Hayallerimiz… Ne kadar da sınırsızlar değil mi? Tüm çabamız önce hayalini kurduğumuz sonra hedefimiz haline getirdiğimiz o şeye ulaşmak. Kimimiz ulaşır, kimimiz hala ulaşmaya çalışırız. Kimimiz de birine ulaşmadan yeni hayaller edinir, yolda sürekli rota değiştiririz. Peki var mı bu hayallerin bir sonu? Bir düşünsenize en son hayal edip de ulaştığınız şeyi. Şimdi ona sahipsiniz. Peki ne hissediyorsunuz? Hiçbir şey, değil mi? Çünkü artık sahipsinizdir ve sizin için bir değeri kalmamıştır. Bunu küçük bir çocukta bile görebilirsiniz. Bir oyuncağa sahip olmak ister, ona sahip olana kadar birçok çaba verir, sahiplendikten sonra da onunla bir-iki kere oynar ve bir daha yüzüne bakmaz. Sonra başka bir şeye kanalize olur. İnsan evladı böyledir işte. Ama gelişim de insana mahsustur.


Gelişimi yapabildiğin zaman gerçek başarıya ulaşmışsın demektir. Bakın bugün gerçek başarıya ulaşan herkes hayal ettiğine zorlu mücadeleler sonucunda ulaşmış ve ona ulaştıktan sonra kıymetini çok iyi bilmiş kişilerdir. Bu, hayatın her noktası için geçerlidir. Bir öğrenci, mücadelesini tek bir sınav için vermez. Elde ettiği başarılı sonucu korumak için mücadele verir. Filmlerdeki gibi bir ilişkide “evlilik” mutlu son değildir. “Mutlu Son” ölene kadar aynı heyecanı sürdürmek, aynı yastığa baş koymaktır. Saygıyı, sevgiyi; şartlar ne olursa olsun korumaktır. İş hayatında ise bir şeyleri hedeflersin, ulaşırsın ve sonra gözünü başkalarına dikersen. Ama ardında bıraktığın başarıyı ne kadar besledin? Onu ne kadar korudun? Eğer bunu yapmazsan üzerinden tek tek geçerek yakaladığın başarının basamakları devrilmeye başlar. İşlerin büyümesi demek tüm başardıklarını tek tek koruyup kollamakla olur. Böylelikle bir ordu gibi kuşanırsın. Sözüm o ki sahip olduklarımızın kıymetini bilelim. Onları öyle kolay elde etmedik. Sahip olup o kenara attığımız oyuncak var ya belki bize yeni bir oyuncak olarak dönüşüp gelecek. Onu unutmamış olsak ondan belki yeni bir şey hayata getirecektik. 


Tıpkı doğa gibi. Her geri dönüşümden güçlenerek gelen doğa gibi… Sonbaharda yapraklarını döken ağaç, bir sonraki ilkbaharda daha da büyümüş şekilde yapraklarını daha gür açar. Kısacası sahip olduklarımızın kıymetini bilelim. Buna tüm insanlığın, dünyamızın ihtiyacı var. Hızla tükettiğimiz, zamanı bile hızla harcadığımız şu dönemde sahip olduğumuz her şeyin ve herkesin kıymetini bilelim.
İçinden geçtiğimiz şu zorlu dönemler beni bunları düşündürmeye itiyor. Hayatımdaki her insanın aslında benim için ne kadar kıymetli olduğunu bana bir kez daha hatırlatıyor. Sahip olduğum özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. İstediğimle istediğim zaman görüşebilmenin, istediğim zaman çalışabilmenin özgürlüğünü inanılmaz özledim. Kıymet bilen bir insan olmama rağmen daha da çok bilmem gerektiğini anladım. Mesela annemi çok özledim. Biliyorum ki bir çoğunuz benim gibi annesiyle uzun süredir görüşemiyor. Önceden istediğim an annemi görebilme özgürlüğüm vardı. Ama bu günler elbette geçecek ve eski özgürlüğümüze kavuşacağız. Ama o günler gelene kadar sahip olduklarımızın kıymetini daha da derinden anlamaya çalışın.  


Kıymet bilmekten bu kadar bahsetmişken ilk sayısından bu yana büyük kıymet verdiğim dergimizin  Mayıs 2021 sayısını sizlerle ulaştırmanın keyfini yaşıyorum. Çok keyifli bir sayı oldu. Çok değerli anneler ve çocuklarıyla röportajlar yaptık ve duygusal anları fotoğraf kareleri eşliğinde dergimize taşıdık. Yine birbirinden değerli isimlerle başarı odaklı röportajlarımız oldu. Az da olsa yine davet anlamında hareketli bir aydı Nisan. Ve bir ay boyunca gerçekleşen etkinliklerini sizlerle buluşturduk.


Son olarak tüm annelerimizin anneler günü kutlarım. Allah, hayata gözlerini kapayan tüm annelerin, evlatlarına sabırlar versin, mekanlarını cennet eylesin. Yeri gelmişken Mayıs ayında ulaşacağımız Ramazan Bayramı’nızı da kutlarım. Sevdiklerimizle bir arada olacağımız nice bayramlarımız olsun.

 

Keyifle okuyacağınız ve her sayfasına büyük kıymet ve değer verdiğimiz dergimiz umarım baharın keyfini sürerken hep yanınızda olur. Çünkü Hayat Klass ile Güzel

Diğer Tüm Yazılar