Highend Clinic Kurucu Ortaklarından Op.Dr.Barış Keklik, Verdikleri Hizmetleri Anlattı

Highend Clinic Kurucu Ortaklarından Op.Dr.Barış Keklik, Verdikleri Hizmetleri Anlattı Highend Clinic Kurucu Ortaklarından Op.Dr.Barış Keklik, Verdikleri Hizmetleri Anlattı

Highend clinic olarak estetik cerrahi, dermatoloji ve diş hekimliğini aynı çatı altında topladık...

Bugüne kadar tek başına çalışmalarını sürdüren Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrah Op. Dr. Barış Keklik daha çok hastaya hitap edebilmek için daha geniş bir spektrumda ortaklaşa bir yer kurma kararı alarak alanında çok başarılı olan uzman arkadaşlarıyla birlikte Highend Clinic’i kurdu.

Highend Clinic’i kurma sebepleri arasında yurtdışından gelen hastaları da örnek olarak gösteren Op. Dr. Barış Keklik “Misafirlerimizin estetik cerrahi, dermatoloji ve diş hekimliği hizmetlerini tek bir kurumdan almalarını sağlıyoruz” diyor. Barış Keklik, kuruluş amaçlarını, kliniklerinde verdikleri hizmetleri ve Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahideki son trendleri Klass okurları için anlattı.  

 

“Bilindiği gibi ülkemize yurtdışından estetik operasyonlar için çok fazla hasta geliyor. Onlara buraya geldiklerinde başka bir kapı aratmadan ‘Highend Clinic’ olarak estetik cerrahiyle ilgili, dermatolojiyle ilgili, diş hekimiyle ilgili yapılması gerekenleri tek bir kurumda yapmaya davet ediyoruz”

 

“Her hastanın burun estetiğinden beklentisi değişebiliyor. Biz de hastanın beklentisine göre hareket etmeye çalışıyoruz. Tabi yüzün belli bir profili ve harmonisi var, belirli kıstaslarımız, belirli ölçülerimiz var. Onun çok dışına çıkmadan biraz da hastayı yönlendirerek ve hasta da bizi yönlendirerek kişiye özel çalışmalar yapıyoruz.”

 

Barış Bey, estetik cerrahi alanında tek başınıza verdiğiniz hizmeti farklı alanlarla birleştirerek Highend Clinic’i kurdunuz. öncelikle kliniğinizin kuruluş amacını öğrenebilir miyiz?

Sizin de söylediğiniz gibi daha öncesinde tek başıma çalışıyordum. Ama daha çok hastaya hitap edebilmek için daha geniş bir spektrumda ortaklaşa bir yer kurduk. İşinde çok başarılı ve iyi olan Dermatolog Seçil Uysal bizimle birlikte. Onun dışında plastik cerrahi ve kurucu ortak olarak ben varım. Şimdi bir diş hekimi ekibimize katılacak. Bilindiği gibi yurtdışından estetik operasyonlar için çok fazla hasta geliyor. Onlara buraya geldiklerinde başka bir kapı aratmadan ‘Highend Clinic’ olarak misafirlerimizi estetik cerrahi, dermatoloji, diş hekimliği ile ilgili yapılması gerekenleri tek bir kurumda yapmaya davet ediyoruz. Buraya gelen hasta bir kurumu muhatap alıp tüm işlerini yaptırabilecek ve en iyi hizmeti alabilecek. çünkü ‘Highend Clinic’de A’dan Z’ye her şey özenle dikkat edilerek yapılıyor. Nişantaşı’nı seçmemizin nedeni İstanbul’un bu konuda en işlek, isim yapmış ve bu anlamda sektöre hakim bir muhit olması. Nişantaşı’nın da en iyi yerlerinden birisi Abdi İpekçi’deyiz. Kliniğimiz çok güzel, hastalarımız daha rahat etsinler diye çok şık bir klinik yaptık.

 

Kliniğin dekoru yapılırken nelere dikkat ettiniz?

Benim daha önceden de çalıştığım ödüllü bir mimarımız var, burayı o dizayn etti. Açıkçası mimarların kendi dili var; renk uyumları, hastaların daha rahat etmesi, kendini daha güvende ve konforda hissetmesi açısından onlara dikkat ederek kendine göre bir çalışma yaptı. Daha önce de olduğu gibi yine yaptığı işten memnun kaldık. Kliniğimizde A’dan Z’ye her şey özenle dikkat edilerek yapıldı diyebilirim.

 

“TüRKİYE DüNYADA  PLASTİK CERRAHİ DALINDA çOK İYİ DURUMDA. öZELLİKLE EN çOK YAPTIĞIMIZ OPERASYON BURUN ESTETİĞİ”

Plastik cerrahi işlemleri önceleri bir tabuydu. Artık o tabu yıkıldı ve bir ihtiyaç haline gelmeye başladı. Sizce bunun sebebi nedir?

Plastik cerrahi önceden insanlar için hem lüks hem de korkuydu. Yapılan kötü işlerin de bunda etkisi var. Şimdi ise bu durum artık lüksten çıktı bir ihtiyaç olarak görünüyor. Eskiden plastik cerrahlar bir kesimin insanlarına ulaşabiliyordu şimdi her kesimden insana ulaşabiliyoruz. İhtiyacına göre de alternatifleri çok fazla. Plastik cerrahi olarak Türkiye’de çok iyi durumdayız. Türkiye dünya da plastik cerrahi dalında çok iyi durumda. özellikle en çok yaptığımız operasyon burun estetiği. Bu alanda Türkiye dünyada çok başarılı bir duruma gelmiş durumda; parmakla gösterilen bir konuma geldik. Yurtdışına çoğu hocalarımız çağırılıyor, bizler gidip sunumlar yapıyoruz, kendi tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Bu anlamda iyi bir noktadayız.

 

“BURUN AMELİYATLARINDA ARTIK HASTALARIMIZIN YüZDE 70’İNDE MORLUK OLMUYOR”

Siz de burun alanında yaptığınız operasyonlarla çok fazla tanınıyorsunuz. Uyguladığınız teknikler nelerdir?

Evet, daha çok burun yapıyorum ve burunda da son teknoloji ve teknikleri takip etmeye çalışıyorum. Şimdi de ultrasonic rinoplasti ya da riezo rinoplasti teknikleri söz konusu. Buradaki amacımız kemik şekillendirirken artık eskisi gibi kırma işlemi yapmıyoruz. Eskiden kemiği çekiçlerle kırıyorduk, şekillendiriyorduk. Bu durumu insanlar kafalarında canlandırdıkları zaman biraz korkutucu geliyordu. Bu teknoloji onu biraz daha sempatik hale getirdi. çünkü kırmadan yapılan bir işlem. Aslında kemikte yine bir kırık hattı oluşturuyoruz. Ama bunu vurarak yapmıyoruz. özel bir cihaz olduğu için sadece kemik dokuda çalışıyor, kemik dokuyu kesiyor. Kestiğimiz hattan da biz güzel ve kontrollü bir şekilde (önemli olan burada kontrollü şekilde yapılması) kemiği şekillendirebiliyoruz. Biz de cerrah olarak bir sürprizle karşılaşmıyoruz. Tabi bu işte tekniği bilmek lazım. Bu cihazın olması çok iyi burun yaparız anlamına gelmiyor. Teknik olarak iyi bir burun yapan cerrahın elini kolaylaştıran bir alet. Cerrahın cihazla ilgili tecrübesi ve deneyimi olması lazım. çünkü elinde kullandığı alet keskin bir kılıç, tecrübesizce kullanıldığında zarar da verebilecek bir şey. Ama bunu uygun koşullarda kendi tecrübesiyle, cihazı da bilerek kullanılırsa cerrahın da elini rahatlatan bir alet. Hastada da şöyle bir faydası var; sadece kemik dokuda işlem yaptığı için, kırma dökme olmadığı için travma daha az oluyor. Travma daha az olduğu için ve yumuşak dokuyu kesmediği için damar yaralanması ya da yumuşak doku yaralanması olmuyor. O anlamda da yara iyileşmesi yani burnun yerine oturması daha kısa bir sürede gerçekleşiyor. Morluk ve ödem dönemi de çok daha hızlı iyileşiyor. Eskiden daha çok şişerdi, çok geç iyileşirdi. Hasta uzun süre şişliğin oturmasını beklerdi. Bu teknoloji bu süreci azalttı. Artık hastalarımızın yüzde 70’inde morluk olmuyor. Bu kişiden kişiye değişiklik gösteriyor. Ameliyat süresiyle alakalı, anesteziyle alakalı, hastanın konforuyla alakalı bir durum. Tabi ki belirli bir dönem ödem oluyor ama ikinci, üçüncü günde onlar da iyileşmeye başlıyor. Birinci hafta içerisinde ateli çıkarttığımızda hasta normal sosyal yaşantısına dönüyor. Ama burnun oturması 1 ay ile 3 ay arası devam edecektir. Ultrasonla yaptığımız hastalar 3. ayda normal bir burun görüntüsüne kavuşabiliyor.

 

“KİŞİYE öZEL çALIŞMALAR YAPIYORUZ. çüNKü PLASTİK CERRAHİDE BAŞARI, HASTANIN TALEBİNİ KARŞILADIĞINIZ öLçüDE DEĞERLENDİRİLEBİLİR”

 

Peki, burun estetiğinin modası var mı?

Tabi ki her şeyde olduğu gibi bizde de trendler var. Her hastanın burun estetiğinden beklentisi değişebiliyor biz de hastanın beklentisine göre hareket etmeye çalışıyoruz. Tabi yüzün belli bir profili, harmonisi var; belirli kıstaslarımız, belirli ölçülerimiz var. Onun çok dışına çıkmadan biz de biraz hastayı yönlendirerek, hasta da bizi yönlendirerek kişiye özel çalışmalar yapıyoruz. Ama tabi ki sınırlarımız var. Hastaya da bunu söylüyoruz. Ayrıca alnı düz olan hastalarımıza yağ enjeksiyonuyla alnı biraz daha bombe yapıyoruz ve böylece burun daha güzel duruyor. Buruna biraz kavis verilebiliyor. Eskisi gibi değil artık estetikler. Artık daha doğal ve güzel olanı taklit etmeye çalışıyoruz. Eskisi gibi çok yapay burunlar artık moda değil. Artık herkes daha doğal, yapıldığı anlaşılmasın ama güzel bir burunla dolaşayım istiyor. Biz de çalışmalarımızı bu trendler doğrultusunda yapıyoruz. Bize gelen talep üzerine biz de kendimizi şekillendiriyoruz. Kimseye sana şöyle bir burun yapalım diye konuşmuyorum. Hem hastanın ne istediğini anlayabilmem açısından hem de benim vereceklerimi hastada yaratacak tepkiyi ölçmek açısından bir photoshop çalışması yapıyorum. Buna göre bir burun şekli ortaya koyuyoruz. Bu bir simülasyon çalışması. Birebir öyle bir burun ortaya çıkartmıyoruz ama ‘Hastanın beklentisini ne ölçüde karşılayabilirim’i orada hastaya yansıtmaya çalışıyoruz. çünkü plastik cerrahide başarı, hastanın talebini karşıladığınız ölçüde değerlendirilebilir.

 

Biraz da diğer yaptığını işlemlerden bahseder misiniz?

Sosyal medyada sadece burun estetiği paylaşabiliyoruz. Bu yüzden hastalarımız da sosyal medyadan soru sorduklarında “Sadece burun estetiği mi yapıyorsunuz?” diyorlar. Hayır sadece burun estetiği yapmıyoruz. Plastik cerrahinin çok geniş bir spektrumu var. Daha çok estetik yapıyorum ama tabi ki onarım cerrahileri de yapıyoruz. Mesela dudak yarıklarının onarımlarını yapıyoruz. Onlar da onarım cerrahisine giriyor. Onlar da aslında bir yandan estetik ameliyatlar sayılıyor. Meme ile ilgili estetikler yapılabiliyor. Meme dikleştirme, küçükse protezle veya silikonla meme büyütme, büyük memelerde orta boyu bulma gibi çalışmalar yapıyoruz. Kadının en büyük derdi memeyle ilgili genelde. Ya çok büyük ya da küçük oluyor. Bunun ortasını bulmaya çalışıyoruz. Hastayı bu anlamda memnun etmeye çalışıyoruz. Doğum yapmış kadınlarda sarkmalar oluyor. Karın germe ve vücut şekillendirmeleri yapıyoruz. Liposuction uygulamalarında artık eskisi gibi o aldığımız yağları atmıyoruz. Onları da özel bir kapta biriktirip işlemden geçirip popo büyütme, popo dikleştirme operasyonlarında kullanıyoruz ve şimdilerin trendi olan Brezilya Poposu uygulamaları yapıyoruz. Beli de inceltebiliyoruz. Kadınları daha feminen, erkekleri de daha maskülen bir kalıba sokmaya çalışıyoruz. Mesela six pack denilen karın kaslarını ortaya çıkartan lazer yöntemi burundaki gibi ultrasonic bir teknoloji yöntemiyle yapılıyor. Bu da sadece yağ hücrelerine yönelik bir eritme işlemi yapıyor. Orada yağları oldukları yerde ultrasonla eritiyorsunuz onları dışarıya doğru tahliye ediyorsunuz. Vücuda da daha iyi şekil verebiliyorsunuz. O da elimizi rahatlatan bir teknoloji. Olabildiğince en son teknolojiyi kullanıyoruz. Bunlarda kesi işlemleri yok. Küçük giriş yerleri var. Ama çok güzel iyileşen, iz bırakmayan yerler. Onları da olabildiğince vücut kıvrımlarında saklamaya çalışıyoruz. Amacımız liposuction’da kilo verdirmek değil vücudu şekillendirmek. Gerçekten ideal kiloya yakınlaşmış vücut şeklinden memnun olmayan hastaları yine tabi ki spora ve diyete teşvik ediyoruz. Bu demek değil ki ben liposuction yaptırdıktan sonra istediğimi yiyip içebilirim. Sağlıklı beslenmeye, hayatımızda spora yer vermeye devam ediyorsunuz. Biz vücudunuzu şekillendiriyoruz siz bunu koruyorsunuz. Burası çok önemli.

 

Bu şekillendirilen vücut kilo almayla birlikte yine eski haline geri döner mi?

Tabi ki… Ameliyat sonrası kilo almamanız lazım. çünkü yağ hücresini bir balon gibi düşünün. Biz bunun bir kısmını çıkartıyoruz. İçerde kalan o balonlar şişip tekrardan yağlı bir görüntüyü ortaya çıkartabiliyor. Artı olarak kaslı bir vücut her zaman daha fit duruyor. Liposuction sonrası da olsa sporu her zaman öneriyoruz. Liposuction’da 6 haftalık bir korse dönemi var. Ondan sonrasında vücut yerine oturuyor. Hastamız spora 1 hafta sonrasında başlayabiliyor. Zaten bizler de kişinin bir an önce spora başlamasını istiyoruz.

 

“HERKES ARTIK İDEAL KİLOYA ULAŞABİLMEK İçİN HIZLI BİR CERRAHİ YöNTEMİ OLARAK BARİATRİK CERRAHİYİ SEçİYOR”

Liposuction dışında trend olan başka hangi yöntemler yapılıyor?

Bariatrik cerrahi çok yaygınlaştı. Herkes artık ideal kiloya ulaşabilmek için hızlı bir cerrahi yöntemi olarak bariatrik cerrahiyi seçiyor. Benim uzmanlık alanıma girmiyor ama sağlığına kavuşan hastaları gördüğümüzde bu bizim için de ikna edici oluyor. Bunu otoriteler de öneriyor ve biz de sonuçları görüyoruz ve onaylıyoruz. Kişi bir sene sonrasında da ani bir kilo kaybı olduğu için (30-40 kg gibi) ister istemez vücutta sarkmalar ortaya çıkıyor. Ve biz bunu basamaklı olarak üç aşamada önce bel-karın çevresi, sonra meme-kol bölgesi ve bacak bölgesi gibi 3 bölgeye ayırıp aşama aşama cerrahilerini yapıyoruz. Tabi o sarkmaları tekrardan oturtmak uzun bir yol. Hemen sonuç göremeyebiliriz ama kararlı bir hastayla beraber bu yolcuğa çıkıyoruz. Tabi ki genel sağlık durumu bizim için bu noktada çok önemli. En çok yaptığımız ameliyatlar arasında da ‘post bariatrik cerrahi’ geçiyor. Yani bariatrik cerrahi sonrası vücutta oluşan deformiteleri post bariatrik cerrahi olarak değerlendiriyoruz. Onların da ameliyatlarını yapıyoruz. Onun dışında 40 yaş üstü bayanlarda daha çok tercih edilen, erkekler de söz konusu olan yüzde oluşan sarkmalara yönelik endoskopik yani izsiz yüz germe ameliyatları yapıyoruz. Bu operasyon ile sarkmış dokuların tekrardan toparlanması söz konusu. Saç ekimi yurtdışından çok fazla talep gören bir yöntem. Saç ekimi bir ekip işi. Benim de butik çalıştığım, işine güvendiğim bir ekibim var. Hastalarımızın başında durarak doktorları olarak onların sorumluluklarını alıyoruz. Bu da tabi ki 6 ay-1 senelik bir süreç. Saç ekiminde de en iyi şekillerde hastane koşullarında hizmet vermeye çalışıyoruz. Saç ekiminin hastane ortamında ve bir plastik cerrahın gözetimi altında olması çok önemli. Kişinin muhatap olacağı kişinin de bir doktor olmasını tavsiye ediyorum.