BİLBOA’YA GİDERSENİZ AZURMENDİ’YE MUTLAKA UĞRAYIN

BİLBOA’YA GİDERSENİZ AZURMENDİ’YE  MUTLAKA UĞRAYIN BİLBOA’YA GİDERSENİZ AZURMENDİ’YE MUTLAKA UĞRAYIN

İspanya’nın gurme şehri Bilbao’ya gelmişseniz 3 Michelin yıldızlı Azurmendi restoranı görmeden dönmeyiniz.

 

Bilboa’dan arabayla 20 dakika sonra, kendi sebze bahçesine sahip kaliteli restoranın yanı sıra, bir bağ, bir şaraphane ve Pret a Porter adlı ikinci (daha rahat) bir restorandan oluşan Azurmendi kompleksine varıyorsunuz. Kompleksin en yüksek noktasında Azurmendi’yi  bulacaksınız. Restoran ekolojik olarak inşa edilmiş binalarla döşenmiştir ve zeminden tavana pencereli hafif ve ferah yemek odası, Bask yöresinin muhteşem manzarasını sunmaktadır. Azurmendi, yönetici şef Eneko Atxa tarafından 1977 yılında açıldı. Eneko Atxa kariyerine 15 yaşın başındaki yerel Leioa İkram ve Otelcilik okulunda başladı ve daha sonra Laserte’deki   Martin Berasategui, Atxondo’da Etxebarri ve Errenteria’daki Mugaritz gibi İspanya’nın en ünlü restoranlarının bazılarında eğitim aldı. Bu oluşum yıllarında, Atxa, birçok farklı ülkenin gastronomik lezzetlerini keşfetmek ve emilmek için dünyayı dolaştı. Azurmendi, 2006’da ilk Michelin yıldızı, 2010’da ikinci, 2012’de üçüncü oldu; O zaman Eneko Atxa 35 yaşındaydı.  2014 yılında en sürdürülebilir restoranı seçilen Azurmendi, ekolojik yapısının doğa ile uyumu gerçekten çok etkileyici! Bu özel deneyim için önceden rezervasyon yaptırmak tabii ki çok önemli! Yer bulmak inanın oldukça zor, rezervasyon için 100 Euro depozite alınıyor ve eğer  gidemezseniz bu ücret kartınızdan çekiliyor.

 

Restoranda Salı, çarşamba, Perşembe ve Pazar günleri sadece öğlen, Cuma ve Cumartesi  günleri ise öğlen ve akşam yemeği veriliyor. Restoranın kapısından girdiğiniz anda muhteşem  geniş bir lobi ve sanki zemini yırtarak çıkmış olan ağaç bütün heybeti ile sizi karşılıyor. önce sizi restoranın serasını gezdiriyorlar. Burası minyatür büyülü bir bahçe. çeşitli otlar, çiçekler bitkiler ve meyveler arasında saklı minik tadımlık sunumlarla Azurmendi lezzetlerine başlıyoruz. Daha sonra geniş modern mutfakta tüm çalışanların aynı anda verdiği hoşgeldin  selamı ile iki küçük tadım daha alıyorsunuz. Sonrasında tekrar girişteki büyük lobiye dönerek  piknik sepetinde getirilen diğer minik tadımlara devam ediyorsunuz.

 

Bu ilk üç eylemdeki tadımlıklardaki olağanüstü kalite, zekice özgünlük kesinlikle muhteşem bir yemek macerasının sizi beklediğini anlatıyor. Restorana geçtiğimiz de manzara beni bir kez daha büyüledi. Yeşilin tüm tonlarının içinde çok klas bir dekorasyon. Azurmendi’de iki ayrı menü bulunmakta; her ikisi de farklı lezzetler sunuyor. Benim şansım iki menüden de tadabilmek oldu.180 Euro değerindeki bu menüler sırasıyla muhteşem görsel sunumlara başlıyor. Her yemeğin özel tabağı, şık sunumu ve tüm detaylarda ki zarafet yemeği bir kez daha taçlandırıyor. Bir kaç unutamadığım lezzetten kısaca bahsetmek istiyorum. öncelikle  Azurmendi’nin imza yemeklerinden biri, trüf yumurta sarısı muhteşem bir tablo. İlk önce sarısı bir miktar şırınga ile çırlak yumurta sarısından çıkarılır, daha sonra bazı sıcak trüf suyu et sarısı enjekte edilir. Enjekte edildikten sonra, sıcak sos, kalan çiğ sarısı pişirilir. Bütün bunların besbelli bir seferde yenmesi gerekiyor. Sarısı ısırdıktan sonra, öncelikle damak zevkinizi saracak olan zengin sarıyı tadacaksınız ve sonra hafif tatlı trüf var. Güzel, temiz ve yoğun tatlar. Deniz kestanesi suları, Bloody Mary’yi, hoş kokulu bir parlaklık ve doğru miktarda keskinlik ile hafif ve narin bir içeceğe dönüşmüş. Birkaç dakika sonra güzel sunulan bir istiridye çanağı geldi. Zarif tatlı bir istiridye ve domates suyu kabuğunun altında gizlenmiş, görkemli ve yağlı Gillardeau istiridyesi. Yarısı kesilmiş ve bazı istiridye  mayonezinin üstüne yerleştirilmişti. Zeytinyağlı domates dolusu iki benzer ıspanak tartesi, Idiazabal (Bask ülkesinden çiğ koyun sütü peyniri) küreleri, domates püresi, gevrek domates derileri ve bazı Idiazabal dondurma eşliğinde kızarmış bebek fesleğen yaprakları vardı. üzerinde ıstakoz kuyruğu ile mükemmel pişirilmiş ıstakoz ise çok lezzetliydi. Etkileyici sunumları ile devam eden 17 adet özel tadımdan sonra fındık ve naneli mini çikolatalarla gelen kahvenizi yudumlarken yaşadığınızın deneyimin güzelliği ile sarhoş oluyorsunuz. Azurmendi’den ayrılırken tadım menüsünün kırmızı mühürlü zarfta verilmesi de hoş bir anı oldu.

 

Azurmendi ve Eneko Atxa dünyasına, yolunuz düşerse bu mutfak dehası eminim sizleri benim gibi büyüleyecektir.