TEDBİRLER EŞLİĞİNDE SOSYALLEŞMENİN KEYFİNİ SÜRÜYORUZ

TEDBİRLER EŞLİĞİNDE SOSYALLEŞMENİN KEYFİNİ SÜRÜYORUZ TEDBİRLER EŞLİĞİNDE SOSYALLEŞMENİN KEYFİNİ SÜRÜYORUZ

Olaylarla başlayan, öngöremediğimiz olaylarla devam eden 2020’nin ilk yarısını çok şükür geride bıraktık. Devamı olur mu diye elbette endişelerimiz var ama gördüğümüz ve yaşadığımız kadarıyla tedbirin ne kadar önemli olduğunun bilincindeyiz. Bu yüzden tedbiri elden bırakmadan hareket edersek zorlukların üstesinden hiç ummadığımız kadar erken bir şekilde gelebiliriz...

Haziran ayıyla birlikte normalleşme adımları attık ve bu normalleşme bizim eski enerjimize hızlı bir şekilde dönmemizi sağladı. çünkü sosyalleşmek ruhumuzda var ve gerekli tedbirleri alarak çok güzel sosyalleşebildiğimizi gördük. çünkü her sektörün her üyesi talimatlara çok iyi uyarak önlemlerini aldılar. Sürekli denetleniyor olmaları ise bu önemlerin devamlılığı hakkında bizleri rahatlatıyor. Kamu kuruluşları ve özel kuruluşlar önlemlerini ciddi bir şekilde aldıkça bizlerde bu önlemleri çok daha rahat bir şekilde hayatımıza adapte edebiliyoruz. Mesela maskemiz bizim bir parçamız oldu artık. İşte bu şekilde de yaşamaya, bu şekilde de sosyalleşmeye ve renkli hayatımıza devam edebilmeyi başarıyoruz. Evet başta zordur ama unutmayalım insan her türlü zorlukla mücadele edebilir. Bu mücadele daha sonra insanın normali olur. Mesela maske kullanımı zor bir şey. Ama alıştık, kullanmayı öğrendik ve hayatımıza soktuk. Bundan sonra böyleyiz, yani maskeliyiz. İşte geçtiğimiz ay bu konuda bize ciddi bir demo sundu. Birkaç davete katıldık. Kendimizi test ettik. Ve bu testten başarıyla geçtik. Herkes çok hassastı ve zorluklar sonrası sosyalleşebilmenin mutluluğu içindeydi. Röportajlarımıza hız verdik ve her bir röportajımızda herkesin ne kadar dikkatli olduğunu bir kez daha gözlemledik. Davetler bir müddet daha illaki az kişilik organizasyonlar şeklinde olacaktır ama bence bu sürece bile bu şekilde geçebilmemiz büyük bir başarı. Başarı diyorum çünkü bu hepimizin elde ettiği bir başarı. Kurallara uyarak büyük bir dayanışma örneği sergiledik ve başarıyla önemli bir süreci atlattık. Bundan sonrası içinse eğer böyle bir olayla karşılaşırsak ne yapmamız ve ne yapmamamız gerektiğini çok iyi biliyor olacağız.

Elinizde tuttuğunuz dergimiz ufak ufak sosyalleştiğimiz Haziran ayının güzel bir panoramasını sunuyor sizlere. Kapağımızda Mucize Doktor dizisinin başrol oyuncularından biri olan başarılı ve yakışıklı oyuncu Murat Aygen yer alıyor. Kendisiyle çırağan Sarayı’nın muhteşem atmosferinde çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Yine iş dünyasının farklı sektörlerinden çok özel röportaj çalışmalarımız oldu. İş dünyasının önemli temsilcilerinin karantina günlerinde yaratıcılıklarının daha da arttığını, yeni döneme nasıl yenilenerek girdiklerini bir kez daha gözlemledik. Açıkçası bundan sonrası bana umut veriyor. çünkü ben toplumca öyle kolay kolay yılmadığımızı gördüm. Olmasa bile bir B planını anında kurgulayabileceğimize tanık oldum. Ve bu zorlu süreçte ülkemle yine gurur duydum.

İstanbul Surlarını görünce içim acıyor, kalbim ağlıyor…

Evet biz çok güçlü bir ülkeyiz. İnsanımız güçlü. Gerektiğinde birbirimize, değerlerimize tarihimize, kültürümüze çok güzel sahip çıkıyoruz. Ama işte sadece gerektiğinde sahip çıkıyoruz. Tam elimizden kayıp giderken farkına varıyoruz, kenetleniyoruz ve onu tekrardan yakalıyoruz. Ama işte burada ciddi bir hata yapıyoruz. çünkü sahip olduğumuz değerleri sahip oldukları güzelliklerle birlikte korumalıyız. İnanılmaz derecede önemli tarihi olan bir ülkede yaşıyoruz. Yaşadığımız şehir medeniyetlerin beşiği İstanbul. Ve bu ülke aslına bakarsanız tüm insanlığın bize emaneti. En önemlisi de çocuklarımızın bize emaneti. Şimdi gelelim neden bu sayfada böyle bir eleştirel yazı paylaştığıma… Gerçekten tarihi eserlerimize sahip çıkmıyoruz. 

Farkında mısınız İstanbul’un simgelerinden biri olan surlar resmen yok olmak üzere.

Eminönü sahilinden başlayarak Zeytinburnu,Yenikapı, Topkapı,Balat’a surlara doğru şöyle bir gidin. Göreceğiniz tablo benim gibi sizin de içinizi acıtacak, kalbinizi ağlatacak. çünkü hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bir Avrupa seyahatinizde bir burç için rehberler size ne metiyeler düzüyorlar, sadece o burcu görmek için kaç kilometre yürüyorsunuz. Sahip oldukları en ufak bir tarihi eser dahi nasıl güzel korunuyor. Biz ise maalesef kıymet bilmiyoruz. Kıymet bilmiyoruz çünkü onların ne kadar değerli olduğunun farkında değiliz. Farkında değiliz çünkü araştırmıyoruz, bilmiyoruz, öğrenmiyoruz. Dolayısıyla tarihimize sahip çıkamıyoruz. çıksaydık bugün o surların önünden geçerken içimiz yanmazdı. Bu surlarda hala hayat var. Bu surlar İstanbul’un en önemli dokularından birisi. Buradan konuyla ilgili yetkililer inşallah bu yazıyı okur da surlar konusunda önlemler almaya başlarlar. çünkü giden gittikten sonra hayıflanmanın, üzülmenin bir anlamı yoktur. Tarihimiz bizim geleceğimizdir, lütfen sahip çıkalım.

 

Hayat Klass ile güzel….