Zeytinde hurması, çiçekte nergisi, sebzede enginarıyla meşhur eşsiz yarımada Karaburun…
İzmir’in en küçük ilçesi olup Urla ile Çeşme arasında bulunuyor. Rota boyunca deniz hep yanı başınızda olup sizi yalnız bırakmıyor. En çok ilgimi çeken ve mutluluk duyduğum ise denizde ufak bir çöp dahi görmememdi. Tertemiz, pırıl pırıl, ışıl ışıl, berrak ve dinlendirici bir denizi var ki sadece denizini izlemek için bile gidilir.




Nazım Hikmet’ten Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Karaağaçlı ’ya Piri Reis’ten Evliya Çelebi’ye boşa övmemişler bu saklı cenneti.
Karaburun’un en eski adı ‘Mimas’ tır. Rüzgar Tanrısının adı. Çünkü burada her yönden esen rüzgarlar vardır. Bir bakarsın meltem, bir bakarsın lodos.
Bir adı da ‘Melena Akra’. Melena ‘siyah, kara’ anlamına gelirken akra ise ‘uç, zirve’ anlamına geliyor. Helenistik Çağ’da ki adı ‘Stilaryon’. Osmanlı’ daki adı ‘Karaburun’. Kara kelimesi yer adlandırmalarında kuzeyi işaret ediyor. Kuzeye bakan demek. Karadeniz, Karaburun gibi.
En eski adı olan Mimas adını mitolojide Tanrılarla savaşan gigantların/devlerin başında yer alan Zeus’u zorlayan Mimas isimli devden alır. Hikayeye göre bu devin üzerine erimiş demir, çelik ve bakır dökülerek bir daha uyanmamak üzere dağa gömülmüştür. Ve nergisgiller familyasından Narcissus cinsinden bitki olan Nergis çiçeği ünlü dedik bu çiçeğin hikayesine bakalım. 
Narcissos bir peri ile insanın kendini beğenmiş oğludur.Dağ perilerinden Ekho ona aşık olur, fakat aşkını söyleyemez. Umutsuz bir aşktır. Ekho sadece onun  söylediklerinin son kelimesini tekrarlar,yankılar yani.Narcissos onu beğenmez. Ekho kırgın, üzgün, umutsuz dağlardaki mağaralara sığınır ve şöyle der:
“Dilerim oda sevsin benim gibi ve sevdiğine kavuşamasın.” Acılar Ekho ‘yu yer bitirir, sonunda taşa dönüşür. Bir gün Narcissos dağlarda dolaşırken ağaç ve yeşillikler içinde, kaybolmuş bir pınara rastlar; eğilip su içmek istediğinde suda gördüğü hayali beğenip ona aşık olur. Narcissos bu sefer gerçekten sevmiştir, ellerini bu kusursuz! güzelliğe doğru uzatır ama dokunamaz. Tıpkı Ekho gibi, sevmiştir ama sevdiğini elde edemez. Sevdiğini elde edememenin ağırlığı altında sararıp solar ve ölür. Daha sonra periler Narcissos ’un cesedinin yerinde bir çiçek bulurlar: Nergis. O günden bu yana nergis kendini beğenmişliğin sembolüdür. Psikoloji de ki narsizim teriminin de kökeni bu mitolojik hikayedir.Kişinin kendi bedensel ve/veya zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık, bağlılık, kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanır. Sadece Mimas’ ın hikayesi mi, yeni limandan Haseki’ye çıkışta bulunan Gelin Çeşmesi adlı çeşme var. Eskiden ölmüş bir gelinin her gece buraya geldiğine inanılıyor ve adını buradan alıyor. Konakladığımız Casa Mimosa otele giriş yapıştığımızda sağımda bulunan Homeros’un Odysseia’ sın daki Miması görürken solumda ise aslanburnu kayasını gördüğümde destanlara kazınmış bir yerde olduğumun hissiyle ayrı bir haz aldığımı söylemek isterim. Kendine has, oksijeni yoğun, deniz kokan, dağ çiçekleri kokan 15’e yakın çeşit kekiğiyle ve adaçayıyla havasını şenlendiren bir yer burası. Havası, kokusu gibi lezzetleri de özgün tabi. Sultani ve karaburuni üzümü, sakız enginarı, levreği, istavriti , adabeyi, akbalık cinsi kefali…

Geçmişte burası liman şehriymiş ve en güzel üzümler buradan çıkar, en iyi şaraplar burada yapılırmış. Üzülerek söylüyorum ki bugüne ulaşmamış. Nesli tükenmek te olan akdeniz foklarına ise bazı koyları ev sahipliği yapıyor.
Temiz havası ve deniziyle halk tarafından hep korunmuş. Huzur veren atmosferini solumak için ailenizle, eşinizle ya da kendi başınıza dinlenmek için çok doğru bir tercih.
Konaklamak için ise en güzel öneri Casa Mimosa Hotel. Denize sıfır konumu, huzur dolu doğası, sükuneti, eşsiz bir koyda masmavi bir denizin ışıltısıyla güne başlamak, ege otları, yöresel lezzetleri ile kahvaltı yapmak en etkilendiğimiz ise enginar reçeli oldu. Meşhur enginarlarından tatlı-tuzlu her türlü lezzet yaratılmış. Denizin, huzuru, dağların esintisi ile leziz balıkları ve mezeleri ile unutamayacağınız lezzetler eşliğinde modernize bir ortamda akşam yemeğinizi yiyerek odanıza çekilmek tarif edemeyeceğim güzellikte. Herkesin bir kez de olsa bu keyfi yaşaması gerektiğini düşünüyorum. Otel sahipleri Uğur bey ver Şebnem hanım sizleri evlerine gelmiş bir misafir gibi karşılarken tüm personel de de aradığımız en değerli şey olan ‘güler yüz’ eksik olmuyordu. Otelin oldukça nezih, kaliteli açılışında ise tanışmış olduğum belediye başkanı İlkay Hanım’ a, Karaburun’ a oldukça emeği geçmiş Dr .Alpaslan Bilen’e de hayran kaldığımı söylemek isterim. Dr. Alpaslan Bey Karaburun’ da elektrik yokken mesleğini icra etmek için gelmiş, geceleri kandil ışığında tedaviler yapmış. Karaburun’ a aşkını ve burayı anlatmak için ‘ İzmirim Karaburun’ adında kitap yazmış. Bu yazımda paylaştığım bilgiler için kitabından da yararlandım.
Karaburun, çok ayrı bakir kalmış, kendini hep korumuş, Ege’ nin saklı cenneti olmuş. Ziyaret edip bu hazzı yaşamanız dileğiyle.

  Diğer Tüm Yazılar