Pandemi þartlarý nedeniyle dijital platformda gerçekleþtirilen ve Arter’in ev sahipliði yaptýðý törende konuþan Koç Holding Yönetim Kurulu Baþkaný Ömer M. Koç, “Özgür düþüncenin temeli olan eleþtirel okuma, analitik düþünme ve sentezleme becerilerini henüz okul yýllarýnda kazanan, donanýmlý, bilim, kültür ve sanat alanlarýnda bilgi ve ilgi sahibi bireyler yetiþtirmek, hepimizin ortak sorumluluðudur. Bu memleketin müreffeh ve aydýnlýk yarýnlarý için eðitimi en önemli, en öncelikli meselemiz olarak görmeliyiz. Baþka türlü, Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Fikri hür, vicdaný hür, irfaný hür’ nesillerini nasýl yetiþtirebiliriz? Ne mutlu ki bu bilinci haiz, elini taþýn altýna koyan, koþullar ne olursa olsun herkesten evvel koþan, topluma liderlik eden vatansever insanlarýmýz var. Bu akþamki ödülümüzün sahibi de, iþte böyle deðerli bir kiþi ve hikâyesi de kendisi kadar özel” dedi.

 Prof. Dr. Hüseyin Vural ise ÝLKYAR ile yurdun dört bir yanýnda dokunduklarý çocuklarýn ve gençlerin öykülerine yer verdiði konuþmasýnda “Çocuklara dokunduðunuz zaman çocuklar kendi kapasitelerini ortaya çýkarabiliyor. Her þeyin baþý öz güven. Köy çocuklarý, eðitimde bu ülkenin en þanssýz olan çocuklarý. Taþýmalý eðitimle baþka merkeze güzel okullara gidiyorlar, ancak okulun kaynaklarýndan pek faydalanamýyorlar. Hâlbuki bu ülkenin Edison’u büyük þehirlerden çýkacak diye bir þart yok. O köylerde belki de Edison’lar gizli. Bu köy çocuklarýndan bazýlarýný Bilim Elçimiz olarak belirledik. Kendilerine çeþitli kaynaklar ilettik. Onlarla tablet üzerinden konuþuyor, deneyler yapýyoruz. Hayattaki en büyük yaþam motivasyonum, o çocuklarýn güzel yerlere geldiklerini, ülkesine, milletine, insanlýða katký saðladýklarýný görmektir. Yaz Bilim Okulumuz 19 yýldýr sürüyor. Kendi konusunda en iyi bilim insanlarý çocuklar ile buluþuyor. Yaz Bilim Okulu senede sadece 8-9 gün. Bunu yýl boyunca yapalým arzusundayýz. Onun için de bir rüyamýz var, köylerden ve þehirlerden çocuklarýn geleceði, en güzel þekilde altyapýsýný kuracaðýmýz ve sürekli güncelleyeceðimiz laboratuvarlar ile tüm çocuklara, anne ve babalara hitap edecek Bilim Sanat Köyü’nü kurmak istiyoruz” dedi.

Türkiye’nin ilk özel vakfý olarak 52 yýl önce kurulan Vehbi Koç Vakfý’nýn her yýl sýrasýyla kültür, eðitim ve saðlýk alanlarýnda verdiði Vehbi Koç Ödülü’nün bu yýl “eðitim” alanýndaki sahibi, pandemi þartlarý nedeniyle dijital platformda gerçekleþtirilen ve Arter’in ev sahipliði yaptýðý törende açýklandý. Vehbi Koç Vakfý Yönetim Kurulu; Prof. Dr. Mehmet Ali Alpar’ýn baþkanlýðýný yaptýðý, Prof. Dr. Petek Aþkar, Prof. Dr. Ýpek Gürkaynak, Prof. Dr. Hasan Þimþek ve Iþýk Tüzün’den oluþan Seçici Kurul’un önerdiði 3 aday arasýndan, “eðitim” alanýndaki öncü nitelikteki çalýþmalarý ile 20. Vehbi Koç Ödülü’ne “Ýlköðretim Okullarýna Yardým (ÝLKYAR) Vakfý” ile vakfýn kurucusu Prof. Dr. Hüseyin Vural’ý lâyýk gördü. 

Tören, bir Vehbi Koç Vakfý Kuruluþu olan ve sanatýn tüm disiplinlerini kapsayan programýyla herkes için eriþilebilir, canlý ve sürdürülebilir bir kültür ve yaþam platformu sunan Arter’de düzenlendi. 2019 yýlýnda Dolapdere’deki yeni binasýna taþýnan Arter’de iki adet performans salonu bulunuyor. Törenin gerçekleþtirildiði Sevgi Gönül Oditoryumu, film programlarý, konuþma ve söyleþilerin yaný sýra performans sanatýndan örneklere, dans ve devinim çalýþmalarýna ve küçük akustik dinletilere de ev sahipliði yapýyor.

Törenin sunuculuðunu ise ÝLKYAR gönüllüsü olarak 3 yýldýr görev yapan ve bu süreci “hayatýmý deðiþtiren, köyümün sýnýrlarýný aþmamý saðlayan yolculuðum” olarak anlatan Karadeniz Teknik Üniversitesi yüksek lisans öðrencisi Fatma Yýldýrým yaptý. 

Prof. Dr. Hüseyin Vural, ÝLKYAR Vakfý’nýn ilk tohumlarýný 1977 yýlýnda Amerika’da doktora eðitimi sýrasýnda attý. Vakýf, Vural’ýn Türkiye’ye dönmesinin ardýndan çocuklarýn hayal güçlerini desteklemek, özgüvenlerini geliþtirmek ve her türlü yeteneklerinin ortaya çýkmasýna olanak tanýmak amacýyla Prof. Dr. Vural Altýn, Prof. Dr. Sýddýk Yarman ve Prof. Dr. Mahir Arýkol ile birlikte 1998 yýlýnda kuruldu. Çocuklarý ilgi alanlarý doðrultusunda motive etmek, yatýlý okullara kitap, eðitim, spor, oyun materyali saðlamak, köy okullarýndaki çocuklara okuma zevki aþýlamak ve kitap yardýmý ulaþmamýþ okul býrakmamak hedefiyle uzun yýllardýr karýnca kararýnca adýmlar atan ÝLKYAR Vakfý’nda, çalýþmalar gönüllülük esasýyla yürütülüyor. Gönüllüler ulaþtýklarý köy okullarýnda edebiyattan resme, matematikten fiziðe kadar birçok alanda eðlenceli etkinlikler düzenliyor, ihtiyaç sahibi öðrencilere burs veriyor, hediyeler daðýtýyor, etkinliklerde baþarýlý olan çocuklarý Orta Doðu Teknik Üniversitesi ve Boðaziçi Üniversitesi’ndeki yaz okullarýnda aðýrlýyor. 

Vehbi Koç Vakfý ve Koç Holding’in Youtube kanallarýnda yayýnlanan törende konuþan Koç Holding Yönetim Kurulu Baþkaný Ömer M. Koç, “Pandemi nedeniyle online olarak düzenlediðimiz bu ödül töreni, Vehbi Koç'u, vefatýnýn 25’inci yýlýnda bir defa daha anmak, hayatýný adadýðý deðerleri hatýrlatmak için bize kýymetli bir imkân sunuyor. Vehbi Koç’un ‘Ülkem varsa ben de varým’ sözü, tüm paydaþlarýmýzla kader birliði yaptýðýnýn ve zamanýnýn çok ötesindeki vizyonunun göstergesidir. Bu sorumluluk duygusuyla eðitim, saðlýk ve kültür alanlarýnda ülkemize çok deðerli kurumlar kazandýrmýþtýr. Onun ideallerini yaþatmak bizim için büyük bir gurur kaynaðý ve onurlu bir vazifedir” dedi. 

Ömer M. Koç: “Salgýnla birlikte eðitimde fýrsat eþitsizliði daha da derinleþmiþ görünüyor.”

“Bu akþam sadece çok deðerli bir kuruluþumuzu ve insanýmýzý ödüllendirmekle kalmayýp azimle çalýþtýðýmýz takdirde neleri baþarabileceðimize bir defa daha þahit oluyoruz” diyerek sözlerini sürdüren Ömer M. Koç þöyle devam etti: “Hiç þüphe yok ki, içinden geçtiðimiz Covid-19 salgýnýnýn pek çok konuda menfi etkileri oldu. Ancak eðitim alanýndaki sonuçlarý özellikle dikkat çekici ve üzücü. Milli Eðitim Bakanlýðýmýzýn web sitesinde yayýmladýðý ‘Sayýlarla Uzaktan Eðitim’ istatistiklerine baktýðýmýzda, yaklaþýk 2,5 milyon öðrencinin Eðitim Biliþim Aðý’na eriþemediðini görüyoruz. Devletimizin sahadaki durumu yakýndan izliyor olmasý, eminim alýnan önlemlere de ýþýk tutuyordur. Her hâlükârda öðrencilerimizin yüzde 15, yüzde 16’sýnýn sistemin dýþýnda kalmasý vahim bir tabloya iþaret ediyor. Korkarým, bu durum bilhassa sosyoekonomik bakýmdan geri kalmýþ yörelerimizdeki evlatlarýmýzý daha da olumsuz etkiliyor. Özetle, salgýnla birlikte süregelen sorun daha da büyümüþ, eðitimde fýrsat eþitsizliði daha da derinleþmiþ görünüyor. Bizim en büyük sorumluluðumuz çocuklarýmýzý hýzla deðiþen dünyaya, bugünden çok farklý bir geleceðe hazýrlamaktýr. Onlarý 21. yüzyýlýn yetkinlikleriyle donatmalý, gerekli meziyetleri kazandýrmalýyýz ki; yarýnýn dünyasýnda kendilerine yer bulmanýn ötesinde, söz sahibi de olabilsinler. Özgür düþüncenin temeli olan eleþtirel okuma, analitik düþünme ve sentezleme becerilerini henüz okul yýllarýnda kazanan, donanýmlý, bilim, kültür ve sanat alanlarýnda bilgi ve ilgi sahibi bireyler yetiþtirmek hepimizin ortak sorumluluðudur. Bu memleketin müreffeh ve aydýnlýk yarýnlarý için eðitimi en önemli, en öncelikli meselemiz olarak görmeliyiz. Baþka türlü, Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Fikri hür, vicdaný hür, irfaný hür’ nesillerini nasýl yetiþtirebiliriz? Ne mutlu ki bu bilinci haiz, elini taþýn altýna koyan, koþullar ne olursa olsun herkesten evvel koþan, topluma liderlik eden vatansever insanlarýmýz var. Bu akþamki ödülümüzün sahibi de iþte böyle deðerli bir kiþi ve hikâyesi de kendisi kadar özel” dedi.

Prof. Dr. Hüseyin Vural: “Bu ülkenin Edison’u büyük þehirlerden çýkacak diye bir þart yok. Bu bilinçle Türkiye’nin 81 ilindeki 81 köyüne kitap, bilgisayar ve internet baðlantýsý saðladýk. Böylece öðrencilerin EBA’ya eriþimi mümkün oldu…”

Ödülünü Ömer M. Koç’un elinden alan Prof. Dr. Hüseyin Vural, ÝLKYAR’ýn yurdun dört bir yanýnda dokunduðu çocuklarýn ve gençlerin öykülerine deðindiði konuþmasýnda þu ifadelere yer verdi: “Bu çocuklarýn hepsini güzel etkinliklerle bir araya getirebilmek ülkemizin geleceði için çok yararlý olacaktýr, diye düþünüyorum. Çocuklara dokunarak önemli olduklarýný hissettirirseniz, onlar da kapasitelerini ortaya çýkarmak için büyük bir heyecanla çalýþýp, her yere ulaþabiliyor. Þu anda teknoloji ilerlerken bir sürü caydýrýcýlar ortaya çýkýyor. 2 terabaytlýk bellekler satýlýyor. 4 terabaytlýk olanlar da yakýnda satýlmaya baþlar. 4 terabaytlýk bir bellekte 500 bin kitabý saklayabilirsiniz, yani insanlýðýn bütün birikimini cebinize koyabilirsiniz. Bu birikimi özümseyerek çok güzel þeyler yapabiliriz. Ama yanlýþ amaçlara doðru yönlenirsek, teknoloji fayda deðil, uyuþturan bir rol oynamaya baþlar. Sosyal medyadan o kadar ilginç bilgi ve görüntüler akýyor ki; o mükemmellikler karþýsýnda hayran oluyoruz, ama yavaþ yavaþ çocuklar da, bizler de uyuþmaya baþlýyoruz. ‘Biz yapamayýz, onlar yapmýþ hepsini’ diye bir psikoloji içerisine giriyoruz. Ancak bilgiyle beslenmiþ özgüvenle insanlýða yenilikler sunabiliriz.”

Baþlattýklarý Bilim Elçisi projesini anlatan Prof. Dr. Hüseyin Vural þöyle devam etti: “81 ildeki 81 köy çocuðunu kütüphaneci olarak belirledik. Hep birlikte bilgisayarýn baþýna toplanýp EBA derslerini izleyebiliyorlar. Köy çocuklarý eðitimde bu ülkenin en þanssýz olan çocuklarý. Çünkü taþýmalý eðitimle baþka il, ilçe, taþýma merkezindeki güzel okullara gidiyorlar. Orada dersler saat iki, iki buçuk civarý bitince hemen servise binip geri dönüyorlar. Okullarýndaki kaynaklardan yeterince yararlanamýyorlar. Köylerinde hayat neyi gerektiriyorsa onu yapýyorlar, ya hayvanlarýn altýný temizliyorlar, ya da analarýna yardým ediyorlar. Eðitimden uzaklaþýyorlar. Hâlbuki bu ülkenin Edison’u büyük þehirlerden çýkacak diye bir þart yok. O köylerde belki de pek çok Edison gizli. Okuma heyecanýnýn sürmesi gerekir. Milli Eðitim Bakanlýðýmýzýn çok güzel bir sloganý var, ‘Eðitimde ihmal edilecek tek birey bile olamaz.’ ‘Bilim Elçilerimiz’ kütüphaneci gibi çalýþýp, çocuklara kitaplarý daðýtýyorlar. Onlarla internet üzerinden konuþuyoruz, deneyler yapýyoruz. Bilim Elçilerimiz ile büyük bir yolculuða baþladýk. Çok güzel çocuklar ve çok iyi yerlere geleceklerine inanýyorum. Onlarýn insani deðerlerini, sevgilerini, saygýlarýný, gülümsemelerini koruyup, milletimize hizmet edecekleri günleri görmek için yaþýyorum.”

Prof. Dr. Hüseyin Vural, TÜBÝTAK’ýn desteklediði Yaz Bilim Okulu’nun 19 yýldýr sürdüðünü de anlatýrken, “Bilim Okulumuz ODTÜ kampüsünde gerçekleþiyor. ODTÜ’nün bilim insanlarý çocuklar ile buluþuyor. Çocuklar kendi deney setlerini geliþtiriyor ve birçok etkinlik gerçekleþtiriyorlar. Böylesine dolu dolu geçen bir Yaz Bilim Okulu’nda söz veriyorlar, ‘Biz de sizin gibi olacaðýz, ülkemize, milletimize faydalý bireyler olacaðýz’ diyorlar. Yaz Bilim Okulu her sene 8-9 gün kadar sürüyor. Bunu yýl boyunca yapalým arzusundayýz. Onun için de bir rüyamýz var, köylerden ve þehirlerden çocuklarýn geleceði, en güzel þekilde altyapýsýný kuracaðýmýz, sürekli güncelleyeceðimiz laboratuvarlar ile tüm çocuklara, anne ve babalara hitap edecek Bilim Sanat Köyü’nü kurmak istiyoruz” dedi.

Prof. Dr. Hüseyin Vural, “Ýyi ki Vehbi Koç bu vakfý kurmuþ. Ýyi ki sizler böyle güzel þeylere devam ediyorsunuz. Vehbi Koç’u rahmetle anýyor, hepinize çok teþekkür ediyorum” diyerek sözlerini tamamladý.