Sevgili Okuyucularım;
Oldum olası dergilerde, gazetelerde ya da şimdilerde sosyal medyadaki “Bunları biliyor musunuz?” diye başlayan başlıkları okumak hoşuma gider. Ben de ilginç bulduğum birkaç bilgiyi bu yazımda sizler için derledim. Umarım siz de okurken keyif alırsınız, eğlenceli ve yararlı bulursunuz…Hadi önce botoks ile başlayalım mı?
Botoks uygulamasının anti-depresan ihtiyacını anlamlı oranda azalttığını biliyor muydunuz?
Evet evet yanlış duymadınız! Bildiğimiz yüzümüzdeki kırışıklıklardan kurtulmak için yaptırdığımız botoks sadece kırışıklıkları yok etmekle kalmıyor, ruhsal sağlığımıza da iyi geliyormuş.
Bu bilgiyi ilk İtalya’da medikal estetik master eğitimim esnasında duydum. Önce botoks için iyi bir sebep daha üretmişler diye düşündüm. Ama sonra kanıta dayalı verilerle öyle yayınlar okuduk ki sadece ben değil, eğitimdeki tüm hekim arkadaşlar şaşırdık kaldık. Şöyle ki botoks ile ilgili yapılan çalışmalarda fark etmişler ki yüzümüzdeki çizgilerin derinleşmesini önlemek amaçlı yapılan botoks sonrası kişiler kaşlarını çatamadıkları için kızgın ifadeye daha az bürünüyorlar ve bu da psikolojilerini olumlu yönde etkiliyor. Yani botoks ile hem yüzümüzdeki istemediğimiz çizgilerimizden kurtulup daha genç görünüyoruz hem de daha mutlu oluyoruz. Ve hatta yapılan çalışmalar göstermiş ki ister kadın ister erkek olsun düzenli botoks yaptıran kişilerde anlamlı oranda daha az anti-depresan ilaç kullanılıyormuş.
İnsan ruh, beden ve zihinden oluşuyor. Fiziksel hareketlerimiz psikolojimizi, psikolojik durumumuz fizyolojimizi etkiliyor. Psikolojik olarak hissettiğimiz stresin tüm mide bağırsak gibi sindirim sistemimizi derinden etkilediğini hepimiz biliyoruz. Öte yandan mutlu hissettiğimiz zamanlarda ise kendimizi hem daha dinamik hem de daha genç ve güzel hissediyoruz. Bu nedenle ortada sebep olmasa da gülümsemek ya da mümkünse gülmek mutluluk hormonumuz olan seratonin salgısını artırıyor. Botoks da buna yardımcı oluyor diyebiliriz:)
Peki seratonin hormonunun vücudumuzda en çok nerede üretildiğini biliyor musunuz?
Pek çoğumuz seratonin hormonunun sadece beyinde üretildiğini düşünüyor değil mi? Evet beynimiz hayatımızı çok fazlasıyla etkiliyor ve sandığımızdan çok daha fazla bilgiyi depolayabiliyor. Öyle ki bilim adamları tam bir rakam belirleyemeseler de beynimizin edindiği bilgileri depolama kapasitesinin 3 ile 1000 terabayt arasında olduğunu düşünülüyor. Daha net kıyaslama yapabilmek için 900 yıllık İngiliz Tarih Arşivi’nin 70 terabayt olduğunu söyleyeyim. Beynimizin inanılmaz bir kapasitesi var. Ancak beynimiz üzerine bu kadar etkili olan seratonin hormonunun sadece yüzde 5’i beyinde üretiliyor. Vücudumuzdaki seratoninin bir miktarı kalpte de üretilirken geriye kalan çok büyük bir kısım ise bağırsaklarda üretilir. Ve üstelik yaptığımız fiziksel egzersizler ile kanımızdaki seratonin miktarını bariz olarak artırabiliyoruz.
Sevgili okuyucularım; mutluluk hormonumuzu artırmak için botoks yaptırmak, gülümsemek belki de en kolay gerçekleştirebileceğimiz şeyler olabilir. Ancak yazımı bitirmeden bir kez daha dikkatinizi yediğimiz içtiğimize ve fiziksel egzersize çekmek istiyorum. ‘Food is Medicine’ der Dr. Mark Hyman. Yani yediğimiz içtiğimiz ilacımızdır ve fiziksel egzersiz de en az yediğimiz içtiğimiz kadar mutluluk hormonumuzu artırmak için gereklidir.
İnanıyorum ki her insan mutlu olmayı hak ediyor! Bol bol gülümseyeceğimiz anılarla dolu, kaliteli şeyler yiyip içtiğimiz ve bolca egzersizi hayatımızın içine dahil ettiğimiz muhteşem bir yaz diliyorum. Sevgiyle kalın sevgi dolu kalın…
Diğer Tüm Yazılar