İçimizdeki Kadınlar

İçimizdeki Kadınlar İçimizdeki Kadınlar

Televizyon programımda konuğum, kıymetli sanatçımız Metin Serezli idi. Değerli eşi Nevra Serezli ile hepimizin gıpta ettiği bir evliliği vardı.Yıllar önce ziyaretlerine gittiğimizde hayran olmuştum onların aşklarına.Metin Bey’e aşklarının bu kadar uzun yıllar nasıl devam ettiğini sordum. Nevra'nın içinde; 'birbirinden farklı, güzel, değişik birçok kadın vardır' dedi! Ona bir kez daha hayran oldum…

Farklılıkları görecek kadar ilgiliydi eşi ile. Sonra düşünmeye ve keşfetmeye başladım içimdeki farklı Oya'ları. Eşimden bir süre önce ayrılmıştım. Yeni bir hayat kurmaya çalışıyordum. İlerleyen zamanlarda içimde beni bile hayrete düşüren kadınlarla tanıştım. Uzaktan kendimi izlemeye başladım. İtiraf edeyim çok sevdim bu kadınları. Kendime doğru yaptığım yolculuğuma dikkatle odaklanmaya önem verdim. çevremdeki kadınlara, farklılıklarını anlamaya çalışarak bakmaya başladım. Bazıları bazılarını şaşırttı, bazıları imrendirdi, bazıları da kaçırttı ne yazık ki. 

Biz kadınlar gerçekten çok güzeliz... Bir o kadar da tehlikeli!!:))) Hepimiz çok kıymetliyiz. Sanıyorum sorun bunu fark etmememiz de. Başkası gibi olmaya özenmemiz de.  öz güven eksikliğimiz de. Sahip olmadıklarımıza odaklanmamız da.  Kendimizi yeterince tanımamakta. Oysa bizde ne cevherler var. Yaratılırken de bize torpil geçilmiş sanki:))

Hangi erkekte var bizdeki zeka pırıltıları, bizdeki incelik, bizdeki çeşitlilik?? Onlar dümdüz:(( Biz olmasak hayatları ne kadar renksiz ne kadar sıkıcı olurdu…Bir erkeğin yanındaki kadındır kalitesini belirleyen. Kadının dokunuşudur.

Ben; BİZİ çOOKKK SEVİYORUMM… HATTA BİZE BAYILIYORUM… İYİ Kİ VARIZ:))

TRİBüNLERE OYNAYANLAR!!!

Benim dünyalar iyisi Gönül'üm (Akkor) daraldığında 'içim şişti' derdi. Vallahi benim de içim şişti sahte -çirkin- yalaka insanları görmekten. çeşit çeşittirler… Hayatımızın yakınında veya uzağında mutlaka bulunurlar...

Ortam neyi gerektiriyorsa ona göre planlı bir şekilde konuşurlar…Bir bakarsınız, başkalarının yanında size söylediklerinin tersini anlatırlar. Dost görünürler. Güvenirsiniz, inanırsınız sizin yanınızda sanırsınız...Gün gelir gerçek yüzlerini görürsünüz. çaresiz hayat der geçersiniz…Bazıları, birinin bir yanlışına tanık olur belki de yalanına… Yaşasın! Muhterem sütten çıkmış ak kaşıktır. Ne yanlışı vardır şu hayatta ne de yalanı. :))Fırsat çıktı ya konuşur da konuşur… Karalar da karalar… Vur abalıya…Yahu sen bir dönüp kendine baksana diyesin gelir. Utanır susarsın…Bazen kendinizi iyi hissetmezsiniz... Aynalar da sizi onaylar. Tribünler boş kalır mı? Size methiyeler düzülür… Yalanlarına gülersiniz. :)) Geçenlerde sevgili Funda Kalyoncu yanlış bir yorum yaptı hatırlarsanız. Okumadığı bir kitabı okumuş gibi konuşması doğru değildi. Katılıyorum…Katılmadığım, kadını paramparça etmeleridir. Doz öyle bir arttı ki inanamadım...Gayet aklı başında, güzel konuşan, donanımlı bir kadın olduğunu biliyorum. Evet büyük bir gaf yaptı. Ama ona yapılan bu linç kampanyası korkunçtu! Tribünlere oynayanlara iyi bir malzeme verdi; onlar da gönüllerince oynadılar. Başka örnekler de çok. Biz nasıl bu denli kalpsiz -acımasız- sevgisiz olduk! Elbette eleştirebiliriz. Ancak seçtiğimiz sözlerin yıkıcılığını unutmadan. Geldiğimiz yere bakın; Tv’ler de sahtece tribünlere oynayanlar reyting alıyor… Korkuyorum inanın. Her ortamın -şartın- adamı olmaktan çekinmeyenlerden… Yakan-yıkan-yok eden-gönüllere zerre kadar değer vermeyenlerden…

Keşke tribünler bu kadar kalabalık olmasaydı! Keşke... Keşke...