Paylaşım nedir? Adından da anlaşılacağı gibi her şeyi paylaşmaktır. Neleri mesela? Maddi olarak ne varsa para, yemek, giyim, kuşam, ev, eşya her şeyi paylaşmaktır. Yani ne ödenecekse paylaşmak gerekir.
Daha önce de söylediğim gibi ben, sen, o değil, biz vardır. Kazanırken de harcarken de her şey ortaktır. Böylece emekte, gezme, yeme harcamalarında paylaşım da sağlanmış olur. Ev temizliğinde, mutfakta, bahçede, ortak alanlarda iş bölümü yaparak gücümüzü; hastalıklarda, birbirimize veya yakınlarımıza bakarak, sıkıntılarımızı, uykusuzluklarımızı, yorgunluklarımızı paylaşabiliriz. Çocuk bakımında sorumluluk, banyo, oyun gibi konularda görev paylaşımı yapabiliriz. Herkes kendi becerisi, bilgisi, zevki, isteği, kapasitesi, zamanı, arzusu nispetinde işleri paylaşmalıdır. Bu erkek işi; şu kadın işi demeyip, bir ucundan tutmak ve yapılacakları birlikte yapmak gerekir. Evlilikte gündelik yaşam zorlukları taraflardan birine yıkılır; her şey o kişiden beklenirse pek çok sorunun temeli atılmış olur. Paylaşım belli oranlarda, şahıslara birlik ve beraberlik duyguları da sağlar. Dolayısı ile karı koca arasındaki sevgi perçinlenir. Yardım eden eşe minnettarlık duyulur. Kollandığı, kıyılamadığı düşüncesi, ruhsal bakımdan çok doyurucu bir etkendir.
Manevi alanda ise bu durum, üzüntülerin, sevinçlerin, korkuların, başarıların, muvaffakiyetsizliklerin kısacası her şeyin müşterek paylaşımı demektir. Bir evi, bir yatağı, bir onuru paylaştığınız kişi ile ruhsal alanda da paylaşım halinde olmanız beklenir.
Düşüncelerin, fikirlerin; umut ve hayallerin paylaşılması evliliğe tat verir. Paylaşımın dozu, karşılıklı anlaşmaya bağlıdır. İnsanlar aynı hissiyatta, aynı düzeyde iseler, paylaşacakları konular o kadar çok olur. Birbirini anlayamayan, görüşleri, görgüleri, bakış açıları farklı olan kişiler, arkadaşlık bile yapamazken nasıl olur da bir hayatı paylaşırlar. Ortak yönlerin nispeti, fikirsel paylaşımı artırır. Gün boyunca birbirlerinin derdini, neşesini, sıkıntılarını, problemlerini paylaşan eşler, esasında çok derin duygusal bağlarla birbirlerine bağlı olduklarını gösterirler. Bunca hayhuy arasında eşine zaman ayıran kişi, adeta ona ne kadar değer verdiğinin altını çizer. Bir de eşini destekliyor ve tesellide bulunabiliyorsa, bu bulunmaz bir şanstır. Eşini ön plana alan; toplantıda bile olsa, hemen ilk arada onu arayan, özür dileyen ve can kulağı ile dinleyen eş ideal bir eştir.
Her yerde, her zaman birbirine destek olan çiftler, aslında ruhsal paylaşımı dengelemişlerdir, saygı ve sevgi doludurlar. Onlar bir bütündürler ve aralarından su sızmaz; her türlü dış etkileri birlikte paylaşarak, omuz omuza geride bırakırlar. Kendi içinde ve partneri ile sorunu olmayan kişiler, bilerek, isteyerek her şeylerini paylaşırlar. Onlar kompleksleri ile baş edebilen, verici insanlardır. Sevgilerini, görüş ve hayallerini paylaşırlar. Çünkü paylaşmanın ne kadar yapıcı olduğunu bilir, kaygılarını, problemlerini paylaşarak rahatlar ve deşarj olurlar.
Paylaşılmayan konular kişinin kendisine zarar verir, onu yeni arayışlara yöneltir. Paylaşamamanın verdiği boşluk daima dış etkenlere açıktır. Dolayısıyla bu tip evliliklerdeki ruhsal eksiklik kişiyi başkaları ile paylaşıma yöneltir. Kendisini anlayan kişilerle kurulan yakınlaşmalar, ne yazık ki evliliklerdeki gizli tuzaklardır. İnsanlar hiçbir şeyini paylaşamayan veya pek az paylaşacak noktaları olan kişilere yaklaşamaz. Bilakis uzaklaşır. Aynı zevkleri paylaşan çiftler için hayat çok zevkli geçer. Yaşam çizgileri, gayeleri, damak zevkleri, eğlence anlayışları, müzikleri, dansları, aynı çizgide olan çiftler için paylaşacak konular fazla olur.
Peki ya aynı zevkleri paylaşamadığınız, daha doğrusu aynı paralelde olmadığınız zaman ne olacak? “Eşim futbol zevkini benle paylaşmak istiyor, ama ben asla diyorum” ya da “O gezmeyi seviyor, ben ise evde oturmak istiyorum.” Peki neyi, nasıl paylaşacağız? O zaman da anlayış gösterip, fedakârlık ederek ona zevk veren konuları paylaşmak gerekir. Kendimizi oyalayalım ve aynı odayı en azından ona yakın olarak, elini tutarak, onunla temas halinde bulunarak paylaşalım.
Hayat iyisi kötüsü, inişi çıkışı, güzeli çirkini, eğrisi doğrusu, tezatları ile bir bütündür. Biz bu dünyaya bunları yaşamaya ve olduğu gibi kabul edip paylaşmaya geldik. Her anımızın zevkini çıkarıp, iyi tarafını görüp, hayatı çok da ciddiye almayıp, kötü yönde etkilenmemeye bakmalıyız. Sonunda olacaklar zaten olur. Biz istesek de istemesek de iş olacağına varır. Dolayısı ile bildiklerimizi, gördüklerimizi, hayat tecrübelerimizi ve felsefelerimizi paylaşalım. Kiminle mi? Herkesle. Ama özellikle eşimizle paylaşalım.
Diğer Tüm Yazılar