Umudu kaybetmek, içindeki çocuğu öldürmek gibi gelir bana.
O çocuk yok olduğu zaman, yaşamın anlamı kalmaz.
İçimdeki çocuğu her şartta canlı tutabilme çabasındayım.
Büyük laflar etmeyi, ders verir gibi konuşmayı sevmiyorum.
Bende hepimiz gibi canımı yakan birçok tecrübe yaşadım.
Çaresiz hissettiğim, isyanımın tavan yaptığı zamanlar oldu.
Yaşadığım süre içinde sınanmaların devam edeceğini de biliyorum.
Son nefesimi verene kadar direnmeye devam etmekte kararlıyım.

“Yok öyle umutları yitirip savrulmak, unutma aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak” der Nazım Hikmet …

 

DOSTU OLMAYANLAR ZAFİYET ÇEKEN HASTALARA BENZER!

Mücadeleci bir ruhum var... Kötü giden olaylarda alternatif çareler ararım.
Önce içime dönerim. Bilirim ki neticede çözüm düşüncelerimdedir.
Bilgisine, aklına ve tecrübelerine güvendiğim dostlarımla konuşurum.
Onları dinlemek iyi gelir. Dostlarım kıymetlilerimdir.
Ailem ve can dostlarımın varlığı en değerli hazinemdir.

İyi ki varsın diyebildiklerimiz, hayatın verdiği en güzel hediye ve umuttur.

Yapabileceğim bir şey kalmadığında ise, kabullenirim ve çekilirim.
İçimde bir ses, daha son sözün söylenmediğini fısıldamaya devam eder.

Nefes alıyorsam çare vardır. Umut her canlının oksijenidir.

Umudumu kaybetmenin kaderim olmadığına inanıyorum.

Mümkün olan her şeyi yaptıysam geriye inanarak beklemek kalır.

Benim için tünelin sonunda o ışık hep vardır. Eninde sonunda ulaşılacaktır


Çevremdeki insanlara, yazılarımla ulaşmak istediğim okurlarıma,
Umudun hep var olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Gayretli bir sabırla umuda ve birbirimize sarılmaya çok ihtiyacımız var.
Gün doğmadan neler doğar sözü, umudun bitmeyeceğini hatırlatır.

 

TUTAMAYACAĞINIZ SÖZÜ VERMEYİN ...!

Ne yazık ki insanlara umut olup, yarı yolda bırakanlar da var.
Yüreklerde derin yaralar açan, yaşamdan koparan insanlar.

Size etkilendiğim yaşanmış bir hikâyeyi aynen aktarıyorum;

Kral dondurucu bir kış mevsiminde gecenin soğuğunda nöbet tutan bir muhafıza sordu; Üşüyor musun?
Muhafız; ben alışığım kralım dedi.
Kral, olsun sana sıcak tutacak elbise getirmelerini emredeceğim dedi ve gitti.
Ancak bir süre sonra emir vermeyi unuttu.
Ertesi gün duvarın yanında muhafızın soğuktan donmuş cesedini gördüler.
Muhafız duvara bir şeyler karalamıştı.
Duvarda şunlar yazıyordu;

“Kralım, soğuğa alışkındım fakat senin sıcak elbise vaadin beni öldürdü.”

Türlü vaatlerle, insanları bir umuda bağlayarak kesinlikle imtihan etmeyin.

Çünkü insan, bekletildikçe değişir.

Beklettiğiniz kişi, hakkınızda telafisi imkânsız olumsuz düşüncelere girer.

Önce umudu öldürürsünüz. Ardından sevgi, saygı, güven ölür.

Geriye bir şey kalmaz.




  Diğer Tüm Yazılar