Fatih Eke : “Çörek Otu İle İnsanların Hayatına Şifa Katıyoruz”

Fatih Eke :  “Çörek Otu İle İnsanların Hayatına Şifa Katıyoruz” Fatih Eke : “Çörek Otu İle İnsanların Hayatına Şifa Katıyoruz”

Nigella Group Kurucusu, Ödüllü İş İnsanı Fatih Eke Markasının Büyüme Sürecini Ve Çörek Otunun Hayatını Nasıl Değiştirdiğini Klass’a Anlattı Nigella markasını kurarak çörek otunu tüm dünyaya tanıtma misyonuyla yola çıkan, bu süreçte ilk olarak doğrudan satış sistemiyle ilerleyerek müşteri deneyimine dayalı bir satış stratejisi izleyen ve bu şekilde Türkiye sınırlarını aşarak birçok ülkede büyük bir ticari başarı elde eden Fatih Eke, bugün doğal içerikli ürünlerini 67 ülkeye ülkeye ihraç ediyor. Zaman içerisinde satış ağını ve satış kanallarını genişleterek daha çok insana ve şirkete ulaşan Nigella Group, bugün çörek otu içerikli ürünlerini dünyaya tanıtmaya ve insanların hayatına şifa ve değer katmaya devam ediyor. Başarılı iş insanı Fatih Eke ile Nigella’nın bugünlere nasıl geldiğini, nasıl bir satış stratejisi ile ilerlediğini, büyüme hedeflerini ve faaliyet gösterdiği ülkeleri Klass okurları için konuştuk.  

Fatih Bey, Nigella Group olarak uluslararası arenada çörek otu ile büyük bir başarı yakaladınız. Bu başarının sırrını sizden dinleyebilir miyiz?
Ben popülist bir kişilik yapısına sahip bir insan değilim. Bir işi yaparken önce felsefesinin oturtulması ve kurgulanması gerekir. Son zamanlarda dünyada insanların takıntılı bir hale geldiği başarı psikolojisi benim gözümde çok anlamlı bir şey değil. Bir insan dünyaya bir görev ile gelir. Ve kendisine verilen görevleri en üst düzeyde dürüstçe kullandığı zaman ilk başta anlaşılmasa bile zamanla istediği başarıya ulaşabilir. Ben hedeflerime baktığım zaman aslında çok başarılı olduğumu düşünmüyorum ve daha işin başında olduğumu görüyorum. Öncelikle bu süreçte benim yaptığım işleri takdir eden ve yanımda olan dostlarıma çok teşekkür ediyorum. Ben çalışmaktan dış dünya ile tüm bağlantımı kesmiştim. Sudaki balık misali aslında neler yaptığımı bilmiyormuşum. Beni bu kısır döngüden Klass Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı sevgili dostum Muammer Kapucuoğlu çıkardı ve farklı bir dünyanın içine girdim bir anda. Şu anda daha güçlü ve özgüvenli bir şekilde birlikte ilerliyoruz.

“ŞİRKETİN BÜYÜMESİNİN YOLU TAMAMEN DOĞRU ÜRÜNÜ DOĞRU BİR ŞEKİLDE SUNMAKTAN GEÇTİ.”
Büyüme sürecinizde nasıl bir strateji izlediniz?
Ben çörek otu ile yola çıktığımda bunun sıra dışı bir şey olduğunu biliyordum. İnsanlara bunu anlatmak istedim. Pazarlamadaki en önemli kriter olan müşteri deneyimi ve müşteri deneyimi ile büyüme olgusunu biz doğrudan satış ile çok iyi bir şekilde tecrübe ettik. Şirketin büyümesinin yolu tamamen doğru ürünü doğru bir şekilde sunmaktan geçti. Çok büyük reklam bütçeleri harcamadan müşteri deneyimi ile ilerledik. Daha büyük pazarlara açılmak için bu süreçte güç kazanmamız gerekiyordu. Şu anda Asya pazarının neredeyse tamamında varız. Pasifik ülkeleri, Uzak Doğu ve Avrupa, Afrika dahil çok sayıda ülkeden çok fazla talep alıyoruz. Her proje bir şekilde kendi yolunu çiziyor. Öyle olmadığında taklitten öteye geçemiyorsunuz. Belli bir noktadan sonra kimin ne yaptığına bakmadan doğru ürün, doğru strateji ve müşterilerin hem üründen dolayı hem de satış ekibinin iyi kazanmasına sağlamak gibi bir yola başvurduk.

“BUGÜN MOĞOLİSTAN’DAKİ YA DA ÖZBEKİSTAN’DAKİ HERHANGİ BİR DİSTRİBÜTÖRÜMÜZÜN GÖZÜNDEKİ IŞILTIYI GÖREBİLİYORUM”
Satış ekipleriniz nasıl bir sistem ile çalışıyor?
Satış ekiplerime karın önemli bir kısmını dağıtarak motivasyonlarını artırma yoluna gittik. Bir birim satıp yüzde 50 kar edeceğime, yüz birim satarak yüzde 10 kar etmeyi tercih ettik. Böyleyken şirketimiz de daha karlı oluyor. Bunu baz alarak satış ekiplerime her zaman yüksek prim dağıttım. 9 yıldır bu şekilde çalışmaya devam ediyoruz. Bu da onların şevkle ve bağlılık içerisinde çalışmasını sağladı. İnsanların hedefleri için paraya ihtiyacı var. İyi kazandıkları ve sundukları ürünün doğru olduğunu anladıkları zaman insanların yapabileceklerinin sınırlarını çizmek mümkün değil. Bugün Moğolistan’daki ya da Özbekistan’daki herhangi bir distribütörümüzün gözündeki ışıltıyı görebiliyorum. Sadece bu işi yaparak hayallerini gerçekleştiriyor.

Sizin markanızı başarıya götüren etmenler neler oldu?
Biz öncelikle bu işe doğrudan satış sistemi ile başladık. Ürünlerimiz iyi olduğu için hammadde talepleri almaya başladık. Çörek otu hammaddesi isteyen firma sayısı gün geçtikçe arttı. Daha sonrasında market ve eczaneler talepte bulunmaya başladı. İlerleyen süreçte kozmetikle alakalı ürünler yapmaya başladık. Nigella bünyesinde şu anda 34 proje hayata geçiriliyor. İleri teknoloji üretimde çok önemli. Biz yapay zeka, blockchain gibi ileri teknolojiyi üretime entegre etmek gibi bir çalışma içerisine girdik. Çok zor bir süreçti. Türkiye’de ve dünyada iyi yatırımcıyı bulmak, yetiştirmek, istihdam etmek çok zordur. Bununla birlikte” nigellachain” doğdu. Temiz gıda kavramını ortaya çıkardık. İnsanların tükettiği gıdaların içeriğini bilmesi gerektiğini düşündük. Nigella’nın bir temiz gıda projesi olduğunu her zaman söyledim. Şimdi ise yapay zeka, blockchain, MLM, market ve eczanelerde satılabilecek bir ürün gamına ulaştık. Büyük sponsorluklar yaptık. Toplumun ve dünyanın önde gelen medya yüzleriyle anlaşmalar yaptık ve klasik reklamlara başladık. Aldığımız geri dönüşler gerçekten mükemmel. Her insana verebileceğimiz bir şeyin olduğunu gördük. Bu süreçte eşimin kurduğu Alyalina markası doğdu. O da kendi alanında her gün başarıdan başarıya koşuyor. Biz açıkçası çörekotu ile insanların hayatına değer ve şifa katıyoruz. Bunun için çalışıyoruz. İnşallah tüm dünyada “nigella” projesini bilinir hale getireceğiz.  

“BİZİM EN BÜYÜK AMACIMIZ ÇÖREK OTUNU TÜM DÜNYAYA TANITMAK”
Bu dünyaya çörek otunu tanıtmak için geldiğinizi düşünüyor musunuz?
Çörek otu benim hayatıma girdiği günden beri hayatıma bereket geldi. Her zaman huzur içinde çalıştım. Doğru bir hedefe sahip olmanız her zaman yeterli değildir. Bunu yanında doğru bir yolda ilerlemelisiniz. Meşru bir hedefe meşru yoldan gidilmeli. Bunun verdiği bir iç özgüven de vardı ama bu dünyaya çörek otu için mi geldiniz diye sorsanız ben bununla onur duyarım. Bu gerçekten büyük bir amaç. Çoğu ilacın başaramadığı şeyi biz çörek otu ile başardık. İnsanlar doğal ürünler kullanmak istiyor ve etkisini gördüğü zaman ondan başkasını kullanmıyor. Ben kadere inanan bir insanım. Kader belki de bizim için bunu yazdı. Hatta eşim karşı çıkmasaydı soyadımı çörek otu yapacaktım. Hayatımın gayesi şu an bu oldu. Yaşamım bunun etrafında dönüyor. Bizim en büyük amacımız çörek otunu tüm dünyaya tanıtmak. İlk evrelerde zorlandık ama bu vizyona çevremdeki herkes inandı. Çevreniz inanmaya başladığında işleriniz daha da kolaylaşıyor. Allah beni hep iyi insanlarla karşılaştırdı. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Biz de çevremizdeki insanlara değer veriyoruz. Ne kazandıysak paylaşmaya çalışıyoruz. Çok param olduğunda da hiç olmadığında da hedefim ve bakışım aynı oldu. Her şeye rağmen ‘oldum’ dememeye çalışıyorum. Çünkü paranın sağlayacağı şeyler bir noktada yok oluyor. Yoksul bir insan kendisini mutlu hissederken çok varlıklı bir insan mutsuz olabiliyor.

Şu anda kaç ülkede aktif olarak faaliyet gösteriyorsunuz?
Rusya,Ukrayna, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkiye’de şirket merkezlerimiz var. Şu anda dört ülkede daha distribütörlerimizi kuruyoruz. Bunların haricinde İngiltere, Estonya, Katar, Dubai, Bangladeş, Endonezya, Malezya, Yeni Zelanda, Avustralya, Nijerya, Güney Afrika, Almanya ve Fransa’da da çalışmalarımız devam ediyor. Halihazırda 67 ülkeye ürün ya da hammadde gönderiyoruz. 320 bini aşkın satış temsilcimiz var.

“BANGLADEŞ VE ENDONEZYA’DA BİR SENE İÇERİSİNDE FABRİKAMIZI KURMUŞ OLACAĞIZ”
Bangladeş ve Endonezya’daki çalışmalarınızı yoğunlaştırdığınızı biliyoruz. Neden Bangladeş ve Endonezya?
Öncelikle bizim amacımız çörek otunu dünyaya yaymak. Dünya nüfusunun neredeyse dörtte üçü Asya’da yaşıyor. Endonezya çok büyük bir ülke, Bangladeş de aynı şekilde büyük bir nüfusa sahip. Orada özellikle çevremizdeki dostlarımız bize çok ciddi rehberlik etti. Biz gideceğimiz ülkeleri aslında kendimiz seçmiyoruz. Talep en çok nereden gelirse oraya yöneliyoruz. Bu iki ülkeden de çok ciddi bir talep aldık. Müslüman ülke olmaları da bizim için önemli. Ancak şifanın dini olmaz. Bangladeş çörek otunun çok yetiştiği bir ülke ancak mesele yetiştirmek değil doğru bir şekilde üretmektir. Endonezya ileriye doğru giden bir ülke ve bu ülkelerin en önemli özellikle dünyada çok büyük bir söz sahibi olacak olmaları. Bangladeş üretim konusunda önde gelen ülkelerden birisi ve orada fabrika kurma planlarımız var. Muhtemelen Endonezya ve Bangladeş’te bir sene içerisinde fabrikalarımızı kurmuş olacağız.