Boksla Birlikte Türk-Alman Dostluğunu Pekiştirmek İstiyorum

Boksla Birlikte Türk-Alman Dostluğunu Pekiştirmek İstiyorum Boksla Birlikte Türk-Alman Dostluğunu Pekiştirmek İstiyorum

Porsche-Volkswagen Yönetim Kurulu Üyesi ve Eski Avrupa Boks Şampiyonu Uwe Huck, sosyal sorumluluk adına hayata geçirdiği projelerini Klass’a anlattı..

Uwe Hück’ün hayatı tam bir başarı hikayesi. çocuk Esirgeme Kurumu’nda başlayan yaşamı şimdi onbinlerce insana iş veren Porche-Volkswagen’in en üst rütbesinde devam ediyor.  çok küçük yaşta ailesini kaybettiği için çocuk esirgeme kurumlarında büyüyen fakat 14 yaşından sonra kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışırken boksla tanışan Uwe Hück, yaşadığı maddi sıkıntıları gidermek adına oto boyacısı olarak Porsche’de işe başlıyor. Sporun içinde yaşadığı deneyimleri iş hayatına yansıtarak önemli adımlar atan Hück, başarılı ve doğru çalışmalarının azmi ile Porsche-Volkswagen Yönetim Kurulu üyesi görevine geliyor. Doğduğu yeri hiçbir zaman unutmayıp yardımsever kişiliği ile kimsesiz çocuklar adına birçok proje hayata geçiren Uwe Hück, Türk-Alman ilişkilerini pekiştirmek için boksla birlikte güzel organizasyonlara imza atıyor. Porsche-Volkswagen Yönetim Kurulu üyesi ve aynı zamanda eski Avrupa Boks Şampiyonu Uwe Hück, hayatının en özel anılarını ve başarı hikayesini sadece Klass’a anlattı.

“Spor başarının temelidir, çünkü insanı disipline eder. Aynı şeyi ekonomide uyguladığınız zaman başarıyı elde edersiniz. Eğer düşersen bir daha kalkacaksın ve bir daha düşersen yine kalkacaksın. Aslında mantığı çok basit; düştüğünden bir fazla kalkmışsan zaten başarmışsındır. Ben de çok kez düştüm ama yeniden kalktım.”

 “Eğer yukarıda biri varsa lütfen beni, güçlü ve kuvvetli biri yap, güçsüz olan insanlara ben de yardım edebileyim” diyerek dua ettim. O da beni büyük ve kuvvetli yaptı”

“Diğer insanlar arasında belki en iyisi ben değildim. Ama aralarında başarmayı isteyen bir tek ben vardım.”

“çok fazla Almanya’da Türk asıllı vatandaşımız var. Onlarla ilgilenebilirsek onlardan çok fazla yararlanabileceğimizi biliyorum. Onları çok çabuk damgalıyorlar. Almanların, Türklerin aslında birer elmas olduklarını anlamaları gerekiyor”

“Anladım ki diğer insanlara yardım edebilmek için başarıya ihtiyacım vardı. Başarım olmazsa başka insanlara da yardım edemezdim. Başarıyı elde ettikten sonra nereden geldiğimizi unutmamamız gerekiyor. Bu çok güzel bir metafor. O yüzden şimdi yeniden ringlere çıkıyorum. Bu beni başladığım noktaya geri götürüyor.”

 

Mr.Uwe, sizin hayatınız aslında büyük bir başarı hikayesi ve milyonlarca insanın örnek alması gereken bir yaşamınız olmuş. çok zor günler geçirdikten sonra inanç ve azminiz ile önemli başarılar elde etmişsiniz. Zorlu hayatınıza nasıl başladığınızı ve sonrasında boks ve iş hayatıyla nasıl tanıştığınızı öğrenebilir miyiz?

Annemi ve babamı çok küçük yaşlarda trafik kazansında kaybetmiştim. 14 yıl boyunca kimsesizler evinde yaşadım. Bana sürekli “Senden bir şey olmaz” diyorlardı. Bir Noel akşamı kimsesizler yurdundaki bütün arkadaşlarımı dışarıdan aileler sahip edindiler. Beni kimse istememişti ve ben orada yalnız kalmıştım. O akşam oturdum ve İncil’e baktım ve “Eğer yukarıda biri varsa lütfen beni, güçlü ve kuvvetli biri yap, güçsüz olan insanlara ben de yardım edebileyim” diyerek dua ettim. O da beni büyük ve kuvvetli yaptı. O yüzden ben de ihtiyacı olan insanlar için ringe çıkıyorum. 1985’te iki kez Thai Boks’ta Avrupa Şampiyonu oldum. Kötü bir menajerim vardı ve beni sürekli olarak dolandırdı. 20 bin Euro kendisi alıyordu bana da 2 bin Euro veriyordu. Bunu anlamak için okumuş olmak gerekmiyor. Tayland’da dünya şampiyonu olacaktım belki de ama param olmadığı için yarışmaya gidemedim. Durumlar böyle olmaya başlayınca artık çalışmam gerektiğini düşündüm. Hemen Porsche’de iş baktım. Orada araba boyacısı aradıklarını öğrendim. Boyacı olarak işe başlamak için başvuruda bulundum. Hemen gelen yanıtta uygun olmadığım söylendi. Telefon ettim ve benim aptal olduğumu nereden biliyorsunuz diye Porsche yetkililerine kızarak cevap verdim. Bu cevabıma yanıt olarak yüz yüze görüşmeye davet edildim. Oraya giderken işe girmek kafamdan çoktan çıkmıştı. Sadece onlara kızmak için gidiyordum. Oraya gidip onlarla görüştüğümde işe başlamam için teklifte bulundular.

 

Peki, onların kararlarını değiştiren etken ne oldu?

Uzaktan benim aptal olduğuma karar veremezsiniz yakına geleyim de aptal olup olmadığıma bakın dedim. Başka türlü şeyler söyleyebilirsiniz ama bu benim onurumla ilgili bir şey, onuruma da dokunamazsınız dedim. Bu da sanırım onları etkilemişti ve böylece Porsche’de işe başladım. 2 yıl çalışıp boksa geri dönmek amacıyla girmiştim işe ama durumlar farklı gelişti. çok fazla para kazanmak istediğim için sürekli gece vardiyalarında çalışıyordum. Gece vardiyalarında ustabaşına şikayet ettiğimizde “kapa çeneni yoksa Bosch’a git” derdi. çünkü Bosch, Porsche ve Mercedes yan yanaydı. Bir gün ustabaşıyla tartıştık. Ustabaşı da kuvvetli ve iri bir adamdı. Beni yakamdan tuttu ve biraz daha devam edersen burada birbirimize gireceğiz ve ikimiz birden şirketten atılacağız demişti. Bu durumdan sonra bütün işçi arkadaşlarım sendikaya girmem gerektiğini söylemişlerdi. Sendikanın ne demek olduğunu bilmiyordum. İş hayatındayken iki kez üniversite eğitimi gördüm. Hukuk da bunların içerisinde yer alıyor. Toplu sözleşmelerle ilgili uzmanlaştım. Şu an kendi bulunduğum Stuttgart’taki bölümün sendika başkanıyım, aynı zamanda bütün Porsche’nin sendika başkanıyım, Volkswagen’de ve Porsche Yönetim Kurulu üyesiyim. 20 yıldır zaten Porshce’de o konumdayım. Şirketin asıl sahibi Wolfgang Porsche. 33 yıldır Porsche’de çalışıyorum ve çalışanlar ile iş verenlerin gelebileceği en yüksek noktadayım, firmanın sahibinin dışında ikinci pozisyondayım.

 

Röportaj: Erdi Kartal

Fotoğraflar: Mert Can Alşahin

Mekan: Radisson Blu Hotel, İstanbul Şişli

 

Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Aralık sayısında..