Kitabımda Herkesin Kendinden Bir Şeyler Bulabileceğine İnanıyorum

Kitabımda Herkesin Kendinden Bir Şeyler Bulabileceğine İnanıyorum Kitabımda Herkesin Kendinden Bir Şeyler Bulabileceğine İnanıyorum

Şükrü Dudu Barber's Club’ın Sahibi Şükrü Dudu, hayatını konu alan ‘Hayata Makas Atmak’ kitabının hikayesini Klass’a anlattı...

 

ünlü isimlerin vazgeçilmez berberi Şükrü Dudu Barber's Club’ın sahibi Şükrü Dudu şu sıralar, sıfırdan başladığı hayatını konu alan ‘Hayata Makas Atmak’ adlı ilk kitabının heyecanını yaşıyor. Kitabında yaşadığı birçok tecrübeye yer veren Dudu, berberlikle ilgili deneyimlerinin yanı sıra herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği kitapta insanların başarı için nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini kaleme alıyor. Kitabında birçok ünlü isimle birlikte olan anılarına da değinen ünlü berber Şükrü Dudu, ‘Hayata Makas Atmak’ kitabının kaleme alış öyküsünü ve içeriklerini Klass’a anlattı.

 

 

 

 

 

 

“Bu kitap içeriğinde berberliğe yönelik çok şey olmasına rağmen sadece berberlerin okuyacağı bir kitap değil. Ben dünyanın neresinde olursam olayım bu kitabı alıp okumak isterim. Bu kitap benim nerelerden nerelere nasıl geldiğimi anlatıyor.”

 

 

 

“Benim tek isteğim kitabımı herkesin okuması. çünkü herkesin bir geçmişi vardır. Kitabımda herkesin kendinden bir şeyler bulabileceğine inanıyorum.”

 

 

 

“Bu kitap sadece berberlik için değil örneğin terzinin bile nasıl yol izleyeceğini, ne yapması gerektiğini, nasıl giyinmesi gerektiğini, nerelerde neler yapması gerektiği yazıyor.”

 

 

 

Şükrü Bey, ‘Hayata Makas Atmak’ isimli kitabınızı okuyucular ile buluşturdunuz. Bu kitabı yazmaktaki amacınız nedir?

 

80 hafta boyunca Haber Türk gazetesinde kimsenin ulaşamayacağı insanlarla röportaj yaptım. Ricky Martin’den Kevin Costner’a kadar Türkiye’deki bakanlar ve iş adamlarından ulaşamayacağım kimse yoktu. Sonra ben bunları kitap haline getirmek istemiştim. Daha 80 hafta olmuştu. 100 hafta olunca yaparım derken bir ara verdim. Bir gün kişisel gelişim uzmanı olan çok yakın dostum, müşterim, arkadaşım Mümin Sekman, “Şükrü senin hayatın tamamen kitap olacak bir durumda” dedi. çünkü ilk sıfırdan geldiğimde onunla tanışıklığımız olmuştu. Bir de “Sen dünya yıldızını da tıraş ediyorsun, buradaki banka müdürünü de… Demek ki sende bir özellik var ki bütün herkesin seni bırakmamasına ve bu kadar önemli olmana sebep oluyor” dedi. O da eğitimlerini verirken herkes beni soruyormuş. Ve benim arkamda da kimse yoktu. Mümin Sekman aslında ilk planda benim hayatımı kendi kitabında ele alacaktı. O kişisel gelişimci olduğu için benim hayatımı kitaba almamız gerektiğini söyledi. Ben de düşündüm, taşındım, karar verdim; böyle bir şey yapabilirim dedim. Ondan sonra bu maceramız başladı.

 

 

 

“BİZİM EN BüYüK öZELLİĞİMİZ SADAKATİMİZ”

 

Kitabı yazarken nasıl bir yol izlediniz?

 

Kafamda hep canlandırıyorum, geceleri uyumuyorum, hayal ediyorum. Mümin Sekman bir tane editör bulmamız gerektiğini söyledi. Eski bir arkadaşım olan Nazenin Tokuşoğlu’nu aradım. Seve seve kabul etti. üçümüz buluştuk. O gün karar verdik. Bir buçuk yıl kadar sürdü. Kitaplar dışardan kolay görünüyor, biz parasını verip hemen alabiliyoruz ama içini doldurmak, hayal etmek, düzenlemek 1-1,5 yıl sürüyor. örneğin Mümin Sekman bana nasıl marka olduğumu belki 1000 tane soru ile sordu ve bende cevapladım, kitaba döktük. Sonra Nazenin benim köyden gelip yeniden inşa ettiğim hayatımı soru-cevap şeklinde tek tek irdeledi. Epey uzun bir dönemdi. Sonra Mümin 6 ay Miami’ye gitti, geldi onu bekledik. Sonra bu iş benim de hoşuma gitti. çünkü ben çok araştırmacı biriyim. Sonra daha iyi ne yapabiliriz diye düşünürken ilk doğduğum günden 46 yıllık serüveni bu kitaba aktardık. Müşterilerle olan diyaloglarımı anlattım, onlar da beni anlattı. örneğin bankacılık dünyasının duayen isimlerinden Hakan Ateş beni anlatıyor. Biz Hakan Ateş’le tanıştığımız zaman ben 16 yaşındaydım, şimdi 46 yaşındayım ve hala dostuz, arkadaşız, abi-kardeşiz. çağatay Ulusoy, Turgay Ciner, Fatih Altaylı beni anlatıyor, ben onları anlatıyorum. Bizim müşterilerimizin hepsi özel ama bunlar öne çıkıp bizimle muhabbeti olanlar isimler. Türkiye’de Top 100 dediğimiz tüm özel isimler bizim müşterimiz. Onlar ne yapıyor, ne giyiyor, ne çıkarıyor, özel hayatına dair her şeyini biliyoruz. Ama bunlar bizde saklı. çünkü bizim en büyük özelliğimiz sadakatimiz, müşteriyle olan diyaloğumuz, birliğimiz, dükkandaki ekiplerimiz, ortaklarla olan diyaloğumuz… Onun için bunu tamamen kitaba dökmek istedim. örneğin Kevin Conster ile olan diyaloğumu yazdım, köydeki ilk tıraş ettiğim öğretmenimi yazdım, düğünümü yazdım, eşimle nasıl tanıştığımı, nasıl evlendiğimi yazdım. Düğünümüze kaç kişi gelmiş, şimdiki yaşantımdaki oğlumla aramdaki diyalogları yazdım, kızımın ne olacağını şimdiden planlarımızı yazdım, ilerde neler yapacağımızı yazdım. çünkü tüm bunlar benim hayatımda önemli bir yer ediniyor. Berberlik bir aşk gibi, üniversiteye gider gibi… Geçenlerde ömer Sabancı diyor ki; ailemden çok gördüğüm insan Şükrü Dudu. çünkü her hafta buluşuyoruz, her hafta beraberiz. Faruk Süren’i ben 27 yıldır tıraş ederim, 27 yıldır her hafta saçını kesiyorum. çünkü o tarz insanlar imajının bozulmasını istemez. Saçının şekli hep aynı kalır. Ve bugüne kadar benimle tanıştıktan sonra saçına kimse makas vurmamıştır. Ense tüyünü bile aldırmaz. Bizim bütünlüğümüz aileden bile daha yakın olmamızdan kaynaklanıyor. çünkü paylaşıyorsun, yiyorsun, içiyorsun. Burası gerçekten özel bir yer.

 

 

 

Dostluğu yakalamak çok önemli bir özellik. Siz bu kadar özel isimle dostlukları nasıl yakaladınız?

 

Bizim işimizde sadakat ve güven vermenin dışında bence müşteriden bir şey istememen de çok önemli. Ben 46 yaşındayım bir gün bile bir müşterimle öyle bir diyalog yaşamadım. O benim müşterim tıraşını eder, parasını alırım. Başka bir şey beni ilgilendirmiyor; isterse trilyoner olsun, isterse uçak fabrikası olsun. Ona bakılırsa Ali Sabancı da bizim müşterimiz. 1000 tane uçağı var. Ama ben onun uçağına paramı verip biniyorum. Ben ondan gidip bir şey istemiyorum. O bile müşteriyi etkiliyor, kalıcı olmasını sağlıyor. örneğin adamın sandalye fabrikası var. Adamdan sandalye istersen bir daha tıraşa gelmez. Benim kendi düşüncem o sandalyeyi nasıl yapmış o fabrikayı nasıl kurmuş? Bunu öğrenmeyi daha çok isterim. Bizim işler öyledir. Eğer öyle olursan başarı olur ve bir yerlere gelebiliyorsun. Ondan sonra müşteri sana güvendiği zaman çocuğunu bile sana emanet edebiliyor. örneğin geçenlerde bir müşterimiz 5 yaşındaki oğlunu teslim etti ve avm’de alışverişe gitti. Bu zamanda kim kime teslim ediyor? Bahsettiğim kişi de çok önemli bir şahsiyet. Yani aramızda öyle bir bağ var.

 

 

 

“MARKA DEMEK GüVEN DEMEKTİR”

 

Peki, ‘Hayata Makas Atmak’ kitabını alanlar içerisinde neler bulacaklar? Bizler bunu okuduğumuzda neler kazanacağız?

 

Bu kitap içeriğinde berberliğe yönelik çok şey olmasına rağmen sadece berberlerin okuyacağı bir kitap değil. Ben dünyanın neresinde olursam olayım bu kitabı alıp okumak isterim. Bu kitap benim nerelerden nerelere nasıl geldiğimi anlatıyor. İnsanların ne yapması gerektiğini, nelerle uğraşması gerektiğini, neyi merak etmesi gerektiğini, müşterilerle nasıl irtibat kurması gerektiğini, en önemlisi marka olmak nasıl bir şey bunları anlatıyor. Dünyada çok büyük markalar var. Bunlar nasıl marka olmuş hepsini araştırıyorum. Bizdeki marka sektörü de çok önemli. Erkek berberi, bayan kuaförü de artık bir marka özelliği taşıyor. Marka demek güven demektir. İnsanlar bana neden geliyor? Marka olmasa belki de gelmeyecekler. En önemli şey güven. Benim için de en önemlisi bu. Bir kıyafet alıyorsunuz markasına bakıyorsunuz. Bu iyi bir marka olduğu için bir şey olduğunda geri iade edebilirim diyebiliyorsunuz. Bize tıraşa gelenler de nasıl olsa ben Şükrü Dudu’ya gidiyorsam saçım yanmayacak, sakalım yanmayacak, iyi ürün kullanacak, buradan çıkarken mutlu çıkacağım gibi düşünceleri hep bir çerçeve içerisinde toplayarak geliyorlar. Bir de aynı zamanda burada berberlik haricinde de bir hayat var. Yani evliliğinin düzgün olması, aile yapısının düzgün olması, arkadaşlarıyla mutluluğu, kime nasıl davranacağını bilmen gibi… Bu kitap sadece berberlik için değil örneğin terzinin bile nasıl yol izleyeceğini, ne yapması gerektiğini, nasıl giyinmesi gerektiğini, nerelerde neler yapması gerektiği yazıyor. Sonra hayal edilen 100 insanla biz burada beraberiz. Onlarla bir ortak hikaye paylaşıyoruz; nasıl yaptığımı, buralara nasıl geldiğimi, kimlerle nasıl konuşuyoruz, hitaplarımız nasıl, tatilde ne yapıyorsun, bayramda ne yapıyorsun, tatile nereye gidiyorsun gibi detaylara yer verdik. Benim köydeki hayalimi de konuştuk. Köyde bile ben İstanbul’u hayal etmiştim. Ben daha 15 yaşlarımda geldim ama orada bile ünlülere mektup yazıyordum.

 

 

 

Bu kitap başarı hikayesinin güzel bir yansıması olmuş…

 

Kendime göre yaptığım şeyleri herkesin okuyabilmesini istediğim bir kitap oldu. çünkü beni her gün bir yerlerden arayanlar var; Urfa’dan Maraş’tan arayıp “Abi sen saç keserek buralara geldin, sen nasıl saç kesiyorsun çok merak ediyorum” gibi sorular soruyorlar. Ben de bunun gibi merak edilen şeyleri burada sundum.

 

 

 

“BAŞARIDAKİ SIRRIM SADAKAT, GüVEN, GüLER YüZ AMA EN öNEMLİSİ İŞİMİ çOK SEVMEM”

 

Sizin sırrınız nedir?

 

Başarıdaki sırrım sadakat, güven, güler yüz ama en önemlisi işimi çok sevmem. Hayatta da öyle. Benim için değil herkes için öyle. İşini sevmesen hiçbir şey olmaz. Ben işimi aşkla yapıyorum. 3 gün tatile gidiyorum dördüncü gün sıkılıyorum. Ailemle birlikteyim ama işime gelmek istiyorum. çünkü seviyorum, sorumluluklarım var. Benim oğlum bana sen nasıl patronsun bir gün de işe gitme diyor. Ama buralara gelmek için bugün yarın diye bir şey yok. İşe gelmek zorundasın. Her şeyle ilgilenmek zorundasın. Ben boş zamanlarımda yeri süpürüyorum, temizlik yapıyorum. Bütün eğitimlere gidiyorum, dünyadaki tüm eğitimleri takip etmeye çalışıyorum. Bu iş sadece berberlik değil; işini seven her zaman başarılı oluyor. En önemli şey o zaten. Sevmiyorsan olmaz. Eşine de öyle işine de öyle, her şeye de öyle. Sevmek en önemli şey.

 

 

 

Peki, ‘Hayata Makas Atmak’ ismi nasıl çıktı?

 

Mesleğimden dolayı makasla bütünleştiğim için bunu Mümin Sekman’la planladık. 1-2 isim vardı kafamızda bunu seçtik. Kapağı da Bülent Erpen yaptı. Bülent Erpen bugüne kadar hiç böyle bir şey yapmamış. İlk kez benim için bir kitap kapağı tasarladı ve kendi el yazısıyla yazdı. O da benim 27 yıllık dostum aynı zamanda benim için yazıları da var.

 

 

 

240 sayfalık kitabınızda yer alan ilginç anekdotlar var mı?

 

Vatan Şaşmaz var… Biz onunla 20 senelik çok iyi dostuz, arkadaşız. Onunla beni ilk olarak İzzet Yıldızhan tanıştırmıştı. Zaten en son verdiği röportajda bırakamayacağı 3 şeyden birincisi berberim diyor. O da benim için çok gurur verici bir şey. çünkü biz burada bir aile gibi oluyoruz. Eşinle de ayrılsan berberinden ayrılamıyorsun. Adam evleniyor, boşanıyor ama berberini bırakamıyor. çünkü berberiyle bir yaşanmışlığı, dostluğu, muhabbeti var; her şeyden önemlisi saçını, sakalını biliyor adam. Farklı bir yere gitse bilmeyecek. Vatan’la bizim dostluğumuz çok uç, derin ve 20 yıl kadar oldu. çok samimi olduk. Ailece tanıştık, bizim evimize bile gelmiştir o kadar samimiyiz. Oğlumu, kızımı, eşimi tanır. Oğlumla beraber defileye çıktı, benim saç show yaptığım, koleksiyon hazırladığım dönemde hep yanımdaydı. Her şeyimizde olan bir adam ve paylaştığımız çok güzel mutluluk pozları vardı. çok mutluyduk çünkü. Ben ilk defilemde ilk kez saçını kestim. Neredeyse hiç saçını kestirmez benim için saçını kestirdi. Bunun için benimle küsmedi. En son çocuklar Duymasın dizisi başlamadan geldi dedi ki “Şükrü eskiye dönüyoruz” ben de eski saçına tekrar kavuşturdum. İlaçla saçını düzleştirdim ve boyadım o eski haline tekrar kavuşturdum. çok seviyordum ve hala çok seviyorum. Allah rahmet eylesin. Benim de kitabımın tam bittiği gün rahmetli oldu. Ve ben Alfa Yayıncılığın sahibi Vedat Bey’i aradım dedim ki “Vedat abi ben Vatan’la çok samimiydim. Kitapta da bir sürü resimlerimiz var, diyaloğumuz var. Onun için matbaayı durdurun” dedim ve en arka sayfada Vatan Şaşmaz’a 1 sayfa ayırdım. Sırf Vatan Şaşmaz’ın siyah-beyaz bir resmini koyup bir sayfasını ona yad etmek istedim. çünkü kitapta bir sürü anılarımızı anlatıyor. Ama kitap çıktığında aramızda olmayacak. Onun için ona da 1 sayfa ayırdım. Mekanı cennet olsun… çağatay Ulusoy’un bütün projelerinde biz vardık. O da dizilere başlamadan önce ilk uğradığı yer benim salonum oluyor. Faruk Süren’le puro muhabbetimiz vardır. Bana puro içmeyi öğretti. Ben hayatımda sigara içmedim, içmem de. Arada puro içiyorum. 3 nesil müşterilerimiz var. Turgay Ciner’in oğlunu tıraş ediyorum şimdi küçük oğlunu, ömer Sabancı’nın oğlunu Faruk Süren’in torununu… Babadan oğula, dededen toruna şeklinde müşterilerimiz aile boyu bizi tercih ediyorlar. Yurtdışından bile gelen müşterilerimiz var. Best Modellerin son 6-7 yıldır bütün hepsini biz tıraş ediyoruz. Şu anki bütün Best Modellerin saçlarını biz yaptık.

 

 

 

Peki, bundan sonra başka bir kitap yazma hedefi olacak mı?

 

‘Hayata Makas Atmak’ hayatımdaki tek kitap olacak. çünkü bütün hayatım bu kitabın içerisinde ve içerisinde marka var, kişisel gelişim var, ünlüler var, iş adamları var, iş adamlarıyla aramızda olan diyaloglarımız var, beni anlatan var, benim anlattıklarım var, marka nasıl olunur var, ne yapmak gerektiği var... Farklı sektörlerle ışık olacak birçok bilgi var.

 

 

 

“MADDİ BİR BEKLENTİM YOK AMA KİTABIMIN HERKESE ULAŞMASINI İSTİYORUM”

 

Bu kitapta maddi manevi bir beklentiniz var mı?

Benim maddi bir beklentim yok ama kitabımın herkese ulaşmasını istiyorum. Benim tek isteğim kitabımı herkesin okuması. çünkü herkesin bir geçmişi vardır. Kitabımda herkesin kendinden bir şeyler bulabileceğine inanıyorum. çünkü beni anlatanlar da sağ olsunlar beni çok güzel anlatıyorlar, bunlar gurur verici bir şey. Bir kere hiçbir berberin bugüne kadar bir kitabı yok. Bir de ben ilk olmayı çok seviyorum. İnşallah seneye de bunun sinema projesi yapmayı düşünüyorum. Müşterimizin ve dostlarımızın yer almasını düşünüyorum. Kitabı herkesin almasını istiyorum. çünkü içinde gerçekten çok keyifli, mutlu edecek şeyler var. Anılarım var, evlilik anılarım var, eşimle nasıl tanıştığım, işime nasıl başladığım, ortaklarımla ne zaman anlaşmışım veya nerede, ne yapmışım… Bütün her şeyim bunun içinde… Şükrü Dudu’yu tanımak isteyenler bu kitabı almalı. Kitabımdan herkes kendine bir şeyler çıkartabilecek. çünkü herkesin bir hedefi var; biri marka olmak ister, biri ailesiyle iyi geçinmek ister, biri çok iyi saç kesmek ister, biri bakımı sever, biri sakal tıraşı sever, biri Amerika’ya gitmek ister… Her şey var kitabımın içinde… Onun için herkesin bu kitaptan keyif alacağına inanıyorum