Bazı akşamlar vardır, yalnızca yaşanmaz; hissedilir, koklanır, duyulur, kalbe işlenir. Six Senses Kocataş Mansions’ta gerçekleşen “Taç Çakra & Beyaz Gece” tam da böyle bir geceydi. Boğaz’ın nefes kesen silueti, zarafetle parlayan beyaz kıyafetler, kadehlerde yansıyan ay ışığı… Hepsi bir araya gelerek, göz alıcı bir zarafet ve unutulmaz bir bütünlük sundu bizlere.
Bu özel gecenin mimarı, tanımaktan büyük onur duyduğum bir isimdi: Aslıhan Kaya. Onun öncülüğünde doğan Gastro-Wellness konsepti, iyi yaşamın yalnızca tabakta değil, düşüncede, nefeste ve kalpte başladığını hatırlatan bir felsefe. Aslıhan Hanım, “sağlıklı beslenmek lezzetten ödün vermek değildir” derken, aslında modern insanın en büyük yanılgısına zarif bir karşı duruş sergiliyor.
Beyazlar içindeki misafirler, hafif bir esintiyle karışan lavanta kokuları… Ve tabii Aslıhan Hanım’ın o dingin, güven veren varlığı. Her bir tabak, onun rehberliğinde hazırlanmıştı: glutensiz, rafine şekersiz, katkısız ama lezzetle dolu. Fakat asıl besleyici olan tabaklar değil, o tabakların ardındaki niyet ve anlamdı.
Aslıhan Hanım, “Taç Çakra”nın enerjisinden bahsederken konuklar onu büyük bir ilgi ve merakla dinledi; o konuştukça kelimeler bilgi olmaktan çıkıp davetliler için etkileyici bir yaşam felsefesine dönüştü. O an fark ettim: biz sadece yemek yemiyor, bir farkındalık ânını yaşıyorduk.
Etkinlik boyunca onun enerjisini izlerken, düşündüm: İyi yaşam bir reçete değil, bir bilinç haliymiş aslında. Aslıhan Hanım’ın yarattığı bu alanlarda insan kendine dönüyor, kalbini duyuyor, bedenine teşekkür etmeyi hatırlıyor. O gece, bu çakranın enerjisini tabaklarda, müzikte, hatta misafirlerin yüzündeki gülümsemede bile hissettim. Beyazın saflığı, çakranın dinginliğiyle birleşip Boğaz’ın mavisine karıştı.
Aslıhan Kaya’yı tanıyan herkes bilir; o, sağlıklı yaşamı bir “trend” olarak değil, bir “bilgelik hali” olarak yaşıyor. Onun yanında insan, sadece bedeniyle değil, ruhuyla da besleniyor. Her sözü, deneyimle yoğrulmuş bir bilincin yansıması ve bunu çok net hissediyorsunuz.
Kendisinin daha önce düzenlediği “Mor Gece” etkinliğiyle ilgili bir köşe yazısı kaleme almıştım. O geceyi büyüleyici bulmuştum ama “Beyaz Gece” bambaşkaydı. Sanki Mor Gece’de içe dönmüş, Beyaz Gece’de ışığa açılmıştık. Aslıhan Hanım, her etkinliğiyle bir dönüşüm alanı yaratıyor; farkında olmadan insanın iç sesine dokunuyor.
Gecenin sonunda, içimde derin bir huzur ve minnet duygusu vardı. Bu şehir, bu koşuşturma, bu gürültü arasında böyle duru bir deneyim yaşamak, gerçekten bir armağan gibiydi.
Sevgili Aslıhan Hanım, iyi ki varsınız…
Bilgeliğiniz, zarafetiniz, doğaya ve insana duyduğunuz saygı hepimize ilham oluyor. Siz sadece “sağlıklı beslenmeyi” öğretmiyorsunuz; yaşamın özüne, farkındalığın derinliğine bir kapı aralıyorsunuz.