DÜNYAYI SEVGİSİZ BÜYÜYEN İNSANLARIN KÖTÜLÜKLERİ MAHVETTİ

DÜNYAYI SEVGİSİZ BÜYÜYEN İNSANLARIN KÖTÜLÜKLERİ MAHVETTİ DÜNYAYI SEVGİSİZ BÜYÜYEN İNSANLARIN KÖTÜLÜKLERİ MAHVETTİ

Gelin bu ay 14 Şubat Sevgililer Günü sebebiyle birlikte sevginin derinliklerine inelim. Yeryüzünde bizi birbirimize bağlayan tek güç olan sevgiden doğan güzellikleri ve sevgisizliğin başımıza açtığı felaketleri bir irdeleyelim. Sevmek aslına bakarsınız zordur. Çünkü emek vermek gerekir. Sabır göstermek gerekir...

Yeryüzünde hiçbir güzellik kendiliğinden meydana gelmez. Emek verdiğiniz, sevgi gösterdiğiniz takdirde o güzellik oluşur. Aksi takdirde ön göremediğiniz kötülük baş göstermeye başlar. Kötülüğün babası şeytan sevgisizlikten beslenir. Emek olmayan yer onun en sevdiği yerdir. Çaba yoktur, sabır yoktur… Aksine tembellik, umursamazlık, kolaycılık vardır. Bir şeyleri kolay yoldan elde etmecilik vardır. Sebat etmeden, yakıp yıkarak elde etmenin hazzından beslenir, kötülük. Şeytan işidir yani. Ve maalesef sevgisizlikten doğan kötülük bu dünyanın başına bir sürü felaket açmaktadır. Yüzlerce yıldır insanoğlunun vahşetine, savaşına, şiddetine maruz kalan yaşlı dünyamız ise sürekli kendini yenilemeye çalışmaktadır. Peki bu nereye kadar böyle gider?

Her dönemin birtakım zorlukları var. Her nesil bir takım felaketlere maruz kalmış ve büyük bedeller ödemiş bu dünyada. Aslına bakarsanız bu felaketleri aştıkça evrimleşmişiz. Bir şekilde kötülükleri defederek belli başlı dersler almışız. Kanunlar, kurallar koyarak önlemlerimizi almış, kırmızı çizgilerimizi belirlemişiz. Ama kötülüğün kendisiyle mücadele etme konusunda maalesef dersimizi almamışız. Kötülüğü doğuran sevgisizliği yok etmek adına adımlar atmamışız ve hala da bunun bedelini ödemeye devam ediyoruz. Gitgide bencilleşen dünyamızda kendimize duyduğumuz sevgi, inanın hiçbir işe yaramıyor. Kendimizi seveceğiz elbet. Ama kendimize olan sevginin ego denilen şeytanı yüceltmesine izin vermeyeceğiz. Yoksa içimizdeki sevgiyi paylaşmayı unuturuz. Sevginin paylaştıkça büyüyeceğini unuturuz.

Bunun için bırak yakınlarımız olan insanları ağaçtaki dalı, denizdeki balığı, dağdaki çakılı seveceğiz. Birbirimizi sevgi enerjisiyle besleyeceğiz. Bugün bir çiçek bile kendisine sadece su verdiğimiz için büyümüyor. Ona, sevgiyle su verdiğimiz için büyüyor.

Ama insan evladında iş biraz değişiyor. Bir insanın sevgiyle büyümesi için, o sevgiyi almak istemesi lazım. Sevgiyi alabilmesi için emek vermesi lazım. Hem o sevgiyi alacak hem de verecek. İki taraflıdır bu. Eğer siz sevgiyi almaya gönüllü değilseniz emek vermiyorsunuz demektir. Anne-baba yoksunluğunda dünyaya gelmiş sayısız çocuk vardır ki büyüdüğünde etrafına sevgi ve iyilik yaymaktadır. Bahsettiğim şey işte budur. O çocuklar sevgiyi bir şekilde almış ve içlerinde büyütmeyi başarmışlardır. İşte insan evladına sevgiyi almayı ve vermeyi öğretmeliyiz. Bu alış-verişin, bu devridaimin etrafında nasıl güçlü bir iyilik ve sevgi ağı kurduğunu anlatmalıyız. Sevgi olduğunda, emek olduğunda dünyanın nasıl güzel bir yer olacağını göstermeliyiz. Sevgiyi arayıp bulmalıyız. Ona emek vermeliyiz. Aksi takdirde sevgisiz büyüyen, sevgisiz olgunlaşan insanların yarattığı ve yaratacağı kötülüklerden dünyamızı korumak çok zor olacak.   

***

Şubat sayımıza Sevgililer Günü nedeniyle bu yazı ile start vermek istedim. Çünkü sevgiden beslenen bir insan olarak sevgisizliğin yol açacağı felaketlerden ürktüğümü belirtmek istiyorum. Bu ay öyle sevgi dolu röportajlar yaptık ki sevginin yol açtığı güzelliklerle sizi buluşturmak istedik. Bu röportajları ve keyifli haberlerimizi okuyarak sevgi dolu bir mola verin istedik. Her zamanki gibi yine çok emek vererek büyük bir sevgiyle hazırladık dergimizi. Keyifle okuyun ve her zaman sevgiyle kalın.

Hayat Klass ile güzel…

Klass alın, Klass Okuyun, Klass Olun