Belirsiz nedenlerden dolayı yarıda kalan “Ayyaş” filmi aslında kayıp bir film değil. 92 sayfalık ve 178 sahnelik filmin sadece 42 sahnesi çekilebilmiş durumda. çeşitli İstanbul manzaralarının çekimi dışında, sadece hapishane hücresinde, barda, hastanede ve tiyatro kulisinde geçen sahneler çekilebilmiş. Filmin diaları da bunu doğruluyor. Senaryonun yazım tarihi, senaryonun son sayfasında belirtildiği üzere, 18 Eylül 1975. Erakalın’ın o günlerde yakın çevresine filmden bir hayli ümitli olduğunu, yurt içi ve dışı festivallerde ödül almayı ümit ettiğini söylediği biliniyor.
Muhterem Nur, Gönül Yazar, Renan Fosforoğlu, Ekrem Bora gibi ünlüler mevcut
Filmin öyküsüne göre; Salih (Sadri Alışık), Ferha (Muhterem Nur) ve Ferha’nın kızı Selma (Gönül Yazar) bir tiyatro kumpanyasında çalışmaktadırlar. Dönemin ünlü kantocularından Ferha, gösterilerden birinde kalp krizi geçirir ve sahneye çıkamaz. İzleyiciler alkış kıyamet salonu inletince, yerine mecburen kızı Selma çıkar. Daha önce hiç kanto yapmamış olan Selma, başlarda bocalasa da seyircinin de coşkusu ile sahnede yıldızlaşmaya başlar. O gün gösteri bittikten sonra Salih, sadece tiyatroya annesine yardıma gelen bu genç ve güzel kıza hem sesinin güzelliğinden dolayı hayranlık duyar hem de günler geçtikçe âşık olur. Günler sonra anne tekrar kalp krizi geçirir ve doktor (Renan Fosforoğlu) çok vaktinin kalmadığını söyler. Selma yıkılır. Ferha, Selma’yı Salih’e emanet edip son nefesini verir.
çolpan İlhan ve Senih Orkan da oynuyor
Salih ve Selma hayatlarını ve işlerini düzene sokmak için ve evlenirler. Tam her şey yoluna girmiştir ki ünlü organizatör Ferit Bey (Ekrem Bora), bir akşam tiyatroya gelir. Selma’nın sesine ve gösterisine bayılır. Ona kendisi için çalışmasını teklif eder. Salih, bu kadar büyük bir işin içine girerse, tüm düzenlerinin bozulacağını söyler. Selma ise “Hep bu tiyatroda mı şarkı söyleyeceğim?” diyerek Ferit Bey’in teklifini kabul eder. Bu dakikadan filmin sonuna kadar Salih, Selma’yı çok sevmesinden kaynaklı büyük bir kaybetme korkusuna kapılır. Bu nedenle alkole başlar. Gün geçtikçe daha çok içerek filme adını veren bir “Ayyaş”a dönüşür. Bu dönüşümde en büyük pay, “içkilerin kraliçesi” lakaplı Leyla (çolpan İlhan) adlı bar sahibi kadın ve onu kendine sürekli borçlandırıp varını yoğunu alkole yatırmasına sebep olan Dut Ali (Senih Orkan)’dir.
Sadri Alışık hapse girince eşi başkasıyla evleniyor
Filmin son kısımlarında Salih, içki alacak parası kalmadığı için, Ferit Bey’in Selma’ya hediye ettiği köşkteki gümüş şamdanları çalıp kaçarken bekçiye yakalanıp hapse atılır. Bu süreçte Selma, Salih’in kendinden çok alkolü sevdiğini düşünüp Salih’ten ayrılır, Ferit Bey’le evlenir. Salih ise hapishanede alkolden kurtulmak için tedavi görmeye karar verir ve hastaneye yatar. Acı haberi, kendini ziyarete gelen Selma’dan öğrenir. Salih, Selma ve Ferit Bey’e acı bir bakış atarak hastane odasından çıkıp gider. Selma kaygılı gözlerle etrafa bakar. Film, bu sahneyle biter.
Klasik Yeşilçam filmlerinin aksine mutlu bir sonu yok
Ayyaş’ın klasik Yeşilçam filmlerinin aksine mutlu bir sonu bulunmuyor. Senaryonun ilk sayfalarında çeşitli İstanbul sahnelerinden sonra okuduğumuz ilk sahne hücrede geçiyor. Salih, kederli sesi ile hikâyesini, alkolün tuzağına düştükten sonra başına gelenleri anlatıyor. Bilinmeyen filmin hikâyesi ve fotoğrafları ilk kez kültür, sanat ve edebiyat dergisi İzdiham’ın yeni sayısında işlendi. Dergi, kapaktan duyurduğu filmin ayrıntılarını iç sayfalarına sinema arşivcisi Erhan Tuncer ile taşıdı.
Gerçek hayattan esinlenilen senaryoda alkol-sanatçı sorunu da işlenmiş
Senaryoda gerçek hayattan esinlenmeler de görülüyor. Yönetmen Erakalın’ın annesi Vaso Hanım, Yunanistan’dan Türkiye’ye gelen bir tiyatro sanatçısı ve usta bir kantocu. Senaryonun ilk sayfalarında kalp krizi geçiren kantocu Ferha gibi. Senaryonun ilk 20 sayfasındaki kantoların yazımındaki coşkunun, hâkimiyetin kaynağını burada bulmak mümkün. Erakalın’ın bu filmde ayrıca meslek hayatında şahit olduğu alkolün sanatçılar üzerindeki olumsuz etkilerine de dikkat çekmek istemiş.