Çanakkale ili Anadolu coğrafyasındaki kültürel zincirlerin en önemli halkasıdır. Ve Parion ise en genç antik kentimiz. Çanakkale ili, Biga ilçesi, Kemer köyü içerisinde yer alan bu antik kente girdiğinizde Rum mimarisini yansıtan evler, antik liman ve ilk olarak taş su kemerleri sizi karşılıyor. Parion’ u; Pitya (Aksaz), Adresleia (Azatlı Çiftliği), Linus/Liman,Şahmelek, Paisos,Priapos (Karabiga) ve Lampsakos toprakları çevreliyor.

Etimolojik kökenine baktığımızda adı yerleşimi kuran Iason ve Demeter’in oğlu ‘Parius’tan gelir. Diğer görüşe göre Kolonizasyon Çağı’nda kente göç eden Paroslu’lardan almıştır.
Asıl kabul gören diğer görüş ise Troya Kralı Priamos’ un küçük oğlu Paris’ ten almasıdır. Paris, İda Dağı’nda geçirdiği çocukluğu sonrasında Parion’ a gelmiş  ve hayatına burada devam etmiştir. Bu nedenle ‘Parion’, ‘Paris’in Kenti’ anlamına gelir. Atina’lı yazar Athenagoras ise Parion Agora’sında Paris’in mezarı ve onun yanı başında heykelinin bulunduğunu ve bu alanda kurbanlar kesilip, ritüeller yapıldığını aktarmaktadır. Kentte ele geçen Paris tasvirli sikkeler ise bu bahsi güçlendirir.

Tarihte burdan ilk bahseden Heredot olmuştur. Kuruluşu ise M.Ö 750-550 yılları arasında ki kolonizasyon ile ilişkilidir. İonia’da yer alan Miletos ve Erithrai ise Ege Denizinin karşı yakasındaki  Paros’tan gelen göçmenleri yerleştirmiştir. Daha sonra Trakya’ yla geliştirilen ticari ilişkilere bağlı olarak Parion’ a göçler olmuştur. Peloponnessos Savaşları’nda (M.Ö. 431-404) Atin’nın müttefiki, Granikos Savaşı’nın ardından İskender hakimiyeti,Apameia Barışı ile Roma İmparatorlğu tarafından Pergamon krallığına verilir.(M.Ö188).(Heykeltraşlık konusunda ki Bergama benzerliği de bunun kalıntılarıdır.)Ve 3.Attalos’un vasiyetiyle Roma’ya geçer. Jeopolitik konumu ile tarihin her dönem egemen güçlerinin elinde tutmak istediği bu antik kenti tarihte uyuyan karanlık yüzünden uyandırma fikri ilk olarak 1997 yılında Prof.Dr.Cevat BAŞARAN tarafından ortaya atılmış 2004 yılında kendisine kazı izni verilip ardından 2005 yılında da yapılan ilkokul kazısında ortaya çıkan nekropol ile tarihte ki uykusundan uyanma vakti gelmiştir.18 kişilik ekip ile resmi kazı başlamış ve ekip barınmadan tutun beslenmeye kadar çok zorluklar çekmiştir. Köyden bir beyefendinin evini ekibe vermesi ve ardından 2008 yılında İÇDAŞ’ ın resmi ana sponsor olmasıyla çalışmalar büyük bir ivme kazanmıştır. 2014’ten beri kazı başkanlığını Prof.Dr.Vedat KELEŞ yapmaktadır.

Ortaya çıkartılmış en sağlam yer Odeion’dur. M.S 2.yy ortalarından kalmış,1050 kişilik kapasiteye sahip, kentin elit kesmine hizmet eden 4 blok ve 19 oturma basamağından oluşmuştur. Candelabri Müzesinde bulunan Artemis heykeli parçaları bulunmuştur. Sonrasında Hellenistik Döneme ait olan kesme taş bloklarla inşa edilen paralel duvarların bulunduğu Agora ortaya çıkartılmıştır.
Tiyatro kısmına geldiğimizde M.S 1.yy ikinci yarısında inşa edilip, M.S 4.yy ikinci yarısında yıkıldığını görüyoruz. Burası 5000 kişilik bir sahneye sahip olan kentin en çok tahrip olan Got İstilası’nda yapının parçalarının sökülüp sur duvarlarında kullanıldığı yerdir. Tiyatro dışında İmparator Commodus döneminde gladyatör dövüşlerinin de yapıldığı bir merkezdir. Tiyatro alın başlıklarına baktığımızda Hermes ve Victoria(Nike)’ ı görüyoruz. Alınlık süslemesinde Bereket Tanrısı Demeter’in yılanların çektiği arabalarla kızı Persephone ve onu kaçıran yer altı Tanrısı Hades’ in kızını aradığını ve Greek tanrıları Artemis, Athena ve Aphrodit’ i görüyoruz. Mermerin nakışa işlenmesi dönemin sanatta ki ilerleyişini bizlere gösteriyor.

Bir önemli yapımız da Roma Hamamı. Burası da M.S 2.yüzyıldan 5. yüzyıla kadar kullanılmıştır. O dönem deniz ticareti yoğun olduğu için denizlerden hastalık getirildiğine inanılır ve ilk olarak burada gelenler yıkanırmış. Kişisel bakım dışında ise önemli bir sosyalleşme yeridir.
Bir diğer hamam da Yamaç Hamamıdır. Nam-ı diğer ‘Lejyon Hamamı’. Burası M.S 1.yüzyıla ait olup Roma’dan gelen ‘Veteran’ askerler için özel olarak tasarlanmıştır. Yapıda Roma askerini tasvir eden figürinler ele geçmiştir. Kentin sağlık kültürüne baktığımızda Antoninler dönemi heykeltraşlık özellikleri görüyoruz. Sikke ve figürin gibi buluntularda Sağlık Tanrısı Asklepios ve kızı Hygiea kültüne dair önemli bilgiler yer alıyor. Ophiogenes soyuna mensup bir ailenin yılan ısırıklarına karşı bağışıklığı olması ve ısırılanları iyileştirmesi anlatılıyor.(Strabon ve Plinius). Burada var olan kuyunun ise şifalı olduğu mide ve cilt hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Günümüzde de bölgede zehirli yılanların olması ve bu çizimlerin çıkması da doğruluğunu nitelendiriyor.

İlk kazıların başlamasına neden olan yapımız Tavşandere Nekropolüne baktığımızda M.Ö 7.yüzyıldan M.S.2.yüzyıla kadar aralıksız kullanıldığını görüyoruz. 200’ün üzerinde mezar açığa çıkartılmıştır. Gömü geleneklerinde ‘inhumasyon’ ve ‘kremasyon’(yakma) olduğu anlaşılmaktadır. Greeklerin tüm ölü gömme ritüellerini burada görebiliyoruz. Çok sayıda mezar hediyesi ve ölüye ait eşyalar bulunmuştur. İçlerde ki elitlerin mezarlığında çıkan altınlarda kentin zengin olduğunun kanıtıdır. Yakın geçmişe baktığınızda bile Kemer ve diğer köylerde yaşayanların bahçelerinde altın gömüler bulması yaygın bir söylencedir. Böylece zengin olan kimselerden çok bahsedilir.

Ve gelelim ölümün bile ayıramadığı aşıkların bulunduğu ‘Sevgililer Şapeli’ ne. Kentin yaklaşık 3 km güneyinde yer alan mezar-şapele İÇDAŞ’ın yol çalışmaları sırasında rastlanır. Bir kadın ve bir erkeğin sarılmış bir halde kemiklerine rastlanılır. Ülkemizde tek olan bu örnek dünya da bir de İtalya ve Ukrayna’da vardır. 1600 yıllık aşkın mezarına arkeologlar ‘Aşıklar Mezarı’ derken halkın oraya zaten yıllardır ‘Aşıklar Tepesi’ olarak bahsettiğini söylerler. Hikayeye göre birbirlerini çok seven bu çift ölümü bile birlikte yaşamışlardır. Oraya beraber giden aşıkların ömür boyu beraber olup aşklarını ölümsüzleştirdikleri söylenir.

Parion; muhteşem bir denizin kıyısında, gün batımının şöleniyle tarihin bütünleştiği henüz keşfedilmediği ve hak ettiği ilgiyi görmediğini düşündüğüm bir antik kent.
Parion aynı zamanda bir akademidir. Onlarca yüksek lisans, doktora tezlerinin yetişip, akademisyenlerin yetiştiği bir çalışma yeridir.
Dilerim doğa güzelliklerimizin yanında tarihimizi de öğrenme, anlatma ve yayma hevesimiz olur. Böyle kıymetli tarih kokan topraklarımızın kıymetini bilir, korur ve aktarırız.

Yeni rotamızda görüşmek üzere.




  Diğer Tüm Yazılar