İyi Doğmak Allah Vergisi, İyi Kalmak İse İnsanın Kendi Eseridir

İyi Doğmak Allah Vergisi, İyi Kalmak İse İnsanın Kendi Eseridir İyi Doğmak Allah Vergisi, İyi Kalmak İse İnsanın Kendi Eseridir

Sosyal yaşam dünyasının ünlü isimlerinden Herkese Kitap Vakfı Kurucu Üyesi Yosun Güreli vakfın yaptığı çalışmaları Klass’a anlattı...

Türkiye’de kitap okuma oranını yükseltmek adına "Okuyan Türkiye İçin, Herkese Her Yerde Kitap" sloganı ile yola çıkan Herkese Kitap Vakfı, kişilere kitap okuma alışkanlığını hayata geçirdiği renkli projelerle kazandırıyor. Her yıl Nisan ayının üçüncü Pazar gününü “Kitap Hediye Etme Günü” ilan eden Herkese Kitap Vakfı’nın başlattığı kampanya kitapseverler tarafından büyük ilgi gördü. Aralarında ünlü isimlerin de olduğu binlerce kişi geçtiğimiz ay sevdiklerine “Benden sana” diyerek kitap hediye etti ve bu mutlu anlarını #bendensana hastagiyle sosyal medyada paylaştı. Projelerine gösterilen büyük ilgiden dolayı çok mutlu olduklarını belirten Herkese Kitap Vakfı Kurucu üyesi Yosun Güreli, vakıf olarak yaptıkları çalışmaları ve “Kitap Hediye Günü” projesinin detaylarını Klass okurları için anlattı.

 

 

Herkese Kitap Vakfı Türkiye’de kitap okumayı sevdirmek, yaygınlaştırmak ve ihtiyaç sahiplerine kitap iletmek amacıyla kuruldu. Kuruluşumuzdan bu yana iki buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen yaklaşık 330 okula 140 bin kitap gönderdik.”

 

“Kitap Hediye Etme Günü’nde 6 binin üzerinde #bendensana video paylaşımı yapıldı. İlk başta ünlü kişilerin desteğiyle yayılan bu viraller, kısa zamanda ünlü-ünsüz, çocuk-büyük herkesin içinde yer aldığı bir kampanyaya dönüştü.”

“İnsanlar kısıtlı kelime haznesiyle sürekli tekrara düşerek kendilerini ifade edemeyip, anlaşılamama hüsranı yaşamamak ve çevreleriyle sağlıklı iletişim kurabilmek için kitap okumalılar.”

 

“İyi bir insan olarak dünyaya gelmemiz ilelebet iyi kalacağız anlamına gelmiyor. İyi kalmak bilinçli olarak yapılacak bir seçimle mümkündür. İyi doğmak Allah vergisi, iyi kalmak ise insanın kendi eseridir. Bence bu hayatta çabayı gerektiren tek konu budur. Sonrasında su yolunu bulur.”

 

Yosun Hanım, toplumun her bir bireyinin kitap okuma alışkanlığını elde etmesi gibi ana bir düşünceyle kurulan Herkese Kitap Vakfı’nın kurucu üyeleri arasında yer alıyorsunuz. öncelikle kişisel olarak bu dernek bünyesinde yer almanızın nedenleri nelerdir?

Herkese Kitap Vakfı’nın hedefi okuyan, okumaya değer veren bir Türkiye yaratmaktır. Kendini gerçekleştirmek hayatta kalmamızı sağlayan barınma, emniyet ve yeme-içme ihtiyaçlarından sonra gelen ve insan olabilmemizin ikinci gerekliliğini oluşturan bir ihtiyaçtır. Kişinin hayatta kalma çabasından sonra kendini bulması, bilmesi, kendi küçük dünyası dışındaki insanlarla tanışması ve kendi yolunu seçmesi için kitap okuması gerekiyor. ülkemizde insanların yeme-içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan çok sayıda vakıf ve dernek bulunuyor. Aynı şekilde eğitim için de çok sayıda dernek ve vakıf önemli çalışmalar yapıyor. Ancak hiçbir dernek tek başına tüm Türkiye için yeterli olamaz. Dolayısıyla bu tip kurumlar arası dayanışmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. örneğin; çaba Derneği, Mayıs ayının ilk haftası yapacağı kermese bizim kitap bağış kumbaralarımızı koymayı teklif etti. Bu bizim için çok hoş bir jest oldu. çaba Derneği bu sayede kampanyamıza destek verdi. çaba Derneği’nin birçok projesinin yanı sıra çok önemli bir projesi var. çaba Derneği 18 Mart üniversitesi’ne bağlı olarak çok amaçlı bir merkez olan çABA çAM Okul öncesi Eğitim Merkezi’ni hayata geçirdi. Bu merkezde maddi imkanı kısıtlı 25 çocuk eğitim görüyor. Her yıl çocuklarımıza öfke kontrolü, çatışma çözümü ve farklılıklara saygı eğitimi veriyorlar. Bu, bence çok kıymetli ve haberdar olunması gereken bir proje. Böylesine güzel projeler üreten çaba Derneği’ne Mayıs ayıda düzenleyecekleri kermeste vakfımıza destek verecekleri için çok teşekkür ederim.

 

“KİTAPCAN KİTAP BAĞIŞ KUMBARALARIMIZA OKUDUĞUNUZ KİTAPLARI BIRAKMANIZI İSTİYORUZ”

Herkese Kitap Vakfı kurulduğundan bu yana birçok önemli projeyi yürüttü. Türkiye’nin dört bir yanına kitaplar ulaştırdı, okuma alışkanlığının daha da artmasını sağlayacak Kitapcan Kart gibi çalışmalar yaptı. Bize vakfınızın projelerinden ve bu projelerin hedeflerinden kısaca bahsedebilir misiniz?

Türkiye’de kitap okuma maalesef yeterli düzeyde değil. Kitap okuma konusunda gençlerimiz giderek yeteneklerini kaybediyor. Herkese Kitap Vakfı Türkiye’de kitap okumayı sevdirmek, yaygınlaştırmak ve ihtiyaç sahiplerine kitap iletmek amacıyla kuruldu. Kuruluşumuzdan bu yana iki buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen yaklaşık 330 okula 140 bin kitap gönderdik. Ancak www.herkesekitapvakfi.org sitemizden bize başvuruda bulunan daha 600 okul kitap bekliyor. Her geçen gün bize kitap için başvuran okulların sayısı artıyor. Daha çok kitap toplayıp daha çok çocuğumuza kitap göndermemiz gerekiyor. Bunun için bireylerin ve kurumların bizimle işbirliği yapmasını istiyoruz. Web sitemizde yerleri belirtilmiş Kitapcan Kitap bağış kumbaralarımıza okuduğunuz kitapları bırakmanızı istiyoruz. Daha çok sayıda şirketin bize el vermesini, çocuklarımız ve gençlerimiz için kitap alıp gönderebileceğimiz desteği bizden esirgememelerini rica ediyoruz. Herkese Kitap Vakfı dünyada bir ilk olan “Kitap Hediye Günü” uygulamasını Türkiye’de başlattı. Her yıl Nisan ayının üçüncü Pazar gününü “Kitap Hediye Etme Günü” ilan etti. Bu yıl birincisi kutlanan Kitap Hediye Günü’ne ilgi büyük oldu. Hayalimiz birkaç yıl sonra Nisan ayının üçüncü Pazar günü milyonlarca insanın “Benden Sana” diyerek birbirlerine kitap hediye ettiğini görmek. çok yakında Bilgi üniversitesi Bilgili Liderler Kulübü işbirliğiyle yeni ve önemli bir projeyi gerçekleştirmek istiyoruz. Herkese Kitap Vakfı olarak çalışmalarımız bunlarla sınırlı değil. Dünya çapında başlattığımız uygulamalardan bir diğeri de “Kitapcan Kart” kampanyası. Bu uygulanmayla çocuklarımızın kitapçılardan kendi seçecekleri kitapları kendilerinin alıp kasada ödemelerini “Kitapcan Kart” ile yapmalarını sağladık. Darüşşafaka’da okuyan 626 çocuğumuza “Kitap Velisi” hayırsever bireyler ve şirketler bularak onlara Kitapcan Kart verdik. Her Darüşşafakalı her ay 50 TL’lık kitap alıp ödemesini bu kartla yapıyor. Bu sayede çocuklar hem kitabevine gitme alışkanlığı kazanıyor hem de kendi kütüphanelerini küçük yaşta oluşturmaya başlıyorlar. Ayrıca yaklaşık yirmi gün içinde #bendensana video kampanyamızla kitap hediye etme mutluluğunu Instagram, Facebook, Twitter gibi sosyal medyada duyuran ünlüler dahil 10 binin üzerinde insan oldu. Bu kampanyamızı yıl boyunca sürdüreceğiz. Yapmayı planladığımız daha pek çok kitap projemiz var. Projelerimizi gerçekleştirmek ve “Okuyan Türkiye İçin Herkese Her Yerde Kitap” sloganımızı daim kılmak için hepinizin desteğine ihtiyacımız var.

 

“#BENDENSANA SENDEN OKUYAN TüRKİYE’YE SLOGANIMIZ SOSYAL MEDYADA GENİŞ YER BULDU”

Dernek olarak yine büyük bir proje başlattınız ve 17 Nisan tarihini “Kitap Hediye Etme Günü” olarak kutladınız. Sosyal medyada #bendensana hashtagiyle gündeme gelen bu özel gün için yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz? 

#bendensana büyük ses getirdi. Bu kadarını umuyor; ama tahmin etmiyorduk. Kitap Hediye Etme Günü’nde 6 binin üzerinde #bendensana video paylaşımı yapıldı. İlk başta ünlü kişilerin desteğiyle yayılan bu viraller, kısa zamanda ünlü-ünsüz, çocuk-büyük herkesin içinde yer aldığı bir kampanyaya dönüştü. Milyonlarca insan “Bu kitap benden sana, şimdi kitap hediye etme sırası sende" dedi ve “#bendensana senden okuyan Türkiye’ye” sloganımız sosyal medyada geniş yer buldu. Ayrıca televizyonda yayınlanan Kitap Hediye Günü kamu spotumuza bütün kanallar yer verdi. Bu kamu spotu müziği için bize "Neredesin" isimli eserini kullandıran ve dış sesimiz olan Mustafa Sandal'a da çok teşekkür ederiz. Sadece bir kere sormamız yetti; hemen desteğini yanımızda bulduk. Böyle gönlü zengin ve sevgi dolu kişiler olmasa, tek başımıza kat edeceğimiz yol bu kadar olamazdı. Tabii ki kendi ekibimizin de hakkını vermek lazım. Bu projeyi çok kıymetli, kendi zamanından ve enerjisinden özveride bulunarak gece gündüz çalışan bir ekiple hayata geçirdik. Vakıf kurucu başkanımız Bülent Şenver, vakıf üyelerimiz Simla Türker Bayazıt, Seda Yargıcı Arbatlı, Nil Şenver, Neşe Erberk, Burcu Hanif ve Asuman Güreli… Herkes taşıyabildiği kadar suyu havuza taşıdı. Bu isimler dışında bu projede bize desteklerini esirgemeyen ekip arkadaşlarımız Alper Acar ve Nur Daşar'a, akıl danıştığımız her zaman bize kapılarını açan Hüsnü Güreli’ye ve bütün güzelliklerin kaynağı Monik İpekel’e kocaman bir teşekkür.

 

Birçok ünlü isim bu anlamlı ve özel güne destek verdi. Peki, siz kime hangi kitabı hediye ettiniz ve sizin başlattığınız kitap hediye etme zinciri kimler arasında nasıl gelişti?

Kampanya kapsamında iki tane #bendensana virali yaptım. Paylaşımlarımdan ilkini bu projede ve diğer başka projelerimizde bizi hiç yalnız bırakmayan, bize kapılarını kitap konusunda her zaman sonuna kadar açan namı diğer "evinizin oğlu Murat Güloğlu” ile yaptım. Diğerini de gönlü sevgi dolu insanlardan olan ve denizin derinliklerindeki hayatın gizemini ve büyüleyiciliğini ruhumuza taşıyan Ayşegül Dinçkök’le gerçekleştirdim.  

 

Biraz da sizin kitap sevdanızdan bahsedelim. En çok ne tarzda kitaplar okursunuz ve etkilendiğiniz ve mutlaka sevdiklerinize tavsiye ettiğiniz kitaplardan örnekler verebilir misiniz?

Genellikle içinde gerçeklik bulunan kitaplar tercih ediyorum. Son günlerde yaşanan onca şey beni insani, bilimsel ve genetik olarak anlama ihtiyacına sevketti. "Neden böyleyiz?" sorusunun cevabını arama yolunda karşıma çıkan "Sapiens” adlı kitabı herkese tavsiye ediyorum.

 

Niçin kitap okursunuz ve/veya insanlar sizce neden kitap okumalılar?

İnsanlar kısıtlı kelime haznesiyle sürekli tekrara düşerek kendilerini ifade edemeyip, anlaşılamama hüsranı yaşamamak ve çevreleriyle sağlıklı iletişim kurabilmek için kitap okumalılar.

 

“İYİ DOĞMAK ALLAH VERGİSİ, İYİ KALMAK İSE İNSANIN KENDİ ESERİDİR”

Dışarıdan baktığımızda Yosun Güreli, toplumun her bir üyesine ve olaylarına karşı duyarlı, yardımsever bir kişi portresi çiziyor. Peki, sizden dinlemek istersek hayatta nasıl bir duruş sergilemeye çalışıyorsunuz ve hayata bakış açınız nedir?

Açıkçası hayata karşı herhangi bir duruş sergilemeye "çalışmıyorum". Ben, “ben” oluyorum, sonrasında da ne görünüyorsa o oluyor. Ama bir "çalışma" gerekiyorsa, o da iyi kalmak adına olabilir. çünkü zaman geçtikçe fark ettim ki iyi bir insan olarak dünyaya gelmemiz ilelebet iyi kalacağız anlamına gelmiyor. Yani iyi kalmak kendiliğinden olmuyor. İyi insanlar da hayatın getirdiği/götürdüğü durumlar yüzünden zamanla karanlık tarafa çekilebiliyor. Bu da hayatın zorlayıcı yanları düşünülünce pek normal. İnsan kendini bırakıp sağlıksız beslenirse, spor yapmaya üşenirse bedeninin şekli bozulur. İyi bir görüntüye sahip olmak nasıl ki emek harcamayı gerektiriyorsa aynı mantıkla, iç dünyamıza da gerekli emeği vermez, özeni göstermezsek iyi niteliklerimizi kaybederiz ve karakterimizin şekli bozulur. İyi kalmak bilinçli olarak yapılacak bir seçimle mümkündür. İyi doğmak Allah vergisi, iyi kalmak ise insanın kendi eseridir. Bence bu hayatta çabayı gerektiren tek konu budur. Sonrasında su yolunu bulur.