Sevgili Ayten Alpman’ın şarkısını içimdeki cam kırıkları ile dinliyorum…
Havasına suyuna, taşına toprağına, bin can feda bir tek dostuma…
Her köşesi cennetim, ezilir yanar içim… Bir başkadır benim memleketim...

Memleketimizin, insanımızın nasıl bir başka olduğunu yaşıyoruz birlikte.
6 Şubat sabahından, itibaren yastayız. Duygularımız karma karışık.
Kelimeler düğümleniyor, güçlükle bir araya geliyor...
Gözyaşlarımızla ekran başına kilitleniyoruz.
Enkazdan kurtulanları gördükçe sevinçten ağlıyoruz…
Öyle insani görüntüler geliyor ki, umuda açılan penceremiz oluyor.
Bir yanda tariflere sığmayan bir acı, diğer yanda sonsuz bir minnet duygusu.

Memleketimin Acıları Yüklenen Fedakar İnsanları
Her birinizin varlığına nasıl şükredeceğimi bilemiyorum...
Bunca acının içinde, felaketin ortasında yüreğimize su serptiniz...
Sessiz sedasız yardıma koşan yüzlerce hayır sever insanımız,
Ben ne yapabilirim telaşına düşen melek kalplilerimiz,
Enkazdan kurtardıkları vatandaşlarımız için ağlayan yiğitlerimiz,
Ülkemin her yerinden koşarak gelen binlerce hayırsever.
Elele vererek, kendi imkanları ile aş evleri kuran gönül dostları.
Kimsesiz çocukların az da olsa yüzünü güldüren altın kalpler.
Emekli maaşlarını, burs paralarını bağışlayan binlerce can.
Şehit babasıyla, öğretmeniyle, iş insanıyla, sanatçısıyla,
İşçisiyle, engellisiyle, imam hatiplisiyle, madencisiyle, itfaiyecisiyle,
Yediden yetmişe tam bir sivil toplum dayanışması yapan milyonlar...
Onları izlerken Yüce Yaradan’ıma , minnetle teşekkür ettim.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olduğum için ne kadar şanslıyım.
Memleketimin can insanları, İyi kilerimin toplamı SİZLERSİNİZ…

Alfa Kuşağının Çocukları
Bu kuşağın çocukları inanılmaz. Kelimelerle anlatılmaz.
Yaşadığımız felaketin ortasında onların varlığı nasıl iyi geldi hepimize.
Sevgiyle masumiyetle akılla ve bilgiyle donanmış sözlerine hayran olduk.
Depremde tanımadıkları arkadaşlarına oyuncaklarını gönderdiler...
Oyuncakların içinde mektupları, çizdikleri resimleri vardı.
Kumbaralarında biriktirdikleri paralarını paylaştılar meleklerimiz.

Enkazdan çıkarılan yavrularımız ise, ilk sözleriyle ders verdiler bize.
Her biri ayrı bir öğreti niteliğindeydi. Sosyal medyada günlerce dolaştı.
55 saat avucunu sıkmadan muhabbet kuşunu tutan çocuktan GÜVENİ,
Önce kedimi kurtarın diyen çocuktan ADALETİ,
Uzatılan suyu, daha muayene olmadım diyerek içmeyen çocuktan BİLİMİ,
Çıkamam, çıkarsam babam sıkışır diyen çocuktan MERHAMETİ,
Annemin sesi kesildi, önce onu çıkarın diyen çocuktan VİCDANI öğrendik...
Onlardan daha çoookkk öğreneceklerimiz olduğunu da mutlulukla anlıyoruz

Dayanışma Yaşatır
Sevgili okur, dayanışmanın gücünü görüyoruz günlerdir.
Ateş düştüğü yeri yakıyor… Yaşamayan istese de anlayamıyor.
Yerle bir olan binlerce evler, hayatlar var... Yaramız derin...
Yaralarımızı birlikte sarabileceğimize inanmalıyız...
Güven duygumuzu harabelerin altına gömmeyelim nolur.
Bizler doğru yolda yürüyen, iyiliği sevgiyle harç etmiş yürekleriz.
Hayatımın tümünde yaşayarak gördüm ve inandım ki;
“İYİLERİN ve DOĞRULARIN GÖZLE GÖRÜLMEYEN ORDULARI VARDIR”
Evren de yalnız değiliz. Bahar gelecek, kalplerimiz de çiçekler açacak.
Zaman, gücümüze inanarak elimizden gelen ne varsa yapma zamanıdır.

Son sözleri ŞEMS’e bırakarak yazımı sonlandırmak istiyorum:
Hayat Bu, Bir Bakarsın Her Şey Bir Anda Son Bulur.
Hayat Bu, Son Dediğin Her Şey Yeniden Can Bulur…
Ben-Sen olmadan Biz olarak, yeniden can olacağız can bulacağız…
  Diğer Tüm Yazılar