SEN SANA EMANETSİN

SEN SANA EMANETSİN SEN SANA EMANETSİN

Seyfi Dursunoğlu'nun vefat haberini aldığımdan beri hayatını düşünüyorum. Yaşadığı sürede kendine kattığı insani değerleri bir bir hatırlamaya çalışıyorum...

Tanıdığım en zeki en donanımlı en zarif sevgi dolu insanlardan biriydi Seyfi Bey...

Bana göre en önemlisi; Dünya'ya niçin geldiğini ve nasıl yaşaması gerektiğini kavramış bir insandı...Sahip olduğu her şeyin, bedeninin bile ona emanet olarak verildiğini biliyordu...Eğitimin öneminin, bilim olmadan gelişmenin mümkün olmadığının farkındaydı...Bu bilinçle bedenini tıp öğrencilerinin yararlanması için kadavra olarak bıraktı...Sadece kendine kattığı değerlerle ve ardında bırakacaklarıyla anılmak istedi...Ve yine biliyordu ki; sahip olduğu hiçbir şey aslında onun değildi. Alın teriyle kazandıklarını vefatından çok önce eğitim için çağdaş Yaşam’a bağışladı. Bazı hadsiz cahiller kadın kılığında kanto yapıyor dediler... Travesti bile diyen oldu... Oysa Seyfi Bey, sanat dünyasında fark yaratan dünya çapında bir sanatçıydı... Harama el uzatmadı... Menfaati için eğilmedi… Daha fazlası olsun diye hırs yapmadı... Başkalarının zenginliği, şöhreti onu hiç ilgilendirmedi… Acılarını sessizce yaşadı...

O sadece kendisine emanet olduğunu, aklından ve yaptıklarından sorumlu olduğunu biliyordu. Hatasıyla sevabıyla, kahkahasıyla hüznüyle savaştı ömrü boyunca iyi yürekli adam…Biz onun hep gülen yüzünü gördük, esprilerine şovuna hayran olduk...Oysa o evinde yalnızdı... Şefkatli ve sevgi dolu kalbi ile tek başına geçti ömrü... Yüce ruhlu “güzel bir insan olarak yaşadı” kendisinin efendisi oldu... Ve Allah'ın dünyaya gelirken ona verdiği emanetine sahip çıktı, yani kendine... İnsan olmanın gerçek anlamına yakışır bir hayat kadar yüce bir değer olabilir mi?

 

Evet sevgili okur sahip olduğumuz hiçbir şey yok şu yalancı dünyada... Evlatlarımızın bile sahibi değiliz... Onlar bize emanet biz kendimize emanetiz... İnsandan istenen dünya yaşamına doğru yönü verebilmektir... Ne ekerse onu biçiyor insan sonunda... İyilikte kötülükte muhakkak dönüyor... Kötülük yapanın yanına kar kalıyor anlayışı yanlıştır... Er veya geç döner... çünkü; Yüce yöneticinin ilahi kanunlarının temelinde hak ve adalet vardır.

 

 

ENDİŞELERİM ARTIYOR!!

Yeni normale uymaya çalışırken pandemi günlerindeki hassasiyetim devam ediyor… Bodrum'da evimden mümkün olduğunca çıkmadan yaşamaya gayret ediyorum...Alışverişe giderken iki maske taktığım oluyor... El hijyenine çok dikkat ediyorum... Benim gibi tehlikenin büyüklüğünün farkında olarak yaşayan dostlarımla görüşüyorum... Herhangi bir restorana, kafeye, plaja gitmedim... Gitmeyi de düşünmüyorum... Gazetelerde, TV’lerde gördüğüm insan manzaralarını hayretle izlemekteyim... Ne salgın dinliyorlar ne de tedbir alıyorlar... Pes doğrusu... Hayatınız değersiz mi arkadaşlar??? Sevdiklerinize karşı sorumlu değil misiniz??? Covid-19 artık gençlerde hatta çocuklarda bile etkili olmaya başladı... Virüse yakalanmanın sağlığımızın dışında korkunç bir yanı da tek başına kalmaktır... Hem sizin için hem de sevdikleriniz için ne büyük bir travma!... önümüzde Kurban Bayramı var... Bu umursamazlıkla yaklaşan bayram!! 

Sonbahara doğru ortaya çıkacak salgın tablosunun vahametini görebiliyorum... Dünyada da garip şeyler oluyor... En son örneğini yazımı yazarken izledim... Amerika’da Florida’da Corona partileri düzenlendiğini gösterdi televizyon... özellikle yapılıyormuş biliyor musunuz? Daha hızlı yayılsın diye hem de!!! Kafamda cevapsız sorular dans ediyor... Eminim siz de aynı durumdasınız... Okullar açılacak mı? Ekonomik zorluklarla baş edebilecek miyiz? Ben çözümü kötü senaryolar üretmeden hayatı akışa bırakmakta buldum... Bireylerin olduğu gibi toplumlarında kaderi olduğuna inanıyorum... Tekamülümüz için yaşanması gerekenler yaşanacaktır...  Şartlar bize uymuyorsa, biz şartlara uygun şekilde yaşamasını öğrenmek zorundayız... Her şeye hazırlıklı olmalı, mümkün olan tedbirleri almalıyız...

Her fırsatta söylediğim gibi; Zaman birbirimize el verme, sevgiyle kucaklama, paylaşmayı öğrenme zamanıdır.