Çok düşünme sendromu diye bir şey var. Bazen hepimizin yakalandığı bir hastalık! Düşünce treni sendromu da deniyor.. Düşünmeye başlıyorsun ve bir sürü şey düşünüyorsun. İşinle ilgili düşünmeye başladığında birden gökyüzünün neden mavi olduğunu düşünürken buluyorsun kendini.  Bana böyle oluyor! O kadar zorlanıyorum ki böyle zamanlarda… Eminim sen de yaşıyorsundur..

Genelde kadınların daha fazla kapıldığı “çok düşünme sendromu”‘ kişinin kendi psikolojisini de, sosyal ilişkilerini de olumsuz etkiliyor.

Eğer sana söylenen her şeyi büyütüp altında bir şeyler arıyorsan veya ufak kararlar alman gerektiğinde karar sürecin gitgide uzuyor ve zorlaşıyorsa bu duruma bir dur demelisin. 

Düşünmek elbet harekete geçireceğimiz her eylem, söyleyeceğimiz her kelime öncesinde uygulamamız gereken, hatta uyguladığımız bir eylem. Her zaman söylenmez mi bizlere; konuşmadan önce düşün, önce düşün sonra yap diye.  Düşünmenin bir zararı yok anlayacağın. Zararlı olan sonsuz düşünce treni oluşturmak. Çünkü farkında olmadan insanı yıpratıyor, karamsarlaştırıyor, yoruyor ve hem kendimize hem etrafımıza zarar vermemize neden oluyor. Hayattan alabileceğimiz zevki yok ediyor.

Maalesef birçoğumuz bunu istemsizce yapıyoruz.

Düşünme eylemi hepimizin hayatının bir parçası fakat fazla düşündüğümüzde dış görünüşümüzden ilişkilerimize, kariyerimizden aile yaşantımıza kadar her şeyin altında kötü bir şeyler bulmamız mümkün. Aslında ufacık olan problemleri büyütmemiz, söylenen lafların altında eleştiriler bulmamız, yapılan hareketlerin karşısında alınganlıklar yaşamamız; özetle mutsuz ve şüpheci olmamız söz konusu maalesef.

Tüm bunların yanı sıra vaktimizi çok daha faydalı ve keyifli geçirebilecekken boş şeylere harcamak, konsantrasyonumuzu kaybetmek, hedeflerimizden uzaklaşmak, problemlere sağlıklı çözümler bulamamak gibi sonuçlar da doğuyor. Tüm bunların bir sonucu olarak da başarısız, pasif, pişman, endişeli; her şeyden önemlisi depresif oluyoruz.

Peki, düşünce treni sendromuna yakalanmışsak ne yapacağız?
Bu durumdan kurtulmanın en temel iki kelimesi “farkındalık” ve “kontrol”. Yani çok düşünmenin yol açtığı karamsarlıkların farkına varıp, hemen onları kontrol altına almak. Bunu sağladıktan sonra ise biraz yüzeyselliğe yönelmek gerekiyor. Karşı taraftan yapılan hareketlerin altında bir şeyler aramamak, söylenen sözleri deşip altlarından negatif sonuçlar doğurmamak… Unutmamamız gereken bir şey varsa o da asla başkalarının bizim hakkında ne düşündüğüne kafa yormamaktır. Ortada bir problem varsa ağıtlar yakmak yerine çözüm bulmak için düşünmek gerekir. Ama fazla düşünmek, abartılı düşünmek değil!

  Diğer Tüm Yazılar