Saadet nedir? Hayatın türlü inişli çıkışlı yorgun anlarında yakaladığımız güzel anlardır. Bunlar ne kadar fazla ise biz o kadar mutluyuzdur. Biteviye mutluluk olamaz. Bütün bir ömrümüzü bunun için geçiririz. Yani mutlu olmak için yaşarız. Mutluluk; nefes alabilmek, görebilmek, açlık çekmemek, sevdiklerimizden ayrı kalmamak, zengin olmak ve bunun gibi daha nicelerini içerir. Saymakla bitmez. Bizim hoşumuza giden ne varsa ve ne sıklıkta ise o kadar mutluyuzdur. Ama iş evliliğe gelince, ikimizin de sevdiği şeyler ne kadar çok ne kadar haz alıyoruz birlikte diye düşünüyoruz. Sadece ben "mutluyum" olmuyor. Ne kadar "mutluyuz" olması gerekiyor. Dolayısı ile mutluluğu birlikte tariflememiz gerekir. Birbirimize dokunmak, okşamak, öpmek, seks yapmak karşılıklı olarak hoşumuza gidiyor mu? Yoksa ben hazdan bayılırken, partnerim kendini görev başında gibi mi hissediyor? Veya partnerimizin sevdiği şeylerle ona sürpriz yaparak, onu hoşnut edebilmek için biraz daha temiz, biraz daha tertipli olmaya dikkat ediyor muyuz? Ya da kapıyı kocacığımıza açıp, güler yüzle; "Hoş geldin canım mı diyoruz! Hele bir de mümkünse çocukların temizliğine, bakımına özen göstermiş onların sessizliğini sağlamış; sevgi dolu bir eş olabilmişsek hayatımıza en büyük mutluluğu katmış oluruz.
Hep söylerim “mutluluklar detaylarda gizlidir” diye. Küçük ama evliliğimize çok şey katan bu ufak detaylar keşke hep yapılabilse. Hiçbir yere takılmadan; ayakları geri geri gitmeden evine koşan bir erkek, biz kadınları ne çok mutlu eder. Sevilip istenmek, beklenmek, arzu edilmek, evliliği ayakta tutan hayat iksirleridir.
Bir de gündüz saatlerinde mesajlaşmak, birkaç tatlı laf etmek, aranızda size mahsus porno kelimelerle karşılıklı uyarılmak... Eh artık eşiniz sizi nasıl arayıp da bulur? Kahve arası mı, tuvalet molası mı, nerde sizi hasretle arar bilemem? Müzik dinlerken ya da balkonda, ay ışığında otururken sevgili kocanıza atacağınız romantik mesajla; o anda işte ya da dışarıda olan eşinize kendinizi hoş bir şekilde hatırlatmış oluyorsunuz.
Telefonu “Ne var, toplantıdayım” tarzında sert açan eşinize; az ve öz çok tatlı bir çift laf edin ve kapayın. Sonuç harika olacaktır, inanın. Evde ayrı odalarda TV seyrettiğinizi farz edelim. Aralarda giderken bir öpücük kondurup, gelirken bir yanak alıverelim. Hatta “Öf yapma” veya “Tükürük oldu her yerim” yahut “Çok sıcak dokunma” diye iteleyen bir eş bile olabilir sizin ki. Devam edin, onun da yumuşak tarafları vardır. Hatta “Sırnaşma” diyen kabalar bile olabilir. Eğer seviyorsanız ve evliliğinizi devam ettirmek istiyorsanız, ısrarcı olmaya devam edin. Yine de güzel irislerinizi, şahsiyetinizi, onurunuzu, bu hoyrat ellerde harcatmayın. Belirli ölçüde, evlilik yemeğinize tat katın. Size soğuk davranan, kabaca reddeden erkeğin veya kadının yumuşak bir anını yakalayın ve oradan girin. Unutmayın siz huzurunuzu satın alıyorsunuz. Belirli bir ölçüde, gururunuzun ayaklar altına alınmasına izin vermeden; sürprizlerle, tatlı dokunuşlarla, yumuşak bir ses tonu ile konuşarak (onu kızdıracak laf etmeden) daima siz kazanırsınız.
Diğer Tüm Yazılar