18 yıl önceydi. Hayatım alt üst olmuştu. Maddi-manevi bir yıkımdı yaşadığım.
Yüreğimde tamiri imkânsız gibi görünen derin bir kırgınlık vardı.
Zihnim savaştaydı. Bilmediğim, tahmin edemediğim bir yerden sınanıyordum.
Nefes almam değişmiş, çarpıntım artmıştı. Uykusuz geçiyordu gecelerim.
Kalp vakfında giderek muayene olmaya karar verdim.
Orada ilgisini hiç unutmayacağım Prof. Dr. Filiz hanımla tanıştım.
Yaşadığım derin kırgınlığın, bir kadın için ölüm acısıyla eşit olduğunu söyledi.
Teşhisi “kırık kalp sendromu” idi… İlk kez duymuştum, kavrayamadım.
Basında haber olarak çıkması ile “kırık kalp sendromu” gündem oldu.
Televizyoncuların da dikkatini çekti. Beni programlarına davet ettiler .
Canten Kaya hocam ile yaptığımız “iyi günde kötü günde” programımız çok sevildi.
“Dört köşe” ve “Oya ile hayata güzel bak” ilgiyle izlendi.
Sevgili Rıfat Ababay ile postada “kırık kalplerin Oya ablası” köşesini yaptık.
Yine Posta’da ünlülerle ses getiren röportajlarım oldu.
“Ben güzelim ya sen” kitabım en çok okunanlar arasındaydı.
Bir davette genel yayın yönetmenimiz Muammer Kapucuoğlu ile tanıştık.
O günlerden itibaren en kıymetli dostlarım arasında olduğu için mutluyum.
Muammer Bey’in, insan ilişkilerindeki başarısını, azmini, çalışkanlığını örnek aldım.
Dergimizin senelerdir aldığı sayısız ödüller KLASS ailemizi zirveye taşıdı.
Şimdilerde Bodrum Yaşam Okulu’nda eğitim almaya devam ediyorum.
“Hayata güzel bak” sınıfımda, çok değerli sevgi dolu öğrencilerim var.
Hayat kırıldığımız yerden güçlendiriyor. Şüpheniz olmasın.
Yeter ki inanın, sabredin, çalışın. Sevgi yoldaşınız olsun.
 

GEÇMİŞE DÖNÜLEMEZ.GELECEK BEKLENİR ELBET GELECEĞİNDEN.

ANCAK HAL HAYIRLA İŞLENİR OYA GİBİ!


Kabullenmenin kolay olmadığını yaşayarak öğrenirken fark ettim ki;
Evren yaşayacağım yıkıma karşı, yıllar öncesinden güçlendirmeye başlamıştı.
Yaşamın anlamını, nasıl yaşamam gerektiğini anlatan bilgilerle tanışmıştım.
Yeni bilgiler öğrenmek, okumak araştırmak ve paylaşmak ne güzeldi.
Senelerce sürecek eğitimin içinde değerli dostlarla bir arada olmak harikaydı.
Sevmeyi öğrenmenin ne kadar değerli bir sanat olduğunu anlamıştım.
Empati yapmadan, hoşgörü olmadan seviyorum denilmeyeceğini gördüm.
Öfkenin, kin ve intikam duygusunun hastalıkların nedeni olduğunu öğrendim.
Kıskançlık, haset gibi duygular insanın özündeki güzelliği fark etmediği içindi.
Zannederek yargılamak, gıybet yapmak insanı aşağı çekiyordu.
Paylaşmak, ihtiyacı olana el vermek tarifi mümkün olmayan bir mutluluktu.
Şartlar bana uymasa da içinde bulunduğum şartlara uymayı seçtim.
Öğrendiklerimi davranışlarıma indirdikçe daha çok sevdim kendimi.
Güzel bir insan olmaktan daha değerli ne olabilirdi ki yeryüzünde.
Hayatımın alt üst olduğu zaman, sanıyorum bir hayli yol almıştım.
 

Tek başıma kaldığım yeni hayatıma, geçmişi sevgiyle kapatarak başladım.

Yaşadığım hali, Oya gibi hayırla-güzellikle ilmek ilmek işlemeye devam ediyorum.

 

İNSAN YAŞAM DANSININ MÜZİĞİNİ, SÖZLERİNİ, FİGÜRLERİNİ KENDİ YARATIYOR.
 

Doğru ve faydalı düşünmeyi öğrenerek, inançla, yılmadan, düşe kalka ilerliyor...

Sokrates’in söylediği gibi, benim için de değişimin sırrı;

Eski ile savaşmak değil, tüm enerjini yeniyi inşa etmeye odaklanmaktır.

Hadi o zaman “KALK ve YÜRÜ”…


  Diğer Tüm Yazılar