Dünya Sağlık örgütünün verilerine göre, kanserden hayatını kaybeden insan sayısı her yıl 7 milyonu buluyor. İstanbul Kemerburgaz üniversitesi Tıp Fakültesi, 1-7 Nisan Kanser Haftası sebebiyle 6 Nisan 2016’da düzenlediği “Farkındayız, Kansere Karşı Yanındayız” isimli panelle bu kayıpların nasıl önüne geçileceği hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Erken tanının hayat kurtardığına değinen İstanbul Kemerburgaz üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Berrin Pehlivan ve sanatçı Defne Samyeli’nin konuşmacı olarak katılığı panel, yoğun ilgi gördü.
Kanserin korkulacak bir hastalıktan ziyade, kronik bir hastalığa dönüşmesi için tüm dünyanın yoğun çalışmaları olduğuna değinen Doç. Dr. Berrin Pehlivan, kanserden korunmak için beslenmenin, besinlerin pişirme ve saklama yöntemlerinin önemini şu şekilde açıkladı “Amerika’da ve Avrupa’da kalınbağırsak kanseri çok az görülüyor. Genellikle et, yağ ve şeker ile beslenen toplumlarda bu kanserin çok görülmesinin sebebi çok açık. Etin çok yüksek ısıda ve çok pişirilmemesi gerekiyor. özellikle Japonya’da yaygın olarak görülen mide kanserinin başlıca sebebi ise çok fazla tuz, soya sosu ve salamuraların tüketilmesi. Ayrıca yapılan araştırmalarda görülüyor ki, margarin de mide kanserinin başlıca sebeplerinden. Beslenme alışkanlıkları, toplumdan topluma farklılık gösterdiğinden, hastalıklar da farklılık gösteriyor. Türk toplumu çayı çok fazla tüketiyor. çayın içinde bulunan maddeler, midede kanser yapıcı hücrelerin gelişmesini engelliyor; özellikle siyah ve yeşil çay bu anlamda çok faydalı oluyor. Ancak onu da çok sıcak tüketmemek gerekiyor.”
Erken tanının hayat kurtardığını belirten İstanbul Kemerburgaz üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Berrin Pehlivan, vücudumuzu iyi tanımanın öneminin altını çizdi. özellikle meme kanseri için kadınların kendini nasıl muayene etmesi gerektiğini ise şöyle anlattı: “20 yaşından sonra her kadının kendini her yıl muayene etmesi gerekiyor. önce ayna karşısında ayakta, elle muayene yapılması ve sonrasında yatarak kitle oluşumunu kontrol etmesi şart. 40’lı yaşlara geldikten sonra mutlaka bir mamografi çekilmesi gerekiyor”
‘’Kanser Hastalığının Büyük Kısmı çevresel Faktörlere Bağlı’’
Kanserin, kalp-damar hastalıklarının ardından dünyada ve Türkiye’de en önemli ölüm sebebi olduğunu vurgulayan İstanbul Kemerburgaz üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Berrin Pehlivan, ‘’çoğu insan kanserin kalıtımsal bir hastalık olduğuna inanıyor ve aileden kişiye geçtiğini düşünüyor. Oysa kanserin sadece yüzde 10-15’i kalıtsal sebeplere bağlı geri kalanı ise başta sigara ve dengesiz beslenme olmak üzere çevresel sebeplerle ilgili’’ dedi.
‘’Kanser Yenilmesi Güç Bir Hastalık Değil’’
İstanbul Kemerburgaz üniversitesi Tıp Fakültesi “Farkındayız, Kansere Karşı Yanındayız”
panelinde konuşan sanatçı Defne Samyeli ise erken teşhisin ve düzenli kontrolün önemini şöyle anlattı: “28 yaşımdayken, ikinci çocuğumu yapmak istiyordum ve bunun için doktora gittim. Yapılan bazı smear testleri sonucu, rahim ağzı kanseri olabileceğim şüphesi oluştu. O dönemde ana haber bültenlerini sunuyordum ve apar topar Amerika’ya gitmek durumunda kaldım. Erken tanının ve smear testinin önemini anladığım bu dönemde, kanser olmadığımı öğrendiğimde dünyalar benim olmuştu. Spor yapıyor, sağlıklı besleniyor ve kendime son derece dikkat ediyordum ama bunların da yeterli olmadığını anladım. Stres ve sinirden uzak durmam gerektiğini fark ettim. Vücudumu dinlemeyi öğrendim. En ufak bir ağrının bile istemeyeceğimiz çok büyük sorunlara yol açabileceğinin farkına vardım.”
Etkinlik öncesi verdiği röportajda kendisinin de kansere teğet geçmiş biri olduğunu söyleyen Defne Samyeli, ‘’Kansere, yenilmesi çok güç, amansız, canavar bir hastalık gibi değil, sadece hayatımızda küçük bir engelmiş gibi bakmak gerekiyor. Eğer vücudumuzla yeterince bağlantı halinde olursak, onun bize ne anlatmak istediğini vaktinde tespit edebilirsek her şey daha kolay olacaktır. Biz genellikle bunu yapmıyoruz. Başımız ağrıdığı zaman ilaç alıp başımızın ağrısı unutmaya çalışıyoruz, omzumuzda bir ağrı olduğu zaman geçip gider diyoruz. Oysa ki vücudumuz bize bir şeyler anlatmak istiyor. Bedenimizdeki değişiklikleri daha iyi tartıp, vaktinde hareket edebilirsek hiçbir şey yenilmez değildir. Kanser de bu hastalıklardan sadece bir tanesi. Esas amacımız hem bu anlamda farkındalığı yaymak hem de şu anda bu hastalıktan muzdarip olan, morali bozuk, kendisini kötü hisseden, sevdiklerinden ayrılma korkusu yaşayanlara moral kazandırmaya çalışmak’’ diye konuştu.