PRENS HARRY&MEGAN MARKLE GERÇEK SEVGİ ENGEL TANIMAZ

PRENS HARRY&MEGAN MARKLE GERÇEK SEVGİ ENGEL TANIMAZ PRENS HARRY&MEGAN MARKLE GERÇEK SEVGİ ENGEL TANIMAZ

Yılın düğününü izlerken gözlerimin önünde DİANA ve yüreğimde sızı vardı. Anne olmanın etkisi miydi? Diana'nın gönüllerimizin prensesi olması mıydı? Gözyaşlarımın nedeni belki hepsiydi...

Prens HARRY de hep annesini gördüm. Aslında iki kardeşte aynı duyguları çağrıştırıyor bende. Farklı çocuklar bunlar. Yüreklerinin temizliği, sadeliği yüzlerinden yansıyor etkisi veriyor insana. Prens HARRY'in eş seçimi ezberleri bozdu... Genç kızlara-kadınlara ümit oldu. Varlıklı- ünlü- ama özde kompleksli, kendini bir halt zanneden! erkeklere, Kadınına ve aşkına sahip olmanın ne demek olduğunu her haliyle gösterdi!.. Prens HARRY, dünyanın en asil -varlıklı- güzel kızıyla tereddütsüz evlenebilirdi. Allah Aşkına kim ona kızını vermezdi? Mümkün mü böyle bir şey? HARRY özgüveni yüksek, gerçek anlamda sevmeyi öğrendiğine inandığım, Kararlı, etki altında kalmayan, empati yapmayı bilen müthiş bir genç adam.  çevrenize bakın ona benzer veya biraz yakın kaç erkek görebiliyorsunuz? 

çoğu kaşıkla verdiğini kepçeyle geri alır. Parayı, şöhreti bulduğunda şımarır. Anlamadan hatta aslını bilmeden ahkam keser. Şüphesi bitmez. Yergisi eksilmez. çok kadınlı olmayı hüner zanneder. En sabırlı kadını bile çileden çıkarır! Güvensizliğini değişik güzel kadınlarla örtmek ister. Nezaketi-dostluğu samimi değildir. Başlarda ayağınızı yerden keser, sonradan doğduğunuza pişman eder! Kendilerini de sevmezler. Kendini sevmek, sevmeyi öğrendiğinin göstergesidir! Sevmeyi bilen, kadınını da sever. Kendisine hak gördüğünü ona da görür. Kendine verdiği değeri ona da verir. Kırmaya, incitmeye kıyamaz. ötekileştirmez. Bu tipler sözde sever, bencildir, ilişkisini kendi menfaatleri etrafında yaşar. Kendilerine bile samimi olduklarını, davranışlarını sorguladıklarını düşünmüyorum. Hatta kendileriyle kavgalı olduklarının, akıllarının oyununa geldiklerinin kanaatindeyim. Neden kadınlar yalnız olmayı tercih ediyorların karşılığı bu tip adamlardır! NET. Bize aşkın ve gerçek sevginin gücünü hatırlattığın için teşekkürler SUSSEX DüKü.

"SEVMESİNİ VE SEVİLMESİNİ BİLENLER KARANLIKTA BİLE GöRENLERDİR"

 

 

TV  PROGRAMLARI ..!!.. 

TV’de yapılan programların her birinin ayrı bir önemi vardır. Her evde olan televizyon, halkın doğru bilgilerle eğitilmesine katlı sağlar.Bunun Maddi-Manevi bütün bilgiler için geçerli olduğunu düşünüyorum.TV programlarının çoğunun tam aksini yapmakta olduğu görülüyor yıllardır.Bugünkü hayat şartlarında sinemaya bile gidemeyen insanlarımız var. Pek çoğunun TV’den başka bir şeye baktığı yok. Geneli yorumladığımız da. Kitap okumayan, köşe yazarlarını takip etmeyen bir toplumuz ne yazık ki.  Düşünmüyoruz. Araştırmıyoruz. Geçmişle gelecek arasında köprüler kuramıyoruz. Bizim gibi ülkelerde toplumun aydınlanması için televizyonlar farklı bir değer taşıyor. Elbette eğlenceli programlar olmalı, elbette diziler izlenmeli. Sözüm onlara değil.

Kanallar da; siyasallaşma, ötekileştirme var. Tarafsız olduğunuzda ekmek yok. Değerin yerini değersizlik, doğruların yerini yalan-dolan iftira, kin-nefret aldı. Karşı grupların bitmek bilmeyen sataşmaları bizi yoruyor. ümidimizi çalıyor!  Nezaketin fazlasıyla dışında, birbirini anlamayan-dinlemeyen insanlar bizi bitirdi. Yalanın, iftiranın, kavganın, suçlamanın boyutu sınır tanımıyor. Korkutuyor! Gördüklerinin-duyduklarının arkasına bakmayan, acımasız yorumlar yapan, Birbirini dinlemeyen-anlamayan sadece eleştiren-yargılayan bir toplum olduk. Kimse kendini aramıyor? Ne yaptığını sorgulamıyor. Kendi olamıyor. Zarif, düşüncelerini nezaketle söyleyen güzel insanlar yıldız gibi parlıyor neyse ki. Onları gördükçe moralimiz düzeliyor, umutlarımız yeşeriyor. İyi ki varlar diyoruz. Kanal yöneticileri, insanları düşündüren-aydınlatan programlara yönelmiyor. Reyting almıyormuş! Bağıran-çağıran kavga edenler reyting alıyormuş! Siz bu kafada devam ettikçe, işte böyle felaket bir toplum yaratırsınız! Kızlarımız-Kadınlarımız-Gençlerimiz gördüklerini örnek alarak yaşıyorlar.  Geleceklerine, tekamüllerine zerrece katkı sağlamayan, eğitmeyen-öğretmeyen, Hayatın anlamını-var olma nedenini sorgulatmayan bu programlarla nereye kadar?