MALEZYA 2

MALEZYA 2 MALEZYA 2

Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. Aramızdaki mesafe de öylesine çoktu ki aradaki saat farkı nedeniyle çoğu zaman aynı Güneş ya da Ay’ın altında bile olamıyorduk.

Beni rüyasında görmüş... çok neşeliymişim ve dans ederken arada bir O’nun kulağına eğilip bir şeyler fısıldıyormuşum. Sonrasında ise bolca kahkaha atıyormuşum. “Hayırdır Başak?” dedi. “Ne bileyim, herhalde güzel bir haber alırım” dedim.

Bu rüya aslında bir haberci rüyaymış. Hiç hesapta yokken Malezya yolları göründü bana! Yani beni rüyasında gören arkadaşımın yaşadığı Kuala Lumpur’a gidecektim. Bir yılı aşkın süredir görüşmüyorduk, şimdi bu vesileyle görüşebilirdik. Rüya benden evvel yola çıkmış da O’na geleceğimi hem de ben bile bilmezken haber vermişti!

Hayatın Birçok Anlamı

Malezya’da havanın bunaltıcı sıcaklıkta olması nedeniyle halk sokak yerine alışveriş merkezlerinde vakit geçiriyordu. Her alışveriş merkezinde ise “zincir mağaza” gibi “masaj salonları zincirleri” yer alıyordu.

Petaling Jaya’daki otelimize yakın bir alışveriş merkezi olan Midvalley Megamall’a doğru yola çıktık. Hintli taksi şoförümüzün dikiz aynasına astığı notu okurken içim açıldı.        “Tanrı’dan bir mesaj mı?” demeden edemedim. Hayatın bir çok anlamı vardı belli ki...

“Hayat bir maceradır... Yürekli ol.

Hayat sevgidir... Tadına var.

Hayat trajedidir... Yüzleş.

Hayat mücadeledir... Savaş.

Hayat söz vermektir... Yerine getir.”

Midvalley’e gelmiştik. Thai Odysses adlı masaj salon zincirlerinden birine randevu almıştık. Salondan içeri girince nasıl bir masaj istediğimiz soruldu. Tayland’a her gidişimde yaptırdığım Thai masajını hayal ederek heyecanlandım. O rahatladığım anlar ve ardından içtiğim yeşil çay... Normal Thai masajı ve aromaterapi şeklinde masajlar bulunuyordu. Aromaterapik Thai Masajı’nda karar kıldık.

Masanın üzerinde beş adet minik şişe bulunuyordu. Aromaterapi masajından önce o şişeler tek tek koklanıyor ve hangisini beğenirseniz o yağla size masaj yapılıyordu. “Pure” (Saflık) adlı şişe içindeki koku çok hoşuma gitti ve bu yağ ile masaj yaptırmaya karar verdim.

Masajdan önce ayaklarımızı çok güzel siyah taşlarla dolu olan bir giderde görevliler yıkadı. Ardından da loş bir şekilde aydınlatılmış uzun koridordan geçtik ve kapıların birinden içeri girerek masaj için hazır yataklarımıza geçtik.

Havlular ile sarılan bedenler masözün eline emanetti. Benimkinin eli ağır mı ağırdı. Boynuma ve omuzlarıma baskı yaparak kafamı bedenimden ayıracaktı neredeyse. Sürekli çıkardığım “Of! Ah!” seslerime “Are you OK?” (İyi misin?) diye karşılık veriyordu. İyi olsam niye öyle acı içinde ses çıkaracaktım ki? “Yavaş” diye uyarmama rağmen o güzelim aromatik yağ kokusu burnumdan geldi. Hayatımın en ağır masajını yaptırdım.

çok şükür biten bir saatin ardından aynada kendime baktığımda saçımın birbirine karıştığını ve resmen dağıldığımı gördüm. Toparlanmalıydım. çantamdan Couleurs by QNET’in 15 numara kırmızı rujumu çıkardım. Az da olsa rujla toparlanabilirdim belki... Uzun zamandır görmediğim arkadaşımla Kulala Lumpur’da görüşecektim. Bu kadar da dağınık görünmek istemezdim. “Ey masöz ellerin sızlasın da benden sonra gelenlerin etini kemiğinden ayıracak şekilde canını acıtamayasın” diye söylenerek odadan çıktım.

Arkadaşım Andaç masaj salonunun kapısında bekliyordu. Hemen sarıldık ve kısıtlı zamanımızı değerlendirmek için susmamacasına konudan konuya atlayarak sohbete daldık. Ardından Vietnam Mutfağı’nın lezzetli yemeklerinden denedik. Sonrasında da Malezya’ya gelinirse neler alınır Andaç’tan öğrendim.

Malezya’dan Alınacaklar Listesi

  1. Hindistan Cevizi yağı
  2. Himalaya Tuzu
  3. El yapımı sabunlar
  4. Egzotik meyveler

Günü sonlandırma zamanı gelmişti. Kuala Lumpur’a tekrar geldiğimde Andaç’la bir daha görüşmek üzere ayrıldık.

Ertesi gün KLCC (Kuala Lumpur City Center) yollarına düştük. 1998 yılından 2004 yılına kadar “dünyanın en yüksek gökdeleni” unvanına sahip olan Petronas İkiz Kuleleri’ni dokuz sene sonra tekrar görecektim.

Dokuz senede neler değişmişti neler... Bir kere ben o kuleye ilk geldiğimde üniversitede öğrenciydim... Şimdi ise öğrenciliği çoktan bitmiş bir bireydim. O zamanlar da yazmaya aşıktım, şimdi de aşığım... Tek değişmeyen şey bu olsa gerekti!

452 metre yüksekliğindeki Petronas Kuleleri’ne gelip de fotoğraf çekilmemek olmazdı ama o kadar yüksek yapıyı kadraja nasıl sığdırmanız ise ustalık gerektiren 10 puanlık sınav sorusu gibi bir şeydi!

İşte dokuz sene önceki Başak ile şimdiki Başak’ın Kulelerle fotoğrafları!

Kulelerin altındaki Suria Alışveriş Merkezi ise yeni yılın arefesinde iyice süslenmiş ve tatlı bir yıl geçirmemizi dilercesine tarçınlı kurabiye kokuyordu. Zamanı olanlara gezmek için ideal bir alışveriş merkeziydi. Bizim gibi zamanı olmayanlar için ise hızlıca Kuala Lumpur Central Market’e gitme vaktiydi.

İstanbul’un Kapalıçarşı’sı gibi bir yer olan Central Market, otantik ürünler, hediyelik eşyalar arayanlar için mutlaka uğranması gereken bir mekandı. Budha ve Hindu Tanrıları bibloları, el yapımı sabunlar, halkın giydiği geleneksel kıyafetler, tütsüler ve daha neler neler!

Su gibi akıp giden günlerin ardından güneşli Malezya’ya veda edip, kışın ortasındaki memleketime dönme vakti gelmişti. Tekrar gelecektim Malezya’ya! Sözüm sözdü.