Tarih boyunca kutsal kabul edilen yeşille mavinin buluştuğu boğaza en yakın ve en yüksek tepesi Hz.Yuşa Tepesinden kuş sesleri arasından yazıyorum. Tüm dinler, inançlar, ve kültürler tarafından ayrı bir öneme sahip olan bu cazibe merkezini yazmak için 11 ayın sultanı olan Ramazan ayını seçtim.



Pagan dönemde Zeus tapınağı buradaymış. Antik çağ da Herakles (Herkül) ün mezarı da burada bulunurmuş. Herakles: Tanrısal güce sahip en güçlü insandır. Yarı tanrı, yarı insan olan Herakles, fiziki ve moral gücünü temsil eder. Her anlamda güç dilemek için insanlar buraya gelirlermiş. Bizans döneminde ise Iuistinious tarafından Hagios Micheal Kilisesine çevirilmiş. Osmanlı döneminde 600 çeşit tarikata ait müritlerin çoğu şeyhleriyle beraber bu tepede bir iki hafta kalırlarmış. Bazı tarikatlarda yılda bir kez buraya gelmek gelenek olmuş. (Sefine-i Evliya Kitabı Anadolu Erenleri Bölümü). Hz.Yuşa türbesinin burda olduğunun tespiti ise Kanuni Sultan Süleyman’ ın süt kardeşi Şeyh Yahya Efendi’ nin gördüğü rüya ile olmuştur. Yahya Efendi’ye rüyasında ‘Ben Yuşa peygamberim beni bul.’ der. Yahya Efendi gitmez, aynı rüya tekrarlanınca rüyasındaki yeri aramaya koyulur. Tüm bölgeyi gezen çobanla görüşmesinde çoban ona şu an türbenin olduğu bölümü gösterir. Koyunlar burda otlamaz buraya gelince dağılır etrafında dolaşır öte de birleşirler der. Ardından Yahya Efendi durumu Kanuni Sultan Süleyman’a bildirir ve burası türbe yapılır. 17 metre olmasının nedeni olarak rüya ile tespit edilmesi gösterilirken bir taraftan da eskiden burada devlerin yaşadığına olan inançtan dolayı Hz.Yuşa’nın da dev gibi olduğu inancı var. İlk bahseden Evliya Çelebi olmuştur. Seyahatnamesinde İstanbul’u musibetlerden koruyan 24 tılsımdan bahseder. Boğazın koruyucuları olarakta Üsküdar’ da Aziz Mahmud Hüdayi, Beşiktaş’ ta Yahya Efendi , Beykoz’da Hz.Yuşa, Sarıyer’de ise Telli Baba olarak bilinir. Beykoz’daki Yûşa Hazretleri’nin türbesi ile Sarıyer’deki Telli Baba’nın türbesi; Üsküdar’daki Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri ile Beşiktaş’taki Yahya Efendi’nin türbesi karşılıklı olarak boğazda medfunlar.

Hz,Yuşa Tepesi, Hızır Makamı olarak ta bilinir. Hızır makamlarının özelliği suyun yanında olması, yüksek olması, yeşil ağaçların bulunmasıdır. Hem bu özelliklere sahiptir, hem de eskiden Hz.Hızır’ın burda yaşadığı söylenir. (Ayrıca Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya için de Hızır Makamı demiştir. Hızır Aleyhisselam ın kubbenin altında 40 gün cemaat ile namaz kıldığı söylenir.) İsrailoğullarının peygamberi Hz.Musa İlmi ledüne sahip olan Hz. Hızır la buluşmak için yardımcısı ve yeğeni olan Hz.Yuşa ile yola çıkarlar. Yanlarına azık olarak kızarmış balık alırlar. Yolda balık denize atlar ve canlanır. Hz.Yuşa bunu söylemeyi unutur yola devam ederler. Hz.Musa azığımızı getir dediğinde ise Hz.Yuşa sana söylemeyi unuttum, onu bana şeytan unutturdu der. Geriye döndüklerinde ise Hz.Hızır ile karşılaşırlar. Burası iki denizin birleştiği yer  “mecma‘u’l-bahreyn” dir. Bir inanca göre de buluştukları yer Kız Kulesinin olduğu yerdir ve burayı mühürlemek amacıyla bu kule yapılmıştır.B akıldığında bu iki yer aynı teğet üzerindedir.

Hz.Yuşa makamına geldiğimizde kitabelere baktığımızda girişte solda yeşil olan Birinci kitabenin Türkçesi:
Bağı Cennettir Makamı Yuşa İbn El Nundur Kabri Hazretdir Makamı Yuşa İbn El Nundur Cayı vuslattır Makamı Yuşa İbn El Nundur Aynı Nimetdir Makamı Yuşa İbn El Nundur Mahzı Zahmetdir Makamı Yuşa İbn El Nundur Nun:Balık ve ya kılıç anlamında kullanılır.El takısı ise bir dönemi anlatır. Balık çağı ya da Hz.Yuşa iyi bir komutan olduğu için kılıç ile bir savaşımı anlatır.

İkinci Kitabe Kabrin içinde beyaz kitabede ise:
Hazreti Yuşa Nebi ve Mürsel İbn Nundur
Hem Kelimullah fetasıdır aleyhisselam
Mucizatından birisi bu gaza eylerken
Gün grubu gitmedi bir saat oldu sonra gam Hürmetinçün Amadi Hafız Muhammed kuluna Cümle züvara daha vire hüda hüsnü hitam Rihletinden evvel tarihi hicriye kadar İki bin üç yüz yirmi sal iken mühimdir tamam…

Burda geçen ‘Kelimullah Fetasıdır’ bana Tevrat’ta ‘Güneş Batmadı’ denilen Hz.Yuşa nın savaş bitene kadar güneş batmasın dediği ve güneşin batmadığı mucizeyi anımsattı.

Kitabelerin ebcedleri ile çıkan tarihlerle ortaya çıkan sonuçları merak ederseniz Araştırmacı-yazar Serhat Ahmet Tan’ın Şira Yayınlarından çıkan Yuşa Tepesi’nin büyük sırrı kitabını okumanızı öneririm.

Bu kıssaların,dinlerin ardında mitler vardır.Kozmogoniyi,insan varlığının doğasını,tabiatını,kayrosu anlatır.Derinine inip okumak gerekir.Freud’un bilinçdışı etkiler dediği toplumun rüyalarıdır,semboliktir. Burda Musa; sudan gelen demektir. Aklı,ilkeleri temsil eder. Hayat suda,insan akılda başlar. Balık ise niyettir ve en unutkan hayvandır. Hızır ise suda doğan yeşildir.(Kuru dalların üzerine oturduğunda dallar yeşermiş etraf yeşillenmiş diye Yeşil Adam diye bilinir.)Hızır ise bilinci, vicdanı temsil eder. Akıl ile vicdan buluşur yani. Hızır aynı zamanda huzurdur.İnsanoğlu hep huzuru arar.Hızır’ı bulan huzuru bulur.Doğa insanı dönüştürür,aslına döndürür,dengeye getirir,zihin çözülür ve ilham gelir.Doğaya dönüş; kaynağa,özümüze dönüştür.Değerler doğadadır,doğadandır.Şamanizm gibi eski kültürlere baktığımızda da ağacın,yeşilin,doğanın kutsallığını korumanın saygı duymanın önemini görürüz.Hızır’ı bulmak bazen de aradığın nasihatı bulmaktır. Hz.İlyas ile Hz.Hızır’a verilen izin ile aynı anda aynı yerde bulunup insanlara yardım ederler. Onlar 2.hayat mertebesinde yaşarlar. Gökyüzünde bulunan Hz.İlyas ile yeryüzünde bulunan Hz.Hızır’ın buluştuğu 5 Mayıs Hıdırellez günü ise bu gibi su kenarı ve yeşil yerlerde tutulan dileklerin kabul olacağı inanç vardır. Mevsimleri ikiye bölen bu gün kutsaldır. Onlar yeryüzünde insanların dileklerini gerçekleştirmek için yardım ederler. Çağatay Ulusoy bir röportajında Hıdırellez günü Best Model of Turkey yarışmasında derece almak ve dizide oynamak istediğini yazıp gül ağacının dibine gömdüğünü ve yarışma gecesi iki dileğinin birden kabul olduğunu anlatıyor. Ve Seda Sayan, Demet Akalın gibi bir çok ünlü isim de sık sık Hz. Yuşa Türbesi’ne gidip dua ediyor. Yıllarca çocuğu olmayan Ebru Gündeş ‘te buraya gidip dua ettikten sonra çocuğu olmuştur.

Mekanlardan medet ummayalım, ama mekanların enerjilerinin olduğunu da unutmayalım.
Vatanımızın, toprağımızın ötesinde ki bu değerleri de bilelim sahip çıkalım. Tarih yitirildiği zaman, kutsal mekanların anlamları yitirildiği zaman tarihsiz, talihsiz insanlar oluruz. Kıymetli mekanlarımızı ziyaret edip peygamberlerimize dua edip onları anarak geçmişe sahip çıktığımız güzel günlere…


  Diğer Tüm Yazılar