Fotoğrafçılığı Hayallere,Rüyalara Daldığım Bir Düş Yolculuğu Olarak Tarif Edebilirim

Fotoğrafçılığı Hayallere,Rüyalara Daldığım Bir Düş Yolculuğu Olarak Tarif Edebilirim Fotoğrafçılığı Hayallere,Rüyalara Daldığım Bir Düş Yolculuğu Olarak Tarif Edebilirim

Dünyagöz Hastanesi Sultanbeyli Doktorlarından Op. Dr. İbrahim Yaşar, fotoğrafçılık merakının hayatındaki yerini ve anlamını Klass’a anlattı...

Dünyagöz Hastanesi Sultanbeyli doktorlarından Op. Dr. İbrahim Yaşar, mesleğinde gösterdiği başarıyı özel merakı olan fotoğrafçılıkta da gösteriyor. Mesleğinin kendisine sunduğu gözle ilgili bilgileri fotoğrafçılıkta kullanan bir sanatçı olan Yaşar, “Her fotoğrafa duygusal anlam yükleyip o anlamda bir içsel yolculuğa çıktığımı düşünürsek fotoğrafçılığı hayallere ve rüyalara daldığım bir düş yolculuğu olarak tarif edebilirim; veyahut da hayatın anlamını sorguladığım ve cevabını henüz bulamadığım belki de hiçbir zaman bulamayacağım soruları sorduğum bir sorgulama biçimi diyebilirim.” diyor. İbrahim Yaşar, profesyonel anlamda çok beğenilen eserler çıkardığı fotoğrafçılık merakını, fotoğrafçılığın hayatındaki yerini ve anlamını Klass’a anlattı.  

 

İbrahim Bey, oldukça başarılı bir eğitim hayatının ardından devam ettirdiğiniz başarılarla dolu bir kariyeriniz var. öncelikle göz bölümünü tercih etmenizin nedenini ve Dünyagöz ile yolunuzun kesişme hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

Göz hastalıkları bölümü tıp fakültesinin en nadide klinik bölümlerinden birisidir. Gözümüzün kendine has izole yapısı, işleyişinin farklılığı ve muayenesinin çok daha özgün ve kolay olması birçok tıp fakültesi öğrencisini cezbettiği gibi beni de hep cezbetti. Bu nedenle en baştan beri istediğim göz hastalıkları bölümünü tercih ettim. Bilindiği üzere göz alanında yıllardır Dünyagöz her açıdan zirveyi temsil etmektedir. Tanı ve tedavide her türlü yeniliğe açık olması son teknolojiyi sürekli elinde bulundurması ve elbetteki çok kaliteli hekim kadrosuna sahip olması ve her alandaki başarısı benim de bu kurumda çalışma isteğimi artırdı. Her alanda önümü açan ve bana kolaylıklar sağlayan kurumum Dünyagöz’de gururla çalışmaktayım.

 

Doktorluk kariyerinizin yanı sıra aynı zamanda artık hobiyi aşan ve profesyonel anlamda çok beğenilen eserler çıkardığınız bir fotoğrafçılık merakınız var. Bu merak nasıl başladı?

çocukluğumdan beri manzara fotoğrafları beni etkilerdi. örneğin bir kartpostala veya duvar üzerindeki bir örtüde var olan resme saatlerce bakıp incelerdim. O görselin içine girip iç dünyamda hayallere ve bu vesile ile başka alemlere dalardım. Her ne kadar fotoğrafın izleyeni olmak her zaman hoşuma gitse de fotoğraf çekmeye başlamam yoğun öğrencilik hayatımın etkisi ile asistanlık sürecimin sonuna doğru başladı ve bir süreç olarak bugüne kadar da devam etti. Fotoğrafçılık konusunda herhangi bir eğitim almadım. Teknik bilgi konusunu mesleğim sayesinde çabuk kavradım diyebilirim. Fakat fotoğrafta en önemli unsur olan ‘kadrajın içeriği’ ve ‘fotoğrafın ruhu’ konusunda bir gelişim sürecinden geçtim diyebilirim.

 

“FOTOĞRAFLA UĞRAŞIRKEN GüNLüK HAYATIN STRESİNİ UNUTTUĞUM İçİN BİR KAçIŞ NOKTASI OLARAK DüŞüNEBİLİRİZ”

Fotoğrafçılığın hayatınızdaki yeri ve anlamı nedir?

Fotoğrafla uğraşırken günlük hayatın stresini unuttuğumu düşünürsek her şeyden kaçıp kurtulduğum bir kaçış noktası olarak düşünebiliriz. Her fotoğrafa duygusal anlam yükleyip o anlamda bir içsel yolculuğa çıktığımı düşünürsek hayallere ve rüyalara daldığım bir düş yolculuğu olarak tarif edebilirim veyahut da hayatın anlamını sorguladığım ve cevabını henüz bulamadığım belki de hiçbir zaman bulamayacağım soruları sorduğum bir sorgulama biçimi diyebilirim. Bilinç altında birden fazla yer kaplayan ve birden fazla boşluğu dolduran yaşam felsefem olduğunu söyleyebilirim. 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Ocak sayısında...