İnsanı Gerçekten Yalnızca ‘İnsan’ Olduğundan Dolayı Sevmek Gerek

İnsanı Gerçekten Yalnızca ‘İnsan’ Olduğundan Dolayı Sevmek Gerek İnsanı Gerçekten Yalnızca ‘İnsan’ Olduğundan Dolayı Sevmek Gerek

Ahu Orakçıoğlu, iş dünyasındaki yaptığı çalışmaları, hedeflerini ve hayata bakış açısını Klass’a anlattı...

 

Ahu Orakçıoğlu sahip olduğu birçok kimliği bünyesinde güçlü bir şekilde barındıran ve ayakları yere sağlam basan kadınlarımızdan birisi. Kendisini ilk olarak ekranlarda, haberciliğin başarılı ve güzel yüzlerinden biri olarak tanıdık. Sonrasında iş dünyasının önemli temsilcilerinden Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ile yaşamını birleştirdi ve kızı Sare ile anne olma duygusunu tattı. Ama üretici kadın kimliğinden asla uzaklaşmadan karşımıza yeni girişimlerle ve projelerle sıkça çıktı. Kendi şirketi AD Art and Design’daki başarılı çalışmalarının yanı sıra Orka Grup markalarının çalışmalarına destek veren Ahu Orakçıoğlu şu sıralar özlemini çektiği televizyona da dönmeyi planlıyor. Objektiflerimizin karşısına Siren Ertan for Damat Ceremony koleksiyonundan smokinlerle geçen Ahu Orakçıoğlu ile iş hayatını, projelerini, hobilerini, anneliğini, mutlu ilişkisini ve hayat felsefesini Klass okurları için konuştuk. 

 

 

 

“Kadın giyiminde benim hayalim DAMAT'ın çalışan kadın için üreteceği limitli koleksiyonları bünyesine katması. Yıllarca profesyonel hayatın içinde bir kadın olarak pazarda bu konuda önemli bir boşluk olduğunu biliyorum. Damat'ın çalışan kadını kaliteli ve satın alınabilir bir koleksiyonla buluşturması gerekiyor. Sahip olduğu tasarım gücüne kalıp mühendisliğini de katan Damat bu birikimini kadınlar için de kullanmalı.” 

 

 

 

“Binlerce saatlik canlı yayın tecrübesi bir adrenalin bağımlılığı da yaratır insanda. İşimi özlüyorum ve öncelikle kadına dair, kadın emeğine ve kadının gücüne dair misyon içeren bir proje ile fırsat yaratıp televizyona yeniden dönmek istiyorum.”

 

 

 

“öncelikle mutlu, sevildiğini bilen ve sevgi dolu bir çocuk yetiştirmeye çalışıyorum. Sonra özgüveni olan ve empati duygusu gelişmiş bir kişiliğin tohumlarını atmaya çalışıyorum. Bütün bunları yaparken ona ideal bir dünya çizmemeye çalışıyorum ve her şeyi bilen mükemmel bir ebeveyn pozu yaratmamaya gayret ediyorum. Sorusunun yanıtını bilmiyorsam 'ben de bilmiyorum tatlım, hadi git araştır öğren bakalım neymiş, bana da öğret' diyorum.”

 

 

 

“Mutlu ve uzun bir ilişkinin temel dinamiği fiziksel hazzın yanı sıra kişilerin birbirinden entelektüel anlamda zevk alması bana göre. çiftler birbirlerine özen gösterdiği gibi kendilerine de özen göstersinler ve kendilerine durmadan yatırım yapsınlar. Bu egoizm değil birlikteliği daha kalıcı kılmak için gösterilen bir efordur.”

 

 

 

“Maskülen tarzı seviyorum. Kişiliğimin de çok feminen olduğunu söyleyemeyeceğim doğrusu. Bağımsız, ayakları üzerinde durmayı seven bir yapım var ve bu ruh giyim tarzıma yansıyor. Smokin, takım kıyafetler, gömlekler, kalem etekler dolabımın vazgeçilmezi. Biker mont, bot ve kot pantolon üçlüsü de vazgeçilmezim.”

 

 

 

 

 

Ahu Hanım, sizi ilk önce haberci kimliğinizle tanıdık ve televizyonun güzel yüzleri arasındaydınız. Evlilikle birlikte hobiniz olan dekorasyon tutkusunu profesyonelliğe döktünüz ve AD Art and Design’ı kurdunuz. Bir yandan da Orka Group markalarının çalışmalarına destek veriyorsunuz. Peki iş hayatınız için kendinize nasıl bir planlama yaptınız ve şu sıralar öncelikleriniz arasında hangisi yer alıyor? 

 

Asıl mesleğim televizyon haberciliği. On yılı TRT’de olmak üzere 15 yıl boyunca sürdürdüm mesleğimi. Kızımın doğumundan sonra onunla yakından ilgilenebilmek adına mesleğe önce ara verdim, sonrasında ise kendi işimin patronu olmayan verdim. AD İçmimarlık ve Tasarım'ı ticarete ve girişimciliğe duyduğum istekle kurdum. Söz konusu dönem aynı zamanda Orka Holding’in markalarıyla içerde ve dışarda agresif bir büyüme içinde olduğu yıllardı. Dolayısı ile yüksek büyüme trendindeki şirketimiz ve markalarımız için de elimden gelen katkıyı sağlamaya çalıştım ve çalışıyorum.

 


“SAHİP OLDUĞU TASARIM GüCüNE KALIP MüHENDİSLİĞİNİ DE KATAN DAMAT BU BİRİKİMİNİ KADINLAR İçİN DE KULLANMALI” 

 

Röportajımızın fotoğraf çekiminde Siren Ertan for Damat Ceremony koleksiyonundan iki adet şık takım giydiniz. Damat ailesi olarak kadın giyimi konusunda hedefleriniz nelerdir? Bu koleksiyonu genişletmeyi düşünüyor musunuz? 

 

Damat başarılı bir erkek giyim markası olarak yıllarca yalnız yaptığı işe konsantre oldu. Uzmanlaştığı alanda en iyisi olmaya çalışan, profesyonel bakış açısının sonucudur bu. Zaten bu profesyonelliktir DAMAT'ı zirveye taşıyan. 

 

Smokin koleksiyonu ise proje koordinatörlüğünü benim üstlendiğim ve güçlü başarılı kadınlara smokin giydirdiğimiz sosyal sorumluluk projesinin elde ettiği başarının ürünüdür. Smokin kadına o kadar yakıştı ki bu konuda pazarda bir talep oluştu.  Smokin deyince akla gelen ilk ve tek marka olarak kolları sıvadık ve tasarım ortağımız sevgili Siren Ertan'la kadına hayatın her anında giyebileceği şahane smokinler hazırladık. 

 

Smokin kapsül koleksiyonumuz bu yıl daha da zenginleşerek devam edecek. 

 

Kadın giyiminde ise benim hayalim DAMAT'ın çalışan kadın için üreteceği limitli koleksiyonları bünyesine katması. Yıllarca profesyonel hayatın içinde bir kadın olarak pazarda bu konuda önemli bir boşluk olduğunu biliyorum. Damat'ın çalışan kadını kaliteli ve satın alınabilir bir koleksiyonla buluşturması gerekiyor. Sahip olduğu tasarım gücüne kalıp mühendisliğini de katan Damat bu birikimini kadınlar için de kullanmalı. 

 

 

 

“DAMAT’IN TüRK MİLLİ TAKIMINA DA UĞUR GETİRECEĞİNE İNANIYORUM”
Bize biraz Orka Group ailesindeki son gelişmelerden bahsedebilir misiniz? 

 

Orka Holding yurtiçi ve yurtdışı büyüme trendini sürdürüyor. 2019 yılına kadar yurtiçi ve yurtdışı mağaza sayısını eşitlemeyi hedefledik. Bir yandan yeni ülkelere girmeye devam ederken girdiğimiz ülkelerde de pazar payımızı artırmak adına yeni mağaza açmayı sürdürüyoruz. Doğrudan yatırımcı olduğumuz gibi gelişmekte olan ülkelerde doğru partnerlerle hareket etmeyi de tercih edebiliyoruz. 

 

Futbola ilgimiz büyük. Spartak Moskova, İspanyol Deportivo Alavés, Makedonya milli takımı sponsor olduğumuz kulüpler ve takımlar arasında yer alıyor. Bu halkaya son eklenen Türk milli takımı oldu. Damat’tan sonra Spartak Moskova lig şampiyonu oldu. Deportivo Alavés kral kupasında final oynadı. Makedonya milli takımı Avrupa kupasına katılma başarısı elde etti. Damat’ın Türk milli takımına da uğur getireceğine inanıyorum.

 


Kurucu ortağı olduğunuz AD Art and Design gerçekten de adı gibi dekorasyonu sanatla buluşturan bir marka. Bize kısaca markanızın kurulduğu günden bu yana yakaladığı başarıdan ve üstlendiği önemli projelerden bahsedebilir misiniz? 

 

AD Art 'n Design 5 yıldır sessiz sedasız içmimarlık ve tasarım alanlarında üretim vermeyi sürdürüyor. Müşterilerimiz ağırlıkla şirket genel merkezimizin olduğu Kadıköy yakasında yer alıyor. Buradaki mottomuz kaliteli işçilik ve tasarım odaklı ürünlerle kişiye özel mekanlar yaratmak. Kişiyi rahat ettiren, hayatını kolaylaştıran ancak estetikten ödün vermeyen mekanlar üretiyoruz. 

 


“KADIN EMEĞİNE VE KADININ GüCüNE DAİR MİSYON İçEREN BİR PROJE İLE FIRSAT YARATIP TELEVİZYONA YENİDEN DöNMEK İSTİYORUM”

 

Meşguliyetleriniz gerçekten fazla ama sizi ekranda da görmeyi çok isteriz. Var mıdır ekranlara geri dönme düşüncesi? Varsa nasıl bir projeyle ekranlarda yer alırsınız?

 

Anlattığım işlerin dışında benim ana mesleğim medya. Bir medya profesyoneli olarak yıllarca sarı basın kartı taşıdım. On beş yıla yakın çalıştığım televizyon haberciliğine uzun bir ara vermenin hüznünü yaşıyorum. çünkü o sürenin içinde büyük bir emek var. Tıpkı bir pilotun uçuş mili yapması gibidir canlı yayın profesyonelliği. Binlerce saatlik canlı yayın tecrübesi bir adrenalin bağımlılığı da yaratır insanda. İşimi özlüyorum ve öncelikle kadına dair, kadın emeğine ve kadının gücüne dair misyon içeren bir proje ile fırsat yaratıp televizyona yeniden dönmek istiyorum. 

 


Biraz da Ahu Orakçıoğlu’nun anneliğinden bahsedecek olursak; kızınız Sare’yi yetiştirirken nelere dikkat ediyorsunuz?

 

öncelikle mutlu, sevildiğini bilen ve sevgi dolu bir çocuk yetiştirmeye çalışıyorum. Sonra özgüveni olan ve empati duygusu gelişmiş bir kişiliğin tohumlarını atmaya çalışıyorum. Bütün bunları yaparken ona ideal bir dünya çizmemeye çalışıyorum ve her şeyi bilen mükemmel bir ebeveyn pozu yaratmamaya gayret ediyorum. Sorusunun yanıtını bilmiyorsam 'ben de bilmiyorum tatlım, hadi git araştır öğren bakalım neymiş, bana da öğret' diyorum. Her şeyden önemlisi anne baba olarak onda hayal kırıklığı yaratmamaya ve verdiğimiz sözleri tutmaya çalışıyoruz. Kısaca böyle özetleyebilirim.

 


Sare için siz ve eşiniz Süleyman Orakçıoğlu nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz? 

 

Mutlu bir geleceği olsun, ayakları üzerinde dursun, meraklı olsun ve öğretilenin değil daima kendi bilgisinin peşinde koşsun. Dünyayı varlığıyla daha iyi bir yer yapsın. çevresine iyilik ve nur saçsın…

 

 

 

“çİFTLER BİRBİRLERİNE öZEN GöSTERDİĞİ GİBİ KENDİLERİNE DE öZEN GöSTERSİNLER VE KENDİLERİNE DURMADAN YATIRIM YAPSINLAR”
Eşiniz Süleyman Bey iş hayatı çok yoğun geçen bir iş adamı. Aynı şekilde sizin de çok yoğun bir yaşamınız var. Peki birlikteyken en çok neler yapmaktan keyif alırsınız. Ve bu mutlu ilişkiyi dinamik tutan esaslar nelerdir?

 

Mutlu ve uzun bir ilişkinin temel dinamiği fiziksel hazzın yanı sıra kişilerin birbirinden entelektüel anlamda zevk alması bana göre. çiftler birbirlerine özen gösterdiği gibi kendilerine de özen göstersinler ve kendilerine durmadan yatırım yapsınlar. Bu egoizm değil birlikteliği daha kalıcı kılmak için gösterilen bir efordur. Süleyman ile ilişkimizin temel dinamiği de bu oldu. Süleyman'ın sunduğu yüksek tempolu yaşam tarzı da ilişkiyi besleyen bir başka dinamik oldu. Aynı dili konuşan insanlarız biz…

 


“TOPUKLU DA OLSA AYAKKABIDA ERGONOMİ VAZGEçİLMEZİM. GECENİN SONUNDA DANS ETME İHTİMALİNE HER ZAMAN HAZIR OLMALIYIM”

 

Dışarıdan baktığımızda Ahu Orakçıoğlu’nun maskülen bir tarzı olduğunu gözlemliyoruz. Siz tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz ve gardırobunuzun olmazsa olmazları nelerdir? 

 

Maskülen tarzı seviyorum. Kişiliğimin de çok feminen olduğunu söyleyemeyeceğim doğrusu. Bağımsız, ayakları üzerinde durmayı seven bir yapım var ve bu ruh giyim tarzıma yansıyor. Smokin, takım kıyafetler, gömlekler, kalem etekler dolabımın vazgeçilmezi. Biker mont, bot ve kot pantolon üçlüsü de vazgeçilmezim. Net çizgiler, düz renkler bazen asimetrik kesimler radarımda. Topuklu da olsa ayakkabıda ergonomi vazgeçilmezim. Gecenin sonunda dans etme ihtimaline her zaman hazır olmalıyım. 

 


Her zaman bu kadar fit ve güzel kalmayı nasıl başarıyorsunuz? 

 

özgün hanım, iltifatınız için teşekkürler. çok iştahlıyım ancak neyse ki çok da hareketli bir insanım. Sportmen fiziğimin hakkını veren bir yaşam tarzım var. Şehri bir uçtan bir uca yürüyerek kat edebilirim. Yemek seçimlerinde ise tek yaramazlığım maalesef tatlı. Neyse ki damak tadıma zirve yaptıran daima zeytinyağlılar, ekşili lezzetler, balık ve kabuklular oluyor. 

 

 

 

“YELKEN SPORU GERçEKTEN BİR MEDİTASYON. TEKNE üZERİNDE OLDUĞUNUZ SüRE BOYUNCA ŞALTERİ İNDİRİYORSUNUZ”
Bunca yoğunluğuna rağmen kendine yatırım yapan ve hobilerine de zaman ayırmayı başaran bir kişisiniz. Son olarak yelkenli dersleri aldığınızı duyduk. Nasıl gidiyor dersler ve yelken eğitimi size ne gibi yetiler kazandırdı? Denizcilik nasıl bir şey?

 

Denizden daha keyiflisi var mı? O tutkuyla başladım yelken sporuna ve ileri eğitimi tamamladım. Tabii belli bir kas hafızasının oluşması için uzun seyir mili yapmak gerek. Tıp ki pilotluk gibi. Buna vakit yaratmayı istiyorum. çünkü yelken sporu gerçekten bir meditasyon. Tekne üzerinde olduğunuz süre boyunca şalteri indiriyorsunuz. Telefondan, sosyal medyadan kopuksunuz, adeta dış dünyayla ilişkinizi kesiyorsunuz. Düşündüğünüz tek şey rüzgâr, yelken açısı ve tekne üzerinde yapılması gereken işler oluyor. İçinde bulunduğumuz iletişim çağındaki acınası halimize bakınca bu yaşadığımız eşsiz bir duygu.

 


Sosyal sorumluluk projeleri adına birçok derneğe destek verdiğinizi görüyoruz. Bu konuda şimdiye kadar yaptığınız çalışmalar nelerdir? Gündeminizde bir sosyal sorumluluk projesinde yer almak var mıdır? 

 

Sosyal sorumluluk projeleri bizim gibi insanların daima içinde yer alması gereken işler. Ben de yardım isteyen her derneğe ve vakfa maddi manevi destek olmayı sürdürüyorum. Orka Holding olarak gençlerimizin, çocuklarımızın yıllardır eğitimlerine destek oluyoruz. Darüşşafaka'yla sürekli temas halindeyiz ve destek oluyoruz. Olmaya da devam edeceğiz. Koruncuk Vakfı ile yaptığımız sosyal sorumluluk projemiz çok ses getirdi. Proje tamamlansa da bizim vakfa dönük sorumluluğumuz, desteğimiz bitmedi, elimizden gelen her desteği vermeyi sürdürüyoruz. 

 

Eğitim ve çocuklar bizim yumuşak karnımız. Bu alanlarda desteklerimizi sürdüreceğiz. 

 

Mülteci sorunu da topraklarımızda ve kalbimizde derin bir yara açtı. İnşallah bu alanda da şirket olarak önümüzdeki günlerde sosyal sorumluluk projesine imza atmayı arzu ediyorum. 

 


Son olarak Ahu Orakçıoğlu’nun hayata bakış açışını bizimle paylaşabilir misiniz? Sizi bu hayatta neler mutlu eder?

 

Beni sevgi ve anlayış dolu ortamlar mutlu eder. Kendim de böylesi ortamlar yaratmak için elimden geleni yapıyorum. Ego kavgalarını sevmiyorum. Dedikodu yapan, başkalarını ayıplayan, kin tutan insanları yaşantıma almıyorum.... ölümlü dünyada bir yandan aklını korumak, zamanı gelince sevdiklerinle vedalaşmayı kabullenmek, öte yandan hayat mücadelesi vermek zaten o kadar zor ki… Bu yüzden hayatı kolaylaştıran insanlar beni mutlu eder..