İstanbul’da Bizim Teknik Avantajlarımıza Sahip İkinci Bir İşletme Yok”

İstanbul’da Bizim Teknik Avantajlarımıza Sahip İkinci Bir İşletme Yok” İstanbul’da Bizim Teknik Avantajlarımıza Sahip İkinci Bir İşletme Yok”

Lütfü Sapmaz, 30 yıllık deneyimini Portaxe’a nasıl yansıttığını, eğlence ve organizasyon sektöründeki son trendleri ve iş hayatındaki olmazsa olmaz kurallarını Klass’a anlattı...

ünlü işletmeci Lütfü Sapmaz, sektöründeki 30 yıllık deneyimiyle sahibi olduğu Boğaz’ın muhteşem mekânı Portaxe’da, düğün, nişan, kurumsal toplantılar, lansmanlar, mezuniyet baloları, kokteyl, parti, kına gecesi, şirket eğitimleri, bekarlığa veda partisi, doğum günü kutlaması gibi her tür özel davet için yılın 365 günü 5 yıldızlı otel kalitesinde kusursuz bir hizmet sunuyor. Anadolu ve Avrupa Yakası’ndan herkesin rahatça ulaşabileceği ortak bir nokta olan, trafik gibi bir durumla karşılaşıldığında misafirlerini teknede kokteyl eşliğinde iskelesi aracılığıyla, hâkim olduğu eşsiz ve büyüleyici Boğaz manzarası ile ağırlayan Portaxe, Kongre Turizmi ile Hint ve Orta Doğu düğünleri için gelen turistlerin de vazgeçilmez mekânı. Olmazsa olmaz prensipleriyle sahibi olduğu Portaxe’ı İstanbul’un en gözde işletmelerinden biri haline getiren Lütfü Sapmaz ile başarısının sırrını, Portaxe’ın farklı hizmet anlayışını, eğlence ve düğün sektöründeki son trendleri Klass okurları için konuştuk.   

 

“Eğer İstanbul genelinden katılacak kişilere göre bir etkinlik yapacak iseniz ve bu etkinlikte Anadolu ve Avrupa Yakası’ndan herkesin rahatça ulaşabileceği ortak bir nokta gerektiriyorsa bu nokta kesinlikle Portaxe. Trafik gibi bir durumla karşılaşırsanız yine alternatifiniz Portaxe. çünkü misafirlerinizi bu durumdan da iskelemiz sayesinde kurtarabiliyoruz. Biz misafirlerimize teknede kokteyl hizmeti vererek, Boğaz havası alırlarken keyifle vakit geçirmelerini sağlıyoruz.”

 

“Teknik olarak iki tane avantajımız var ki İstanbul’da bu avantajlara sahip ikinci bir işletme yok. Bunlardan bir tanesi İstanbul’un olumsuz hava koşullarına karşı en donanımlı işletmesi olmamız. Sizi herhangi bir yağış riskinde kapalı salonda ağırlayalım demiyoruz. Bir düğmeye basarak sizi açık havadan kapalı mekana alabiliyoruz. İkincisi ses ve müzik avantajı. Yaklaşık 8 yıl evvel Avustralya’dan ithal ettiğimiz ses sistemi sayesinde gece 24.00 dahi olsa dışarıya ses vermeyen bu sistem sayesinde misafirlerimizin gecesini bölmeden veya yerlerini değiştirmeden devam etmelerini sağlayabilen tek işletmeyiz.”

 

Lütfü Bey, öncelikle açıldığı günden bugüne kadar Portaxe nasıl aşamalardan geçti, bu başarıya nasıl ulaştı öğrenebilir miyiz?

Portaxe’in ilk günleri 2005’in son günleriyken bugün 2019’u neredeyse yarılamış durumdayız. Aşağı yukarı 14 yıllık dünden bugüne bir hikayesi var Portaxe’in. Benim şahıs olarak 1991 yılında başlayan ve İstanbul’un dünyaca ünlü işletmelerinde ve otellerinde süren bir profesyonel geçmişim ve profesyonellik öğrenme deneyimim oldu. 2005 yılında Portaxe’i kurduğumuz günlerde ciddi bir maddi güçle ya da ciddi bir sponsor desteği almadan bu yola çıktığımız için ilk birkaç yılımız kendimizi toparlama süreci olarak geçti. O süreci başarıyla atlattıktan sonra sürekli gelişmelerle, yeniliklerle hem teknolojik anlamda hem servis ve mutfak kalitesi anlamında kendimizi sürekli geliştirmeye ve müşterimize daha layık olmaya çalışır bir şekilde konumlandırdık. Benim burada önemsediğim üç ana husus var. Birincisi, dünyanın en önemli noktalarından bir tanesi olan Boğaz’a layık bir işletme olmamız lazım. İkincisi, Boğaz’da Portaxe’i seçen müşterimize layık olan işletmeyi devam ettirmemiz lazım. üçüncüsü de artık hemen hemen bu alanda her konuda danışılan, meslekte neredeyse 30 yılını devirmiş biri olarak biraz da Lütfü Sapmaz standartlarına yakışan bir yer olması lazım. 14 yıllık bu sürecin ilk iki yılına kuruluş, sonraki üç yılına da yapılanma diyecek olursak, Portaxe son 7-8 yıldan beri event, ziyafet, davet ve banket konusunda sektörüne liderlik eden kuruluşlardan biri diyebilirim.

 

Portaxe olarak, organizasyonlarda düğün sezonunu nasıl görüyorsunuz?

Biz işletme olarak Boğaz’a sıfır, kışın kapalı alanında da aynı manzarayla bu hizmeti veren nadir işletmelerden bir tanesiyiz. Dolayısıyla biz yılın 12 ayı düğünlere yoğun bir şekilde ev sahipliği yapabiliyoruz. Türkiye’de yılda yaklaşık olarak 600 bin çift evleniyor, 600 bin düğün oluyor. Bunun 100 bini sadece İstanbul’da evleniyor. İstanbul dolayısıyla düğünler için çok önemli bir pazar. Biz, yılda ortalama 250 düğün yaparak sirkülasyonumuzu artırıyoruz. 250 düğün yaptığımızda da tesisimize 60 bin kişinin girmesini sağlayarak marka değerimizi yükseğe taşımış oluyoruz.

 

Eğlence ve organizasyon sektöründeki son trendler nelerdir?

Gelişen trendler, yeni teknolojilerin gelişmesiyle daha minimal, zarif düğünler tercih edilmekte. Eskiden daha oryantal daha gösterişli düğünler varken şu anda daha sade düğünler seçilmeye başlandı. Bu tabi totalde baktığınızda düğün maliyetlerinde geçmişe göre aslında daha makul hale getiren bir etken. Sonuçta buna benzer bir mekânda düğün yapan insanın misafirine sunduğu en büyük gösteri aslında Boğaz manzarasının kendisi. Dolayısıyla bu tarafta da misafirlerin kazan kazan yaşadığını görüyorum. Süsleme ile ilgili sade, zarif süslemeler tercih edilmekte. Mesela eskiden canlı çiçek olmadan düğün süslemesi olmaz diye bakılırken şimdi teknolojinin gelişmesi ile yapılan ithalatlar sonucunda çok şık zarif objeler var. O objeler kullanıldığında canlı çiçeklere göre maliyetler de çok daha düşük oluyor. Bu şekilde bir değişiklik var. Masa örtülerinde eskiden hep alıştığımız gibi beyaz veya kırık beyaz kullanılırken şimdi daha pastel renkler kullanılmaya başlandı. Onun üstüne eğlence noktasında eskiden canlı müzik orkestrasız düğün olmaz gibi bir algı varken şimdi bütün geceyi kokteylinden yemeğine kadar uygun şarkılarla sürdürerek son trend underground müziklerine kadar toparlayabilen ve tüm düğün grubunu başarıyla elinde tutabilen çok başarılı Dj arkadaşlarımız var. Trend biraz daha buna doğru döndü. İnsanlar buna zaman zaman küçük eklemeler yapabiliyorlar. Dj üstünde çalan keman şovlar, perküsyon trompetler ya da Balkan Bandosu gibi… Bunlar hem gelişen trendlerin sonucu hem de maliyet açısından baktığınızda orkestra maliyetlerine göre çok daha makul fiyata mâl olan eğlence stilleri. Dolayısıyla son 3 yıldaki ve önümüzdeki 5 yıldaki trendler olarak bu tarz süslemeler ve bu tarz eğlencelerin biraz daha süreceğini düşünüyorum.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Nisan sayısında..