Kırgızistan’ın ilk kanser tanı ve görüntüleme merkezini dev bir yatırımla hayata geçiren Turkish Health Clinic, kullandığı son teknoloji medikal cihazlar ve tecrübeli hekimleriyle kanser vakalarında erken teşhis ve etkin tedavi yöntemleri sayesinde hastaların hayata tutunmasını sağlıyor. Türkiye’nin sağlık alanında ulaştığı seviyeyi uluslararası alanda da kanıtlayarak sağlık turizminde Türkiye’ye büyük bir döviz sokan Turkish Health Clinic Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mikail Sürer, yurt dışındaki yatırımlarını her geçen gün artırarak sektöründe kayda değer bir başarı sağlıyor. Turkish Health Clinic Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mikail Sürer ile sağlık turizminde Türkiye’nin uluslararası konumunu, Turkish Health Clinic’i sağlık turizminde ayıran yönlerini ve gelecek hedeflerini Klass okurları için konuştuk.
Mikail Bey, Turkish Health Clinic Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı olarak sağlık sektöründe çok değerli çalışmalara imza atmış bir isimsiniz. Sizi daha yakından tanımamız için kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1979 Düzce doğumluyum. Yaklaşık 10 yıldır sağlık sektöründeyim. Sağlık sektörüne radyoterapi yatırımı yaparak başladım. Radyoterapiden sonra yurt dışı ülkelerine sağlık turizmi yatırımları yapmaya ve klinikler açmaya başladık. Önce Türkiye’de ve ardından diğer ülkelerde yatırımlarımıza devam ettik. Şu anki hedeflerimiz arasında Avrupa bölgesi buluyor.
‘SAĞLIK TURİZMİNDEN GELEN DÖVİZ, TATİL TURİZMİNİN GETİRDİĞİ DÖVİZDEN ÇOK DAHA FAZLA’
Sağlık turizmi alanında aktif çalışmalar yapan birisi olarak sizden sağlık turizminin ne olduğunu ve Türkiye’nin uluslararası sağlık turizmi alanındaki durumu öğrenebilir miyiz?
Öncelikle sağlık turizmini yapabilmemiz için ülkemizin sağlıkta yeterli bir halde olması gerekiyor. Bunu büyük bir mutlulukla söylüyorum ki Türkiye sağlık konusunda dünyada çok iyi bir konumda. Son 10-15 yılda geldiği nokta gerçekten çok iyi bir yerde. Pandemi döneminde de bunu tüm dünyaya kanıtladı. Türkiye’nin böyle bir potansiyelini biz yatırımcılar olarak tanıtmamız ve yaymamız boynumuzun borcu. Türkiye’ye sağlık turizmiyle gelen ülkeler ikiye ayrılıyor. Birincisi, ülkelerinde yeterli sağlığı bulamayanlar, akademik anlamda kendini geliştirememiş, medikal cihaz anlamında donanımlı olmayan ülkeler. Yani daha çok ülkesinde tedavisini bulamadığı için Türkiye’yi tercih ediyor. Avrupa ve Amerika’da ise ülkelerinde tedaviyi bulsalar dahi birtakım branşları sigortaları karşılamadığı için ve özel sigortalar çok pahalı olduğu için ülkemizi tercih ediyor. Sağlık turizmi deyince akla gelen branşlar saç ekimi, göz, diş, plastik cerrahidir. Avrupa ülkelerinden gelenlerin bizi tercih etme durumu kendi ülkelerinde çok daha pahalı olduğu için Türkiye’de fiyat avantajı olmasıdır. Yani kısaca özetlemek gerekirse bir grup ülkesinde tedaviyi bulamadığı için Türkiye’ye geliyor bir grup da kendi ülkesindeki tedaviyi pahalı bulduğu için bize geliyorlar. Bunun yanı sıra eklemek istediğim birkaç şey daha var. Türkiye lokasyon anlamında çok iyi bir noktada. Bunu doğru okumak ve doğru anlatmak lazım. Türkiye üç tarafı denizle çevrili yarımada, içinde dört mevsim yaşanan cennet gibi bir ülke. Dolayısıyla bizim burada sağlık turizminin yanında tatil turizmini çok iyi servis etmemiz lazım. Yer altı kaynaklarımızdan dolayı termal turizmimiz çok gelişmiş bir durumda. Bizim termal turizmimizi de çok iyi servis etmemiz gerekiyor. Biz bir sürü kültürü içinde barındırmış binlerce yıllık tarihi olan bir coğrafyanın üzerinde oturuyoruz. Bir din ve kültür turizmi de yapabileceğimiz çok kompleks bir ülke Türkiye. Bunların hepsini eş zamanlı bir şekilde sunmak ve servis etmek gerekiyor. Tatil turizmindeki bir turistin ülkemize getirdiği döviz ile sağlık turizminde bir hastanın getirdiği döviz arasında dağlar kadar fark var. Sağlık turizminden gelen döviz tatil turizminin getirdiği dövizden çok daha fazla. Fakat hızlı hareket etmemiz gerekiyor, işimizi doğru anlatmamız gerekiyor ve çok çabuk yol almamız gerekiyor. Çünkü aradığı tedaviyi ülkesinde bulamıyor dedik ya, ülkeler de çağa ayak uydurarak gelişiyor. Dolayısıyla bu ülkeler zamanla sağlık turizmi akışını durduruyor. Avrupa bölgelerine ise birçok farklı ülkeden yatırım yapılıyor, dolayısıyla yerinde hizmet vermeye başlıyorlar. Demek ki bu alanda bizim kendimizi geliştirmemiz gerekiyor, o bölgelerde neler yapabiliriz, yerimizde neler yapabiliriz gibi soruları doğru okumamız, doğru görmemiz ve bugünden yerini almamız gerekiyor. Biz Turkish Health Grup şirket olarak bunu 5 yıl önce gördük ve belli başlı ülkelerde yatırımlar yaptık. Yaptıklarımızla beraber çok da geliştik ve büyüdük. Çünkü biz bir ürün satmıyoruz biz bir hizmet satıyoruz. Bugün elle dokunur, gözle görünür bir ürünün iadesi mümkün ama sağlığın iadesi mümkün değil.
‘YURT DIŞINDA KENDİ HASTANELERİMİZ VE KLİNİKLERİMİZ VAR’
Turkish Health Clinic olarak sağlık turizminde öncelik verdiğiniz konular nelerdir ve Türkiye’nin sağlık turizmini güçlendirmek için sizce neler yapılması gerekiyor?
Her sektörde olduğu gibi maalesef bizim sektörümüzde de sahada bu işi amatörce yapan insanlar var. Aslından bunu biraz ayırt etmemiz gerekiyor çünkü biz insan sağlığına hizmet veriyoruz yani geri iade edemediğimiz bir konu hakkında hizmet veriyoruz. Biz birinci önceliği dürüst, şeffaf, güvenilir olan kurum ve kuruluşlarla çalışıyoruz. Dolayısıyla bir aracı kurum olmak, hizmet sunan bir acente olmak iyileri tenzil ediyorum ama bunu çok amatörce yapanlar var. Bunları birbirinden ayıran, sizi taşıyan çatı bir markanın olması lazım. Dev bir kuruluşla beraber hareket ediyor olmak gerek. Bizim yurt dışındaki Turkish Grup ve Turkish Clinic de bunlardan bir tanesi. Yurt dışında kendi hastanelerimiz ve kliniklerimiz var. Bir hastane kimliği altında gitmek çok daha güvenli. Her hastanenin uzmanlaştığı ve içinde güçlü branşlarının bulunduğu birtakım dallar vardır. Bizim de çok kuvvetli olduğumuz branşlar var. Türkiye’deki sağlık turizmini güçlendirmek için güçlü olduğun branşları anlatmadan önce ülkedeki sağlığı anlatman lazım, hastanelerini anlatman lazım, bölümleri ve branşları anlatman lazım, doktorları anlatman lazım. Bunları anlatmak çok kolay olmuyor tüm öyküyü iyi bir şekilde sunabilmek gerekiyor. Dolayısıyla burada devletin de STK’larında, hastanelerin de aracı kurum ve acentelerin de bunlara hizmet veren herkesin son derece aidiyet duygusuyla, şeffaf, dürüst ve güvenilir bir şekilde çalışması lazım.
Son olarak gelecek yatırımlarınız olacak mı?
Belli başlı hedeflediğimiz bölgelerimiz var. Yatırımlarımız daha çok onkoloji üzerine olacak ve onkolojiyle birlikte birbirine bağlı branşlardan hastaneler açmayı planlıyoruz. Bizim ilk yatırımlarımız daha çok diagnos görüntüleme üzerineydi şimdi ise bunu hastanecilik olarak çevirdik.
İnstagram: mikailsurer