Böyle Bir Ailede Doğup, Böyle Bir Babaya Sahip Olduğum İçin Çok Şanslıyım

Böyle Bir Ailede Doğup, Böyle Bir Babaya Sahip Olduğum İçin Çok Şanslıyım Böyle Bir Ailede Doğup, Böyle Bir Babaya Sahip Olduğum İçin Çok Şanslıyım

Avalon Yatırım Şirketi Ortağı Burcu Cesur, Babası Sarkuysan A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı ve Eşi Cesur Şirketler Grubu CEO’su Cihan Cesur ile birlikte mutlu yuvalarının sırlarını Klass’a anlattı...

İyi bir aile başarının temellerinin atıldığı ilk adım, baba figürü ise çocuklar için aynı zamanda örnek bir karakterdir. çocuklarını bu bilinçle yetiştiren ünlü sanayici Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin çaycı, şimdi ise tarifi mümkün olmayan torun sevgisinin tadını çıkartıyor. Böyle bir ailede doğup böyle bir babaya sahip oldukları için kendisiyle gurur duyduklarını belirten Avalon Yatırım Şirketi Ortağı Burcu Cesur, çocuklarını da aynı kendi ailesinin onları büyüttüğü gibi büyütmeye özen gösteriyor. Babalığın eşi Cesur Şirketler Grubu CEO’su Cihan Cesur’a çok yakıştığını ve bu sorumluluğu en güzel şekilde yerine getirdiğini söyleyen Burcu Cesur, mutlu aile birlikteliklerinin öncüsü babaları Hayrettin çaycı ve eşi Cihan Cesur ile birlikte evlerinin kapılarını Babalar Günü’ne özel Klass’a açtılar ve ailenin minik üyeleri Defne ve Berk ile mutlu hikayelerini anlattılar.

 

HAYRETTİN çAYCI:

“çocuklarım hiçbir zaman beni üzmedikleri ve benden bir şeyler beklemedikleri için bana göre hayatlarında daha çok başarılı oldular. Belki ben etkili olsaydım bu kadar başarılı olmazlardı.”

 

BURCU CESUR:

“Böyle bir ailede doğup, böyle bir babaya sahip olduğumuz için çok şanslıyız. çünkü onun bizi büyütmesiyle bu noktalara geldik. Hep arkamızda dağ gibiydi, hala bir derdim olduğunda ilk aradığım insan babamdır. çocuklarımı da aynı onun bizleri büyüttüğü gibi büyütmek istiyorum.”

 

Hayrettin Bey, öncelikle sizinle birlikte biraz geçmişe gidelim… Baba olmak sizin hayatınızda neler değiştirdi?

HAYRETTİN çAYCI: İnsan hayatında çok önemli kademeler vardır. Bu kademeler okulla başlar; ilkokul biter, lise biter, üniversite biter. Ama insan hayatında esas değişiklik bana göre evliliktir. Evlilik hayatındaki en önemli unsur ise çocuktur... İlk çocuğum olduğunda son derece mutlu oldum. O zamanlar ben yedek subaydım. Ve çocuğum doğduğunda dünyalar benim olmuştu. çocuk sahibi olma duygusu bambaşka bir duygu. Ben bu duyguyu iki kez yaşadım. Ama çocuklarımın evlenmesi de benim yine hayatımın en önemli ikinci noktalarından bir tanesi. Bundan sonraki en keyifli nokta ise torunlarım. Onlar daha önceki sevgileri bir kenara atıyor. Torun sevgisi gibi başka sevgi kavramı bilmiyorum. Zihin torunları hiçbir zaman unutamayacağı bir yerde tutuyor. Torun denildiği zaman hepsi gözümün önünden film şeridi gibi geçer ama çocuk denildiği zaman aynı şeyi söyleyemiyorum ne yalan söyleyeyim. Damadımı da çok seviyorum gelinimi de çok seviyorum. Ama torun daha baskın bir karakter. Onlar olmasa gerçekten benim için hayat çok monoton olurdu. Hayatım torunlarımla renkleniyor. 75 yaşındayım ve hala çalışıyorum. Saat 8’de evden çıkarım akşam da en erken 7-8 gibi gelirim. Hala çok sık iş seyahatlerine gidiyorum. İş seyahatleri bir süreden sonra insanı çok sıkmaya başlıyor. Artık bir zamandan sonra özel kendi turistik seyahatlere gitmek istiyorsun. Mesela bu yıl eşimle 50’inci yıldönümümüzdü. Evlenme yıldönümümüzde eşim de Maldivler’e çok gitmek istiyordu. Biz de ailecek gittik. çok keyifliydi, yağmur olmasına rağmen herkes çok sevdi. Demek istediğim o tür seyahatler insanı daha çok dinlendiriyor. Ama iş seyahatine gidip geliyorsun dayak yemiş gibi oluyorsun. çünkü her zaman iyi gitmez. Bazen sorunlar da çıkar. O sorunlar sizi daha da üzer. İnsan bir yaşa geldikten sonra artık üzülmek istemiyor. Ama iş hayatının içindeyseniz o stresten uzaklaşamazsınız. İşte bu stresten ben torunlarım sayesinde uzaklaşabiliyorum.

 

“HİçBİR ZAMAN “BABA BİZE SENİN ŞİRKETLERİNDEN BİRİNDE İŞ VER” DEMEDİLER”

Peki, çocuklarınızı yetiştirirken nelere dikkat ettiniz ve onlar şimdi çocuk yetiştirirken kendilerine nasıl tavsiyeler veriyorsunuz?

H.ç.: Doğrusunu söylemek gerekirse ben çocuklarım büyürken onlarla çok fazla ilgilenemedim. Anneleri öğretmendi ve benden daha fazla ilgilendi. Ama benim belki de şansımdır çocuklarım okul hayatlarında beni hiç üzmediler. Onların ne zaman nereye gittiklerini bile çok fazla araştırmam. İkisi de birbirinden çalışkanlardı. İkisi de okuyup iyi tahsiller yaptılar. Birisi Boğaziçi’nde birisi Amerika’da mastır yaptı. Bana hiç iş bırakmadılar. Ve benim aslında önemli gördüğüm bir diğer konu; onlar mezun olduklarında ben bayağı iyi bir mevkideydim. 4-5 tane şirketimiz vardı ve yönetim kurulu üyesiydim. Hiçbir zaman “baba bize senin şirketlerinden birinde iş ver” demediler. Hangi şirkette, nereye işe girdiklerinden haberim bile olmadı. Bir gün olsa bile ben şurada çalışmak istiyorum demediler. Her biri kendi istikametinde gitti, işini buldu, çalıştı. İş değiştirirken dahi bana sormadılar. Bu kimilerine göre değişik karşılanıyor ama bana göre mükemmel bir durum. Sırtlarını bana yaslamadılar. Hala da aynı şekilde devam ediyorlar. Ben tabi ki elimden ne destek varsa fazlasıyla vermek isterim ama bunu benden beklemiyorlar. Benim hoşuma giden taraf bu. Ben onlar için gönlümden kopan şeyleri tabi yapıyorum. Ama bunlar benden istenen şeyler değil. Ben kendi içimden geleni yapıyorum. Bu çok önemli. çocuklarınızın üzerinde bir şeyler yapmaları için baskı uygulamayın. Onlar okurken hiç öğretmenleriyle tanışmadım. Her şeylerini en güzel şekilde kendi başlarına yapabildikleri için hiçbir işlerine karışmadım. Evliliklerine de karışmadım. Herkes kendi hayatını kurdu. Akıllı ve mantıklı düşünerek evlilik yaptılar. Allah onlara ikişer tane de sağlıklı çocuk verdi. Bundan daha büyük  mutluluk ne olabilir? Şunu demek istiyorum; çocuklarım hiçbir zaman beni üzmedikleri ve benden bir şeyler beklemedikleri için bana göre hayatlarında daha çok başarılı oldular. Belki ben etkili olsaydım bu kadar başarılı olmazlardı.

 

Peki, baba olarak damadınız Cihan Bey’i nasıl görüyorsunuz? Nasıl bir babadır?

H.ç.: çocuklarını çok sever ve ilgilidir. Evlatları için örnek bir baba, çok çalışkan. O çocuklarıyla benden daha çok ilgileniyor. Ve o çocuklarını sevmesini çok daha iyi biliyor. O sevgiyi verdiği için çocuklar da onu seviyor. O çok önemli bir şey. çocuklar bir kere babalarından korkmuyor. Korkuyla sevgi olmaz. Onlar babalarını sevdikleri için seviyorlar. Bu çok önemli bir meziyet. Benim damadım kendiyle çok barışık. Ben onun kadar barışık biri değilim. Kendine barışık olmak çok önemli bir şey. Eve işi taşımıyor. Ben stresli olduğum zaman eve biraz yansıtabiliyorum.

 

Torunlarınızla birlikteyken neler yapmaktan keyif alıyorsunuz?

H.ç.: Ben onlarla ne yaparsam yapayım keyif alıyorum. Onlar dersi sevmedikleri için ben onları derse zorlamıyorum. Onlar da bu yüzden beni seviyorlar.:) Benim için onlarla vakit geçirmek çok farklı bir şey. Küçük olan torunumla oturup saatlerce muhabbet etmek beni çok mutlu ediyor. çok farklı konular açıyor, beni deşarj ediyor. Gelir gelmez bana o kadar güzel şeyler sunuyor ki sürekli bir şeyler anlatıp önüme koyuyor. Ablası mesela bunları anlatmayı sevmiyor. Karakterleri farklı. Ama güzel tarafları birbirlerini çok seviyorlar. Aralarında başka bir grupla bir şeyler çıktıkları zaman hemen beraberler. Hiç ayrıldıklarını görmedim. Hemen birleşiyorlar.

 

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Haziran sayısında...

 

 

Fotoğraflar: Mert Can Alşahin