İşte moda dünyasının en özel tasarımcıları ve markaları:
MODADA DEVRİM; COCO CHANEL
Moda deyince aklımıza ilk gelen isim Gabrielle Bonheur “Coco” Chanel. Küçük bir şapka dükkânından dünyanın en iyi markalarından Chanel’i kurdu. Kadınlar için kalıpları yıktı ve kadın giyiminde devrim yarattı. Chanel, 1900’lü yılların başında erkek kıyafetlerinden ilham alarak modern kadın imajını yaratma çabası içindeydi. Korselerden yeni kurtulmuş kısa saçlı modern kadın onun yaratmak istediği moda akımıyla bire bir örtüşüyordu. Tasarladığı rahat ve bol tunikler süssüz, basit bir elbise anlayışıyla birleşerek savaştan sonra en gözde kıyafetler arasında yer aldı. Ve 1920’li yıllarda Chanel yepyeni bir kadın tipi yarattı. Yarattığı, maskülen özellikleri ağırlıkta olan rahat ve erkeksi bir kadındı. Tasarım hayatına abartılı şapkalar takan kadınlara daha opsiyonel ama abartısız şapkalar üreterek başlaması ve devam eden süreçte bir dünya markası olması her daim benimsediği “sadelik” kavramından ödün vermemesine ve realist moda anlayışına bağlıdır. Bu arada Chanel bizim en sevdiğimiz fenomen parça küçük siyah elbiseyi de 1926’da Jean Patou ile birlikte tasarlamıştır. “Little black dress” hâlâ kadınların en yaratıcı kurtarıcılarından biri olarak moda dünyasında bir demirbaş. Aynı zamanda kendisi 1930’lardan 1980’lere kadar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üniformalarını da tasarlamış bir modacıdır. Chanel ömrünün sonuna dek üretti. Time Dergisi tarafından “Yüzyılın En Önemli 100 İsmi” arasında gösterildi. Efsane tasarımcı, 1971’de, 88 yaşında vefat etse de yarattığı stil ölümsüz…
SÜRREALİST DÜNYA; ELSA SCHİAPARELLİ
Beni en çok heyecanlandıran modacılardan biri Elsa Schiaparelli… Moda dünyasına Dali ve Picasso gibi isimlerle sürrealizmi taşıması bence onu diğerlerinden çok farklı bir noktaya taşıyor...1930’larda modaya sıradışı, cesur ve farklı bir soluk getiren Elsa Schiaparelli, Coco Chanel’in âdeta rakibi oldu. 30’lu ve 40’lı yıllarda, verevine kumaş kesimini keşfetti ve o en sevdiğimiz, asla vazgeçemediğimiz bana göre kadınların cesaretinin vurgusu olan vücudu saran elbiselerle gece elbiselerine ayrı bir form kazandırdı. 80’lerin popüler detayı vatkaları bir aksesuar hâline getiren de kendisi. (Maalesef vatkayı hiç sevemiyorum. J) Vee tabi iddialı renkler… Neon renkli giysilerin giyilebileceğini de tüm dünyaya gösteren yine Elsa Schiaparelli oldu. İlk kez temalı defile düzenleyen, tüvit malzemeden gece kıyafeti, suya dayanıklı taftadan yağmurluk, kuzu pirzola şeklinde şapkalar tasarlayan Elsa Schiaparelli’nin doğadaki tüm canlılardan ilham alarak oluşturduğu tasarımlar o kadar başarılıydı ki Yves Saint Laurent, John Galliano ve JP Gaultier ondan esinlendiklerini itiraf ettiler.
VAZGEÇİLMEYEN ELBİSELER; JEANNE LANVİN
Lanvin, kızına yaptığı güzel elbiseler sayesinde dikkat çekip varlıklı insanların çocuklarına elbiseler yaparak işe başladı. 1909 yılında Paris Faubourg Saint- Honore’de ilk mağazasını açarak kısa sürede Avrupa sosyetesinin uğrak adresi olmayı başardı. Hacimli, formlu elbiseleriyle bilinen Jeanne Lanvin, 1913 yılında 18. yüzyıl modasından etkilenerek “Robe de Style”i yarattı. Virtüöz nakışları, dolambaçlı şeritleri ve açık, duru çiçek renkleriyle 1920’li yıllara damgasını vurdu. Jeanne Lanvin’in kurduğu Lanvin markası modaya iz bırakan ikonik isimlerden oldu.
ASİ VE ÇILGIN; VİVİENNE WESTWOOD
Vivienne Westwood; İngiliz modasının “büyükanne” lakaplı tasarımcısı, sıra dışı fikirleri ve anarşist ruhu ile 70’li yıllardan günümüze kadar modaya en radikal yansımaları getiren bir isim.
Sex Pistols’ın menajeri olarak karşımıza çıkacak olan McLaren sayesinde sanat ve kült akımlar ile tanışıp, bir dükkânın “yarısını” kiralayarak açtıkları ilk giysi dükkânı, “Let It Rock” olur. Birkaç ay içinde gençlik yıllarından beri kendi kıyafetlerini diken Vivienne’in, rock’n roll tarzı baz alarak oluşturduğu özgün tasarımları yok satmaya başlar. İngiliz moda endüstrisinin dünya modasında edindiği yer, Westwood’un yolunu açtığı yenilikçiliğin bir sonucu. Vivenne Westwood, 90’ların ‘grunge’ akımının öncülerindendi. Punk, pin-up, pop kültürünü günlük modaya taşıdı. 1965’te açtığı butikler ve yaptığı çalışmalar ile anarşist gençliğine hitap ederek kendisini gösteren Westwood, şimdilerde renkli tarzı ile kitleleri etkilemeyi sürdürüyor. Koleksiyon sunumlarında abartılı aksesuar kullanımlarına dikkat çeken tasarımcı, kendini ifade etmeyi oldukça iyi biliyor. Geleneksel İngiliz kumaşları tartan ve Harris tüvidi, 19. yüzyıl giyim kodunun parçaları krinolin ve korse, Westwood’un kreasyonlarını farklılaştırma görevini üstlenen öğelerden sadece bazıları. Yıllar öncesinde kendisine verilecek bir onur ödülünü almak için Buckhingham Sarayı’na gittiğinde giydiği transparan elbiseyle İngiliz aristokratlarını şoka uğratan modacının, şimdi bir moda imparatorluğu var. Moda dünyasında kendine bir yön belirleyen ve farklılığı ile öne çıkan Westwood’un çalışmaları daha birçok kitleyi etkileyeceğe benziyor.
GERÇEK BİR MİRAS; DONATELLA VERSACE
İtalyan efsanesi Versace’nin asıl mimarı Donatella’nın abisi, 20. yüzyılın en yetenekli modacılarından Gianni Versace. Gianni Versace’nin trajik ölümünden sonra (Netflix’teki belgeselini izlemenizi öneririm.) tüm sorumluluğu üzerine alan Donatella, Versace modaevini şimdi bulunduğu çizgiye taşımayı başardı. Donatella, Versace’nin köklerine mirasına sahip çıkarak markayı günümüze kadar büyük başarılarla taşıdı. Bu nedenle işler ne kadar kötü giderse gitsin güçlü ve başarılı olarak yoluna devam eden kadın imajı Donetalla Versace’ye en yakışanlardan bence. Hikaye 1955 yılında Güney İtalya’da başlıyor. Terzi bir annenin ve finansçı bir babanın en küçük kızı. Kumaşlarla bir öykü tasarlamanın büyüsü Versace’lerin annesinden geliyor. Anne Versace bu tutkusunu iki çocuğuna da çok güzel aşılamış. Sonunda ortaya tamamen modadan, kumaşlardan ve renklerden beslenmiş iki önemli isim Gianni ve Donatella çıkmış. Gianni Versace’yi en başarılı oldukları dönemde kaybeden Donatella, Versace modaevini şimdi bulunduğu çizgiye taşımayı başardı. Donatella, Versace’nin köklerine ve mirasına sahip çıkarak markaya büyük başarılar kazandırdı.
LÜKS DOKUNUŞLAR; MİUCCİA PRADA
Dünya modasına yön veren Prada’nın arkasındaki isim Miuccia Prada, markayı devler arasına taşıyan isim. Time Dergisi 20.yüzyılın en etkili kişileri arasında gösterilen Miuccia Prada; dünyanın en zengin ve etkili kadınları arasında yer alıyor. Mütevazı aile şirketinin yönetimini 1978’de devraldıktan sonra Prada’yı dünya modasına yön veren devler ligine taşıdı. Tiyatro eğitimi aldıktan sonra siyasi bilimler bölümünde doktora yapan Miuccia Prada, tasarım adına iyi bir donanıma sahip değil. Ancak modayı algılayış biçimi kusursuz. Bir efsaneyi devralarak onu ileriye taşıdı ve 1985 yılında markanın hem ayakkabı koleksiyonunu hem de klasikleşen çantalarını çıkardı. Kullandığı klasik renkler, zengin kumaşlar ve şık çizgileriyle kıyafet sektöründe de adından söz ettirdi. Çalışan kadına hitap eden tasarımlar kısa sürede kadınların vazgeçilmezleri arasına girdi. Moda dünyasının tüm görkemine, hızına rağmen başarılı bir işkadını, iyi bir anne olarak İtalyan Prada adını yaşatmakta.
MODERN NEW YORKLU; DONNA KARAN
Moda dünyasının ve Amerika’nın en yetenekli ve en güçlü tasarımcılarından Donna Karan. 1989 yılında kendi adını verdiği DKNY markasıyla modern ve çalışan kadınların simgesi oldu.
Hızlı şehir hayatı ve bu akışa uyum sağlamak zorunda olan insanlardan ilham alarak çıkardığı markasıyla gerçek kadınlara tasarımlar yapan bir tasarımcı olarak tarihe geçti. Modacının modern, feminen ve şehir hayatının izlerini taşıyan markası DKNY taşıdığı izlerle New York’u tanımlamakta. Bu nedenle şehir hayatında hızlı tempoda yaşayan gerçek kadınlara tasarım yapan bir marka olarak anılıyor.
AKTİVİST VE ÇEVRECİ; STELLA MCCARTNEY
Stella McCartney moda dünyasında güçlü ve idealist tasarımcıların temsilcilerinden. Aynı zamanda aktivist yönüyle de adından sıkça söz ettiriyor. Hayvan hakları savunucularının moda dünyasındaki temsilcilerinden. The Beatles’ın üyelerinden Paul McCartney ve Amerikalı fotoğrafçı Linda McCartney’in kızı olarak dünyaya gelen başarılı tasarımcı, 1995 yılında Central St. Martins College of Art&Design’dan mezun olduktan sonra Christian Lacroix gibi başarılı bir ismin yanında staj yapma fırsatına erişti. Daha sonra, 1997 yılında Chloe için kreatif direktörlük görevini üstlendi. 2001 yılında da kendi markasını yarattı. 2003 yılında ilk parfümünü ardından 2008 yılında ilk iç çamaşırı koleksiyonunu çıkardı. Gucci, Adidas, H&M gibi hazır giyim markalarıyla milyonlar satan iş birliklerine imza attı. Bana göre onu en önemli kılan özelliği çevreci bir tasarımcı olması ve tasarımlarında hayvanlardan elde edilen malzemeler kullanmaması. Çünkü artık bu yüzyılda moda dünyasında asıl olması gereken bu. Geleceğin modası çevre ve doğa sevgisi üzerine şekillenmeli. Ayrıca Adidas ile işbirliği ile yaptığı ayakkabılarının rahatlığı ve fonksiyonları inanılmaz.
Diğer Tüm Yazılar