Bu kez sırada sosyal medyada özelime gelen sorularınız var...
Hatırlarsanız posta gazetesinde “Kırık kalplerin Oya ablası” köşesi vardı...
Yüzlerce mektup gelirdi ülkenin her yerinden...
Şimdilerde buradan bana yönelttiğiniz soruların sadece birkaçını yanıtlayabiliyorum...
Takipçilerimin sanki anlaşmışlar gibi merak ettikleri bir soru ile başlayalım...
YALNIZ DEĞİLİM ÇÜNKÜ “BEN VARIM”
S- Neden hayatınızda kimse yok?
C- Çok çalıştığım… (((ancak benim de tam olarak cevaplandıramadığım bir soru...
Korkuyor muyum? Beğenemiyor muyum? Yoksa yalnızlığımla mutlu muyum?
Belki hepsi. Belki de çok daha fazlası...
Hani bahçıvan bir gül için bin dikene su verir ya, benim ilişkilerim de öyle oldu...
Pişman mıyım? Hayır... Ben kendimden razıyım...
Kalbimin sesini dinledim hep... Beklentim sadece sevilmek oldu...
Artık kendi yalnızlığımla mutluyum... Kendimle kucaklaştım...
Hayatı akışına bıraktım... Dualarım her şeyin en hayırlısı olması...
Artık sadece kalbimle değil, aklımla kalbimi bir ederek karar verme zamanı diye düşünüyorum...
Yaşadığımız tecrübelerle olgunlaşıyoruz hayat okulunda...
Geriye dönüp baktığımda, öğrendiğim çok değerli kazanımlar kaldı…
Bir de en derinlerde yaşamakta olduğum hüznün, saçlarımdan yansıyan kokusu!
İLİŞKİLERDE TÜKENMİŞLİK SENDROMU MU VAR?
S- Neden ilişkilerimiz devam edemiyor?
C- Her yaş gurubuyla sohbet edip bir yere varamadığımız bir konu bu...
Kadınlara sorsanız adam mı var, erkeklere sorsanız aynı yaklaşım...
Bizim zamanımızda diye başlamaktan çekiniyorum, ancak itiraf etmeliyim ki;
68 kuşağından gelen bir kadın olarak bugünkü ilişki anlayışını anlayamıyorum...
Çağın gerisinde kalmış değilim... Empati yapmaya da hep özen gösterdim...
Anladığım kadarı ile gençler de orta yaşlılar da hayat arkadaşları olsun istiyorlar...
Buraya kadar güzel... Beraberlik başladıktan bir süre sonra sıkılma tüneline giriliyor...
Tünel karanlık... Ucunda görünen ışığa ulaşmak için dikkat ve özen gerekiyor...
Demem o ki; İki tarafta ilişkinin devamı için aynı çabayı göstermelidir...
Dinlemeye, anlamaya özen göstermekten ne kadar uzaktalar oysa...
Kolay olsun, kendi isteklerine göre yürüsün istiyorlar...
Özellikle erkeklere göre dışarda çok alternatif var...
Var olmasına var da kadınlar içinde aynı imkân olduğunu unutuyorlar...
Kimse dönüp kendine bakmıyor... Vermeye değil almaya yönelik tüm istekler...
Çabuk karar vererek başlanan ilişkiler, aynı hızla tükeniveriyor…
Hiçbir şey söylenmemiş, yaşanmamış, hatta sevmemiş gibiler...
DIŞ GÖRÜNÜŞÜNÜZDE, ÇIPLAK GÖZLE GÖRÜLEN HER ŞEYİ
YENİLEYEBİLSENİZ BİLE İÇİNİZDEKİNİ YENİLEMEDİKÇE İÇİNİZ
DIŞINIZDAKİNİ İSTEMEYECEKTİR... UNUTMAYIN!
S- Soru kısaca şöyle; ne yersiniz, ne içersiniz, nasıl böyle genç ve güzel kalıyorsunuz?
C- Öncelikle teşekkür ederim... Yanıtı uzun... Özetlemeye çalışayım...
- İçime, yani düşüncelerime dışımdan daha çok önem veriyorum... Çünkü;
Her halimle kendimi sevdiğim için her güne şükürle başlıyorum...
- Son yıllarda iki öğün besleniyorum... Akşamları 17-18.00 gibi yemek işim bitiyor... Araya 16-18 saat koyduktan sonra kahvaltı ediyorum... Elbette istisnalar oluyor.
- Beslenmem çeşitlilik üzerine yoğunlaşıyor. Sağlıklı beslenmeye dikkat ediyorum...
- Canımın istediklerini yerim ama sürekli değil... (Makarna- mantı- kebap-pide vs.)
- Benim için önemli olan zararlı karbonhidratları az tüketmektir...
- Şeker zehirdir. Kitabımda da değinmiştim… Bu konuda hassas ve dikkatliyim...
- Maden suyundan başka gazlı içecek ve meyve suyu tüketmem...
- Alışveriş yaparken, az-öz ve yararlı olanları seçmeye özen gösteriyorum...
- Ceviz, badem, avokado, muz, domates, zeytin çeşitleri vazgeçilmezlerim.
- Beyaz peynir olmazsa olmazım. Keçi ağırlıklı olarak...
- Denizden ne çıksa yerim diyenlerdenim... Hindi son zamanlarda favorim...
- Çocukluğumdan beri pasta aklıma gelmez, tatlılarla aram yoktur... İyi ki…
- Ata tohumlu tam buğday unlu ve tahıllı ekmek neredeyse gider bulurum...
Yerimiz kalmadı... İlerde devam ederiz... Sevgiyle kalın...
Diğer Tüm Yazılar
