Yoksulluğu Ortadan Kaldırmanın Yolu Zenginlik Bilincine Sahip İnsanlar Yetiştirmektir

Yoksulluğu Ortadan Kaldırmanın Yolu Zenginlik Bilincine Sahip İnsanlar Yetiştirmektir Yoksulluğu Ortadan Kaldırmanın Yolu Zenginlik Bilincine Sahip İnsanlar Yetiştirmektir

Girişimci, Motivasyon Konuşmacısı ve Ekonomi Yazarı Mert Aydıner, satış ve girişimciliğin sırlarını Klass’a anlattı...

İstanbul üniversitesi Biyoloji bölümünden mezun olduktan sonra satış ve pazarlama alanına yönelen Mert Aydıner, mikrobiyoloji alanındaki bilgilerini kullanarak insan beyninin çalışma prensipleri üzerinden geliştirdiği eğitimleri ile girişimci, konuşmacı ve ekonomist olarak büyük bir üne kavuştu.  İlham ve cesaret veren konuşmaları çalıştığı kişi ve kurumların vizyonlarını belirlemelerine yardımcı olan Mert Aydıner 3. baskısı yayınlanan ‘Nöro Satış’ isimli kitabıyla da büyük bir okuyucu kitlesine ulaştı. Satış ve pazarlama konusundaki eğitimleri ile müşteri mıknatısı olmanın formüllerini sunan konuşmacı yazar Mert Aydıner ile girişimci bir ruha sahip olmanın yollarını, bir girişimcinin öncelikli hedefinin ne olması gerektiğini ve toplumdaki yoksulluk sorununun nasıl çözülebileceğini Klass okurları için konuştuk.

 

“Beynimiz kıyaslama modeliyle çalışan bir yapıya sahip. Mevcut durumun yanında bir de yaşamak istediğiniz, içinde olmak istediğiniz bir durumu hayal eder. Geleceğe dair bir resim çizemezseniz beyniniz gidecek bir nokta bulamadığı için harekete geçmez. Beyninize ikinci bir resim sunarsanız bu kez kıyaslama yapar. İki durum arasındaki farkı bulur ve sizi yola çıkmak için birçok yönden hazırlamaya başlar.”

 

“çalıştığım inanlara hayatlarının geri kalan bölümünde neler yapmak istediklerini, nasıl konumlanmak istediklerini ve geride ne bırakmak istediklerini soruyorum. İnsanların hangi alanda değer yaratmak istediklerini kendilerine sormaları gerekir.”

 

Mert Bey, satış ve girişimcilik konusundaki uzmanlığınız ile önemli kişi ve şirketlere danışmanlık hizmeti veren bir iş insanı aynı zamanda ünlü bir yazarsınız. çağımızda girişimci bir ruha sahip olmanın yolu nereden geçiyor?

Girişimci bir kişiliğe sahip olabilmeniz için öncelikle eğitime ihtiyacımız var. Bazı insanların girişimciliğe doğuştan gelen bir eğilimi olabilir. çevresel faktörler bir insanı girişimciliğe daha yatkın bir hale getirebilir. Tüccar bir ailenin çocuğuysanız ister istemez girişimci bir yapınız oluyor ancak memur bir ailede büyüdüyseniz büyük ihtimalle girişimcilikle bağınız olmuyor, güvence arayışı içerisinde oluyorsunuz. Nerede duracağınıza kendiniz değil başkaları karar veriyor. Verdiğim eğitimlerde insanlara bu durumun eğitimle aşılabileceğini söylüyorum. Girişimci doğulmaz, olunur diyorum. Olmanın da ilk adımı bilgidir. A noktasından B noktasına gitmek istediğini varsayalım. önünüze birtakım engeller çıkacaktır.   Vizyonunuzu belirleseniz de sizi olduğunuz yerden oraya taşıyacak donanıma ihtiyacınız var. Yeni beceriler ve yeni alışkanlıklar edinmeniz gerekir. İnsan desteği, yeni fikirler veya sermayeye ihtiyaç duyarsınız. Bütün bunlara sahip olsanız da yine de önünüze bir takım performans engelleri çıkacaktır. Bu konuda belli başlı 5 tane engel vardır. Birincisi bilgidir. Bilgi eksiğinizi gidermek kolaydır. İkincisi uygulamadır. Bilgiyi alırsanız ancak pratikte eksikleriniz vardır. Bu durumda da sahada size birileri yardım eder. üçüncüsü özgüven eksikliğidir. Bu eksikliği aşmanın kolay yolu da küçük küçük başarılar elde etmektir. Hedefinizi planlamak, yapacaklarınızı zamana bölmek ve küçük lokmalar haline getirmek işinizi kolaylaştırır. Küçük lokmalar size başarı hissini verir. Dördüncüsü motivasyondur. Motivasyonunuzu belirlemek için neden yola çıktığınızı kendinize sormanız gerekir. Kimisi güç, kimisi prestij, kimisi kontrol hissi kimisi ise konfor için yola çıkar. Yolda bazen motivasyon kaybı yaşarız. İnsanlara neden yola çıktıklarını hatırlattığımızda toparlanıp kendilerine gelirler. Beşinci engel ise vizyondur. Vizyon da geleceğe dair kafanızda çizdiğiniz resimdir. O resim yoksa hiçbir şekilde harekete geçemiyoruz. Buna psikolojide yapısal gerginlik denir. Beynimiz kıyaslama modeliyle çalışan bir yapıya sahip. Mevcut durumun yanında bir de yaşamak istediğiniz, içinde olmak istediğiniz bir durumu hayal eder. Geleceğe dair bir resim çizemezseniz beyniniz gidecek bir nokta bulamadığı için harekete geçmez. Beyninize ikinci bir resim sunarsanız bu kez kıyaslama yapar. İki durum arasındaki farkı bulur ve sizi yola çıkmak için birçok yönden hazırlamaya başlar. İnsanlar geleceğe dair bir resim çizemedikleri için girişimci olamıyorlar. çalıştığım ve görüştüğüm insanların arasında geleceğe dair net bir resmi ve planı olan insan sayısı ne yazık ki yüzde 2’yi geçmiyor.

 

“İLGİ ALANLARIMIZ VE EĞİTİMİMİZ KAZANçTAN öNCE DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKEN KONULARDIR”

Bir girişimci size göre öncelikle neyi hedeflemeli?

Beynimizin yapısında birtakım nörokimyasallar vardır. Bu nörokimyasalların bazı bileşimleri bizleri mutlu hissettir. Ekonomik olarak bir özgürlük kazanmak istiyorsak bir işte ilgilenmemiz gereken ilk konu para konusu değildir. Kazanç bir işteki sonuçtur. Kazancı ortaya çıkaran sebep ise insanlara verdiğiniz hizmet ve çözdüğünüz problemlerdir. Hepimiz uzmanlık alanımız çerçevesinde bir değer ortaya koyuyoruz. Bunu bir ürüne çeviriyor, pazarlıyor ve neticede bir ihtiyacı gideriyoruz. İnsanların istedikleri sonuca ulaşabilmek adına öncelikle sebepleri yaratmaları gerekiyor. İlgi alanlarımız ve eğitimimiz kazançtan önce değerlendirilmesi gereken konulardır. çalıştığım insanlara hayatlarının geri kalan bölümünde neler yapmak istediklerini, nasıl konumlanmak istediklerini ve geride ne bırakmak istediklerini soruyorum. İnsanların hangi alanda değer yaratmak istediklerini kendilerine sormaları gerekir. Ancak bu değer bizim yalnızca potansiyel anlamdaki kazancımızı belirliyor. Elimizdeki değerin paraya dönüşmesi adına kendinize sormanız gereken temel üç soru daha var. Ne kadar büyük bir problem çözüyoruz, ne kadar insanın problemini çözüyoruz ve sunduğunuz çözüm konusunda ne kadar benzersiziz. İnsanlara sizi tercih etmeleri için sayabileceğiniz nedenler olmalı. Eğer bir neden sayamıyorsak fiyatı konuşuyoruz. Nedenimiz varsa fiyatı konuşmuyoruz.

 

 

“İSTEDİĞİNİZ ŞEYİN BEDELİNİ öDEMEDEN ONA ULAŞAMAZSINIZ”

Toplumdaki yoksulluk sorununun da girişimci bireyler yetiştirmekle ortadan kalkabileceğini söyleyebilir miyiz?

Hepimiz bize ait olmayan bir yerde bir insanın veya insanların emrinde çalışıyoruz. Her ne kadar sevdiğiniz bir işi yapıyor olsanız da oradaki çalışma koşullarını siz belirlemiyorsunız. Eğer nerde duracağınıza başkalarının karar vermesi sizi rahatsız etmiyorsa burada bir sorun yoktur, fakat ben geleceğimi kendim tesis etmek istiyor, özgürlüğümü elime almak istiyorum diyorsanız reaktif değil proaktif bir yaşam sürmemiz gerekiyor. Reaktif insanlar içinde bulundukları koşulları değiştirebilmek adına birtakım yıkıcı davranışlarda bulunurlar. Proaktif insanlar ise içinde bulundukları koşullardan rahatsız oldukları için bunu değiştirme noktasında sorumluluk alırlar. Proaktif insanlar olmak istedikleri ikinci resmi çizebilmeyi başarabilen insanlardır. Hiçbir zaman istediğiniz şeyin bedelini ödemeden ona ulaşamazsınız. Bu bedel bazen sorumluluk, bazen risk, bazen başarısızlık ve hayal kırıklığıdır. Girişimci ruha sahip olan proaktif insanlar zorluklara göğüs germeyi başarabilen insanlardır. Ya başkalarının sizin için bir hayat belirlemesine müsaade edecek ya da bu kararı siz kendiniz vereceksiniz. Ben insanları ikinci seçeneğe teşvik ediyorum. çevremizde insanların, kuruluşların ve derneklerin yoksul veya ihtiyaç sahibi insanlar için yardım topladıklarını veya birtakım çalışmalarda bulunduklarını görüyoruz. Bu çalışmalar problemi kökten çözmüyor. Problem yoksulluğun sürmesidir. Sorunu çözmeden sadece birilerine yardım ederek yoksulluğu ortadan kaldıramayız. Yoksulluğu ortadan kaldırmanın yolu hayırsever insan sayısı artırmak değil yoksulluk bilincini ortadan kaldırmaktır. İnsanlara başarılı ve varlıklı olabilecekleri fikrini aşılamamız gerekiyor. Bunu “Yapabilirsin,” “Olabilirsin” gibi klişe kelimelerle başaramayız. İnsanların bahsettiğim eğitim sürecini geçmeleri gerekiyor. Zenginlik bilincine sahip insanlar yetiştirmeliyiz.

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Ocak sayısında...