Tasarımlarının yenilikçi, kullanıcı dostu, sağlıklı, çevreci, ulaşılabilir ve evrensel olmasını prensip edinen Kütahya Porselen, ulusal ve uluslararası tasarımcılarla iş birliği yaparak fark yaratan tasarımları sofralarla buluşturmaya devam ediyor. Markanın tasarım dünyasına yön veren isimlerden Karim Rashid ile yaratıcı bir işbirliği ile ortaya çıkardığı en yeni koleksiyonu Skallop, doğanın kusurluluğundan ilham alıyor.
İnovasyon ve tasarımın güçlü etkisi
Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli, 6 Temmuz'da NG Phaselis Bay'de düzenlenen lansmanda Karim Rashid ile hayata geçirdikleri Skallop koleksiyonu için çok heyecanlı olduğunu söyleyerek şu açıklamada bulundu: "Gücünü tasarım ve inovasyondan alan bir marka olarak dünyanın pek çok ülkesinde yeni nesil koleksiyonlarımızla yer alıyoruz. 45 kişilik tasarım ekibimizin yanında ulusal ve uluslararası alanda başarılı tasarımcılarla çok özel ve ödüllü koleksiyonlara imza atıyoruz. Karim Rashid ile tanışmamız bir tesadüfe dayanıyor. Geçtiğimiz yıl Almanya'da Ambiente fuarındayken yan standı ziyarete geldiğinde bir tasarımcı arkadaşımla karşılaşıp bizim standımıza da uğradı. Ürünlerimizi gördü, şirketimizin hikayesini dinledi ve bu iş birliği için o gün bize 'evet' dedi.
Ardından pandemi süreci başladı ve karşılıklı çok istememize rağmen seyahat engelleri dolayısı ile fabrikamıza gelemedi. Ama üretim prosesimizi anlatan detaylı videolar ve dökümanlarla onu bilgilendirdik ve hazırladığı tasarım alternatifleri arasından Skallop serisini seçtik. Biz bu koleksiyonu müthiş bir heyecanla hazırladık. 4000'den fazla ve 300'den fazlası da ödüllü tasarımları olan bir tasarımcı ile çalışmak bizim için çok büyük bir gurur. Umarım bu iş birliğini dünya çapında ödüllerle de taçlandırır, farklı ülkelerdeki müşterilerimizi Skallop koleksiyonuyla buluşturur ve mutlu ederiz. Tasarımcılarla çalışmak tüm şirketler için çok önemlidir. Biz de bu değerin farkındayız ve Karim Rashid ile iş birliği içinde olmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. "
Lansmanda koleksiyonun hikâyesini konuklar ile paylaşan Karim Rashid, konuşmasına tasarıma yönelme hikayesi ile başladı. "Uzun yıllardan beri mikrodan makroya birbirinden farklı firmayla çalıştım. Tasarım yolculuğum ailemden geliyor. Babam ressam. Ressamlığın ötesinde evdeki mobilyalardan annemin kıyafetlerine kadar her şeyi tasarlardı. Hatta öyle ki, sabah tasarladığı ve makinenin başına geçip kesip biçtiği elbiseyi annem aynı akşam giyerdi" diyen Rashid, sözlerine şöyle devam etti: "Çocukluğundan beri mimarları, tasarımcıları, moda tasarımcılarını gözlemledim ve fark ettim ki onlar aslında ortaya çıkarttıkları konseptleriyle bizim yaşantılarımıza birer şekil veriyor. Ben de herhangi bir konuda uzman olmayı değil, genel açıdan bakmayı seçtim. Dolayısıyla endüstriyel tasarımcı olmaya karar verdim. Çünkü endüstriyle tasarımcı olunca porselen, bisiklet, televizyon, araba gibi her şeyi tasarlayabilirdim, birbirinden farklı birçok şeyin tasarımını yapabilirdim."
İki yaşındayken Mısır'dan ayrıldığını, Paris, Londra, Montreal gibi birçok şehirde yaşadığını söyleyen Rashid, "Annem İngiliz, babam Mısırlı. Evde hiç Arapça konuşulmadı. Annemle babam aralarında Fransızca, İngilizce, İtalyanca konuşurlardı ve dolayısıyla Mısır kültürüyle ilgili çok fazla şey bilmiyorum. Mısır'a ilk gittiğimde 45 yaşındaydım. Bir sergim vardı, akrabalarım geldi ama sohbet edemedik çünkü onlar İngilizce ben de Arapça bilmiyordum" şeklinde konuştu.
"Türk kültürünü kendime yakın hissediyorum"
İstanbul'a ilk kez 20 yıl önce geldiğini söyleyen Karim Rashid, Türk kültürünü kendine çok yakın hissettiğini ve İstanbul'da olduğu zaman kendini çok rahat ve evinde gibi hissettiğini belirtti.
"İnsanlardan ilham alıyorum"
En büyük ilham kaynağının insan olduğunu söyleyen Rashid, "Tasarımlarımdaki en büyük ilhamım biziz! Nasıl yaşadığımız, nasıl uyuduğumuz, nasıl yürüdüğümüz, nasıl yediğimiz..." dedi ve Skallop koleksiyonun da aslında çok basit bir fikirden doğduğunu belirtti. "Ben Skallop'ta form olarak daha organik daha yumuşak tercihler yaptım. Skallop aslında çok basit bir fikirden doğdu. Doğadaki formlar gibi gayet akışkan ve son derece yumuşak. Sofralarda kullandığımız birçok tabak kusursuz bir daire formundayken; doğa organik, akışkan, düzensiz biçim ve renklerdedir. Skallop Koleksiyonu'nun altında yatan fikir doğanın ulaştığı herkese ulaşan, elde yapılmış gibi görünen, yeme ritüellerimizin organikliğine ve doğanın kusurluluğuna gönderme yapan bir koleksiyon yaratma fikridir" diyen Karim Rashid, Skallop koleksiyonu kusursuzluk eleştirisine dayandığının da altını çizdi.
Tıpkı doğanın bir parçası gibi...
Skallop, Antique White ve Coloured olmak üzere iki seriden oluşuyor. Antique White serisi, deniztarağının kendine özgü rengiyle zamansız bir ruhu temsil ederken, Coloured serisinde mavi ve pembe tonları yer alıyor. Coloured, seriye özel hazırlanan renkli hammaddeler ile elde edildiği için renkler sadece yüzeyde kalmıyor, doğanın bir parçası gibi ürünün her zerresine nüfus ediyor. Koleksiyonda düz tabaktan peynir tabağına, çay fincanından kupa ve kaselere kadar farklı boylarda ürünler yer alıyor.
Lansman sonrasında Hakan Aysev, şarkılarıyla konuklara coşkulu anlar yaşattı.
Kütahya Porselen ve Karım Rashid'ten Kusursuzluk Eleştirisi Skallop
Kütahya Porselen, Karim Rashid iş birliği ile hayat bulan Skallop koleksiyonunu NG Phaselis Bay'de düzenlediği lansmanda tanıttı. Amorf formuyla öne çıkan koleksiyon, renkleri ve elde yapılmış görüntüsü ile doğallığı sofralara taşıyor.