OTOMATİK PİLOTTAN ÇIKALIM

OTOMATİK PİLOTTAN ÇIKALIM OTOMATİK PİLOTTAN ÇIKALIM

Bizi bir adım dahi ileriye götürmeyen, kopamadığımız kemikleşmiş düşüncelerimiz var...Bir olay olduğunda yargılarımız da yorumlarımız da haliyle hiç değişmiyor...Hemen otomatik pilota bağlanarak karar verip harekete geçiyoruz...

Aceleyle, düşünmeden verdiğimiz kararlarla yaptığımız işlerinde hayrı yok...Bir yerde okumuştum aynen aktarıyorum; Aceleyle yaptığınız bir işin şerri, düşünerek yaptığınız bir işin hayrından büyüktür...

Doğru söze ne denir! Düşünmeyince akıl da devre dışı kalıyor... Sonrası hüsran... Sizin de dikkatinizi çektiğini düşündüğüm bir hastalık türedi...

çok bilmişlik hastalığı! Hani bir aralar ağzı olan konuşuyor derdik, hatırladınız mı? Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan, ileri geri ahmakça konuşan bu insanlardan, Otomatiğe bağlanmış, içi boş söylemlerden, yargılamalardan bıktım usandım…Güzel kardeşim! Zahmet olmazsa bir düşün biraz oku araştır sonra söyle fikrini...En acısı da bu insanlara inananların, alkışlayanların her geçen gün artıyor olması...Düşünmek neden zor geliyor! Her şeyin düşünceden doğduğu o kadar açık ki...Düşünmenin en büyük ibadet olduğunu anlamak da çok zor değil... çünkü; Medeniyet ve refah seviyesine daha önce düşünenlerin emeği ile ulaşdık. İyi düşünen, insanlığın iyiliği hayrı kurtuluşu için düşünenler sayesinde geliştik...Onlar buldukları yeni bilgilerle, keşiflerle toplumların hayatını değiştirdiler... Düşünmekten vazgeçtiğimizde, başkalarının kuklası olarak kalmaya mahkûm oluruz...

Papağan gibi duyduklarımızı tekrarlarız... Koyun gibi sürüden ayrılmak istemeyiz... Nereye kadar arkadaşım... Nereye kadar!

Allah Aşkına çıkalım artık şu otomatik pilottan!!!

 

öZLüYORUM

 

öyle çok özlemim var ki ...

Mahallemi özlüyorum mesela... Mis gibi ekmek kokan bakkalımızı...

Sek sek oynamamızı... Saklambaçlarımızı... çekirdek çıtlatmalarımızı...

Sobanın üzerindeki kestanelerimizi... Demlenen çaylarımızı...

Baharın gelmesiyle eriklerimize, çağlamıza kavuşmanın heyecanını...

Arkadaşlarımızla yaptığımız doyumsuz sohbetlerimizi...

Kimselere zararı dokunmayan dedikodularımızı... Dertleşmelerimizi...

Bilgisayarımız, cep telefonumuz yoktu bizim... Kitaplarımız vardı ama...

Bize hayatı farklı pencerelerden görmemizi sağlayan kitaplarımız...

Aramızdaki en güzel alışverişti kitaplarımızı değiştirmek...

Bilgiye ulaşmak şimdiki kadar kolay değildi ama çok daha kıymetliydi...

Ansiklopedilerimiz vardı... Taşınırken önceliğimiz olan ansiklopedilerimiz...

Şimdilerde her şey elimizin altında belki ama hep bir şeyler eksik...

Tadı yok... Anlamı yok... Bir gariplik var işte hissettiğim... adını koyamadığım...

İlişkiler de öyle değil mi? Yüzeysel, sahte... Derinliği olmayan... Kimliksiz...

 

Yaşlı ve eskimiş gezegenimizde yaşam şartları ağırlaşıyor... Ruhlarımız yorgun...

Zaman bizden şikayetçi... Hani dili olsa konuşsa bir güzel fırçalayacak bizi...

çünkü savuruyoruz zamanı... Yetmezmiş gibi ne çabuk geçti diye yakınıyoruz...

Esas yakınmamız; zamanı ne kadar boş ve anlamsız geçirdiğimiz için olmalı...

 

Şimdilerde ise en büyük özlemim;

Sevgiyle kucaklaştığımız, elele gönül gönüle verdiğimiz günleri görebilmek...

Farkında mısınız bilmiyorum hayat bize bir olmaktan başka çıkış olmadığını gösteriyor...

Yalnız başımıza eksikliyiz... Ayrı ayrı düşünmek, ayrı ayrı olmak bizi parçalıyor, zarar veriyor...

"Aslında bir olmak, hür olmaktır... Aslında bir olmak tüm gerçeklere varmaktır" diyor gül yüzlü…

 

Gün gelecek güce tapanlar da kurtuluşun birlik ve beraberlikte olduğunu görecekler…

Artık güçlü olmak yetmeyecek, maddi-manevi güçler arasında denge kurmak esas olacak...

Belli yerlerde kümelenen dengesiz güçle yönetilmeye dünya şartları izin vermeyecektir...

Doğaya-insana-hayvana yapılan haksızlığa ve zulme toprak artık sessiz kalmayacaktır...

Ve üzerinde rahatça dolaştığımız yeryüzü, içindeki bütün ağırlıklarını çıkaracaktır...

Kara bulutlar gelmeden, gün insanın insana farksızlığını anlama, sevginin gücünü harekete geçirme günüdür...

 

çok geç olmadan ve zaman bizden daha fazla şikayet etmeden!!...