Son günlerinde huzursuz ve mutsuz olduğunu biliyordum…
Çaresizdi… Kalkamıyor, yürüyemiyor, konuşmakta güçlük çekiyordu...
Her gün yatağının başında ona moral vermek istiyor, alnını ve ellerini öpüyordum...
Hatırını sorduğumda ise sen nasılsın derdi... Öylesine ince düşünceliydi...
Gidiyordu görüyordum... Duygularımı, korkularımı belli etmemeye çalışıyordum...
Vedasından önce bir akşam fenalaştı... Oksijen verildikten bir süre sonra toparlandı...
İnşallah bunlar son nefeslerim değildir dediğinde, yüreğim parçalanmıştı...
‘Sizi de korkuttum, özür dilerim’ diye devam etmişti...
İçine attığını bildiğim onca acıya rağmen kibarlığından hiçbir şey kaybetmemişti...
Dört yıl boyunca bir kez bile isyan ettiğini görmedim, biriciğim, ağabeyim Nur Germen'in...Hastalığından önce de sıkıntısını, derdini paylaşmak istemezdi...
İçine atan, dışarıya vurmayan, nezaketini kaybetmeyen, sesiz sakin bir insandı...
Hastalığı boyunca da sessizdi... Vedası da sessizce oldu canım ağabeyimin...



Vedasını "Melek Oldun" sözleriyle paylaşmıştım. Çünkü melek gibi bir kalbi vardı.
Hayatı boyunca bilerek kötülük yapmadı, kin gütmedi. Harama el uzatmadı.
Zarafeti, kibarlığı, şıklığı ve gülen yüzü ile gerçek bir beyefendiydi...
Son derece duygulu bir insandı. Hemen gözleri dolar, yaşları sessizce süzülürdü...

Eşini her şeyin önünde tutarak seven, koruyan ve öven bir gönül adamıydı...
Ağabeyim eşini aldatmayan tek adamdı bana göre. Biricik kızı ve torunları en kıymetlileriydi...
Hastalığı boyunca sevgiyle, özenle bakıldı... En son yatağa bağlanana kadar umudu da vardı...
Basketbol ve Galatasaray hayatı olmuştu... Camiada saygı duyulan ve çok sevilen bir insandı...
Hastalığı esnasında ve vefatından sonra Basketbol Federasyonu ve dostları hep yanındaydı...
GS kanalında yayınlanan belgeselini izlerken, zamanın ne denli hızlı geçtiğine inanamadım...

Bu gezegenden 73 yaşında, pırlanta kalpli, ardından tek bir olumsuz söz söylenmeyen, büyük bir saygı ve sevgi seli bırakan çok özel bir adam, Nur Germen geldi geçti işte...
Ben de ifade edemediğim garip bir hüzün türbülansının içinden geçmekteyim...

ARANIZDA SEVİLENLER, ARAMIZDA DA SEVİLİR...!!...
Ona olan özlemim, çok erken kaybetmenin getirdiği yüreğimdeki sızı hiç bitmeyecek...
Tesellim yeni yolunda ruhunun huzur bulacağını bilmem olacak...
Bu kadar sayılan-sevilen bir insanın, bilmediğimiz alemlerde mutlu olacağına inanıyorum...
Bir yerde Gülyüzlü'nün şu sözlerini okumuştum; "Aranızda sevilenler, aramızda da sevilir." 

ÖLÜMDEN KORKMA...!!...
Benim inancıma göre; ölüm asla bir son değildir, yeni bir başlangıçtır... 
Ruh ölmez çünkü... Ona emanet olarak verilen bedenden ayrılır ve tekamülüne devam eder...
Dünya hayatı ruha gelişmesi ve arınması için verilen bir süredir...
Ömür dediğimiz süre, insana verilen bir armağandır ve çok kıymetlidir...
Dünya insan için bir okuldur... Yaşayarak, tecrübe ederek büyürüz, olgunlaşırız...
Elbette ki bu okulda öğreneceklerimiz bir hayatla sınırlı olamaz...
Ruhumuz defalarca farklı bedenlerde, farklı ülkelerde, farklı ailelerde dünyaya gelir...
Ta ki okuldan mezun olana kadar... Ruhun arınma yolu uzundur, zordur...

Reankarnasyon bilgisini ilk öğrendiğimde Allah'ın adaletine hayran kaldım...
Bir defa dünyaya gelmiş olsaydık ne kadar gelişebilir, arınabilirdik? 
Biri saraylarda dünyaya gelirken, bir başkası sefaletin ve açlığın ortasına doğuyor...
Eğitim alma şansı olmayanla, varlıklı ve kültürlü bir ailede yetişen aynı mı oluyor...
Özetle; defalarca dünyaya gelerek gelişme, tekâmül ve arınma imkânı buluyoruz.

Unutmayalım ki dünya hayatında yaşarken ne ekiyorsak onu biçeriz...
Ardımızda bırakacaklarımız sevgi, hayır ve iyiliklerimiz olmalıdır...
Bütün iyiliklerimiz ve iyi davranışlarımız ömrümüze berekettir...
Hayır ve şer Yüce Allah'tandır... Ama bizim aklımız var. O'nun bize verdiği, en güzel olan...
 

Yunus Emre'nin dediği gibi; 

ÖLÜMDEN NE KORKARSIN, KORKMA EBEDİ VARSIN...!!...

  Diğer Tüm Yazılar