Bir Babanın Çocuklarına Bırakacağı En Büyük Servet Temiz Bir İsimdir

Bir Babanın Çocuklarına Bırakacağı En Büyük Servet Temiz Bir İsimdir Bir Babanın Çocuklarına Bırakacağı En Büyük Servet Temiz Bir İsimdir

Bodrum Kadıkale Resort Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Necati Çakır ile Başkan Yardımcısı olan oğlu Ahmet Çakır iş ve özel yaşamlarındaki baba-oğul ilişkilerini Klass’a anlattılar...

1989 yılında Bodrum’da hizmete giren Kadıkale Resort turizm sektörünün gözde markalarından biri.  Kadıkale Resort, işadamı  Necati çakır’ın girişimleri ve oğlu Ahmet çakır’ın başarılı çalışmalarıyla Türk turizminde farklı bir yere sahip. Hem inşaat sektöründe, hem de baba mesleği olan turizmde başarılı bir şekilde faaliyet gösteren Ahmet çakır babasının izinden giden genç bir iş adamı. “Bir babanın çocuklarına bırakacağı en büyük servet temiz bir isimdir” diyen Necati çakır oğlu Ahmet çakır ile birlikte Babalar Günü’ne özel olarak gerçekleştirdiğimiz söyleşide çocuklarını yetiştirirken nelere dikkat ettiğini, otellerinin bugüne başarılı bir şekilde gelmesi için yaptıkları çalışmaları ve mutlu aile yaşantısını Klass’a anlattı.

Necati çakır: “Sözüm her zaman senettir. çocuklarımı yetiştirirken onların da benim gibi olmalarına özen gösterdim. çünkü bir babanın çocuklarına bırakacağı en güzel servet temiz bir isimdir. çok şükür ben de çocuklarıma tertemiz bir isim bırakacağım.”

 

Necati çakır: “Ahmet çok dürüst ve çalışkan bir gençtir. Benim gibi giyimine kuşamına çok özen gösterir. Dini bütündür. Ayrıca çok merhametlidir.”

 

Ahmet çakır: “Babamla arkadaş gibiyiz. Elimde her türlü imkanım olmasına rağmen hiçbir zaman başımı belaya sokup babamı hayal kırıklığına uğratmadım. Dolayısıyla babamla aramızdaki bu güzel ilişki hiçbir zaman bozulmadı. Ayrıca babama karşı daima dürüst olmuşumdur. Bu açıdan bana hep güvendi.

 

Necati Bey, başarılı bir iş adamı olmanızın yanı sıra iki kız bir erkek olmak üzere üç çocuk babasısınız. Baba olduktan sonra hayata karşı bakış açınızda nasıl değişim oldu? İlk kez baba olduğunuzda neler hissettiniz?

Necati çakır: Babalık çok farklı ve her erkeğin mutlaka yaşaması gereken bir duygu. İlk çocuğumuz dünyaya geldiği yıllarda Gaziantep’teydik. O zamanlar öğretmenlik yapıyordum. Daha sonra öğretmenliği bıraktım. 1980 yılında ise Gaziantep’ten İstanbul’a geldik.  Rahmetli babamın yardımıyla bir kuyumcuya ortak oldum. İstanbul’da bir süre kuyumculuğa devam ettim. Daha sonra iki kızımın ardından oğlumuz Ahmet dünyaya geldi . Kuyumculuğun yanı sıra Kapalıçarşı da birde döviz bürosu açtım. Ardından da 1986 yılında turizm sektörüne atılmaya karar verdim. Bunun için arazi arayışına girdim. Otelimizin bugün bulunduğu arsayı satın alarak inşasına başladık. İlk yıllar otelciliği bilmediğimiz için bir hayli zorlandık. Ancak kısa sürede işi öğrenince her şey yoluna girdi.

 

Oğlunuz Ahmet çakır hem kendi iş kolu olan inşaat sektöründe hem de baba mesleği olan turizmde başarılı çalışmalar gerçekleştiriyor. Oğlunuzun mesleğini devam ettirmesiyle ilgili duygu ve düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

N.ç. : Ahmet küçük yaşlardan bu yana vaktinin büyük bir kısmını bizimle birlikte otelimizde geçirirdi. Tabiri caizse turizm sektöründe çekirdekten yetişti. O zamanlar Fransızlarla ağırlıklı çalışıyorduk. Sırf bu yüzden Fransızca bile öğrendi. Hiçbir zaman çevresindekilere otelin sahibinin oğlu olduğunu söylemezdi, çok mütevazi bir çocuktu. Ahmet her zaman kendi ayakları üzerinde durmaya çalıştı. Bu açıdan baba mesleğini devam ettirirken de kendi yeteneği ve ilgisi dahilinde başarılı oldu.

 

“AHMET, BABA MESLEĞİ OLAN TURİZMİ İNŞAATLA BİRLİKTE SüRDüRMEYE KARAR VERDİ VE HER İKİ İŞTE çOK BAŞARILI OLDU”

Peki, oğlunuzun çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

N.ç. : Ahmet işine çok sadıktır. Sabah erken saatte işinin başında olur. İnşaat sektöründe sahibi olduğu Asis Zemin adlı firmasıyla çok başarılı işlere imza atıyor. Az önce de belirttiğim gibi turizm sektörüne küçük yaşlardan bu yana ilgi duyuyordu. Büyünce baba mesleği olan turizmi inşaatla birlikte sürdürmeye karar verdi ve her iki işte çok başarılı oldu.

 

çocuklarınızı yetiştirirken nelere dikkat ettiniz? Bu süreçte kendi babanızdan aldığınız tavsiyeler oldu mu?

N.ç. : Hayatım boyunca dürüst oldum. Kimin bir derdi olsa yardım eli uzattım. Sözüm her zaman senettir. çocuklarımı yetiştirirken onların da benim gibi olmalarına özen gösterdim. çünkü bir babanın çocuklarına bırakacağı en büyük servet temiz bir isimdir. çok şükür ben de çocuklarıma tertemiz bir isim bırakacağım.

 

“çOCUKLARIMIN HEPSİ KARAKTERLİ İNSANLARDIR”

Sizden çocuklarınız anlatmanızı istersek bize neler söylersiniz?

N.ç. : çocuklarımın hepsi karakterli insanlardır. Birbirlerine çok destek olurlar. Büyük kızım anne yarısı gibidir. Kızlarım çok güzel evlilikler yaptı. Ahmet çok dürüst ve çalışkan bir gençtir. Benim gençlik dönemlerimde olduğu gibi giyimine kuşamına çok özen gösterir. Dini bütündür. Ayrıca çok merhametlidir. Hiç yalan söylemez. Kendisine yanlış yapana bile yanlış karşılık vermez. çünkü o zaman bende onun sınıfına girmiş olurum diye cevap verir. Oğlumun bu özelliğini çok seviyorum.

 

Peki, çocuklarınıza bundan sonraki dönemde hem iş hem de özel hayatlarıyla ilgili ne gibi tavsiyeler vermek istersiniz?

N.ç. : çocuklarımın beni örnek alarak yollarında başarılı bir şekilde ilerlemelerini tavsiye ediyorum. 68 yaşında olmama rağmen hala her sabah 9’da işimin başında oluyorum. çocuklarımın da aynı şekilde işlerine dört elle sarılmalarını öğütlüyorum. Ahmet’in iş dünyasında önü çok açık. Oğlumun özverili çalışması sayesinde her zaman başarılı olacağına inanıyorum.

 

“BİRBİRİNE çOK BAĞLI BİR AİLEYİZ”

çocuklarınızla birlikteyken neler yapmaktan keyif alırsınız?

N.ç. : Hepimiz Yeşilköy’de oturuyoruz. Evlerimiz birbirine çok yakın. Sabah kahvaltıları, akşam yemekleri hep beraber yenir. Hemen hemen her günümüzü bir arada geçiririz. Birbirine çok bağlı bir aileyiz. Kilisli bir aile olarak geleneklerimize çok bağlıyız ve çocuklarımızı da bu şekilde yetiştiriyoruz. özel günlerimizi hiç unutmayız. özel günlerimizde bütün aile üyeleri bir araya gelir. Bayramlarda ayrı ayrı tatile çıkmak yerine bir arada zaman geçirmeyi severiz. Yazları ailecek Bodrum’daki otelimizde vakit geçiririz. çocuklar sabahları kahvaltıyı otelde yapmazlar. Erkenden uyanan bizim evin bahçesine gelir, hep birlikte orada kahvaltı yaparız.

 

Ahmet Bey, babanızın Bodrum’da hayata geçirdiği Kadıkale Resort Hotel bünyesinde yaptığınız çalışmalarla baba mesleğini devam ettiriyorsunuz. Baba mesleğini devam ettirme kararını nasıl aldınız? Babanızın bu konuda yönlendirmeleri oldu mu?

Ahmet çakır: Babam 1986 yılında Bodrum’da Kadıkale Resort’u yapmaya karar verdiğinde otelin inşası iki yıl sürdü. 1988 yılında otelimiz hizmete açıldığında ben 8 yaşındaydım. çok küçük yaşta sektöre dahil olduğum için bu mesleğe çok kolay adapte oldum. Tabiri caizse turizm sektörü içerisinde büyüdüm. Zaman içerisinde de baba mesleğini kendi mesleğim olarak gördüm. Turizm çok keyifli bir sektör. Otelimizin Bodrum’da olması ayrı bir avantaj. Otelimiz 5 yıldızlı olup denize sıfır 50 dönüm bir arazi üzerine kurulmuştur. Tabii bunun yanı sıra her gün otelimizde konaklayan yüzlerce kişiyi mutlu etmenin de zorlukları var. Ancak otelcilik genel olarak fiziksel koşulları çok keyifli bir meslek. Dolayısı ile turizm sektöründe çalışmaya karar vermek hiç de zor olmadı. İstanbul üniversitesi Jeoloji Mühendisliği mezunuyum. Ardından Amerika’da İşletme masteri (MBA) yaptım.

 

Peki, babanızı iş dünyasındaki hangi özelliklerinden dolayı kendinize örnek alırsınız?

A.ç. : Babamın örnek aldığım en önemli özelliği dürüst olmasıdır. Babam ayrıca çok çalışkan bir insandır ve lider ruhludur. çok merhametlidir. Herkes ona akıl danışır. İşiyle ilgili bir problemi olan babamdan tavsiyeler alır. Onun bu özelliklerini iş hayatımın yanı sıra özel hayatımda da kendime örnek alıyorum.

 

“BABAMI HİçBİR ZAMAN HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMADIM”

Babanızı sizin ağzınızdan dinlersek neler söylersiniz?

A.ç. : Babam az önce de belirttiğim gibi insanlara çok dürüst ve hakkaniyetli bir şekilde davranır. Kimsenin hakkını yemez.  Bunun dışında çalışanlarıyla çok güzel ilişkiler kurar. Bu, iş hayatında önemli bir kıstastır. Bir patron olarak çalışanlarınız sizi severse işinizde çok daha başarılı olabilirsiniz. çünkü bizim işimiz ekip işidir. Otelimizde 210 personel görev alıyor. Her bir çalışanımız babamı çok sever ve ona saygı duyar. Bu da performanslarına olumlu bir şekilde yansır. Babamla arkadaş gibiyiz. Onu hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmadım. Dolayısıyla babamla aramızdaki bu güzel ilişki hiçbir zaman bozulmadı. Ayrıca babama hiçbir zaman yalan söylemedim. Bu açıdan bana hep güvendi.