BALİ 4

BALİ 4 BALİ 4

Bali’de son günlerimizi dinlenmek için ayırmıştık. Tapınaklar kuşkusuz taş oymaları ve her birinin kendine göre balıklı havuz, hayvanat bahçesi, botanik bahçesi gibi konseptleri ile çok dikkat çekiciydi. Ama iki gün boyunca gezdiğimiz tapınaklar bize yetmişti. Son günlerimizde her gün masaj yaptırmaya karar vermiştik. 5 dolar yerine 7 dolarlık bir yeri seçtiğinizde, masaj salonu olarak resmen sınıf atlıyorsunuz.

2 Dolarla Neler Yapılır?
5 dolarlık salonda duvarlarda “eşyalarınıza sahip olun, kaybolanlardan sorumlu değiliz” yazısı okunurken, 7 dolarlık yerde size anahtarıyla birlikte bir kutu veriyorlar ve eşyalarınızı o kutuya koyup kilitleyebiliyordunuz.
5 dolarlık salonda masajınız vücudunuzun üstünkörü ıslak bezle silinmesiyle, 7 dolarlık salonda ise içinde limon kabukları olan leğende ayaklarınız yıkanarak başlıyordu. 
5 dolarlık salonda üstünüze öyle üstünkörü bir örtü verirlerken, 7 dolarlık salonda ise “kullan at” iç çamaşıra kadar her şey size servis ediliyordu. İşte 2 dolarla neler yapılabiliyordu!
İki gün boyunca aralıksız gezimizle yorulmuştuk ve bir de Türkiye’ye dönüşte yine uzun bir uçuş bizi beklediği için bir masaj salonuna gittik. Ayaklarımdan başlayıp, başıma kadar rahatlatan masajı tattım ve tam da kendimi aromatik yağ kokusuyla birlikte çiçek bahçelerinin içinde yatarken hayal ediyordum ki, bana masaj yapan kadın konuşmaya başladı:
“Yarın yine gel tamam mı? Komisyon alıyorum ben. Masaj yoksa komisyon da yok çünkü...”
Onun bu sözüyle çiçek bahçelerinden geri dönüp Bali’nin yapışkan ahalisi ile gerçek hayatla yüzleşmiştim.
Hediyelik eşya almak isterseniz, yan yana dizili dükkanlarda uzun pazarlıklar yapmayı göze almanız gerekiyordu. Ben ise enerjimi emip alan Bali ahalisi ile uğraşmamak adına Matahari adlı çok katlı bir mağazayı tercih ettim. Belki pazarlıkla daha uygun alacağım şeyleri, bu mağazada daha pahalı alacaktım ama en azından enerji harcamayacak ve etiketleri görecektim.
Tabii bu da bir hayaldi. Siz orada sepetinize bir şeyler koyarken hemen bir mağaza görevlisi yanınıza yaklaşıp atmaca gibi kolunuza yapışıyordu. Her bir ürün başına komisyon aldıkları için, size yardım etmeseler ve siz kendi kendinize ürünleri almış olsanız bile ellerindeki kağıda numaralarını ve sizin aldıklarınızı yazıp kasaya götürmek istiyorlardı. İşgüzarlık yapana karşı hoşgörülü olmayan bir yapım olduğundan o şekilde gelen tüm mağaza personelini uzaklaştırdım.
Bu Yemek Ayak Kokuyor
Bali’de dikkat çeken bir diğer unsur da, buranın halkına terlik giymek bile külfet geliyordu. Dükkanlarının önünde ya da sokakta oturanlara bakıldığında terlik çıkarılmış, bir bacak dizin üzerine atılmış, ayak tabanı karşıyı gösterirken bir elle de ayak parmaklarıyla saatlerce oynayabiliyorlardı. O kadar çok ayağıyla oynayan insanı hiç bir arada görmemiştim. Tabii bu noktada hijyen konusunu da sormak lazım...
Yemek siparişimiz geldiğinde “bu yemek ayak kokuyor” şeklinde espri yapan bir kocanız varsa da kulak tıkayıp yemeniz gerektiğinin bilincinde olmanız gereken yerdi Bali...
2002 yılında turistleri hedef alan radikal teröristler Bali’de bomba patlatmış ve 188 turist hayata veda etmişti. Geçimini sadece turizmden sağlayan bu adada bu olay uzun süreli olarak işlerini etkilemiş ve dünyanın da uzun süre gündeminde kalmışlardı. 
Bombanın patladığı yerde bugün ölenlerin isimlerinin yazıldığı büyük bir anıt bulunuyor. Otelimize çok yakın olan bu anıtı da ziyaret ettik. 
Sonunda yurda dönüş vakti gelmişti. Türkiye’ye dönmek için havaalanına gittiğimizde, hayatımda görmediğim bir “Duty Free” ile karşılaştım. Sanki semt pazarında geziyormuşum gibi, Duty Free çalışanları bağıra çağıra çikolata, içki satmaya çalışıyorlardı. 
Bali’ye veda ederken, ne kadar egzotik olsa da bir o kadar da yorucu halkını anmadan edemedim.
SON