. üstün zekalı çocukların gittiği bazı okullarda verilen eğitim kimi zaman yeterli olmuyor. Kendi yaş gruplarından daha üst seviyedeki bilgilerle donanmak isteyen çocuklar için bir çocuk üniversitesini hizmete açmayı çok istiyorum. Bunun yanı sıra Kare Anaokulu’nu ilköğretim kademesinde de devam ettirmeyi amaçlıyorum.

 

Kurmayı hedeflediğiniz çocuk üniversitesi ile yetenekli ve üstün zekalı çocukların sahip oldukları potansiyeli değerlendirerek aydınlık bir geleceğin kurulmasına katkıda bulunacaksınız diyebilir miyiz?

Beyin göçüne karşıyım. çünkü büyük emeklerle yetiştirdiğiniz bireyler yurt dışına giderek farklı ülkelere hizmet ediyorlar. Biz de bir Türk vatandaşının yurt dışında bir şeyler yapmasıyla gurur duyuyoruz. Hâlbuki ülkemize hizmet etmeleri hepimiz için daha faydalı olur. Bu açıdan üstün zekalı çocukların eğitimlerini hedeflediğim çocuk üniversitesinde ülkemize faydalı olacak bireyler yetiştirmek istiyorum.

 

Hem kendiniz hem de çevreniz için faydalı şeyler yapmaya özen gösteren birisiniz. Hayatı dolu dolu yaşayarak dünyanın tüm nimetlerinin tadını çıkarmayı biliyorsunuz. Peki, Aydan Gömügen’in bu huzur dolu hayatının ana felsefesi nedir?

Eskiden her şeyi kafasına takan bir insandım. Artık hiçbir şey için kendimi üzmüyorum. Anı yaşıyorum. Geçmişi unuttum. Bana yapılan bütün iyilikleri de kötülükleri de aklımın bir köşesine yazarım. Ancak hiçbir zaman intikam almak için uğraşmam. Her şeyi Allah’a havale ediyorum. Müslümanlığın “Hiç ölmeyecekmiş gibi çalış; yarın ölecekmiş gibi ibadet et” ana felsefesiyle hareket ediyorum.

 

“KIZIM YILSENİN HAYATTAKİ EN DEĞERLİ VARLIĞIM”

Her zaman güler yüzünüzle etrafınıza sahip olduğunuz mutluluğu yansıtıyorsunuz. Bu mutluluğunuzun kaynağı nedir? Hayatta neler sizin yüzünüzü güldürür?

Kızım Yılsenin’in başarısı beni çok mutlu eder. Kızım her zaman önceliğimdir. O benim hayattaki en değerliği varlığım. Kızımın mutsuz olmasına dayanamam. Onu mutsuz edecek birisi karşısında beni bulur. Tabii herkesin çocuğu kendine kıymetlidir. Bunda geç yaşta anne olmamın da etkisi var diye düşünüyorum.

 

Hayat mutlulukların yanı sıra üzüntüleri de karşımıza çıkarıyor. Peki, sizi bu hayatta neler mutsuz eder?

Birinin bana yalan söylemesi ve daha sonra o yalanı bulmak beni çok üzer. Dürüstlük benim için çok önemli. Dolayısıyla her zaman doğrunun söylenmesini istiyorum. Yılsenin ilkokuldayken kötü not aldığında bile bana yalan söylememesini gerektiğini öğrettim. çevremdeki insanlar herhangi bir kötü durumu dürüstlükle bana bildirdiklerinde sessiz kalırken yalanla dolanla işi kıvırmaya çalıştıklarında tepkim daha farklı oluyor. İnsanlar beni sadece bir kez aldatabiliyor. çünkü ikinci kez aldatmaya çalıştıklarında onları hayatımdan çıkarıyorum.

 

Son olarak 2016 yılından beklentilerinizi öğrenebilir miyiz?

2015 bana çok uğurlu gelmese de 2016 yılından çok güzel şeyler bekliyorum. 2016 yılının hem kendim hem de ülkemiz için güzellik ve mutlulukla dolu bir yıl olmasını diliyorum. Yeni yıl ile birlikte bir yaş daha yaşlanıyoruz. Ancak önemli olan hayatı dolu dolu ve sağlıklı bir şekilde yaşamak ve geri kalan ömrümüzü bu şekilde geçirmek. çünkü her şeyin başı sağlık. Dilerim ki 2016 yılı herkes için muhteşem bir yıl olsun...

 

 

 

Fotoğraflar: Yavuz Kaynar

Mekan: Mövenpick Hotel İstanbul