MUDO CONCEPT MASLAK; RASTGELE...

MUDO CONCEPT MASLAK; RASTGELE... MUDO CONCEPT MASLAK; RASTGELE...

Moda ve dekorasyon konusunda yılların tecrübesini günümüz trendlerini yakalayarak geleceğin ışığında birleştiren Mudo Concept Maslak Mağazası , binlerce seçkin ürünün bir arada bulunduğu 23 farklı tarzda bölümle benzersiz bir alışveriş ve yaşam alanı konseptinde ziyaretçilerine açıldı.

      Türkiye’den ve Avrupa’dan alanında uzman mimarların dokunuşlarıyla  ortaya çıkan 6.500 metrekarelik mağazada alışverişin yanı sıra bir teras, birbirinden değerli eserlerin yer aldığı sanat galerisi, çiçekçi ve restoran & cafe yer alıyor.

    Mudo Concept bu önemli yatırımı ile dünyanın kendi alanında 7 önemli konsept mağazasından biri olmayı ve dünyanın dört bir yanından ziyaret edilen bir mağaza olmayı hedefliyor.

     Bu Pazar çok merak ettiğim bu yaşam alanını görmek istedim..

     Ribbon Flowers taze çiçeklerinin kokusuyla giriş yaptığınız Mudo Concept Maslak sizi çok çeşitli çaylarıyla Melez ve özenle hazırlanan şık sunumlu tatları ile Petra Roasting Company ile karşılıyor.

Böylece Giriş katı dekorasyon odaklı sıcak mobilya ürünleri ile bütünleşmiş bir yaşam kompleksi düzeninde uzun süre vakit geçirilebileceğiniz keyifli bir alana dönüşüyor.

     Mağazanın oldukça geniş bir alana yayılmış olması içeri girince müthiş ferahlık duygusunu da beraberinde getiriyor.

     Mağazada  ziyaretçiler Mudo’nun değişmeyen kalite çizgisi ve tecrübesi eşliğinde tüm dünya dekorasyon konseptlerinin düzenli bir dağılımını görebilirler. Bu hem ziyaretçiler için zaman ve enerji  açısından bir avantaj oluştururken hem de yıllardır modaya yön veren bir markanın trendlere dayalı pratik bir yönlendirmesi olarak alışverişi kolaylaştırmaktadır.

Bu mağaza düzeni ile 1.katta karşımıza ilk önce 60’lı ve 70’li yılların konsept köşeleri çıkmakta.  Retro hava estiren bu giriş sonrası ise arka kısımlarda modern çizgileriyle tüm MUTFAK ürünleri ve doğal çeşitleri barındıran BANYO bölümü ile karşılaşıyorsunuz.

Hemen yanında bir anda kendinizi Montmartre’nin bohem ve romantik cafelerinde hissettirecek BONJOUR PARİS STİLİ bulunmakta.. Fransız bulldog objeler bana göre en eğlenceli detaylardan..

     1.katın son köşesi dev ekranda hoş bir müzik ve uçsuz bucaksız deniz görüntüleri ile karşılandığınız kasa bölümü..

     2.kat daha ahşap ve soft çizgilerle karşılıyor sizi ve EVİM GüZEL EVİM adı altında ruhunuzu çiçeklendiren ELEGANT COUNTRY CONSEPT ve doğal, sade ahşap çizgileriyle benim son zamanlarda kendimi daha yakın hissettiğim tarzlardan biri olan NEFES AL vurgusuyla OTANTİC COUNTRY CONCEPT en dikkati çeken bölümler.. Evimde de çok severek kullandığım büyük bir Mudo orta sehpası bulunan bu tarzın kalın ip ve halatlarla yapılmış tüm tasarımlarına bayılıyorum diyebilirim.

     Mağazayı dolaşırken birden karşınıza çıkan farklı şekillerde dizayn edilmiş (üst üste sandalye ve masalar ya da metallerle sarkıtılan dolaplar gibi..) mobilyalarda sizi bir anda şaşırtarak iç mimari de keyifli hareketlenmeler oluşturuyor.

      2.katın arka kısımlarında ise özgün tasarımlardan oluşan  AYDINLATMA ve benim her Mudo Concept e uğradığımda en çok vakit geçirdiğim kısım olan TABLO VE PANO ya ayrılmış.. Burada birbirinden çarpıcı tabloları ve fotoğraflardan oluşan panoları görmek mümkün..

    Hemen yanı başında soylu ve asil İngiliz detayların hakim olduğu belirtilen İNGİLİZ ASALETİ kısmı da oldukça çarpıcı.. İngiltere’ye özgü desenlerden oluşan çuval puflar ve eskitilmiş ahşap tablolar favorilerim..

   2.katın son köşesi beni her daim çarpan siyah,gri tonlarda mobilyalar,objeler ile deri detayların yer aldığı HELLO NEW YORKER köşesi oldu.60’ların kentsel çatı katı yaşamına modern yorumuyla LOFT IN NEW YORKER CONCEPT bir bütün olarak büyüleyici diyebilirim.

       Bu arada 2.katı dolaşırken orta kısımda oluşturulmuş.. Renklerin dekorasyondaki önemini ve hayatımızı değiştirme gücünü vurgulayan AŞK-I MEMNU,ORANGE İS THE NEW BLACK ve MAVİNİN GüCüNE İNAN köşelerini oldukça yaratıcı ve sıcak bulduğumu da belirtmeden geçemeyeceğim.

Mağaza da 1. Ve 2. Katları dolaşırken dünya dekorasyonuna ait tüm detaylar ve tarzları izlemek küçük modern bir mobilya müzesi duygusu yaşatmakta..J

 

       Dev Mağazanın 3.Katı DIŞ MEKAN mobilyalarına ayrılmış. Oldukça geniş bir alanda bahçe mobilyalarında uçuşan keten kumaşlarla ahşabın dansını hissetmek mümkün.. Ahşabın her çeşit versiyonu,ham ve işlenmiş halleri müthiş rahatlatıcı bir bahçe havası oluşturmuş.. Ve tabii ki bahçede benim için en eğlenceli objeler olan bahçe heykellerinin de birçok çeşidi ile karşılaşıyorsunuz.

       RUHUNU DİNLE diye seslenen doğanın yaratıcı etkisini taşıyan BALİ STİLİ ve sizi sıcak bir fuşya etkisiyle rengarenk karşılayan YAŞASIN HİPPİ RUHU kısımlarını da atlamıyoruz.

       3.Kattan dev saksılarının yanından geçerek yukarı süzüldüğünüzde karşınıza Maslak’ın gökdelenlerini büyüleyici bir şekilde izleme olanağı sunan kocaman,ferah bir teras çıkıyor..özellikle Bahar aylarında dolaşması çok keyifli bir nefes alanına dönüşecek olan,bahçe mobilyaları ile kaplı geniş teras Maslak’a açılan bir pencere gibi..

       Gördüğüm kadarıyla Maslak’ta plazalar arasında, günün her saatinde çıkıp gelebileceğiniz, tasarım dünyası ile iç içe zaman geçirebileceğiniz, dostlarınızla buluşup yemek yiyip, kahve içebileceğiniz şık bir yaşam alanı oluşturmuş Mudo ailesi...

 

 

SERGİ...RASTGELE

      Mudo Concept Maslak mağazasının en kıymetli ve farklı bölümü mağazacılık açısından da farklı bir keyif oluşturan sanat galerisi.

      Burada 3 ay boyunca bulunacak olan,Mudo’nun Kurucusu ve Onursal Başkanı Mustafa TAVİLOĞLU'nun deniz ve balık tutkusunun küçük bir göstergesi olan "Rastgele" sergisi sanatseverlerin beğenisine açılmış.

       Her biri ayrı hikayeye sahip 1.000’i aşkın obje ve TAVİLOĞLU'nun son 20 yılda topladığı ya da dostlarının özel hediyelerinden oluşan koleksiyon derinlere ve maviye olan tutkuya ayrılmış özel bir alan olarak sizi çekmekte...

      Mustafa TAVİLOĞLU’nun sergi ile ilgili duygularını anlatan yazısı ve deniz görüntüleri eşliğindeki ‘’Rastgele’’ yazılı  ekranı görünce içeri süzülün..Oldukça büyük boyutlarda bir fotoğraftan Mustafa Bey’in 9 yaşındaki halinin bir kayıktan size gülümsediğini göreceksiniz..Bu an Mustafa Bey’in en keyifli olduğu  ve hayatı boyunca çok mutlu anlarının geçeceği deniz üzerindeki belki ilk fotoğraflarından biri...

     Her biri değerli bir sanatçıya ait çok çeşitli tekniklerle yapılmış tablolar ve panolar..Mustafa TAVİLOĞLU’nun hayatında önemli bir yer tutan deniz tutkusuna dair özel anları barındıran fotoğraflar..denize,balıkçılığa ait cam,seramik,metal...çok sayıda obje ve sanat eserleri bir anda etrafınızı saracak.

     Koleksiyon ruhunun özelliğine bağlı kalarak her bir parçanın güzel bir hikayesi olmasıyla beraber...eğer şanslıysanız keyifli bir Pazar öğleden sonrasında Mustafa Bey’i çok sevdiği dostlarına bu hikayeleri; o anı tekrar yaşıyormuşçasına anlatırken görebilirsiniz.. İnanın onun her bir parçayı yaşayarak anlatan o coşkusunu, sergide fotoğrafları da olan değerli isimleri de göz önünde bulundurunca; yakın tarihimize ve ülkenin denizcilik tarihine tanıklık edilen özel anlar olarak ta nitelendirebilirsiniz.

Cam,ahşap,seramik,metal gibi çok çeşitli malzemelerden balık,tekne,yelken ve denizcilere ait eşyalar,objeler serginin her yerine özenle yerleştirilmiş. Derin bi deniz tutkusu eşliğinde her bir parçayı hayranlıkla izlerken buluyorsunuz kendinizi.. Balık fosilleri,40 yıllık tekne şeklinde gaz lambaları,yüzlerce boyanmış ve üzerinde çok güzel sözlerin yazılı olduğu çakıl taşları,eski metal balıkçı tekneleri,çapalar,nazar boncuğundan balıklar,yazılar,resimler....

      Hepsinin geçtiği denizleri,seferleri,dokunduğu insanları bilmek, dinlemek istiyorsunuz..

      Bunların arasında en ilginç objelerden biri Mustafa Bey’in de ‘’Uğurum’’ dediği çin’e ilk seyahatinden olan minimal balıkçı adam heykeli..

     Bunun yanı sıra Ahmet GüNEŞTEKİN’e ait Patmos imzalı kocaman çakıl taşları üzerine yapılmış resimler de dikkatimi çekenlerden..

     Girişte sanatseverleri karşılayan büyük ahşap balığın hikayesi bu sergiyi ortaya çıkaran tutkuyu özetler nitelikte..Mustafa Taviloğlu İtalya/Sicilya adasında arkadaşları ile tatildeyken görüyor bu balığı, Sarago adlı bir restaurantın önünde asılı..çok hoşuna gidiyor ve sürekli gidip fotoğraflarını çekmeye başlıyor.Bir süre sonra restaurant sahibi sürekli gelip balığı çeken bu yabancının ilgisinden sıkılıp balığı oradan kaldırıyor..Sergide balık kaldırıldıktan sonra kalan boş duvarın da fotoğrafı varJ Mustafa Bey çevresindeki birçok kişiyle Sicilya’da balığı ve fotoğraflarını sohbetlerinde paylaşırken bu konu restaurant sahibine kadar ulaşıyor ve yine birçok kişinin araya girmesiyle ortadan kaybolan dev ahşap balık aylar sonrasında,uzun pazarlıklar sonucu alınarak Mustafa Bey’in teknesiyle Türkiye’ye geliyor..şimdi sergide..

    Bu hikaye bile tek başına tutkuyla sevmenin,istemenin,çalışmanın kişiyi en sonunda mutlaka mutlu sona ulaştıracağının kanıtı gibi..Vazgeçmemek...

   Biraz ilerisinde duvarda ziyaretçilerin gerçek balıklar olduğu izlenimine kapılmalarına yol açan Necla RüZGAR’ın doğuran bir balıktan oluşan ‘ Possibilities’ adlı eserini görüyoruz.

    Onun hemen yanında Arzu EŞ’in kumaş üzerine dev balık tablosu var..üzerinde defalarca tekrarlanan yazıyla ‘’önce çocuk parkından kovulmuş sonra masallara inancını kaybetmiş çocuklar gibiydik’’ yazıyor.Aynı sanatçının sergide yine üzerinde tekrarlanan yazılarıyla ‘’Ben böyle istedim böyle isteyeceğim’’ yazan bir balık tablosu daha bulunmakta..

    Tuncay TAKMAZ,Avni ARBAŞ başta olmak üzere çok sayıda ulusal ve uluslarası sanatçının tablo ve fotoğrafları da duvarlarda eşsiz bir sefere çıkmanızı sağlayacak derinlikte yerlerini alıyorlar..Bu eserler Mustafa Bey’in yıllar boyunca vazgeçmeden,severek aldığı,hediye edilen çok kıymetli eserler..

    Bunların arasında kendisini Comtempoary İstanbul da da gördüğümüz Volkan ASLAN’ın enstalasyonu da mevcut..Home Sweet Home adlı fotoğrafta yer alan balıkçı teknesinin toprakla birleşmiş halini gördüğümüz bu enstalasyonda sanatçı topraktaki aidiyet duygusunu,yurt,göç gibi kavramların sarsıcılığını işlemiştir.Ve eserdeki Selamet isimli tekne ile Taviloğlu ailesine ait ilk teknelerden birinin adının Selamet olması oldukça hoş bir tesadüftür...

    Yine serginin en dikkat çeken eserlerinden birinin hikayesi de hem dostluğa hem de tutkunun büyüklüğüne şahitlik eder niteliktedir. Art Basel /Miami de bulunan Thomas DEİNİNGER’in atık maddelerden yaptığı 7 boyutlu balık heykelini Mustafa TAVİLOĞLU sergiyi gezdiği esnada çok beğenmiştir.Eser hakkında bilgiler almış ve eseri satın almayı düşünmüştür.Sergiyi dolaşıp çıktıktan sonra kesin kararını verip geri döndüğünde eserin satıldığını öğrenen Mustafa Bey üzülür.Fakat Türkiye’ye döndüğünde ofisinde onu bir sürpriz beklemektedir.Sergide yanında bulunan yakın dostu Atilla TüRKMEN eseri satın alan kişidir ve bu eseri Mustafa Bey’e hediye etmiştir...

     Ve bana göre serginin en zarif ve özel parçalarından bir tanesi Mustafa TAVİLOĞLU’nun babasının 2.Dünya Savaşı sırasında Yunanistan’a yardım amacıyla gönderdiği yardım gemisini anlatan ‘’İşte Geliyor Kurtuluş’’ adlı kitaptır.( İzmir Ticaret Odası Kültür Sanat Tarih yayınları 9 )Kitabın üzerinde ünlü dalgıç Selçuk KOLAY’ın teknenin battığı yerden çıkardığı parça sergilenmektedir.

     Bu sergi Mustafa TAVİLOĞLU gibi özel bir insanın yaşamına bu kadar içeriden tanıklık etmemi sağlaması açısından beni oldukça etkiledi.

çok sayıda insanın hikayesini yaşatan ,emek ve sevgi içeren ,yıllarca vazgeçmeden oluşturulan bu derin rüyayı kaçırmayın derim..Bu mavi ve derin rüyaya ortak olup...RASTGELE deyin..Hayata..ve Tutkularınıza...