Enes Molu Mücevher Sektörünün Köklü Markası Molu’yu Klass’a Anlattı

Enes Molu Mücevher Sektörünün Köklü Markası Molu’yu Klass’a Anlattı Enes Molu Mücevher Sektörünün Köklü Markası Molu’yu Klass’a Anlattı

Molu, fark yaratarak,katma değer üreterek, insanları büyüleyen tasarımlara imza atarak bugünlere geldi...

1956 yılında mütevazı bir aile işletmesi olarak kurulan Molu, bugün dünyanın en saygın ve köklü mücevher markalarından biri. Bu başarıda firmanın titiz ve kaliteli hizmetinin yanı sıra markanın dördüncü kuşak temsilcisi Enes Molu’nun büyük etkisi var. Yurt içinde ve yurt dışında aldığı önemli eğitimler ışığında kendini yetiştiren ve Türkiye’nin sayılı yüksek değerli taş uzmanlarından biri olan Enes Molu, tecrübelerini Molu bünyesinde müşterilerine sunuyor. Bugün Amerika’dan Ortadoğu’ya kadar geniş bir coğrafyada kusursuz el işçiliğinin başrol oynadığı ürünlerini mücevher tutkunlarıyla buluşturan marka, yürüttüğü reklam kampanyalarıyla da farkını ortaya koyuyor. “İşlerimizi hiçbir zaman ticari kaygıyla yapmıyoruz” diyen Molu Uluslararası Satış Direktörü Enes Molu bugün Türkiye’de parmakla gösterilen firmalardan bir olan Molu’nun başarısının sırrını, yeni reklam kampanyasını ve hedeflerini Klass’a anlattı.

 

“ABD’nin lider lüks mağazalar zinciri Neiman Marcus’un birçok mağazasında Molu markamızla yer alıyoruz. Dünya markalarıyla yan yana bulunan Molu, yurt dışında başarılı bir satış grafiğine sahip.”

 

“Tasarım anlamında çok farklı ürünlere imza atan Molu, hem dünyadaki trendleri yakından takip ediyor hem de bu toprakların esintisini ürünlerinde yansıtıyor. ürettiğimiz çoğu model bir adetle sınırlı olduğu için o ürüne sahip olan kişi kendini özel hissediyor. Ayrıca Molu’yu tercih edenler üstün kaliteyi uygun fiyata alma şansını yakalıyorlar.”

 

“Trendsetter olmak için havayı çok iyi kokluyoruz. Tasarım ekibimizle dünyayı dolaşıyoruz. Fark yaratarak, katma değer üreterek, insanları büyüleyen tasarımlara imza atarak bugünlere geldik.”

 

“Yeni reklam kampanyamızda mücevherlerimizi çeşitli bale pozlarıyla özdeşleştirerek resmettik ve film karelerine döktük. Hem fotoğraf hem de video olarak gerçekleştirdiğimiz reklam kampanyamız çok güzel övgüler aldı. Reklamlarımız şu anda birçok sinema salonunda ve dergilerde yayınlanıyor.”

 

 

Türk mücevher sektörünün önde gelen markalarından biri olan Molu, şu anda İstanbul’daki üç farklı noktada bulunan mağazalarının yanı sıra yurt dışına da açılmış bir marka. Yurt içinde mücevher tutkunlarının büyük beğenisini kazanan Molu, dünya genelinde başarılı olmak adına nasıl bir strateji izliyor?

Molu’nun köklü ve bilinir bir marka olmasının getirdiği avantajı dünya genelinde de başarıyla kullandığımızı düşünüyorum. Uzun süredir Amerika, Azerbaycan, Rusya, Ortadoğu ve Avrupa’dan Türkiye’ye yurt dışından gelen ve bizleri yakından takip eden müşterilerimizle çok güzel dostluklar kurduk. Bunun dışında ABD’nin lider lüks mağazalar zinciri Neiman Marcus’un birçok mağazasında Molu markamızla yer alıyoruz ve Neiman Marcus ile yaptığımız iş birliği yaklaşık üç yıldır devam ediyor. Neiman Marcus’un seçili mücevher salonlarında yer alan Molu, bu sayede yurt dışındaki müşterilerine de ulaşıyor. Dünya markalarıyla yan yana bulunan Molu yurt dışında başarılı bir satış grafiğine sahip. ürünlerimiz Amerika’da çok beğeniliyor ve talep görüyor. çok ağır parçaları alıcısıyla buluşturduğumuz yurt dışı pazarında başarı grafiğimiz her geçen gün yukarı doğru bir seyir izliyor. Markamız için karşımıza çıkan fırsatları her zaman değerlendirmeye özen gösteriyoruz. çünkü Molu ile doğru yerlerde olmak istiyoruz. Dolayısıyla büyümek adına kalitemizle uyuşmayan yerlerle çalışmak bizim için doğru bir strateji değil. Mücevher sektöründe çok yaygın bir satış ağına sahip Neiman Marcus, Amerika’nın bütün eyaletlerindeki A+ müşterilerin vazgeçilmez adreslerinden bir tanesi. Neiman Marcus ile çalışmaya başladığınızda aynı zamanda 60-70 civarında çok üst düzey müşteriye yıllarca hizmet veren yerle çalışmaya başlamış oluyorsunuz. Böylece onların yarattığı talebi karşılamak için çalışıyorsunuz. Dolayısıyla şu anda yurt dışında yolumuza Neiman Marcus ile devam etmekten dolayı mutluyuz. Tabii Amerika ve Avrupa çok büyük bir pazar. Bu pazarlarda yeni ortaklıklarla varlığımızı başarılı bir şekilde göstermek için görüşmelerimiz devam ediyor. Belki bir dahaki sene yeni bir ortaklıkla karşınızda oluruz.

 

Molu’nun Türk mücevher sektöründe gözler önüne serdiği başarı herkes tarafından kabul görmüş bir gerçek. Peki, yer aldığınız Amerika pazarında markanızla ne şekilde bir fark yarattınız?

Tasarım anlamında çok farklı ürünlere imza atan Molu, hem dünyadaki trendleri yakından takip ediyor hem de bu toprakların esintisini ürünlerinde yansıtıyor. Molu’nun ürettiği mücevherlerin büyük bir kısmı sadece tek bir adet olduğu için bu, yurt dışındaki mücevher tutkunlarının pek de alışık olmadığı bir durum. Molu olarak kişiye özel çalışıyoruz. Dünya çapında sınırlı sayıda bir koleksiyon üretildiği zaman insanların o tasarımlara ulaşabilmek için birbirleriyle yarıştıklarını görüyoruz. ürettiğimiz çoğu model bir adetle sınırlı olduğu için o ürüne sahip olan kişi kendini özel hissediyor. Bu da insanların ilgisini çekiyor. İnsanlar kıymetli bir mücevherin sadece kendilerinde bulunmasından büyük memnuniyet duyuyorlar. Tasarımlarımız yurt dışındaki mücevher tutkunlarının çok alışık olmadığı tarzlardan oluşuyor. Her yerde göremeyecekleri bu tasarımlar arasında klasikten spora her zevke hitap edecek ürünler yer alıyor ve bunlar yurt dışındaki müşterilerimiz tarafından ilgiyle takip ediliyor. Ayrıca Molu’yu tercih edenler üstün kaliteyi uygun fiyata alma şansını yakalıyorlar. Bu açıdan yurt dışındaki müşterilerimizden çok güzel geri dönüşler alıyoruz. “Sizi burada tanıdık. Artık her yerde Molu’nun mücevherlerini arıyoruz, yeni çeşitlerinizi soruyoruz. Türkiye’ye geldiğimizde de sizinle görüşmek istiyoruz” diyorlar. Türkiye’deki mağazalarımızı ziyaret eden yabancı müşterilerimiz “ürünlerinizi Neiman Marcus’tan satın alıyorduk. Türkiye’ye geldik ve burada da sizi bulduk” diyorlar. Bu, bizim için çok gurur verici bir durum. çünkü Amerika zor bir pazar. Orada dev markalarla yarışmak zorundasınız. Türkiye’den gidip de bu teveccühe mazhar olmak bizi hem kendi adımıza hem ülkemiz adına gururlandırıyor.

 

“TRENDSETTER OLMAK İçİN HAVAYI çOK İYİ KOKLUYORUZ”

Sektörün köklü firmalarından biri olan Molu, aynı zamanda kendini sürekli yenileyen ve dinamik bir marka. Bunu logonuzdan dekorasyona kadar pek çok konuda yapılan değişimden görebiliyoruz. Biraz da bize bu değişimden bahsedebilir misiniz?

Sektörde köklü bir marka olmak çok büyük bir avantaj. Ancak başarıyı korumak için bu, çok da yeterli olmayabiliyor. Durmayı bırakın; artık yürümeye başladığınız zaman bile yarışın gerisinde kalıyorsunuz. Bu nedenle sürekli kendimizi yenilemek için çok çaba sarf ediyoruz. Trendsetter olmak için havayı çok iyi kokluyoruz. Tasarım ekibimizle dünyayı dolaşıyoruz. İki yıl önceki koleksiyonumuzla bu yılkinin çizgisi arasında ciddi farklar var. Dolayısıyla iki yıl sonraki koleksiyonumuzla da bu yılki arasında muhakkak fark olacak. Fark yaratarak, katma değer üreterek, insanları büyüleyecek tasarımlara imza atarak bugünlere geldik. Bugünden sonra da çalışmalarımıza aynı şekilde devam edeceğiz. Bunu son reklam kampanyamızda da uygulamaya gayret ediyoruz. Logomuzu değiştirerek daha sade, modern ve art deco çizgiler taşıyan bir amblem seçtik. Bunun yanı sıra mağazalarımızın dekorasyonunu daha soft renklerin hakim olduğu bir konsepte taşıyoruz. Daha az gözü yoracak, insanları daha rahat hissettirecek ve misafirlerimizi daha iyi ağırlamamızı sağlayacak bir konsepte geçiş yaptık.

 

Molu Mücevher’in son reklam kampanyası büyük ses getirdi. Biraz da bu çalışmanın detaylarını bizimle paylaşabilir misiniz?

Reklam kampanyamızda da bugüne kadar takip ettiğimiz kadarıyla dünyanın hiçbir yerinde denenmemiş bir şey yaptık. Mücevher çok zarif ve özel zevke hitap eden, belki de zevkin en üst noktası diyebileceğimiz bir alana hitap eden objedir. Ayrıca mücevher; zarifliğinin ve asaletinin yanı sıra muazzam bir işçiliği, emeği ve arkasındaki gücü de ifade eden bir olgudur. Mücevherin sahip olduğu bu tanımdan yola çıkarak onu balerinlerle özdeşleştirdik. çünkü balerin zarafet denildiğinde akla ilk gelen sanat temsilcilerindendir. Zarafetin simgesi balerinlerin aynı zamanda güçlü olabilmeleri için çok çalışmaları gerekiyor. Balerinler sahnede figürleri sergileyebilmeleri için yere sağlam basmalılar. Yıllarca gece-gündüz demeden çalışmaları ve ter dökmeleri gerekir. Bu durum mücevherle paralellik sergiliyor. İlk bakışta çok zarif görünen mücevher arkasında muazzam bir emek barındırıyor. Bu nedenle yeni reklam kampanyamızda mücevherlerimizi çeşitli bale pozlarıyla özdeşleştirerek resmettik ve film karelerine döktük. Hem fotoğraf hem de video olarak gerçekleştirdiğimiz reklam kampanyamız çok güzel tepkiler aldı. Reklamlarımız şu anda birçok sinema salonunda ve dergilerde yayınlanıyor. Reklamlarımız Şubat ayından itibaren yayında ve çok da ilgi görüyor. çünkü gerçekten farklı bir çalışma oldu. Bu da bizi inanılmaz mutlu ediyor. Bizim işimiz iyi mücevheri tasarlayıp üretip emek vererek bir yere getirmekle bitmiyor. Logomuzla, konseptimizle, mağaza sunumumuzla, ekibimizin giyimiyle ve reklam kampanyamızla bir bütün olarak sürekli yenilenmekten ve sektörde öncü olmaktan dolayı gurur duyuyoruz. Bu yüzden de bıkmadan ve usanmadan çalışıyoruz.

 

“çOK BüYüK BİR EMEK HARCAYARAK GüZEL BİR REKLAM KAMPANYASINA İMZA ATTIK”

Peki, reklam kampanyasının detaylarından bahsedersek çalışmanıza nasıl hazırlandınız, kimler görev aldı?

Reklam kampanyamızın üzerinde altı aydan fazla çalıştık. Birçok farklı fikir üzerinde odaklandık ve yaptığımız değerlendirme sonucunda kampanyamızı balerin konseptiyle oluşturmaya karar verdik. Yaklaşık 50 kişiden oluşan çok başarılı ve yaratıcı bir ekiple çalıştık. Reklam filmimizi önemli bir sinema yönetmeni olan ve ileride ismini sıklıkla duyacağımız Nafi Ayvacı çekti. Kampanyamızın fotoğraf kısmında da Türkiye’nin en iyi mücevher fotoğrafçılarından biri olan Ali Naim Ulusoğlu’nun imzası bulunuyor. Bunun yanı sıra konservatuar mezunu ve işinin ehli bir Rus balerin reklam kampanyamızda yer aldı. Profesyonellerden oluşan ekip üyeleri arasında çok güzel bir iletişim kuruldu. çok büyük bir emek harcayarak güzel bir reklam kampanyasına imza attık. Hangi bale pozunun hangi ürünle eşleşmesi gerektiğiyle ilgili kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdik.

 

Koleksiyonlarınızda yer alan ürünlerin hangi pozlarla eşleşmesi gerektiğine nasıl karar verdiniz?

Reklam kampanyamızda yer alan Rus balerinin antrenörüyle bir araya geldik. Son koleksiyonumuzdaki özel parçalara birlikte baktık ve bunlarla alakalı birtakım eskizler yaptık. Hangi duruşlarla hangi parçaların eşleştirilmesi gerektiğini düşündük. Pistte dans pozlarıyla ürünlerimizi bir araya getirerek üç haftalık bir çalışma gerçekleştirdik. En sonunda mücevherlerle eşleşecek pozları ortaya çıkardık ve bunlar için özel kostümler hazırlattık. Ardından reklam filmimizi ve fotoğraflarımızı çektik. çekimle ilgili bütün çalışmaları da iki ayda tamamladık. Bütün çalışma konseptten son noktayı koyduğumuz ana kadar yaklaşık altı ay sürdü. Hiçbir zaman “Bu seneki reklam kampanyamız da böyle olsun” diye geçiştirmedik. Diğer işlerimizde olduğu gibi reklam kampanyamızı da hakkını vererek yaptığımıza inanıyorum.  

 

“KOLEKSİYONUMUZDAKİ BüTüN MODELLERİMİZ SADECE BİR ADET üRETİLDİ”

üzerinde altı aydan fazla çalıştığınız reklam kampanyanızda gösterdiğiniz ürünlerden sadece bir tane üretildiğini belirttiniz. Sadece bir adet üretilen mücevher için böylesi yoğun bir çalışma yapmak gerçekten insanı şaşırtıyor…

Koleksiyonumuzdaki bütün modellerimiz sadece bir adet üretildi. Ayrıca koleksiyonumuz, ikincisini üretmek istesek de aynısını yapamayacağımız tasarımlardan oluşuyor ve ürünlerimizin çoğu şu anda alıcısıyla buluştu.

 

Peki, reklam kampanyanıza insanların tepkisi nasıl oldu? Kampanyanız satışlarınızı nasıl etkiledi?

Ellerini çabuk tutan müşterilerimiz koleksiyonumuzdaki modellerimizi görebiliyorlar. Koleksiyonumuza çok fazla ilgi olduğu için müşterilerimize beğenecekleri başka parçalar önererek yardımcı oluyoruz. çünkü her zaman çok özel mücevher tasarımlarına imza atıyoruz.

 

“MOLU OLARAK BUGüN TüRK MüCEVHER SEKTöRüNDE PARMAKLA GöSTERİLEN BİR NOKTADAYIZ”

Molu Mücevher’in dördüncü kuşak temsilcisisiniz. Yurt içinde ve yurt dışında çok önemli eğitimler aldınız. Kariyerinizi niçin mücevher sektöründe şekillendirmeye karar verdiniz?

Mücevher sektöründe çalışmak tamamen kendi tercihim. üzerimde herhangi bir sorumluluk hissederek mesleğimi seçmedim. Bu sektörü çok sevdiğim için tercih ettim. Başka birçok sektörden teklif almış olsam da 60 yıldır ismimizi verdiğimiz markamızı gururla devam ettirmek için mücevher sektöründe çalışmaya başladım. çünkü biz çok özel bir iş yapıyoruz. Molu olarak bugün Türk mücevher sektöründe parmakla gösterilen bir noktadayız. Bugünkü bulunduğumuz noktaya gelmek için de çok çaba sarf ettik. Hem kendi adımıza hem de ülkemiz adına iftiharla bahsedilecek işler yapıyoruz. Türkiye’de tasarımın daha ileri bir noktaya gitmesini, Türk markalarının daha özel işler yapmalarını, yurt dışına markalı ihracat yapabilmeyi ve Molu’dan bahsedildiğinde “Onlar bu işi iyi yapar” algısı oluşsun istiyoruz. Bahsettiğim bu algıları oluşturabilecek bir markayız ve bu durum bana çok heyecan veriyor. Türkiye’de ve dünyada çok sayıda fırsat olduğunu düşünüyorum. çünkü Türkiye’de dünya standartlarının çok üstünde, üst düzey kalitedeki mücevherleri üretebilecek donanıma sahibiz. Ayrıca estetik, kullanılan malzeme ve üretim kalitesi açısından ürünleri çok uygun fiyatlarda yapabilecek kabiliyetteyiz. Bu açıdan yolumuzun açık olduğunu düşünüyorum.

 

“TüRKİYE’DEKİ SAYILI YüKSEK DEĞERLİ TAŞ UZMANINDAN BİRİYİM”

Okuyucularımızın sizi daha yakından tanımaları için aldığınız eğitimlerden kısaca bahseder misiniz?

Robert Koleji’nden mezun olduktan sonra Sabancı üniversitesi’nde tam burslu okudum. Ardından Amerika’da dünya çapında çok az insanın girebildiği ve sektörümüzde çok prestijli olan Gemological Institute of America’da (GIA) eğitim aldım. Dünya üzerinde pırlantanın ve değerli taşların kalbinin attığı bu okul mücevher sektörünün “Hardvard”ı olarak nitelendiriliyor. GIA; pırlanta ve değerli taş alanında karat, kesim, temizlik gibi kuralları koyan ve bu kuralları değiştirdiğinde tüm sektörün buna uyduğu bir okul. Bu okuldan mezun olmak zor olduğu için birçok kişi ne yazık ki eğitimini yarıda bırakıyor. Mezun olma notunun 100 olduğu ve 99 aldığınızda sınıfı geçemediğiniz bu okuldan mezun olarak diplomamı aldım. Türkiye’deki sayılı yüksek gemolog (değerli taş) uzmanından biriyim. 2012 yılında biten zorlu eğitimimin ardından Molu bünyesinde çalışmaya başladım. Aynı okula kısa bir süre önce de kardeşimi gönderdik. Onun da GIA’dan başarılı bir şekilde mezun olacağına inanıyoruz.

 

Peki, hem dünya çapında hem de Türkiye’de başarılı olmak ve bu başarıyı korumak adına kriterleriniz nelerdir?

Yaptığımız işin hakkını vermezsek içimize sinmiyor. Ticari kaygıların ötesinde karakteristik özelliklerimiz de işimizde başarılı olmamızı sağlıyor. İşimizi asla ticari kaygılarla yapmıyoruz. Yaptığımız işin kendi standartlarımıza uyması bizim için çok önemli. Ayrıca gece yatarken kafamızın, aklımızın ve gönlümüzün rahat olmasını çok önemsiyoruz. İşimizi bu bakış açısıyla yaptığımız için de başarılı oluyoruz.

 

Son olarak Türk mücevher sektöründeki gelişmeleri Klass okurları için değerlendirebilir misiniz?

Türk mücevher sektöründe on yıl öncesine göre çok büyük bir gelişme söz konusu. Hem sektörde hizmet verenler hem de tüketici bazında önemli gelişmeler kaydedildi. Türkiye’nin ve Türk insanın dünyaya ayak uydurması iyi bir mücevherin nasıl olması gerektiğiyle ilgili kafalardaki bazı soru işaretlerini azalttı. Maalesef merdiven altı üretim devam ediyor. Ancak artan bilinçli müşteri sayısı bu olumsuz durumu egale ediyor. Kişilerin mücevher konusunda bilinçlenmesinde bizler de önemli bir rol oynadık. Türkiye’de bir ilk olan ve I phone’lar üzerinden indirilebilen “Molu Pırlanta Rehberi” adlı uygulamamız sayesinde kişileri pırlanta alırken dikkat etmeleri gereken özellikler konusunda üç yıldır bilgilendiriyoruz. Bu uygulamayla pırlantadan hiç anlamayan bir kişi bile ciddi bir donanım sahibi oluyor. Herkesin pırlanta konusunda bilinçlenmesini ve bu doğrultuda alışverişini yapmasını istiyoruz. Böyle olduğu zaman alıcı da satıcı da daha rahat hareket edebiliyor. Bütün bu noktalara çok dikkat ettiğimiz için sektörde önceki yıllara göre önemli bir gelişmenin olduğunu söyleyebilirim. Bu gelişmede önemli bir payı olan Molu, Türk mücevher sektörünün ve dünya standartlarının üzerinde bir üretim gerçekleştiriyor.

 

 

Fotoğraflar: Yavuz Kaynar