EMPERYALİST GÜÇLER TARIMLA İNSANLIĞI ZEHİRLİYOR!

EMPERYALİST GÜÇLER TARIMLA İNSANLIĞI ZEHİRLİYOR! EMPERYALİST GÜÇLER TARIMLA İNSANLIĞI ZEHİRLİYOR!

Ciner grubunda 4 köşe adında bir TV programı yapıyordum.Her programda, farklı branşlardan 4 ayrı konuk ağırlıyorduk.Prof. Dr. Saraçoğlu'nu tek olarak aldık çünkü önemli sorularım vardı. Kitabım çıktıktan sonra da, sağlıklı yaşamak hep gündemimde oldu...

 

 

Bu nedenle Saraçoğlu hocamıza geniş kapsamlı sorular hazırlamıştım.Sağlıklı beslenmenin gittikçe zorlaştığını çarpıcı bir cümle ile açıkladı; “İnsanlığı tarımla zehirliyorlar, biyolojik stratejik silah kullanılıyor!”Soner Yalçın'ın 'SAKLI SEçİLMİŞLER' kitabı bu sözü hatırlattı bana. YALçIN; Gıda teröristlerini pazara sokan BüYüK AİLELERİ, KüRESEL şirketlerin, ABD-AB dayanağıyla IMF-DüNYA BANKASI ve DüNYA TİC. öRGüTü ile kurdukları, kimyasal zehir düzenini anlatıyor. Zehir piyasasının iktisadi-politik yönünü okurken tüyleriniz ürperecek. Amaçları sadece para kazanmak değil, kendilerine mahkum etmek. Azgın iştahları ülkeleri üretimden uzaklaştırıp, pazara muhtaç ediyor. Gıdanın dışında, sağlıktan eğitime, ekonomiye, politikaya her şeyin içindeler… Tarım teknolojisi kandırmacasıyla, geleneksel tarımı köylüden aldılar.  Buğday-Mısır-Pirinç gibi temel gıdalarımızın genleri değiştirildi... İnsanın yaratılışı, genetiği değiştirilmiş kimyasal gıdalara uyumlu değil. Toprağı öldüren zehirli kimyasallar, insanı da hastalandırıyor, öldürüyor. Yoksul insanın dayanma gücü yok. Varlıklılar pahalı ve kaliteli olanı alıyor. Yoksullar sağlıksız gıdalar tüketmeye mahkum ediliyor. Kısırlık çoğalıyor. 2050 yılında on milyar olacak dünya da, yoksul kalabalık istenmiyor mu? Evet durum gerçekten vahim! Ama en vahim olanı ne biliyor musunuz? Bunların ektiklerini bir gün en ağır şekilde biçeceklerini görmemeleri. Kendilerini dünyanın sahibi sanıp, İlahi düzeni yok saymaları!.. Ne yazık!

 

Gülyüzlü uyarıyor; Siz öldürücü mahvedici kuvvetleri bulmakta mahirsiniz. Yok etmeyin, var edin. Yok etmeye alıştınız. Halbuki bir gün siz de yok olursunuz!

 

İHTİRAS TOP YEKüN YOK OLMANIN EN KESTİRME YOLUDUR!

 

 

 

ŞEKER öLDüRüYOR!

 

Kitabımın hazırlık çalışmalarını yaparken çok ciddi bir araştırma yapmıştık. O zamanlar da şekerin nasıl bir zehir olduğunu net olarak görmüştüm. "SAKLI SEçİLMİŞLER" kitabı bir kez daha yazmam gerektiğini hissettirdi. Soner bey, müthiş bir araştırma yapmış. Gerçekler tokat gibi çarpıyor. 2. Dünya savaşı yıllarından bugüne, tarihsel akış içerisinde, delilleriyle, kullandığımız her şeyde, zehirli kimyasallarla nasıl çevrildiğimizi göreceksiniz. ümitsizliğe düşmeyin. Her şartta yapabileceğimiz bir şeyler bulabiliriz. ŞEKER konusunu ciddiyetle ele almak gelecek nesiller içinde çok önemli. Bildiğiniz gibi, beynimiz dahil her hücremizin, enerji için şekere ihtiyacı vardır. Ancak şekerpancarından elde edilen doğal şekerin bile fazlası zararlıyken , Küresel güçler; doğal halinden uzaklaştırıp "nişasta bazlı şekeri" çıkardılar. Bitkilerden elde edilen nişastadan, laboratuvar da kimyasal yollarla, Fruktoz ve glikoza dönüştürülen şeker elde ediliyor. Mısır şurubu da aynı. İnsanın doğasına kesinlikle uygun değil. Hücrelerimizde enerjiye dönüşmüyor. Nişasta bazlı şeker, pankreası aşırı miktarda insülin salgılamaya zorluyor. İnsülinin hormonunun aşırı salgılanması da, eksikliği de hayatımızı tehdit ediyor. İnsülin direnci inflamasyon (iltihaplanma) yapıyor. Yıkım kaçınılmaz oluyor. Denge sağlanamıyor ve diyabet başta olmak üzere ciddi hasarlar başlıyor. Koroner rahatsızlıklar, ürik asit yüksekliği, alzheimer, kansere kadar gidiyor. Tükettiğimiz gıdaların neredeyse tümünde bu nişasta bazlı şeker var! Ucuz olduğu için mutfakta ve işlenmiş gıdalarda rahatça kullanılıyor. Gıdalara katılan mısır şurubunda civa var. Yapay tatlandırıcılar her şeyin içinde. Hangisini yazayım? Bisküvi, Kahvaltı gevrekleri, çikolatalar, Gofretler, Cipsler, Meyveli-gazlı içecekler, Reçeller, konserveler, Meyveli yoğurtlar say say bitmez… Aldığınız ürünleri sepete atmadan, araştırıp içeriğini dikkatle okumalısınız!  Kimyasalları terle, idrarla atamıyoruz. Birikiyor ve yeterli dozu alınca ölüyoruz! Hepimiz, hamile kadınlar, çocuklar, yetişkinler, gelecek kuşaklar tehdit altındayız. Ne yapmalıyız, nasıl sağlıklı kalabiliriz? Anneler-ev hanımları neler yapabilir?  Mutfaklarımız nasıl denetlenebilir? Sizlerden öneriler bekliyorum.

 

 

 

 

 

Birlikte savaşmaya ne dersiniz sevgili hanımlar? Ben hazırım! Ya "SİZ"?