Çırağan Sarayı’nın Güzelliği İle Misafirlerimizin Moral Bulacağını Düşünüyoruz

Çırağan Sarayı’nın Güzelliği İle Misafirlerimizin Moral Bulacağını Düşünüyoruz Çırağan Sarayı’nın Güzelliği İle Misafirlerimizin Moral Bulacağını Düşünüyoruz

Çırağan Palace Kempınskı İstanbul Genel Müdürü Kempinski Residences Türkiye Bölge Direktörü Ralph Radtke, yaz döneminde öne çıkan hizmetlerini Klass’a anlattı...

İstanbul Boğazı’nın büyüleyici atmosferinde eşsiz manzarasıyla tüm dünyanın hayran olduğu çırağan Palace Kempinski, turizm sektörünün dünyadaki duayen isimlerinden Ralph Radtke’nin yönetiminde 9 yıldır son derece anlamlı ödüllerle zirvedeki yerini koruyor. 46 yıllık tecrübesinin dışında Türkiye’ye aşkla bağlı olan çırağan Palace Kempinski İstanbul Genel Müdürü, Kempinski Residences Türkiye Bölge Direktörü Ralph Radtke, örnek yönetim anlayışıyla ve tüm ekibiyle tek yürek olarak hizmet veriyor. Başarılarıyla sık sık uluslararası arenada ödüllendirilen bir duayen olan Ralph Radtke, pandemi döneminde de profesyonelliğini konuşturarak tecrübeli ekibiyle birlikte kusursuz bir hizmet anlayışı sergiliyor.  Coronavirüs sürecinde ve büyük bir titizlikle hazırlandıkları yaz sezonunda da yüksek kalite hizmet anlayışlarından ödün vermeden misafirlerini ağırladıklarını belirten Ralph Radtke ile pandemi süreci başladığı andan itibaren aldıkları tüm önlemleri, yaz dönemi hizmetlerini, çırağan Sarayı’nın, Türkiye’nin ve Türk turizminin kendisi için önemini, aldıkları ödülleri, başarı sırlarını ve yaşam felsefesini Klass okurları için konuştuk.

 

“çırağan Sarayı kariyerimde en çok keyif alıp bir o kadar da bambaşka bir sorumlulukla görev yaptığım bir yer. Onu tarif ederken kelimeleri dikkat ederek seçerim. Arzum, burada bana dair anlar, hatıralar ve başarılar geride bırakmak. Bunu da ekibimle birlikte başarabiliyor olmak beni çok mutlu ediyor. Ayrıca buraya ve ekibe liderlik yaparken Türkiye’ye karşı da sorumluluğumu düşünürüm.”    

 

“Bizim yaz döneminde ön plana çıkaracağımız başlık; açık hava mekanları, bahçelerimiz ve Boğaz’ın kenarında olan harika konumumuz olacak. Boğaz hattında alan olarak en büyük bahçelere sahip olmamız, bahçe düzenlemelerimiz ve çırağan Sarayı’nın ihtişamlı güzelliği ile misafirlerimizin bu zorlu süreç sonrasında moral bulacağını da düşünüyoruz.”

 

“Türkiye yeryüzündeki cennet. İnsanları, doğası, havası, yeme-içme kalitesi… Saymakla bitmiyor aslında. Burada çalışıyor olmak ve yaşamak hepsi muhteşem bir kombinasyon. Tek kelimeyle buraya aşığım.”

 

“Misafirlerimizin özel hissetmeleri için küçük dokunuşlarla bazı uygulamaları devreye aldık. örneğin, odalarda konaklayacak misafirlere hoş geldiniz karşılama ikramlarında leziz yiyecek içecek seçeneklerine ek olarak; maske ve dezenfektan da sunuyoruz. Dezenfektanlara ek olarak kolonyayı da odalara koyulacak hizmetler içine ilave ettik. Zira kolonya hem bizim kültürümüze ve misafirperverliğimize çok uygun hem de dezenfektan olarak tavsiye edilmesiyle iyi bir güven oluşturuyor.”

 

 

Ralph Bey, Türkiye’nin en güzel noktalarından biri olan çırağan Palace Kempinski ile başarılarınıza birçok yeni sayfa eklediniz. Geçmiş tecrübelerinizi de ele alırsak çırağan Palace Kempinski’nin sizin için önemini anlatır mısınız?

Dünyada 15’ten fazla ülkede ve 45 yıldan fazladır bu sektörde görevler alıyorum. Farklı kültürler, insanlar ve dönemler ile otelcilik sektörü bana dünyayı keşfetme şansı verdi. öncelikle mesleki anlamda çok şanslı olduğumu söylemek istiyorum. 2011 yılında Türkiye’deki hikayem bir tesadüfle başladı. Hatta Türkiye’ye gelmeden de Türkiye ve kültürü ile ilgili bilgi sahibiydim; zira eşim Türk. İlk olarak bu otele tatile gelmiştim eşimle. Otele ve lokasyona tam anlamıyla bayılmıştım. Hizmet kalitesi ve çalışanların profesyonelliği ile gerçekten çok keyifli bir tatil yapmıştım. Nereden bilebilirdim ki, birkaç ay sonra bu geminin kaptanı olacağımı? O dönemlerde de iş sebebiyle çok seyahat ettiğim bir görevim vardı. Sofitel markasının Kuzey, Orta ve Doğu Avrupa, Türkiye ve İsrail’deki toplam 15 otelinden sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı olarak çalışıyordum. Tam da o dönemde artık otelciliği bırakıp kendi işimi yapmayı planlarken, çırağan Sarayı’nda tatilden döndükten birkaç ay sonra o dönemdeki Kempinski CEO’su tarafından bir teklif geldi. Gerçekten kararsız kalmıştım. Eşime ben artık otelcilik yapmayı düşünmüyorum dedim. Eşim de bana dönüp, “Orası bir otel değil, o çırağan Sarayı; bu görevi almalısın” dedi. Kader, şans veya doğru zamanda doğru yerde olmak... Her ne ise sebebi, bu yolculuğun arkasında böyle tatlı da bir hikâye var. çırağan Sarayı kariyerimde en çok keyif alıp bir o kadar da bambaşka bir sorumlulukla görev yaptığım bir yer. Onu tarif ederken kelimeleri dikkat ederek seçerim. Evet bir yandan da profesyonelim, burada ne olursa olsun bir döneme ait görev yapıyorum. Fakat arzum, burada bana dair anlar ve hatıralar ve başarılar geride bırakmak. Bunu da ekibimle birlikte başarabiliyor olmak beni çok mutlu ediyor. Ayrıca buraya ve ekibe liderlik yaparken Türkiye’ye karşı da sorumluluğumu düşünürüm. Türk misafirperverliğinin dünya çapındaki bilinirliğini korumaya devam etmek ve çırağan Sarayı’nın değerini korumak çok önemli.

 

Ekibinizle beraber yakaladığınız başarıyla çırağan Palace Kempinski her yıl birçok prestijli ödüle layık görülüyor. Son olarak aldığınız Dünya’nın En İyi 50 Otelinden Biri ödülünden ve geçmiş ödüllerden de bahsedebilir misiniz?

Mükemmeliyet odaklı kusursuz hizmet anlayışımız ile Türk misafirperverliğini bir araya getiren çırağan Sarayı olarak, her zaman Dünya’nın en iyi otelleri arasında yer alıyoruz. Bu anlamda özellikle geçtiğimiz yıl dünya çapında önemli olan ve beraberinde muhteşem bir bilinirlik getiren birçok başarılı ödül aldık. Açıldığımız günden bu yana seçkinliği yerli ve yabancı kuruluşlarca tanınmış ve ödüllendirilmiş olan otelimiz sadece okurlar tarafından oylanan ve prestijli seyahat dergisi Cond é Nast Traveler tarafından “Dünya’nın En İyi 50 Oteli”nden biri listesine girmeyi başardı. Yanı sıra dünyanın en etkili seyahat ve yaşam dergilerinden birisi olan Travel+Leisure yayınının Hindistan ve Güney Asya edisyonunun seyahat gustosu yüksek okurları bu yıl sekizincisi düzenlenen “En İyiler” listesinde çırağan Palace Kempinski İstanbul’u “Uluslararası En İyi Kültürel Miras Oteli” seçmesi bizi çok gururlandırdı. Hindistan-Güney Asya pazarının otelimiz adına önemli bir pazar olması ile bu değerli ödülün otelimiz ve destinasyonumuz için olumlu etki yaratacağına inanıyorum. Bir diğer önemli ödül haberini de turizm ve seyahat endüstrisinin prestijli ödül organizasyonlarından biri olan Dünya Seyahat ödülleri (World Travel Awards) tarafından aldık. Dünyanın en iyilerini belirleyerek seyahat dünyasına yıllardır yön veren ödül töreni, birçok üst düzey sektör liderinin katıldığı büyük final gala töreninde otelimiz beş yıldır üst üste “Dünya’nın önde Gelen Kültürel Miras Oteli” olarak seçildi. Ayrıca Dünya Seyahat ödülleri tarafından tam beş yıldır üst üste bu anlamlı ödülü alarak sektördeki liderlik pozisyonumuzu korumaktan büyük gurur duyuyorum. Sektörün lideri ve Türkiye'nin gururu olarak 2019’u bu şahane ve son derece anlamlı ödüllerle bitirdiğimiz için tüm ekibim adına çok mutluyum. önümüzdeki dönemde tüm değişen sistemlere en hızlı adapte olan otellerden biri olarak gerçekleşecek projelerimiz ve uygulayacağımız stratejilerimizle bu ikonik tarihi yapının adını dünya çapında duyurmayı sürdüreceğiz.

 

Son yaşanan pandemi durumunun ardından turizm sektörü için yepyeni bir dönem başladı diyebiliriz. Sizce artık tatil ve turizm anlayışı nasıl şekillenecek?

Turizm bu süreçten en çok etkilenen sektörlerden oldu; uzunca bir dönem boyunca da bunun yankılarını göreceğiz. Bu süreçte konuklarımıza ve çalışanlarımıza karşı sorumluluklarımızı yönetebilme açısından ciddi bir kriz yönetimi süreci gerçekleştirdik, gerçekleştirmeye de devam ediyoruz. Tatil ve turizm anlayışında da elbette birçok yeni alışkanlıklar hayatımıza girmeye devam ediyor. İlk etapta seyahat kısıtlamaları ve belirli kararlar; ama en önemlisi de psikolojik sebeplerle insanlar uzak bölgelere seyahat etmeyecekler. öncelikle bulunduğu şehrin içinde kolaylıkla erişilebilen ya da şahsi araçlar ile gerçekleştirilen seyahatlerin ön planda olacağını düşünüyorum. Doğal olarak ve birçok ülkede de olduğu gibi iç turizm ilk hareketlenmelerle başladı. Fakat seyahatin de zamanla yeni düzen ve normalleşme ile yavaş yavaş ivme kazanacağını düşünüyoruz. Otel konaklamalarında ilk etapta güven veren ve mümkünse açık hava mekanları, geniş bahçeleri ve özel alanlar yaratabilen yerler tercih edilecektir. Bunun yanında yeme içme mekanlarında kademeli olarak artış olacağını ön görüyoruz. çırağan Palace Kempinski İstanbul olarak bu konuda oldukça avantajlıyız. özellikle geniş alanlarımız, açık hava mekanlarımız, aldığımız bir dizi önlem ve profesyonel deneyimimiz misafirlerimizle buluştu. İlk günlerden bu yana güzel bir ilgi var.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Temmuz sayısında...