23 ülkenin katılımıyla gerçekleşen ‘23. Türk Dünyası Tanıtım Günleri’ için gittiğim Kastamonu’da Türk Dünyasının ve Türk Kültürünün buluşmasına, coşkulu mehteran takımı eşliğinde başlayan kortej yürüyüşüne, gösterilere, danslara, şovlara ve tarihimizin tanıtımına tanıklık ettiğim için çok mutlu oldum. Harikulade tabiatı, yemyeşil ovaları, panoramik dağları, Milli Mücadelede ki yeri ve halkın vatanı için yaptıkları ise büyük hayranlık uyandırdı. Şimdi gelin bu kıymetli şehrimizi biraz tanıyalım.
Kadim şehrin kuruluşu Hititler tarafından sağlanmış, ardından Lidya ve Frigyalılar tarafından alınmış, sonrasında Pers’lerin eline geçmiştir. Kısa bir süre sonra Büyük İskender’ in almasıyla Helen İmparatorluğu’na eklenmiş. Bir dönem sonra Romalıların eline geçmiş ve Roma ikiye ayrıldığında başkenti İstanbul olan Doğu Roma’ya bağlanmış. Romalıların Gas eyaleti ve Gas birliği tarafından idare edilen ‘Tomonya’ denilen şehir devleti olarak kurulmuştur. Gas – Tomonya ise Gastamonu sonrasında Kastamonu ismi ile günümüze gelir. Bizans Tekfur’ unun kızı Moni’ nin Türk Kumandana olan aşkı ile kaleden anahtarı atması üzerine ‘Kastın neydi Moni’ sonrası şehrin ismi Kastamoni olarak söylendiği sadece bir rivayettir.
M.S 1105’ te Danişmentliler tarafından alınıp İslam’ laşmaya başladı. 1460’ ta ise Fatih Sultan Mehmet tarafından Sinop ile beraber alınıp tamamen islam şehri oldu.
2018’ de Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak seçildi. Türk Dünyası Tanıtım Günleri de bu şehre yakışırdı. Kastamonu’nun her karışında ayrı bir kahramanlık hikayeleri yatıyor. Söz konusu vatansa gerisi teferruattır diyen bir halk. Hiç işgal görmemiş ve Çanakkale Savaşı’ nda en çok şehit verenlerden. Öyle ki bir köyde savaştan dönen olmadığı için köyün adı ‘Ersizler’ olmuş. Kahramanlık bir cinsiyet meselesi değil tabi ki 21 yaşında cephane taşırken hayatını kaybeden ‘Şerife Bacı’ gibi kadın kahramanlarda var. Abdurrahman Paşa Lisesi ise ayrıca etkileyici. Öğrenciler savaşa gitmeye karar verip tahtaya ‘Hocam bizi yok yazmayın. Biz Çanakkale’ ye gidiyoruz.’ yazmışlar ve geri dönmemişler. Bu lise ayrıca bizlere Rıfat Ilgaz’ ı ve Hababam Sınıfı’ nı da kazandırmış. Bu lise de okuyan Rıfat Ilgaz arkadaşlarından ilham alarak bu eserini ortaya çıkarmıştır. Peygamber efendimizin eşyalarını İngilizlerden kurtaran Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Halit Karsıalan da Kastamonulu. Kafkas Ordusu Başkomutanı Nuri Paşa’ da buralıdır. Öğrendiğim de çok şaşırdığım bir şey de İzmir Marşı’ nın Nuri Paşa adına ‘Kafkasya Dağlarında’ marşı olması oldu. Şehrin simgelerinden Nasrullah Camii den su içince 7 yıl içinde tekrar gideceğin söyleniyor. Su’ dan içtim ve tekrar gitmek nasip olsun isterim. Gezilecek o kadar çok yeri var ki en az 3 gün gerekli diyebilirim. Camiyi yaptıran Kadı Nasrullah aynı zamanda Karaçomak Deresini de birleştiren bir köprü yaptırmış o da şehrin simgesi haline gelmiştir. Atatürk’ ün Şapka ve Kıyafet İnkılabını ilan ettiği bu şehir de Osmanlı sonu, Cumhuriyet başı dönemine damga vurmuş Mimar Vedat Tek’ in adını taşığı Vedat Tek Kültür Merkezi’ ndeki şapka müzesi, milli mücadele resimleri, bebek müzesi, dantel müzesi, Mimar Sinan Üniversitesi öğencilerinin düzenlediği ahşap eserler, Milli Mücadele’ de İnebolu’ ya silah taşıyan mavnalar ve Kastamonu’ yu simgeleyen evi de unutmamak gerekir.
Kastamonu’nun simgelerinden biri olan ‘Saat Kulesi’ de enteresandır ki vakitsiz çalmasıyla Abdülhamid’ in eşi düşük yapar ve saat şehir dışına gönderilir. Yani sürgün edilen saat Kastamonu’ ya getirilmiş olur. Eskiler ‘Üsküdar’ a kadar Kastamonu.’ derler. Çünkü İstanbul’dan sonra beyliklere başkentlik yapmış olan Kastamonu gelirmiş.
Manevi tarihi de çok kıymetlidir. Evliyalar Şehri diye bilinir. Şeyh Şaban-i Veli, Aşıklı Sultan Türbesi, Benli Sultan Türbesi, Hatun Sultan Türbesi, Müfessir Alaeddin Türbesi, İsa Dede Türbesi, Atabey Gazi Türbesi, Karanlık Evliya Türbesi, Hepkebirler Sahabe Türbesi, Şeyh Ahmet Siyahi Hz. Türbesi, Terzi Köyü Adil Bey Türbesi, Şeyh Ahmed Camii ve Türbesi ile de manevi kahramanları bağrında saklar.
Abdülkadir Geylani’ nin torunu Abdül Fettah – ı Veli Türbesi ve Külliyesi, 1940’ larda camiilerin ihale ile satışa çıkartıldığı zaman satın alan kişinin ahıra çevirmesi ile köylüler topraklarını satıp mülkü geri alıp eski haline çevirmiştir. Milli değerlerine sahip çıktıkları gibi, manevi değerlerine sahip çıkmaları da ayrı bir göz doldurucu davranış.
Doğa güzelliklerinden; Valla Kanyonu, Horma Kanyonu, Çatak Kanyonu( Cam Teras), Ilıca Şelalesi, Ilgarini Mağarası (Genç Roma ve Bizans’ a ait şapel, mezar, sarnıç kalıntıları), Hristiyanların ilk yerleşim yeri olan hangi canlıya ait olduğu bilinmeyen fosillerin bulunduğu Kılıç mağarası. Şehir merkezinde Kurşunlu Han, Penbe Han(Balkapanı Hanı), Cem Sultan Bedesteni, Aşirefendi Hanı, Yanık Han tarihten taşıdığı izlerle günümüze gelmiş kıymetli yerler arasında.
Dünyada DNA’ sı bozulmamış tek siyez buğdayının da Kastamonu’ da yetişiyor olmasını ve mutfağının oldukça organik olduğunu, gastronomi de çok başarılı olduklarını söylemeden geçmek istemem. Özellikle; kuyu kebabı, tirit, banduma, etli ekmek, simit tiridi, ekşili pilav, Ecevit çorbası ve tescilini almış oldukları eğşi suyunun lezzetlerini tatmanızı tavsiye ederim.
Şanlı tarihi ve yapıları, doğal güzellikleri, gastronomisi, Safranbolu evlerine benzer kendine has mimarisi ile mutlaka gezilmesi gereken bu şehrin tanıtımının daha çok yapılması, kıymetini bilmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Vatanımızı tanıyalım, değerlerimizi bilelim, sahip çıkalım.
Diğer Tüm Yazılar