Muhammed Ali’yi Örnek Alıyorum, Ringde Onun Stiliyle Dövüşüyorum

Muhammed Ali’yi Örnek Alıyorum, Ringde Onun Stiliyle Dövüşüyorum Muhammed Ali’yi Örnek Alıyorum, Ringde Onun Stiliyle Dövüşüyorum

Dünya Kickboks Kadınlar Şampiyonu Sabriye Şengül başarılı spor hayatını ve hedeflerini Klass’a anlattı...

Geçtiğimiz aylarda İbrahim Dağdeviren ve Kadir Yücelbaş’ın organizasyonuyla düzenlenen World Kick Boxing Champions Night kapsamında rakibi Vanessa De Waelle’yi yenerek Dünya Kickboks Kadınlar Şampiyonu olan Sabriye Şengül, önümüzdeki dönemde İstanbul’da yapacağı maçlar için sıkı bir hazırlık sürecinin içerisine girdi. çok sayıda ülkeden önemli organizasyonlar için teklifler alan 27 yaşındaki genç ve başarılı sporcu, dünya çapında bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Her geçen gün hedeflerinin daha da büyüdüğünü ve bunun için daha çok çalışması gerektiğini belirten Sabriye Şengül, bir kadın sporcu olarak kickboksta Türkiye’yi uluslararası arenada başarılı bir şekilde temsil ediyor. Trabzon başta olmak üzere tüm Türkiye’nin gururu olan Dünya Kickboks Kadınlar Şampiyonu Sabriye Şengül kickboksa olan tutkusunu, başarılı spor yaşamını, hedeflerini ve hayatına dair bilinmeyenleri Klass okurları için anlattı.

“Karadenizli olduğum için her zaman güçlü bir kadın profili çizdim ve bu yüzden sporda tercihimi kickbokstan yana kullandım. Muhammed Ali’yi kendime örnek aldığım için ringde onun stiliyle dövüşüyorum. Bu, hem müsabakalarda galip gelmemi hem de izleyicilerin sempatisini kazanmamı sağlıyor.”

 

“Kickboksta bir dünya markası olmayı hedefliyorum. Ringde dünyaca ünlü isimlerin karşısına çıkarak herkese elde ettiğim başarıların sürdürülebilir olduğunu göstermek istiyorum. çünkü bunu başaracak güce ve imkana sahibim.”

 

“Bir Türk kadını olarak ülkemi yurt dışında başarılı bir şekilde temsil etmekten dolayı çok mutluyum. Ayrıca müsabakalarda galip gelerek emeğimin karşılığını aldığım için manevi olarak tatmin oluyorum.”

 

Sabriye Hanım, geçtiğimiz aylarda düzenlenen World Kick Boxing Champions Night’da rakibinizi yenerek Dünya Kickboks Kadınlar Şampiyonu unvanının sahibi oldunuz. öncelikle bu spora ilginizin nasıl doğduğunu sizden dinleyebilir miyiz?

çocukluğumda dünyaca ünlü boksör Muhammed Ali’nin müsabakalarını takip ederdim. Ayrıca Trabzon’da 8-9 yaşlarında judo yapmaya başladım. Lise yıllarımda ise hentbol takımındaydım. çok agresif bir sporcuydum. Sürekli faul yaptığım için bir gün hocam “Sen hentbolu bırak kickboks yap” dedi. :) O günün akşamı rüyamda boks yaptığımı gördüm. Bunun üzerine ablama boks yapmak istediğimi söyledim. Ancak 2005 yılında boksla ilgilenen çok fazla bayan sporcu yoktu ve ablam bu kararıma tepki gösterdi. Ben de bunun üzerine ailemden gizli olarak Trabzon Belediyesi’nin boks branşına kayıt oldum. Yaklaşık 6 ay sonra Türkiye Şampiyonu oldum. Bunu uluslararası şampiyonluklar takip etti. Yaklaşık 8 yıl milli formayı giydim. 2014 yılının sonunda ise hocam ve menajerim İbrahim Dağdeviren ile tanıştım. İbrahim Bey, “Ayakların uzun olduğu için kickboksta çok başarılı olabilirsin” dedi. Onun yönlendirmesiyle kickboksa başladım ve namağlup bir şekilde bugünlere kadar geldim.

 

“KARADENİZLİ OLDUĞUM İçİN HER ZAMAN GüçLü KADIN PROFİLİ çİZDİM VE BU YüZDEN SPORDA TERCİHİM KICKBOKSTAN YANA OLDU”

Profesyonel olarak kickboksa başladığınız andan bugüne geçen süreyi değerlendirecek olursanız neler söylersiniz?

çocukluğumdan beri spora çok büyük ilgi duydum. Karadenizli olduğum için her zaman güçlü kadın profili çizdim ve bu yüzden sporda tercihim kickbokstan yana oldu. çocukluğumdan gelen bu arzuyla gönlümdeki sporu bulana kadar judo, hentbol ve boksla ilgilendim. Boks sporu kişiliğime ve karakterime uyduğu için ringde enerjimi ve hırsımı atarak kısa sürede önemli başarılar elde ettim. Muhammed Ali’yi kendime örnek aldığım için ringde onun stiliyle dövüşüyorum. Bu, hem müsabakalarda galip gelmemi hem de izleyicilerin sempatisini kazanmamı sağlıyor. Bazı sporcular ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar müsabakaları izleyiciye keyif vermez. Bazı sporcular ise başarılı oldukları gibi müsabakaları sporseverler tarafından heyecanla izlenir. Tanıdık dostlarımız vasıtasıyla karşılaşmamı izleyen İbrahim Dağdeviren, keyifli bir müsabakaya imza attığımı görünce benimle iletişime geçmeye karar vermiş. Televizyonlarda başarılı organizasyonlar gerçekleştiren İbrahim Bey, bendeki hırsı ve yeteneği görünce bunu profesyonel olarak yapmam gerektiğini söyledi. Ben de kickboksu profesyonel olarak yapmayı çok istiyordum. Ancak ülkemizde ne yazık ki bireysel sporlara gerekli destek verilmediğinden dolayı yurt dışındaki organizasyonlara katılmakta zorlanıyordum. İbrahim Bey ile çalışmaya başladıktan sonra çok güzel müsabakalarda yer alarak başarılı sonuçlar elde ettim. Başlarda beni Trabzon’un gururu olarak tanıyorlardı. Ancak hocam bir gün bana “Sen Türkiye’nin gururu ve dünyaca ünlü bir kickboksçu olacaksın” dedi. Benim de hedefim bu yöndeydi. Bu hedefimi gerçekleştirmek için çok çalıştım. Geçen yıl Sinan Erdem Spor Salonu’nda gerçekleştirilen müsabakada Faslı rakibim Soumeya Sammoudi’yi yenerek adeta gönülleri fethettim. Bu galibiyet Türkiye’nin yanı sıra dünya çapında da tanınmamı sağladı. Daha sonra Almanya’da bir müsabaka için teklif aldım. 96 ülkenin izlediği müsabakada İtalyan rakibimi yenerek ülkem adına güzel bir galibiyete imza attım. Müsabakaya tek başıma gitmeme rağmen ringdeki başarım ve basın toplantılarındaki samimi duruşumla herkesin sevgisini kazandım. Bu galibiyetle birlikte adımı Avrupa’da duyurdum. Almanya’da 100 tane ülkenin bağlı olduğu WKU Dünya Federasyonu ile İbrahim Dağdeviren’in işbirliğinde düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda Belçikalı rakibimi yendikten sonra medyanın ilgisi daha da arttı. Elde ettiğim başarılar gazetelerde ve haber programlarında yer aldı. Bunun dışında geçtiğimiz ay Beyaz Show’a konuk oldum ve doğallığımla insanların sempatisini kazandığımı düşünüyorum.

 

Peki, bundan sonraki dönemde gündeminizde neler var?

önümüzdeki dönemde hem prestij hem de kemer maçlarına çıkmaya devam edeceğim. WKU Dünya Federasyonu’nun Türkiye Temsilcisi ve Profesyonel Kickboks Federasyon Başkan Yardımcısı olan menajerim İbrahim Dağdeviren’e çin, Rusya ve Amerika başta olmak üzere çok sayıda ülkeden müsabaka düzenlemeleri için teklifler geliyor. Kendisi şu an İstanbul’da ve yurt dışında düzenlenecek olan müsabakaların hazırlıklarını yapıyor. Ben de yakın zamanda bu müsabakalarda mücadele ederek başarılarıma yenilerini eklemeyi hedefliyorum.

 

“KICKBOKSTA BİR DüNYA MARKASI OLMAYI HEDEFLİYORUM”

Küçük yaşlarda başladığınız kickboks sporunda kısa sürede başarılı olarak adınızı Türkiye’de ve dünyada duyurdunuz. Aynı zamanda Dünya Kickboks Kadınlar Şampiyonusunuz. Peki, bu alanda ileriye dönük hedefiniz nedir?

Kickboksta bir dünya markası olmayı hedefliyorum. Ringde dünyaca ünlü isimlerin karşısına çıkarak herkese elde ettiğim başarıların sürdürülebilir olduğunu göstermek istiyorum. çünkü bunu başaracak güce ve imkana sahibim. önemli olan bu hedefimi gerçekleştirebileceğime olan inancım. Zaten inanmasam bugün bu noktada olmazdım.

 

Kickbokstan önce agresif bir yapınızın olduğunu ve bu nedenle hocanızın kickboks yapmanızı tavsiye ettiğini belirttiniz. Kadınların çok fazla tercih etmediği kickboksta bir kadın olarak başlarda zorlandınız mı?

Agresif yapımı sadece ringde gösteriyorum. Sosyal hayatımda asla agresif bir insan değilimdir. Müsabakalarda kazanma hırsıyla ringe çıkıyorum ve galip gelmek için tüm gücümle mücadele ediyorum. Kickboksun erkek sporu olduğuna yönelik yanlış bir algı var. Bu algı neticesinde çoğu kişi kadınların kickboksta başarılı olamayacağını düşünüyor. Ancak kadınlar her işte başarılı olabilir. Ayrıca kickboks, vurdulu kırdılı bir spor gibi gözükse de düzenlenen başarılı organizasyonlarla bu algı yavaş yavaş değişiyor. Az önce de belirttiğim gibi kickboksta kısa sürede başarılı olunca herkes tarafından tanınmaya ve sevilmeye başladım. Erkeklerin egemen olduğu bir sporda başarılı olmam insanların sempatisini kazanmamı sağladı. Ben, çoğu kişinin yapmak isteyip de yapamadığı bir şeyi gerçekleştiriyorum. Bunun için çok büyük emek veriyorum. Yaz-kış, gece-gündüz demeden çalışıyorum. Hayal dünyamla insanların bakış açısı farklı olduğu için hedeflerime çevremdekileri de inandırmak adına ayrıca bir çaba sarf ediyorum. Zaman zaman ailem dahi kickboksu sadece spor amacıyla yaptığımı düşünüyordu. Ancak bir kadın olarak zorlu maçlarda ter döküp başarıya ulaştığımda ve dünya çapında ismimi duyurmaya başladığımda insanların bu bakış açısı değişti.

 

Sizin de belirttiğiniz gibi ülkemizde kickboksa karşı farklı bir bakış açısı var. Bu bakış açısının değişmesinde rol oynayan bir sporcu olarak kickboksun kişiye sağladığı fiziksel ve zihinsel faydaları sizden dinleyebilir miyiz?

Kickboks, her ne kadar dışarıdan sert bir spor olarak görünse de sağlık açısından çok faydalı. Ayrıca kickboks şov olarak da yapılan bir spor. Kickboks sayesinde kişiler kendilerini savunmayı öğrenebilir. Bunun dışında kickboks vücudun daha güçlü olmasını sağlıyor. İnsan belli bir noktaya geldikten sonra ringe çıkıp kendini test etmek istiyor. Başarılı olduğunu gördüğünde ise bu sporu yapmaya devam ediyor. Kickboks, ayrıca kişinin kendine güven duymasına yardımcı oluyor. Kickboks tamamen güce, kondisyona ve dirence dayalı bireysel bir spor olduğu için insanı hem bedensel hem de zihinsel olarak rahatlatıyor. Dolayısıyla kickboks başta olmak üzere pek çok dövüş sporu kadınlar ve çocuklar dahil olmak üzere herkese tavsiye ediliyor. Ancak kickboksta ringe çıkarak mücadele etmeye kimse kolay kolay cesaret edemediği için bu spora gönül verenlerin alkışlanması ve onlara saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum.

 

“HEM KENDİM, HEM üLKEM, HEM DE KICKBOKS SPORU İçİN MüCADELE ETMEK BENİ çOK MUTLU EDİYOR”

Peki, bu süreçte menajeriniz İbrahim Dağdeviren’in size ne gibi katkıları oldu?

Kickboksta ismimi dünyaya duyurma hedefim hep vardı. Ancak İbrahim Bey ile tanışmadan önce bu hedefimi gerçekleştirmek için uygun ortamım yoktu. Kendisi bana bu ortamı sağladı. Başarılı olduğunuz zaman bunu korumanız gerekiyor. Dolayısıyla hedeflerim de her geçen gün değişiyor. Artık daha çok çalışmam gerekiyor. Dünya Şampiyonu olmak için çok emek verdim. Rakiplerim de benden bu unvanı alabilmek için çok çalışıyorlar. Rakiplerimin karşısında dimdik mücadele edebilmek için çok daha fazla çalışmam lazım. Hem kendim, hem ülkem, hem de kickboks sporu için mücadele etmek beni çok mutlu ediyor. Bu mutluluğumu hocam İbrahim Dağdeviren de benimle birlikte paylaşıyor.

 

Türkiye’yi uluslararası arenada temsil etmek nasıl bir duygu?

Bir Türk kadını olarak ülkemi yurt dışında başarılı bir şekilde temsil etmekten dolayı çok mutluyum. Müsabakalarda galip gelerek emeğimin karşılığını aldığım için manevi olarak tatmin oluyorum. Maddi olarak da mutlu olabilmem müsabakalarda başarılı olmama bağlı. Kickboks, dünya çapında hem sporseverlerin hem de basının büyük ilgi gösterdiği bir spor. Bu sporu profesyonel olarak yapan bir kişi olarak sorumluluğumun farkındayım. çünkü elde ettiğim her yeni başarı beklentilerin daha da yükselmesini sağlıyor. İnsanlar kazandığım zaman benimle birlikte seviniyor, kaybettiğimde benimle birlikte üzülüyorlar. Ayrıca maçlarımı yakından takip eden sporseverlerin yorumları beni çok motive ediyor.

 

“KICKBOKSTA PROFESYONEL OLARAK BUGüNE KADAR Hİç MAç KAYBETMEDİM”

Sporda kazanmak da var kaybetmek de… Peki, kaybettiğiniz zaman neler hissediyorsunuz? O gün sizin için nasıl geçiyor?

Kickboksta profesyonel olarak bugüne kadar hiç maç kaybetmedim. Sadece deplasmanda çıktığım bir maçta rakibimle berabere kaldım ve bu nedenle galibiyet ev sahibi olan rakibime verildi.

 

Peki, müsabakalara nasıl hazırlanıyorsunuz? Formunuzu korumak adına nasıl beslenirsiniz? Kickboks dışında başka hangi sporlarla ilgileniyorsunuz?

Haftanın altı günü antrenman yapıyorum. Haftanın üç günü çift, diğer günler ise tek antrenman yapıyorum. Pazar günlerini ise kendime ayırıyorum. Kickboks dışında haftada bir gün tenis oynuyorum ve yüzüyorum. Tenis reflekslerimi, el-göz koordinasyonumu güçlendiriyor. Beslenmeme çok dikkat ediyorum. Protein ağırlıklı besleniyorum. Dövüş sporlarında çok fazla kalori harcandığı için kilo alma gibi bir sorun yaşamıyorum. Ancak yine de tatlı, tuzlu ve yağlı yiyeceklerden uzak duruyorum. Asitli içecekler tüketmiyorum. Bunların dışında sigara ve alkol kullanmıyorum. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Spor insanları kötü alışkanlıklardan uzaklaştırıyor.

 

 

“BEN TAM BİR YAYLA KIZIYIM”

Programınızdan arta kalan zamanlarda günlük yaşantınızda neler yaparsınız?

Boş zamanlarımda bol bol kitap okurum, müzik dinlerim, sinemaya giderim, yaylada gezmeyi çok severim. Ben tam bir yayla kızıyım. Yakın dostlarımla ava çıkıyorum. Tabii ava çıktığımızda hayvanlara zarar vermiyoruz. Sadece boş atışlar yapıyoruz. Bunun dışında doğada yürüyüş yapmayı çok seviyorum. Sosyal bir insanımdır. üniversitelerde düzenlenen söyleşilere katılarak tecrübelerimi gençlerle paylaşıyorum. Bunun dışında üniversite öğrencilerinin oylarıyla “Yılın En Başarılı Sporcusu” ödülünü aldım. Şu an için Trabzon’da yaşıyorum. Ancak Trabzon’da kickboks için yeterli imkânlar olmadığından dolayı hayatıma İstanbul’da devam edeceğim.

 

Uluslararası arenada kazandığınız maçlarla ülkemizi başarılı bir şekilde temsil ediyor ve Türk insanını mutlu ediyorsunuz? Peki, sizi hayatta neler mutlu eder?

Bu hayatta beni en mutlu eden şeylerin başında ailem geliyor. Onlarla vakit geçirmeyi çok seviyorum. üç kız kardeş olduğumuz için küçüklüğümüzden beri birbirimize kenetlenmiş durumdayız. Birbirimize çok bağlı bir aileyiz. Birkaç gün görüşemesek birbirimizi çok özlüyoruz. Trabzon’da herkes tarafından tanınan ve sevilen biriyim. Mahallemdeki insanlarla, esnafla, komşularımızla yaptığım sohbetlerden çok büyük keyif alıyorum.

 

 

Fotoğraflar: Mert Can Alşahin