Yaşadığımız felaketle ilgili çok şey söylendi, çok şey yazıldı. Ama en çok da sözler kifayetsiz kaldı. Yaşadığımız acının tarifi yok. Zaman geçecek ama acımız dinmeyecek. Yüreğimizin bir yanı hep sızlayacak. Allah bir daha göstermesin diyeceğim ama bu olay bilim insanlarının da dediği gibi bu toprakların bir gerçeği. Acı olan yüzyıllardır bu toprakların hakimi olan yüce bir millet olarak bu gerçeği görmezden gelmemiz. Bize bir şey olmazcılığımız yüzünden geldiğimiz hale bakar mısınız? Menfaatlerimiz gerçekten yaşamımızdan daha mı önemliydi? Doğanın bir gerçeği olan deprem, hayatımızın, kültürümüzün bir parçası olmalıyken nasıl da onu yok sayabiliyoruz. İlla ki akıllanmak için -şayet akıllandıysak- böylesi büyük bir felaket mi yaşamamız gerekiyordu? O yüzden Allah yaşatmasın demeyeceğim. Eğer sen önlemini almazsan Allah sana bunu yaşatır. Tedbir bizden takdir Allah’tan. Ne olur artık akıllanalım. Enkaz anlatında can vermeyelim. Yaralarımızı bilinçli bir şekilde saralım. Kendimize değilse bile geleceğimize ve üzerinde yaşadığımız bu kadim topraklara bunu borçluyuz. Bari bu sefer olması gerekeni yapalım, bilim insanlarının sözünü dinleyelim, bilimin ışığında ilerleyelim.

Ucim’den Açık Çağrı

Bu zamana kadar yaşadığımız her bir felakette belki de başımıza daha ne gelebilir ki dedik ama en sonunda yüzyılın felaketiyle karşı karşıya kaldık. Yeryüzünün gerçeği olan maalesef insan eliyle yüzyılın felaketine dönüşen bir trajedi bu. Tek tesellimiz eşsiz dayanışmamız… Sivil Toplum Kuruluşlarımızın verdiği mücadele müthiş. Her birimizin elinden geldiğince bir şeyler yapıyor oluşu ne kadar da kıymetli. STK’ların, belediyelerin, muhtarlıkların, eğitim kurumlarının ve çeşitli kurum ve kuruluşların organizasyonları ve koordinasyonları sayesinde her birimiz güvendiklerimiz aracılığı ile desteklerimizi ulaştırmaya çalıştık.
Kurulduğu günden beri yakından takip ettiğim
UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği ise çok güzel bir dayanışma örneği sergiledi. UCİM ünlü sanatçılar ve isimler eşliğinde İstanbul’da bir toplantı gerçekleştirerek deprem bölgesindeki iller, depremzede vatandaşlar ve çocuklar için sivil toplum kuruluşlarına birlik olma çağrısında bulundu. Toplantıda konuşan Dernek Başkanı Saadet Özkan: “Depremin ilk gününden itibaren gönüllülerimiz ile sahadayız. Biz denetimlerden geçmiş bir sivil toplum kuruluşuyuz. Depremin ilk günlerinden itibaren çok sistemli çalışarak ekiplerimizi kurduk, alana gönüllülerimizi gönderdik, verilerimizi topladık ve çalışmalarımızı yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Alandayız, çünkü bir sorunu çözebilmek için neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmemiz gerekir. Bugün de bir çağrıda bulunmak için bir araya geldik, çocuklar için göreve hazırız diyoruz ve bizimle birlikte çalışmak isteyen çocuk alanındaki tüm sivil toplum kuruluşları ile Devletimizden bize görev vermesini bekliyoruz.” dedi.

Toplantıya ise Burcu Biricik, Başak Dizer Tatlıtuğ, Selma Ergeç, Dilan Çiçek Deniz, Melike Şahin, Uzman Klinik Psikolog Gökhan Çınar, Janset Paçal, Feri Baycu Güler, Uraz Kaygılaroğlu, Özge Güler, Serkan Çayoğlu, Aslı Tandoğan, Sibil Çetinkaya, Derev Clara Köseoğlu, Mert Vidinli, Emre Yusufi, Bora Akkaş, Ahu Yağtu, Hatice Şendil, Kerem Bursin, İbrahim Selim, Merve Dizdar, Yıldız Çağrı Atiksoy, Ege Kökenli, Nilperi Şahinkaya, Esra Erol, Pınar Sabancı, Zehra Işık gibi isimler katıldı.

Göreve Hazırız Diyen Ucim, Çocuklar İçin Kahramanmaraş'ta
#SivilToplumGöreveHazır sloganıyla geçtiğimiz günlerde İstanbul'da bir araya gelen UCİM yönetimi ve sanatçılar, kamuya yaptıkları çağrı sonrası, bu kez de depremzede çocuklara destek olmak için Kahramanmaraş'a gittiler. UCİM öncülüğündeki Dernek yönetimi, ruh sağlığı uzmanları ve gönüllü sanatçılar, çocuklara moral olmak, hediyelerini sunmak, ihtiyaçlarını dinlemek için sahadalardı. UCİM Genel Başkanı Saadet Özkan ve Başkan Yardımcısı Yücel Ceylan, Banu Akdeniz, Yıldız Çağrı Atiksoy, Uraz Kaygılaroğlu, Bora Akkaş, Zehra Işık, Nilperi Şahinkaya, Emre Yusufi, Sibil Çetinkaya, Aslı Tandoğan, Ahu Yağtu, Janset Pacal, Ayşe Tolga, Pınar Sabancı, Elçin Ateş gibi isimlerin yer aldığı ekip ile birlikte çadırları gezip yetkililerden bilgi aldılar.

Bitest Psikologlarından İçinde Bulunduğumuz Ruhsal Durum İçin Tavsiyeler
Yakın tarihimizin en büyük felaketiyle yüzleştik ve çok büyük bir mücadelenin içindeyiz. Hazırlıksız yakalandığımız ve maalesef bölgedeki insanları uykusunda yakalayan bu türden devasa bir doğal afet sonrası travmatik deneyimler yaşanması beklendik bir sonuç. Doğrudan kendinizin ya da yakınlarınızın depremden etkilenmesi dolayısıyla sıradan gündelik yaşamda beklenmeyecek tepkiler vermeniz doğal bir insani davranış. Psikoloji dünyasına yeni bir bakış açısı katan, Enneagram Kişilik Modelini temel alan ve yapay zekaya başarıyla taşıyan Bitest’in uzman psikologları deprem sonrası yaşadığımız travmayı anlamlandırma ve onunla baş etme yollarını sıralarken bu dönemde;
  • Aşırı uyku ya da aşırı uykusuzluk,
  • Ani duygu değişiklikleri, aşırı karamsarlık ve mutsuzluk hali,
  • Çevrenizden soyutlanma, dalgınlık, dikkat dağınıklığı, tepkisizlik
  • Aşırı iştahlı olma ya da neredeyse tamamen yemeden içmeden kesilme
  • Aşırı enerjik olma ya da aşırı yorgun hissetme
  • Aşırı öfkeli olma, saldırgan ruh hali gibi

Benzeri tepkiler vermemizin büyük bir doğal afet yaşamanın ardından son derece doğal ve insanî tepkiler olduğunu söylüyorlar. Ve bu süreçte hem kendi sağlığımız hem de değer verdiklerimizin sağlığı için ailemizin ve yakın çevremizle bol bol zaman geçirmeye çalışmamız gerektiğini vurguluyorlar. Bitest’in uzman Psikologları “Sosyal destek doğal afetlerden sonraki en büyük yardımcımızdır. Kendinizi zorlamadan, yaşadıklarınızı anlatmayı, sevdiklerinizle dertleşmeyi, bir yandan da onları da dinlemeyi deneyin. Bu dönemdeki  duygularınızı ve hislerinizi göz ardı etmeyin, yas tutmaktan kaçınmayın. Duygularınızı yaşamak için kendinize izin verin. Hepimiz farklı biçimlerde yas tutabiliriz fakat önemli olan bu günlerde toplum olarak birbirimizi kucaklamamız, şefkat ve merhamet göstermemiz, birlik olmamızdır.” diyorlar ve özellikle deprem bölgesinde yşayanlara “Eğer temel ihtiyaçlarınızı karşılayabiliyorsanız günlük hayatınızdaki rutinleri sürdürmeye gayret edin. Özbakımınızı, düzenli beslenmeyi ve uyku düzeninize dikkat etmeyi ihmal etmeyin.” önerisinde de bulunuyorlar.
Tüm bunların yanısıra, depremi birebir yaşamayan bireyler yani toplumun büyük bir bölümü zor bir süreçten geçiyor. Özellikle sosyal medya aracılığıyla afet bölgesindeki insanların deneyimlerini görüyor, onlarla kuvvetli bir duygudaşlık kuruyoruz. Birinci elden benzer bir tecrübe edinmemiş olsak bile yaşananlar hepimize acı veriyor, duygularımızı ve düşüncelerimizi etkiliyor. Kimi zaman gündelik yaşamdaki işlevselliğimizi etkiliyor. Toplum olarak süreci yakından takip ettiğimiz bu dönemde birçok kişinin travma tepkilerine benzer tepkiler vermesi beklendik ve olası bir durum. Beslenme sorunları, aşırı öfke ya da aşırı tepkisizlik, yoğun suçluluk duygusu, uyku sorunları, yoğun kaygı gibi benzeri tepkiler birçoğumuzda kendini gösterebiliyor. Bitest Psikologları; “Eğer bu durumlarla başa çıkmakta zorlanabileceğinizi, sizin için ağır olabileceğini düşünüyorsanız hassas ve travmatik görüntülerden kaçınmanız gerekebilir.” diyorlar ve hem sosyal medya hem geleneksel medya üzerinden çok yoğun bir haber içeriğine maruz kalmanın herkes için kolay olmayacağı son derece kabul edilebilir bir durum olduğunu söylüyorlar. İşte tam da bu noktada ailemizle ve sevdiklerimizle beraber bol bol zaman geçirmek, karşılıklı olarak birbirimize sosyal destek sağlamak böyle bir zamanda bir numaralı yardımcımız olabilirmiş. Hem onları dinlemekten hem kendi duygu ve düşüncelerimizi onlara anlatmaktan kaçınmamalıymışız. Çünkü duygularımızı paylaştıkça mücadele gücümüz de artarmış.
Bu süreçte özbakımınızı aksatmamanız çok önemliymiş. Bu konuda uzman Psikologlar şu önerileri yapıyorlar;
“Çoğu kişi farkında olmasa da uyku, beslenme, hareket düzeyi gibi faktörler ruhsal sağlığımız üzerinde yüksek etkiye sahiptir. Halihazırda psikolojik olarak zorlayıcı bir zaman diliminden geçerken bunun üzerine özbakımınızı da ihmal etmeniz ekstra zorlayıcı bir faktör olacaktır. Özbakıma ek olarak gündelik rutinlerinizi aksatmamanız ve sürdürmeniz de önemlidir. Son olarak depremden birinci dereceden etkilenen kişilerle iletişim kurarken anlatan kişi olmaktansa iyi bir dinleyici olmaya özen gösterin. Yaşadıklarını, duygularını ve düşüncelerini sizinle paylaşması kendisi için iyileştirici bir eylem olacaktır. Fakat kişi böyle bir paylaşımda bulunmak istemiyorsa, konuşmaktan kaçınıyorsa onu konuşmaya zorlamamalı ve zaman tanımalısınız. Sizinle konuşmayı seçtikleri zaman ise yargılayıcı ve suçlayıcı ifadelerden kaçınmalı, her koşulda destek olacağınızı göstermelisiniz.”


Diğer Tüm Yazılar